• Sonuç bulunamadı

B. REKLAMCILIĞIN DOĞUŞU VE GELİŞİMİ

2. ANAP'TA GENEL BAŞKAN SEÇİMİ

Devlet Bakanı Taşar’la Kültür Bakanı N. Kemal Zeybek’in kavga ettiği çekişmeli kongrede Semra Hanım, Başbakan Yıldırım Akbulut’u İstanbul Anadolu ayrımı yapmakla suçluyor ve Akbulut’un konuşmasını dinlemeden salonu terk ediyordu. Yılmaz birinci turda (H. Celal Güzel 20, Akbulut 557 ve Yılmaz 580 aldı) 6 oyla Başkanlığı kaçırıyor fakat 2. turda 631 oyla Başkan seçiliyordu. 2. tura girmeyen H. Celal Güzel, Akbulut lehine adaylıktan çekiliyor ve “merkez Sağ Yılmaz’a oy vermez” diyordu. Kongredeki konuşmalarda Akbulut “Ayasofya’yı ibadete açacağım” derken, Yılmaz “Akbulut, ANAP’ı hasta adam yaptı” diyordu209. 16 Haziran’da Başbakan iken Genel Başkanlığı kaybeden ilk politikacı olan

Yıldırım Akbulut (Hükümeti) istifa etti. Seçimin mağlubu Antep Milletvekili. H. Celal Güzel ANAP’tan istifa ediyordu. ANAP’ta kongre sonrasında 90 Milletvekili, Cengiz Tuncer, Mustafa Taşar ve Cengiz Altınkaya’nın Bakan olmasını istemiyordu. Genel başkanlık yarışında Yılmaz’ı destekleyen Semra Özal, Yılmaz’ı öperek tebrik ediyordu210. 17 Haziran’da Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Hükümeti kurma

görevini Mesut Yılmaz’a veriyordu. Özal, Akbulut yanlısı milletvekillerine “Semra Hanım kongre günü kontrolümden çıktı” diyordu211. Yeni Bakanlar kurulunu Özal’a sunan Yılmaz, Özal’la sonbaharda erken seçim yapılmasında anlaşıyordu. Erken seçimde partideki isyancıların hareketi de bahane oluyordu212.

Kongrenin mağlubu Akbulut “hükümete güvenoyu vermeyeceğim” diyordu213.

202 Hürriyet, 19.03.1991, s.1 203 Hürriyet, 03.04.1991, s.1 204 Hürriyet, 13.04.1991, s.1 205 Hürriyet, 05.04.1991, s.1 206 Hürriyet, 20.05.1991, s.11

207 Cumhuriyet Ansiklopedisi Cilt:IV, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002, s.351 208 Cumhuriyet Ansiklopedisi Cilt:IV, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002, s.351 209 Hürriyet, 16.06.1991, s.1

210 Hürriyet, 17.06.1991, s.1 211 Hürriyet, 19.06.1991, s.1 212 Hürriyet, 20.06.1991, s.1 213 Hürriyet, 22.06.1991, s.1

Başbakan Akbulut, ANAP kongresinde rakibi Mesut Yılmaz’a yenilerek başbakanlık ve parti başkanlığından olurken, Türk siyasi tarihinde belki de dünya siyaset tarihinde bir ilki gerçekleştiriyordu. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın eşi İstanbul İl başkanı Semra Özal’ında desteğini alarak ANAP’ın yeni genel başkanı seçilen Mesut Yılmaz daha liberal bir görünüm çiziyordu.

23 Haziran 1991’de 48. Hükümet, M. Yılmaz tarafından kuruluyordu.

G.K.B Doğan Güreş zaman zaman gündeme getirilen Türk Ordusunun siyasete müdahale yapacağı söylentilerine karşı böyle bir şeyin olmadığını göstermek için Türk milletine “Demokrasi Senedi” veriyordu. Güreş “yüce Türk milleti açıklarım ki, TSK’nın görevi bellidir. Bu görevler arasında iç politikayla meşgul olmak gibi bir husus yoktur. TSK demokrasiye aşıktır”. Bu açıklama Güreş’in Özal’la yaptığı görüşmede Güreş’in erken seçim istediği konusunda çıkarılan (spekülatif) haberler darbe- muhtıra gibi tartışmalara yol açmıştı. Güreş’in Hürriyet’e yaptığı açıklamalarla bu söylentiler yalanlanmış oluyordu214.

Cumhurbaşkanı Turgut Özal

Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in görev süresi dolması üzerine bu makama aday olan Başbakan Turgut Özal, DYP ve SHP’nin katılmadığı oylamalarda, ANAP milletvekillerinin oylarıyla 31 Ekim’de 3. turda 263 oyla cumhurbaşkanı seçilmiş ve 9 Kasım’da göreve başlamıştı. Özal’ın bu şartlar altında cumhurbaşkanı seçilmesi özellikle Demirel ve İnönü ile ilişkilerinin sıkıntılı olmasına neden olmuştur.

Özal Cumhurbaşkanlığının ilk dönemlerinde oldukça aktif bir tutum izlemiş bu da muhalefetin eleştirisine yol açmıştır. Turgut Özal’ın Azeriler’den için “onlar Şii, biz Sünni, onlar İran’a daha yakındır” sözleri büyük tartışmalara yol açıyordu215.

Özal’a yönelik olduğu düşünülen bir suikast girişimi gerçekleşmeden önleniyordu. Cumhurbaşkanı Özal, Gazipaşa’da yatla gezerken yakınındaki teknede Kaleşnikoflu adamlar yakalanıyordu. Esrarengiz tekneyi Özal’ı koruyan hücum botlardan biri ele geçiriyordu216.

22 Haziran 1990’da Cumhurbaşkanı Özal, kendi başbakanlığı döneminde “kaçakçıları ihracatçı” yaptığını söyledi217.

24 Ocak 1991’de Özal “hayali ihracata hapis” ve “sigaraya reklam yasağı” yasalarını veto ediyordu. 28 Şubat 1991’de Cumhurbaşkanı Turgut Özal, ANAP’lı milletvekilleriyle yaptığı ev toplantısında Abdullah Öcalan da içinde bulunduğu terör suçluları için koşullu af düşündüğünü ifade ediyordu218.

12 Mart 1991’de Turgut Özal, Rusya’da SSCB lideri Gorbaçov ile dostluk ve işbirliği antlaşması imzaladı219.

19 Mart 1991’de Demirel, Cumhurbaşkanı T. Özal’ın Kürt sorununa ilişkin tutumunu “ihanet” olarak yorumluyor bunun üzerine 20 Mart’ta Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Demirel’in şahsına yönelik

214 Hürriyet, 02.07.1991, s.1 215 Milliyet, 19.01.1990, s.1 216 Hürriyet, 04.05.1990, s.1

217 Cumhuriyet Ansiklopedisi Cilt:IV, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002, s.325 218 Cumhuriyet Ansiklopedisi Cilt:IV, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002, s.348 219 Cumhuriyet Ansiklopedisi Cilt:IV, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002, s.348

(“Çankaya ihanet içinde”) sözleri için 500 milyon liralık tazminat davası açıyordu. 10 Nisan 1992’de Başbakan Demirel, Cumhurbaşkanı Özal’a hakaretten 10 milyon lira tazminat ödemeye mahkum oluyordu220.

Cumhurbaşkanı Özal ve yanındaki heyet Yeni Zelanda’ya inerken dezenfekte ediliyordu221. 20 Temmuz 1991’de Başkan Bush Özal’ın konuğu olarak Türkiye’ye geliyordu. Özal, Bush’un “Türkiye’nin 10 yılda çok parladığını” söylediğini belirterek “bu konuda benim sözüme inanmayanlar Bush’a inanabilir” diyordu222.

17 Eylül 1991’de, 1983 Seçimlerini kazandıktan sonra ABD Başkanı Bush’a şükran mektubu yazdığı haberini yalanlayan Cumhurbaşkanı Özal, Sabah Gazetesine 5 milyar liralık tazminat davası açıyordu223.

2 Nisan’da SHP’den ayrılan HEP kökenli milletvekilleri “Türk Ordusunun sivil Kürt halkını hedef aldığı” suçlamasıyla Türkiye’yi BM’e şikayet ediyordu. 20 Nisan 1992’de, Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Kürtçe televizyon önerisine Başbakan Demirel ve TRT yetkilileri karşı çıkıyordu. 6 Haziran 1992’de Başbakan Demirel, Cumhurbaşkanı Özal’ı sert bir eleştirerek “felaket tellallığı” yapmakla suçluyordu. İki gün sonra da Özal, hükümetin demokratikleşme paketinde yer alan yargı reformu yasasını veto ediyordu. 24 Haziran’da İstanbul’da yapılan Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİB) toplantısında anlaşmanın imzalanması konusunda cumhurbaşkanı ve başbakan arasında anlaşmazlık çıkıyor ve Cumhurbaşkanı Özal toplantıyı terk ederek Marmaris’e gidiyordu. Demirel, KEİB’te yaşanan imza krizinden sonra “Cumhurbaşkanı Özal’ın rejimde iki başlılık yarattığını” ileri sürüyor ve “Türkiye 83 rejiminin kamburundan kurtulmalı” diyordu. Temmuz ayının son günlerinde iki lider Atatürk Barajının iki ünitesinin açılışında bir araya geliyorlardı. 13 Aralık 1992’de ise Özal, iş güvencesine ilişkin ILO sözleşmesini veto ediyordu. Karar iş çevrelerinde memnuniyetle karşılanırken, sendikalar Özal’ı “işçi düşmanlığı” ile suçluyorlardı. Eleştiriler üzerine Özal “ILO sözleşmesi için tümü üzerime gelse de, ben doğru bildiğimi yaparım” diyordu224.