• Sonuç bulunamadı

İLK RİVAYET I. HAREKET

1. Önceki devirlerde, dünyada emri her yerde geçen bir padişah var idi.

2. Onun adı yer yüzünü tutmuş; halkı da adalet ve ihsanı ile donatmıştı. Hiçbir geçim endişesi yoktu, fakat gönlünde bir heves belirmişti.

II. HAREKET

3. Bir büyük bahçe yapmayı ve burada insanlara ziyafet verip doyurmayı istedi. Dünyada olanların hepsinin o bahçede bulunmasını, kim ne isterse bunun hemen yerine gelmesini arzu ediyordu.

4. Bütün beylerini yanına çağırarak; bu düşüncesini hapsine anlattı.

38 5. Beyler, “ne söylersen başımız üzerine; ne emredersen yapmaya çalışırız” dediler. III. HAREKET

6. O gece sabreyleyip katlandılar; sabah olunca kalkıp atlarına bindiler. Sonunda suların aktığı bir sahra gördüler ve gelip oraya kondular.

7. Sultan, “bu yer; şüphesiz bahçe olmaya lâyıktır” dedi. Duvarları yapabilecek mimarları getirin diye buyurdu.

8. Pek çok mimar, kırk bin işçi toplanıp geldi ve her bir usta bir taraftan işe başladı. Duvarlarını yedi yılda yaptılar ve dört bir yandan yollarını açtılar.

9. Padişah buyurunca bahçıvanlar gelip etrafına toplandılar. Dört bir taraftan kazmaya başladılar ve gece gündüz durmadan çalıştılar. Sonra da o bahçeye, nitelikleri dille anlatılamayan çeşit çeşit yemiş ve meyve ağaçları diktiler.

10. Cihanda ne kadar nimet varsa ve yer yüzünde her ne bitmişse o bahçede bulunuyordu.

IV. HAREKET

11. O yer, padişahın gözüne çok güzel görününce; bu defa köşk ve saraylar yapılmasını buyurdu. Orayı vatan tuttu ve yaz kış burada yaşamaya başladı.

12. Dört bir tarafa insanlar gönderip, onlara; “gidip bu durumu ülkelere duyurup haber verin. Bütün ülkelerin, yedi kıt’anın insanlarını davet edin, gelmeyeni de zorla getirin. Herkes bu meyvelerden yiyip, dünya durdukça dillerinden düşürmesinler” dedi.

13. Halk bu sözü işitince, ne kadar insan varsa, zengin fakir hepsi geldi. V. HAREKET

14. O bahçede biten yemişlerin iyi kötü birçok özellikleri vardı ve bütün bunları bahçıvanlar bilirdi.

15. Padişah bahçıvanların halkı bahçeye almalarını ve her bir meyvenin neye yaradığını, neye ilâç olduğunu anlatıp göstermelerini istedi.

39 16. “Her bir yemişin özelliğini açıklayın, kime ne gerekse ondan yesin. Eğer bunda yanılan, hata yapan olursa; nefsine hâkim olamamıştır o mağlûp demektir ve fırsatı kaçırıp kaybetmiştir. Yahut kötü meyveleri, tamah edip, yerlerse; bunlara hemen o anda ilâç verin de; o yüzden ölmesinler, sağlık ve esenlik üzere, dünyada hayat sürsünler. Eğer ilâç içmem diyen olursa, onu kendi hâline bırakın, ölürse de sebep kendi olsun” dedi.

VI. HAREKET

17. İzin verilince bahçıvanlar, hemen bir bölük halkı alıp gitti.

18. Padişahın söylediklerini aynen halka anlatıp, her bir meyveyi gösterdiler. Ayrıca o ilâçlardan söz ettiler ve içmek isteyenlere dağıtacaklarını söylediler.

VII. HAREKET

19. Bahçeye gelip üç bölüğe ayrılan bu insanların bir bölüğü yemişten yiyip; “bu iyidir” dediler. Başkalarına el uzatmadılar, iyi ve kötü de olsa hiçbirini yemediler. 20. O bahçeden sağlık ve esenlik içinde her türlü korkudan emin olarak çıkıp gittiler. VIII. HAREKET

21. Bir bölüğü kötüsünü yemem deyip iyisinden yerken, zararlısını da yedi. Sonra bunu anlayınca, geri dönüp derdine ilâç olarak panzehir içti.

22. Tekrar sağ ve esenlik içinde yola çıkıp korku ve tehlikeden uzak olarak memleketine gitti.

IX. HAREKET

23. Bir bölüğü de iyi kötü ne gördüyse yedi, hangisinden yedi ise hiçbirini kötülemedi. Bunlara yedikleri büsbütün zararlı oldu, her biri olduğu yere düştü ve akılları da başlarından gitti. Bahçıvanlar bunlardan haberdar olunca; her biri ilâç alıp, geldi.

24. Onlara, “alınız bu şurubu içiniz ve sıkıntıdan kurtulunuz,” dedilerse de; söyleneni tutmayıp, onları dinlemediklerinden, hepsi o anda öldü.

40 II. RİVAYET I. HAREKET

25. Sultan, âlemi yaratan ve âlem içinde insan oğlunu türeten Allah’tır.

26. Beyler, gece gündüz Hak’la olan, onu gönlünden ve dilinden bırakmayan Allah dostlarıdır.

27. Bahçıvanlar mürşitlerdir, halka iyi ve kötüyü bunlar gösterir. 28. Bahçe ise bu dünyadır; bütün insanlar burada doyarlar. 29. Bahçedeki yemişler de; iyisi ve kötüsüyle dünya işleridir.

30. Tövbe de, bilen için ilâca benzer, yalnız şartlarına göre yapılırsa, tövbe eden sıhhate kavuşur.

31. O bahçeye giren kavim dünyadaki insanlar idi, hepsi buraya geldi. Bunlar Hakk’ın emri ile geldiler ve her birinin huyu ortaya çıktı. Dört bir yandan bölük bölük geldiler; her bölüğü de bir bahçıvan yönetti. 32. İyi kötü ne varsa, bu dünyada hepsini onlara gösterdiler.

33. İyi kötü bütün halk cihanda üç bölüğe ayrıldı. II. HAREKET

34. Bir bölüğü söylenenleri tutup aklını fikrini Hak yoluna harcadı.

35. Bunlar kötü işlere el sunmadılar; meslekleri; zikir ve ibadet oldu. Sonunda iyi olarak Hakk’ın huzuruna gittiler ve her biri rahmete ulaştı.

III. HAREKET

36. Bir bölüğü Hak yolu bildikleri hâlde; nefislerine yenilerek azıttılar.

37. Sonra yaptıklarının doğru olmadığını anlayıp bıraktılar ve tövbe edip bir mürşide teslim oldular. Padişah bunları yargılayıp affettiği için, dünyadan günahsız çıktılar. IV. HAREKET

41 39. Bunlar iyi kötü dünyada yaptıklarını tamamen bilirler, hatta cennet ve cehennemi de. Öyle oldukları hâlde bunlar tövbe etmezler, büyük âlim ve velilerin öğüdüne de aldırmazlar. İşte bunlar cehennem âteşine lâyıktırlar.

İNSAN BÖLÜĞÜ

Aklını fikrini Hak Nefislerine yenilip azıttıktan Her türlü işi işleyip yolunda harcayanlar sonra tövbe edenler tövbe etmeyenler

Sultan Allah Bahçıvanlar Mürşitler İlâç Tövbe

Beyler Allah dostları Bahçe Dünya Yemişler Dünya işleri

Bahçeye girenler Dünyadaki insanlar

Sultanın dört bir tarafa gönderdiği insanlar Hakk’ın emri