• Sonuç bulunamadı

I. HAREKET

1. Hangi sınıftan olursa olsun, insanın dünyada bir değeri yoktur. Allah yapmakta ve yıkmakta dilediğini yapar. Vücut olarak kimse kimseden farklı değildir, çünkü bu iş öyle takdir edilmiştir. Büyük küçük hepsi Allah’ın emrindedir.

2. Kimisi zengin, kimisi fakir, kimisi bey, kimisi de köledir. Kimisi güzelce yer içer, oynar güler kendinden geçer; kimisi de gece gündüz devamlı sıkıntı içindedir.

3. Kahr olsun, lütuf olsun, neşe olsun, üzüntü olsun, bunların uğramadığı bir insan yoktur.

4. Bunlar herkese hâline göre gelir; bu, yaratanın mahlûk üzerine gönderdiği hükümdür.

II. HAREKET

5. Ancak Allah’ın, mahlûkun gücünü kesen bir kaç hükmü daha vardır.

121 6. Onlar düşünülmesi gereken ölümden de beter zor işlerdir.

7. Bu işler altısı altı güne isabet eden altı çeşit halka gelmiştir. Dünyada altı durumdaki altı iş; bütün güç işlerden daha güç ve çekilmezdir.

8. Biri küçük çocukların başına gelir; biri de genç olanlara; biri ihtiyarlık zamanında, biri de gariplikte görülür. Biri makam, mevki sahibi beylere; diğeri de dost olan kişilere uğrar.

9. Bu altı çeşit işe dayanmak çok zordur; hatta bunlar ölümden bile ileridedir. III. HAREKET

10. Birincisi çocuklukta gelir.

11. Bu, baba ve annenin ölümü ile, gerideki oğul ve kız çocukların yetim ve öksüz kalmasıdır. Bunlarla karşılaşanlar kendilerinden uzaklaştırıp hor görürler, durmadan ağlarlar.

12. Benizleri sarı, saçları taranmamış, elbiseleri kir içindedir; kimi söver, kimi kızar, kimisi de öfkeyle bakar. Bunların gönülleri kırık ve sözleri değersizdir; söylediklerini de kimse kabul etmez.

13. Hiç kimse şefkat edip acımaz, ıstırapları fazla dertleri de anlatılmakla bitmez. Dünyada Allah’tan başka kimseleri yoktur. Kısacası çoluk çocuğun küçükken yetim kalması ölümden daha beterdir.

IV. HAREKET

14. Öteki iş de gençlikte gelir; bu da yetişmiş bir yiğidin ölümüdür.

15. Allah’ın emri ona ummazcadan gelir; dört bir taraftan derman arasa da bulamaz. Eşi, dostu akranları etrafını sarar; fakat ecel, onu aralarından alır.

16. Onda hareket kalmaz, nutku ve nefesi kesilir; geriye düşkün olduğu şeylerle, istek ve arzularının özlemi kalır. Ne kadar sevinse de bütün neşeler gama döner; ne kadar çok istekte bulunursa bulunsun hepsi toprağa gömülür.

17. Dünyaya gelenlerin hepsi gidecek; her mahlûk ecel şerbetini tadacaktır. Ancak genç iken ölen dünyadan mahrum kalmıştır. Yiğitlikteki ölüm, bin defa ölmekten daha acı ve şiddetlidir.

122 V. HAREKET

18. İhtiyarlıktaki o zor iş; ihtiyarlık zamanında insanın güçten kuvvetten düşmesi ve işinin yarım kalmasıdır.

19. Parası pulu kalmamış, barınacak yeri de yoksa, artık kapı kapı dolaşır. Sabah akşam kimse görmeye gelmez; kendi gidince de halk selâmını almaz. Hâlini hatırını sormadıkları gibi, bir de “dilenci kocanın biri.” derler.

20. İşte yoksul bir ihtiyarın hâli budur, artık onun için ölmek yaşamaktan iyidir. Gerçekte ihtiyar bir adamın hâli böyle ise; günde yüz bin defa ölmektedir.

VI. HAREKET

21. İnsan yerinden yurdundan ayrılınca (gurbet hâlinde), hastalanır.

22. Gidip yatacak bir yer bulamaz; muhtaç ve zavallı olduğu gibi, para edecek bir şeyi de yoktur. Gece gündüz hasretle ağlar ve kimse “senin hâlin nedir” diye sormaz. 23. Ne kardeş, ne baba, ne de annesi vardır; nereye gitse, “git hamam ocağında yat.” deyip kovarlar. Garip ve yoksul düşüp hamam ocağında yatar ve hasretten kan ağlar. 24. Külhanda inleyip sızlayarak ağlar, “işim, evim, anam, atam ve sevgilim nerede? Burada bana bakan biri var mı; ölsem, benim için ağlayacak kimse bulunur mu?” der. 25. Gurbetin hastalığı da vardır. Bu, başkalarının bir, gurbete düşenini ise bin defa ölmesi demektir.

26. Allah için, gurbetteki hastalık bin kez ölmekten daha şiddetlidir. VII. HAREKET

27. Beylik hâlinde ölümden daha şiddetli iş; bey olanın beylikten uzaklaştırılması, sonra da emri altındakilere hizmet etmesidir.

28. O zaman sözünü kimse dinlemez olur, halk da ondan yüzünü döndürür. Bütün dost görünenler düşman kesilir, yediği şekerler zehir olur.

29. Sürdüğü saltanat büsbütün unutulur; beylik zamanında yaptıklarının hepsi yıkılıp yere geçer. İnsanlardan saygı görmediği gibi; Hak katında da bir değeri yoktur.

123 30. Dünyada olduğu gibi ahirette de huzurdan kovulup uzaklaştırılmanın utancından yere girer.

31. Öyle olunca ölüm daha iyi demektir; çünkü makam ve mevkiden düşen her gün ölür. Yani makam ve mevkiden ayrılmak demek hayatta iken bin defa ölmek demektir.

VIII. HAREKET

32. Dostlukta bu, çok sevdiği dostlarla, ansızın birbirlerinden ayrılıvermektir.

33. Böylece, sabah akşam birbirini görmez ve hâllerinin nasıl olduğunu bilip anlamaz olur. Ayrılık ateşinden yüreği yanıp, devamlı ağlar. Âh çekince dumanı gök yüzünü kaplar, inleyip sızlaması hiçbir zaman eksilmez.

34. Mal mülk ve çeşit çeşit nimetler gönlünü eğlendirmez, nerede olursa olsun eğleşemez ve sabırsızlanır durur. Gece gündüz sevdiğinin hasreti ile yanıp yakılır, ondan başka herkes kendisine yabancı kesilir.

35. İşte nice sevgililer birbirinden ayrıldı ve bu ayrılık nicelerinin bağrını yaktı. Sevinen pek çok kimse üzüntü içine düştü ve devamlı yanıp yakıldı.

36. Sevgili hasreti; hayatta ölümden de beter bir işkencedir. Çünkü dünyada ölmek bir defaya mahsustur; fakat sevgiliden ayrılanlar bin kez ölürler. Sevgilinin dünyadaki ayrılığı ölümden bin kez daha şiddetlidir.

IX. HAREKET

37. Bu altı şey; kime uğrarsa, bunun Tanrı’nın açık bir gazabı olduğunu iyi bilmelidir.

124 SIKINTILAR

Yetim ve öksüz Yetişmiş bir Güçten ve kuvvetten kalmak yiğidin ölümü düşmek (çocukluk) (gençlik) (ihtiyarlık)

Hastalık Beylikten uzaklaşmak Ayrılık (gurbetteki (bey olan (dostluk hâlindeki kimse) kimse) kimse)