• Sonuç bulunamadı

B. MESUT YILMAZ HÜKÜMETİ

1.4. SHP’nin Seçim İlanları

Büyük değişimi birlikte başlatalım... başlıklı SHP ilanında “Onurlu, sağlıklı, varlıklı Türkiye için” SHP geliyor” deniliyor ve Demirel matruşkasıyla DYP ve Demirel’in demokrat söylemleri eleştirilerek, DYP’nin ANAP’tan farklı olmadığı vurgulanmak isteniyordu. “Ne farkı var?” başlıklı ilanda Demirel’e benzer bir matruşka “dün dündür bugün bugündür” diyor ve yanında Turgut Özal’a benzer daha küçük bir matruşka ”ben zenginleri severim” diyor. “Gün geldi özde birbirinden hiçbir farkı olmayanlar yer değiştirdi. Demirel yıllar önce Turgut ve Korkut (Özal) dahi çocuklar önlerini kesmeyin” demişti. Özal ailesi Türkiye’nin iflahını kesti. 24 Ocak kararlarını birlikte aldılar 12 Eylül desteğiyle çırak ustayı geçti. Çırak zamlarıyla halkı bezdirdi ve zenginleri sevdiğini söyleyince işin sırrı anlaşıldı. Çırağın hanedanından herkes yaka silkti yolsuzluk, rüşvet, talan tiksinti verdi. Usta ve çırak mecburen mecburiyetten değişmeye çalışıyorlar”267 denilerek Demirel ve Özal’ın birbirinden farksız olduğu

belirtiliyordu. “Hızla eriyen ANAP halkın desteğini yitirdi. Özal Çankaya’ya kaçtı. Onu parlamento ve halk seçmedi ANAP grubu seçti. ANAP ve Özal demokrasiyi bir türlü içlerine sindiremediler. Türkiye’nin çivisini çıkardılar. Yasa tanımaz, hukuk tanımaz.... “President Bush”a karşı Türkiye Cumhurbaşkanının tavırları insanımızın onurunu zedeledi. Hayat pahalılığı artarken hanedan gününü gün etti. Kayıp yıllardı bunlar laikliğin zedelendiği.. çağdaş dünyadan dışlanmış, insana karşı sevgisiz geleceğe karşı sorumsuz Özal yılları sürüp gidiyordu. Aynı kanaatte olduklarını sananların kendilerini Başbakan sandıkları bir dönem yaşandı. Yazık yıllardı bu yıllar” denilerek ANAP’a ve Özal’a eleştiri getiriliyordu. Aslında bu ifadelerle bir bakıma Özal’ın Cumhurbaşkanlığının meşruiyeti sorgulanıyordu. SHP’nin matruşkalı ilanlarında bu kez Demirel-Özal-Akbulut ve onun altından da Mesut Yılmaz çıkıyor “Özal doğal liderimdir” diyor. Halkın desteğini yitirenler, sosyal demokrasinin temsil ettiği hedefleri halkın daha çok benimsediğini görünce, değişmiş gözükme ihtiyacı hissettiler. Yıldırım gönderildi. Mesut getirildi. “Hanfendinin” himayelerindeki ANAP’ın yeni Başbakanı Yılmaz, Özal’ı hemen tabii lideri ilan etti. ANAP iki yüzlü bir partidir bir yüzü Yılmaz, bir yüzü Özal’dır268. SHP seçim ilanlarında sağdaki

Özal, Demirel, Akbulut ve Yılmaz’ın birbirinden farklı olmadığını ve aynı düşünceye hizmet ettiklerini vurguluyor ve ANAP’taki liderlik değişiminin, sosyal demokrasinin yükselen değerlerinden rant elde etme kaygısıyla yapıldığı belirtiliyordu. Yılmaz’ın da Akbulut gibi Özal’ların himayesinde olduğu ifade ediliyordu. SHP “farklı olan O” başlığıyla verdiği ilanda “Erdal İnönü’nün Dürüst, içten güvenilir.. insanları zengin fakir ayrımı yapmadan tümüyle kucaklayan... ilkelerine bağlı, demokrasiye sevdalı, sade yaşamıyla örnek olan, dünyada saygı uyandıran, sakin ama kararlı bir lider olduğu ve Türkiye’nin böyle bir lidere ihtiyacı olduğu” ifade ediliyordu. SHP’nin seçim sloganı “sandıkta güller açsın”dı269. Sosyal

demokratlar yol ayrımında: başlıklı ilanda ise “Bir yanda adı eskiden dağlara taşlara yazılan, ancak sosyal demokrat kişiliği bırakan ve hızla sağa kayan... ANAP’ın umudu olan.. koşulsuz birleşme çağrılarını kapıyı kapayan Ecevitler’in partisi DSP ve amacı sosyal demokratların birleşip iktidara gelmesi olan

267 Hürriyet, 12.10.1991, s.15 268 Hürriyet, 12.10.1991, s.23 269 Hürriyet, 13.10.1991, s.19

İnönü’nün partisi SHP. Şimdi oynanan oyun yine sosyal demokrat oyların bölünmesi üstünedir. 87 seçimlerinde oyların bölünmesi 70 milletvekiline mal oldu. ANAP bu 70 milletvekilini aldı. Sosyal demokratlar oyları bölerek ANAP veya DYP’ye oy kazandıracak ya da oylarını iktidara yürüyen SHP ye vereceklerdir270” denilerek Ecevit’in sağa kayması ve eski “Karaoğlan”lığından çok uzak olması nedeniyle eleştirilerek solda oyların bölünmeden tek adresinin SHP olması gerektiği ifade ediliyordu.

1.5. DSP’nin Seçim İlanları

DSP ilanlarında “Kesintisiz demokrasi, inançlara saygılı laiklik, dünya Türklerine güçlü önderlik ve dışardan gelen bölücülüğe karşı ulusal birlik” mesajı veriliyor ayrıca bu ilanın yayın bedelinin DSP İstanbul İl Merkezinin karşıladığı belirtiliyordu271. “İnançlara saygılı laiklikte “ulusal birlik için evetler

güvercine” “Demokratik solun neferi” başlıklı DSP ilanında “bütün çamur atmalara, yazılırken çarpıtılanlara, yazılmayıp es geçilenlere, güdümlü kamuoyu araştırmalarına, vefasızlığa ve parasızlığa karşı, “Oylarımız sana” denilerek Ecevit’e destek veriliyordu272.

1.6. 1991 GENEL SEÇİM SONUÇLARI VE DEĞERLENDİRİLMESİ

Seçimlerden ikinci parti olarak çıkan ANAP lideri Mesut Yılmaz “RP dışında koalisyona varım” diyordu273. Ve 21 Ekim 1991’de Mesut Yılmaz Hükümeti istifa ediyordu.

Seçimde alınan kesin sonuçlar: DYP:%27.2 ile 179 Milletvekili, ANAP:%24.0 ile 116 Milletvekili, SHP:%20.7 ile 87 Milletvekili, RP:%16.8 ile 61 Milletvekili ve DSP:%10.8 ile 7 Milletvekili kazanıyordu. Tercihli oylar sürpriz yapıyor ve gerilerdeki adaylardan seçilenler oluyordu274.

“Otel ayısı” lakaplı Mustafa Taşar memleketi Gaziantep’ten milletvekili seçilemiyordu275. Seçimlerde en hoşa giden vaatleri yapan DYP birinci parti olarak çıkıyordu.

Devletin zirvesindeki gerginlik Cumhuriyet Bayramı törenlerinde gözlerden kaçmıyordu. 29 Ekim törenlerinde Özal ve Demirel el sıkışmazken ve yüzlerinde asık olduğu görülüyordu276. Muhalefet

liderleri Özal’a soğuktu. Anıtkabir’deki törene Özal ve Türkeş dışında hiçbir lider katılmazken, ayrıca Özal’ın resepsiyonuna hiçbir muhalefet lideri gitmiyordu277.

7 Kasım 1991’de Cumhurbaşkanı Özal Hükümet kurma görevini DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel’e veriyordu.

12 Eylül’le Türkiye, başta anayasal ve hukuki değişiklikler olmak üzere sosyal ve ekonomik alanlarda bir çok yeni uygulamalara gitmiştir. Ekonomi alanında 24 Ocak Kararlarının uygulamasına daha sıkı bir şekilde devam edilmiştir. Demokrasiye geçiş döneminde ekonomide yaşanan tek olumsuz gelişme banker iflasları olmuştur. 12 Eylül’ü yapan askeri otorite, önceki dönemin popüler partilerine ve siyaset adamlarına siyasi yasaklar getirerek, en azından 83 seçimlerinde hem bu siyasetçilerin hem de icazet verdikleri partilerin seçimlere girmelerini engellemiştir. 12 Eylül otoritesi, sağda emekli bir general olan

270 Hürriyet, 17.10.1991, s.17 271 Hürriyet ,08.10.1991, s.15 272 Hürriyet, 18.10.1991, s.19 273 Hürriyet, 21.10.1991, s.1 274 Hürriyet, 22.10.1991, s.1,17 275 Hürriyet, 28.10.1991, s.13 276 Hürriyet, 30.10.1991, s.1

Turgut Sunalp’e MDP’yi, sol seçmenler için de emekli vali Necdet Calp’e Halkçı Parti’yi (HP) kurdurtuyor ve seçimlerde açıkça MDP’yi destekleyerek seçimlerde bu partinin iktidar olmasını planlıyordu. Fakat bu hesap seçmen nezdinde tutmuyor ve 24 Ocak Kararlarının önemli bürokratı Turgut Özal’ın kurduğu Anavatan Partisi %40’ın üzerinde oy alarak tek başına iktidar oluyordu. ANAP iktidarı döneminde bir çok alanda özellikle iletişim, enerji, ulaşım ve alt yapı konularında önemli yatırımlar yapılıyordu.

6 Eylül 1987’de siyasal yasakların kaldırılması için yapılan referandumda 11 milyon 593.040 hayır oyuna karşı 11 milyon 682.291 evet oyu çıkmıştı. Kıl payı siyasi yasakların kaldırılması üzerine Başbakan Turgut Özal referandumdan bir saat sonra erken genel seçim kararı aldıklarını açıklamıştı. Siyasi yasakların kaldırılmasıyla Bülent Ecevit 13 Eylül’de DSP’ye, Demirel 24 Eylül’de DYP’ye, Türkeş 4 Ekim’de MÇP’ye ve Erbakan 11 Ekim 1997’de RP’ye genel başkan oluyorlardı278. Muhalefetin

pek hazırlanamadan girdiği baskın erken seçimlerde ANAP bu kez dişli rakipleriyle eşit şartlarda yarışa katılarak zafere ulaşıyor ve elde ettiği başarıyla bir ara rejimin kısa ömürlü partisi değil, Türkiye’nin yakın siyasi geleceğinin önemli bir partisi olacağının sinyallerini veriyordu. 29 Kasım 1987’de yapılan seçimlere 7 parti katılıyor ve ülke genelindeki %10 barajını aşan 3 parti milletvekilliklerini paylaşıyorlardı. ANAP 36.3 oy yüzdesiyle 292 milletvekili kazanarak tek başına iktidar oluyordu. barajı aşan partilerden SHP 24.8 oy yüzdesiyle 99 ve DYP ise 19.1 oy yüzdesiyle 59 milletvekili kazanıyordu. DSP %8.5, RP%7.2, MÇP%2.9 ve IDP:0.8 oy yüzdesiyle meclis dışında kalıyorlardı.

ANAP iktidarının II. Döneminde eski performansını ve istikrarını gösteremiyordu. Bunda 89’da yaşanan yerel seçim başarısızlıklarının etkisi büyük oluyor zira tek parti hükümeti de olsa, Demirel gibi bir muhalefetin karşısında 87’deki gücünü kaybetmiş görünüyordu. 1989 yılında Turgut Özal Kenan Evren’in yerine cumhurbaşkanı seçilmesiyle ANAP’ta erime iyice belirginleşiyordu.

Türkiye’de 1991 yılında Körfez krizine yönelik Kürtlere yönelik sosyal haklar vermesiyle ülke demokratikleşme ve insan hakları yönünden olumlu gelişmeler yaşanıyordu. Bu olumlu süreç hemen bir çok partinin söylemlerine yansıyor ve seçimlerde bölge insanına yönelik bir çok sözler veriliyordu. SHP, HEP ile anlaşarak Kürt kökenli bir çok milletvekili adayını listelerinde gösteriyor ve bunların baraja takılmasının önüne geçiyordu. 91 seçimlerinde muhalefet partileri en önemli söylemlerini, 12 Eylül’ün demokratik olmayan uygulamalarına son verileceği ve o sürecin partisi olarak lansedilen ANAP’tan ve Özal’dan kurtulma üzerine kuruyorlardı. Bu ortamda muhalefet partilerinden özellikle DYP lideri Demirel, demokrasi ve insan haklarına yönelik birçok söz veriyordu.

Turgut Özal cumhurbaşkanı olurken, yerine hükümette de insiyatifi elinde tutabileceği Yıldırım Akbulut’u ANAP’a Genel Başkan ve hükümete Başbakan olarak bırakmakla eleştirilmiştir. Özal’ın Körfez krizinde meclisin ve hükümetin ötesinde aktif dış politika izleme çabası, Amerika Başkanı George Bush ile gerek telefonlarda gerek Dışişleri Bakanını almadan görüşmesi, Kürt liderleri Ankara’da hükümetten habersiz kabul etmesi gibi konularda hem ANAP içinde hem de muhalefet partilerinden bir çok olumsuz eleştiriler almıştır. Ayrıca Semra Özal’ın İstanbul il başkanlığına girmesi ve Akbulut’un

yerine Mesut Yılmaz’ın seçilmesinde aktif rol oynaması, ANAP üzerindeki emanetçi yönetim eleştirilerine neden olmuş ve başta SHP olmak üzere279 bazı partilerin seçim ilanlarında eleştiri konusu

yapılmıştır. Özal 91 seçimlerden önce, meclisin açılış konuşmasında muhalefet partilerini eleştirerek ANAP’a ve yeni lideri Yılmaz’a dolaylı olarak destek vermiştir.

İşte bu ortamda girilen 91 seçimlerinden DYP önde çıkmıştır. Bu partinin kazanmasında partinin “İnsan Hakları Bakanlığı” ve “Güney Doğu Meselesinin tanınması” gibi demokratik söylemleri etkili olmuştur. Demirel gibi siyasi hayatı askeri müdahalelerle sık sık kesintiye uğrayan adeta demokrasi mağduru bir liderin demokrasi ve insan hakları yönünden gerekli düzenlemeleri yapacağına dair toplumda büyük bir inanç vardı. Ayrıca DYP’nin ev hanımlarına, çalışanlara ve tarım kesimine yönelik destek vaatleri, devletin ürettiği mal ve hizmetlerde ucuzluk sözü, konut, işsizlik ve sağlık politikalarında radikal çözüm önerileri de önemli rol oynamıştır. DYP’nin diğer iki önemli vaadi de herkese iki anahtar verilmesi” ve “enflasyonun %10’a indirileceği”ydi. Bu kadar güzel vaatlerde bulunan bir partinin ve ekonomiyi iyi bilen bir profesörün (Tansu Çiller) verilen sözleri yapacak olmasının oluşturduğu güvenle, DYP seçimi kazanıyordu.

Demirel seçimi kazanmasının bir başka nedeni de medyada sürekli Cumhurbaşkanı aleyhine yapılan yayınlar ve Özal’ın hep ön planda olmak istemesine yönelik olumsuz eleştiriler nedeniyle, halk adeta demokrasi için cumhurbaşkanının karışamayacağı (ANAP seçimi kazanırsa, ki bu emanetçi Akbulut’la olmuştu ve bundan sonra da, Akbulut’un yerine getirilen Yılmaz’la olabilirdi) ve onunla arası iyi olmayacak bir başbakan istediği için Demirel’i iktidara getiriyordu. ANAP’ın yeni lideri Mesut Yılmaz’ın kısa hükümeti müddetince seçim ekonomisi uygulayarak popülist politikalar izlemesine (kamu işçilerinin ücretlerindeki astronomik artışlar, tarım ürünlerine yüksek fiyatlar ve sübvansiyonlara başlanması, memurlara daha iyi bir artış ve bir derece verilmesi…) rağmen seçimden ikinci parti olarak çıkıyordu. ANAP’ın kaybetmesinin belki de en önemli nedeni artık halkın 12 Eylül rejiminin kalıntısı partilere ve emanetçi liderlere duyduğu güvensizlikti. Bu seçimlerde muhalefet partilerinin seçim meydanlarında üzerinde durdukları önemli nokta 91 seçimlerinin, 12 Eylül zihniyetinin ve partilerinin tasfiyesine yol açacağı vurgusuydu. İşte kanaat önderlerinin ve medyanın da desteğiyle muhalefet seçimlere damgasını vuruyordu.

ANAP 91 seçimlerinde mesaj stratejisini Mesut Yılmaz üzerine kurmuştur. Daha önceki seçimlerden farklı olarak “demokrasi ve sivilleşme” konularına da yer veriliyordu. Ayrıca ANAP’ın Yılmaz’la yenilendiği vurgusu ön plana çıkarılması, eski lideri Turgut Özal’la özdeşleşmemeye ve onu savunmamaya özen gösterilerek, muhalefetin “Özal ve hesap sorma” stratejilerinin dışında kalınması, başkalarının kötülüğünü tekrarlamak yerine Yılmaz’ın iyiliğini anlatan pozitif bir kampanya yürütülmesi benimseniyordu. ANAP bu seçimlerde Ahmet Özal’ın ortağı olduğu Star televizyonun da 12 Eylül öncesi anarşi olaylarına yer veren filmleri yayınlatmıştır. Yılmaz’ın; Akbulut’a destek veren yüze yakın milletvekilini elimine ederek, milletvekili adayı olarak daha liberal adaylara yer vermesi, Aydınlar Ocağı gibi önde gelen sağ sivil toplum kuruluşlarıyla bazı cemaatlerin ANAP’tan desteklerini çekmesine neden

oluyor280 ve bu da Yılmaz’ın büyük ekonomik riskleri göze alarak yürüttüğü popülist politikaların

tutmadığını gösteriyordu.

1987 seçimlerinde toplam %11’den az oy olan RP, MHP ve IDP’nin, RP listesiyle girdikleri 91 seçimlerinde %16.9’a ulaşmaları bu partilerin büyük bir başarısı olmuştur. Ekim 1991 seçimlerinde DSP’de kazandığı 7 milletvekili ve %10.8 oyla barajı zorlanarak aşmıştır. Bu seçimde %10 ülke barajı ve 87 seçimlerinde de olan kontenjan milletvekilliği uygulaması da sürdürülmüştür.

1991 seçimlerinde dış dünyadaki gelişmelerde Türkiye’deki seçimlerin sonuçları üzerinde etki yapmıştır. Rusya’nın dağılma sürecine girmesiyle, O topraklarda ondan fazla yeni cumhuriyet çıkması ve bunların bir kısmının da Türk kökenli cumhuriyetler olmasıyla, yıllardır Turancılık olarak kabul edilen Türklerin birliği davasının savunan siyaset anlayışının başarılı ve ileri görüşlü bir ülkü olduğu ortaya çıkıyordu. Yıllardır bu prensipleri savunan MÇP’nin oylarında artışa neden oluyor ve bu da RP oylarına (RP, MÇP ve IDP 3’lü ittifakı) aksediyordu.

DSP’de 91 seçimlerinde dış Türklere yönelik politikalarını seçim ilanlarında vurguluyordu. Türk milliyetçiliği adına yaşanan bu olumlu gelişmeler SHP’nin olumsuz reklamlarına rağmen, 87 seçimlerine nispeten DSP’nin oylarını iki puandan fazla artırmasına neden oluyordu.

Rusya’nın siyasi ve ekonomik sistem olarak liberal ve demokratik açılımlara yönelmesi, bazı kesimlerce Rusya’nın savunuculuğunu yaptığı komünist sistemin tükenmesi olarak değerlendiriliyordu. Bu sürece aynı bakış açısı ANAP reklamlarına da yansıyor ve ANAP 83’ten beri uyguladığı liberal politikaların doğruluğunun, Rusya’nın yeni politikalarıyla net bir şekilde ortaya konduğunu açıklıyordu281. Mesut Yılmaz’ın ANAP liderliğine gelmesiyle birlikte daha önceki dört eğilimi birleştiren

ve daha çok muhafazakar ve milliyetçi ağırlıklı yapıdan kurtulmak ister izlenimi veriyordu. Yılmaz, partiyi daha liberal bir yapıya getiriyor fakat bu yapı seçmen nezdinde olumlu bulunmuyordu. Yılmaz ilk hükümetinde kadın bakan ve hükümet sözcüsü bulunduruyor ayrıca vali ve futbol hakemi gibi uygulamalarla daha liberal ve laik bir siyaset anlayışı sergiliyordu.

SHP seçim ilanlarında, Ecevit’i sağa kaymakla, ANAP’la uyum içinde olmakla ve solda birleşme görüşmelerine kapalı olmaklla suçlayarak “Şimdi oynanan oyun yine sosyal demokrat oyların bölünmesi üstünedir. 87 seçimlerinde oyların bölünmesi 70 milletvekiline mal oldu. ANAP bu 70 milletvekilini aldı” denilerek sol oyların bölünmemesi isteniyordu282”. DSP bu seçimlerde de ciddi manada seçim harcaması yapmıyor ve gazetelerde pek fazla reklamı görünmüyordu. DSP inançlara saygılı laiklik ve Türk milliyetçiliği kavramını seçimlerde ön plana çıkartıyordu. DSP genellikle seçim ilanlarında SHP’yi ve CHP’yi hedef almazken, bu partilerce verilen ilanlarda Turancılık’la, laikliğe karşı güçlerle işbirliği yapmakla ve sol oyları bölmekle eleştiriliyordu. DSP ilanlarındaki metinler çok az ve mesajlar yalındı ayrıca partinin ideolojisi ve politik görüşleri ilanlara yansımıyordu.

280 Ahmet Kalender, “1991 Milletvekili Genel Seçimlerinde Anavatan Partisi’nin Mesaj Stratejileri”, Selçuk İletişim, Konya, C. 1, S. 4, Ocak Konya, 2001, s.62-69

281 Hürriyet, 04.10.1991, s.17 282 Hürriyet, 17.10.1991, s.17

Mecliste Yemin Krizi

HEP kökenli SHP Diyarbakır Milletvekili Hatip Dicle ve Leyla Zana’nın yemin dışına çıkmaları protestolara yol açıyordu. Dicle “Anayasal baskı altında bu metni okuyorum” derken, “Büyük Türk milletinin” önündeki “büyük” kelimesini okumuyor, Leyla Zana’da sarı, kırmızı ve yeşil renkli saç bandı ile kürsüye çıkıyor ve yemini bitince Kürtçe “bu yemini Türk ve Kürt halklarının kardeşliği için ediyorum” diyordu283. İnönü yemin törenindeki tavırları nedeniyle Dicle ve Zana’nın partiden istifa etmesini istiyordu. 10 Kasım’da SHP Milletvekili Leyla Zana “PKK Kürt varlığını kabul ettirmeye çalışıyor” diyordu284.