• Sonuç bulunamadı

DYP lideri Çiller, Yılmaz’ın ANAP-DYP birleşsin” çağrısına aldırış etmeyerek RP ile koalisyonu kabul ediyor ve Erbakan’ı iki yıl için Başbakan yapıyordu. 27 yıllık aradan sonra Erbakan hükümette üstelik Başbakan olarak yer alıyor, Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı ise Tansu Çiller oluyordu598. 29

Haziran 1996’da yeni hükümet görevi devralıyordu. Refahyol Kabinesi şu isimlerden oluşuyordu: Eğitim: Mehmet Sağlam, Adalet: Şevket Kazan, Savunma: Turan Tayan, Sanayi: Yalım Erez, Sağlık: Yıldırım Aktuna, Maliye: Abdüllatif Şener, Turizm: Bahattin Yücel, İçişleri: Mehmet Ağar, Devlet Bakanı: Abdullah Gül599. Dönüşümlü Başbakanlık sistemine çeşitli kesimlerden eleştiriler geliyor ve DSP lideri

Ecevit, “sayın Çiller, dönüşümlü modelde Başbakanlık sırasının iki yıl sonra kendisine geleceğine güvenmemelidir” diyordu. RP’de 158 Milletvekili, DYP’de 128 olmak üzere Refahyol’un toplam 286 Milletvekili bulunuyordu. RP’den Aydın Menderes Amerika’da tedavide olduğu için oy veremiyordu600. GKB Org. İ. Hakkı Karadayı “RP iktidara geldi diye, Ordu iç politikaya karışmaz, Türk ordusu herzaman siyasetten uzak durmuştur” açıklamasında bulunuyordu. Safter Gaydalı DYP den istifa ediyordu601. Hükümet formüllerine uzak duran Ecevit, RP-DYP hükümetinin güvenoyu alamaması halinde, RP’siz bir model üzerinde anlaşabileceklerini açıklıyordu602. Güven oylamasında Kilit parti durumuna gelen BBP

“hükümette yer alırsak, güvenoyu veririz” deyince DYP-RP arasında “3. Milliyetçi Cephe” pazarlığı başlıyordu. DSP’li Kubilay Uygun istifa ederek DYP’ye geçiyordu603. Deniz Baykal, Ecevit’in

Başbakanlığında ANAP-DYP-DSP ve CHP koalisyonu öneriyordu. Bu koalisyonda Parti liderleri güçlendirilmiş Bakan olacaklardı604. Menzir ve Gönensay’dan sonra Çiller’in Meclise getirdiği Tekin

Enerem ve Gencay Gürün, Refahyol’a ret oyu vereceklerini açıklıyorlardı605. Güven oylamasına 24 saat

kala kabul 265 ve ret 269. DYP ve BBP’den 7’şer kararsız var606. Muhsin Yazıcıoğlu yaptığımız ankette

hükümetin desteklenmesi kararı çıktı diyerek607, Hükümete derin bir nefes aldırıyordu. Çiller kendi grubunda güvenoyuna evet denmesi için bağlayıcı karar aldırıyor ve sonunda Refahyol Hükümeti güvenoyu alıyordu. Çiller “çok zor ama doğru olanı seçtik, bir demokrasi anlayışı ve devrimi

596 Hürriyet, 21.06.1996, s.1,20 597 Hürriyet, 22.06.1996, s.1,18 598 Hürriyet, 29.06.1996, s.1 599 Hürriyet, 30.06.1996, s.22 600 Hürriyet, 01.07.1996, s.1,21 601 Hürriyet, 02.07.1996, s.1,18 602 Hürriyet, 03.07.1996, s.1 603 Hürriyet, 04.07.1996, s.1 604 Hürriyet, 05.07.1996, s.1 605 Hürriyet, 06.07.1996, s.1 606 Hürriyet, 07.07.1996, s.1 607 Hürriyet, 08.07.1996, s.23

gerçekleştirdik. Demokrasinin son kalan yolunu açtık” diyordu. Hükümete 279 kabul ve 265 red oyu geliyordu. Kabul oyları RP:158, DYP:113 ve BBP:7 oyla sağlanırken, Ret cephesi ANAP:129, DSP:75, CHP:49, BTP:1, Bağımsız:1 ve DYP:10 (G. Gürün, M. Köstepen, R. Şahin, Ayseli Göksoy, Çağlar, Gönensay, Sezgin, Toptan, Battallı, Serdaroğlu. Çekimser: Cefi Kamhi DYP’den Oylamaya gelmeyenler: Doğan Güreş, Hayri Kozakçıoğlu, Tekin Enerem, Demir Berberoğlu (DYP) Kalemli (Meclis Başkanı) ve Aydın Menderes oy kullanamıyordu. BBP’liler Fatih Altaylı’ya saldırırken, Oylamada ilk fireyi veren Gönensay’ı dövmek için harekete geçen Ömer Bilgin’i Meral Akşener durduruyordu608. 9 Temmuz’da

Adalet Bakanı Şevket Kazan, Ağar Genelgesinin (6 Mayıs Genelgesi) iptal edildiğini açıklıyordu. Demirel, “ülkenin yararına kani olmadığım her şeyin karşısında olurum. Bu, hükümetten kaynaklansa da değişmez” dedi. Türk ordusunu kimse kendi işine geldiği gibi kullanmaya kalkmasın. TSK kimsenin muhafız alayı ya da emir kulu değildir” diyordu609. Erbakan başbakan olduğunda ilk yaptığı şey partisinin

iktidara gelmesine sıcak bakmayan askerlere yüksek oranda ek zam yaparak aradaki soğukluğu sona erdirmek oluyordu. Erbakan “Karadayı’ya bu güne kadar garson maaşı vermişiz. Bir Genel Kurmay Başkanının 104 milyon alması düzeltilmesi gereken bir durumdur”610 diyerek askerlere hatırı sayılır bir

oranda zam yapacağının sinyalini veriyordu. GKB Org. Karadayı, Başbakan Erbakan’a terör nedeniyle boşaltılan köylerin sahiplerine yeniden açılacağının müjdesini veriyordu611. Çiller muhalifi 8 milletvekili

DYP’den istifa ediyordu. Koalisyona ret oyu veren: Gönensay, Sezgin, Çağlar, Toptan, Batallı, Köstepen, Serdaroğlu, Refaiddin Şahin istifa ediyordu612. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Cumhuriyet tarihinin

en büyük atama kararnamesini görüşmeye başlarken, 1600 kişilik sürgün listesi Ankara’da tepkilere yol açıyordu. Kazan:“Listeyi Ağar Yaptı” derken, Ağar:”ben liste vermedim” diyordu613. Gelen tepkileri

üzerine Türkiye’yi ayağa kaldıran 1230 hakim ile savcıyı yerinden oynatan sürgün kararnamesi Eylül’e erteleniyordu614. GKB Karadayı Erbakan’ı irtica konusunda uyarıyordu. Randevularına geç gelmesiyle

bilinen Erbakan Karadayı buluşmasına zamanında geliyordu615. RP’li Devlet Bakanı Abdullah Gül

“başörtülü kadın milletvekiline Türkiye henüz hazır değil” diyordu616.

Kara Kuvvetleri Komutanlığına Hikmet Köksal getiriliyordu. Hüseyin Kıvrıkoğlu da 1. Ordu Komutanı oluyordu. 7. Kolordu Komutanı Hilmi Özkök Orgeneralliğe yükseltilerek Nato Güneydoğu Avrupa Müttefik Kara Kuvvetleri Komutanlığına atanıyordu. Şura nedeniyle Başbakan Erbakan’ın verdiği yemekte konuklara içki sunulmuyordu. Bunun üzerine komutanlar garsonlardan ısrarla alkollü içki getirmelerini istiyorlardı. Genel Kurmay Başkanı Karadayı kırmızı şarap içerken, D.K.K Güven Erkaya ısrarla rakı istiyordu617.

608 Hürriyet, 09.07.1996, s.1,17,18 609 Hürriyet, 10.07.1996, s.1 610 Hürriyet, 11.07.1996, s.20 611 Hürriyet, 12.07.1996, s.1 612 Hürriyet, 17.07.1996, s.1 613 Hürriyet, 18.07.1996, s.1 614 Hürriyet, 19.07.1996, s.1 615 Hürriyet, 24.07.1996, s.1,20 616 Hürriyet, 01.08.1996, s.12 617 Hürriyet, 05.08.1996, s.1,23

Erbakan’ın Başkanlığında toplanan Şura’da ordudan 29 subay ve astsubayın atılması kararı alınıyordu. GKB Orgeneral Karadayı, Erbakan’a “her namaz kılan ordudan atılsa, YAŞ’a üye bulamazdık” diyordu. 13 subayın atılma görüşmesinde Karadayı “bunlar komutanlarından değil, bağlı bulundukları örgüt liderlerinden emir alıyorlardı”618 diyordu.

Erbakan’ın Dış Gezileri

Koalisyon ortağının onayına gerek görmeden İran’a giden Başbakan Erbakan Tahran’da İranlılara İslam Ortak Pazarı, İslam Bankası, savunma sanayi işbirliği gibi pek çok konuda öneride bulunuyordu. Ankara’daki diplomatik çevrelerde bu durum şaşkınlık yaratıyordu. ABD’yi kızdırdığı iddia edilen ve tam 30 yıldır müzakere edilen Türkiye-İran doğalgaz anlaşması iki ülke Başbakanları arasında 12 Ağustos’ta resmen imzalanıyordu619. Erbakan’ın İran’a gitmesi ve Saddam’a bakan göndermesi Batı’da şaşkınlık

yaratıyordu. Yılmaz, Erbakan’ın İran gezisini eleştirerek, “dünya gerçeklerine gözünüzü kapatarak dış politika yapamazsınız, yoksa Saddam’ın durumuna düşersiniz” derken, Ecevit Erbakan’ın İran gezisi için “devlet krizi çıkabilir” diyordu620.

Endonezya gezisine çıkan Erbakan, henüz uçuş sertifikası alamamış ve hiçbir ülkeye satılmamış bir yolcu uçağı ürettiği için Endonezya’yı göklere çıkarırken, Türk F16’larını yetersiz görüyordu. Erbakan’ın 30 milyon dolara mal olduğunu söylediği F-16’ların, 18.1 milyon dolara malolduğu açıklanıyordu621. 29 Ağustos’ta Türkiye ile İsrail arasında ikinci bir askeri anlaşma yapılıyordu. Erbakan ve Çiller Org. Karadayı’nın İran’la ilgili mesajlarını duymazlıktan geldiler. Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam işsiz üniversiteliye öğretmenlik müjdesi veriyordu622 bu uygulamayla AÖF mezunları dışındaki 4 yıllık fakülte mezunlarından isteyenlerin öğretmen olarak ataması yapılacaktı. Türk sanayinin iki devi Koç ve Sabancı, TÜSİAD’ın toplantısında erken genel seçim istiyorlardı. Koç: “dışarda imaj, içerde moral bozuk” derken, Sabancı: “verilen söz yerine getirilmiyor” diyordu. Şevket Kazan’dan türbanlı avukata izin”623 çıkıyordu. Endonezya’da uçak fabrikası gezerken, “bizde beyin yok” diyen Erbakan, F-

16’ların üretildiği TAI Türk Havacılık Sanayi tesislerini ziyaret ederek adeta özür diliyordu. Erbakan “en ileri teknolojiyi en büyük başarıyla tatbik eden yüksek kabiliyetinizi yerinde müşahede ettik” diyordu. “Biz de beyin yok demiştiniz şimdi ikna oldunuz mu?” Sorusuna Erbakan “Ar-Ge, deneme ve dizayn bölümleri uçak sanayinin beynidir. Ben bu beyin yok dedim. Sözlerim yanlış anlaşıldı” diyerek daha önceki ifadelerine bir açıklama getiriyordu624. Erbakan’ın Mısır gezisi nedeniyle Bakanlar Kurulunda açılan gezi kararnamesini DYP’li Bakan Mehmet Ağar imzalamıyordu. Bülent Ecevit’te Erbakan’ın “Libya ve Nijerya gezisini gereksiz buluyordu625.

Üniversiteler Eylül ayının son günlerinde kapılarını öğrencilerine açıyorlardı. Başbakan Erbakan milletvekili olduğu Konya’daki, Selçuk Üniversitesi’nin açılış törenine katılıyor ve açılışı besmeleyle

618 Hürriyet, 06.08.1996, s.1 619 Hürriyet, 12.08.1996, s.1 620 Hürriyet, 14.08.1996, s.1 621 Hürriyet, 21.08.1996, s.1 622 Hürriyet, 02.09.1996, s.20,22 623 Hürriyet, 21.09.1996, s.1,18 624 Hürriyet, 28.09.1996, s.1 625 Hürriyet, 30.09.1996, s.20

yapıyordu. Törene Cidde Üniversitesi Şeriat Fakültesi öğretim üyesi Abdülfettah Ebu Gudde’de katılıyordu. Kemal Gürüz’ün laiklik mesajları vermesi törende soğuk havanın esmesine sebep olurken, Törende Erbakan “inşallah çok yakında Mevlana üniversitesi ile Teknik üniversitesinin de temelini atmayı umuyorum” diyordu. Erciyes Üniversitesinin açılış töreninde Abdullah Gül “üniversitelerde akademik serbestlik, kılık-kıyafet ve çeşitli fikirler serbest olmalı” dedi. Harbiye’de ilk ders laiklik konusundaydı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden “laikliği savunan, otelde adam yakmaz” diyordu626. Emin Çölaşan “vah Türkiyem vah” isimli yazısında Erbakan’ı yurt dışında getirdiği

sarıklı mollaları yanında taşımasını ve bu insanların İstiklal Marşında ayağa kalkmamasını eleştiriyordu. Ankara Üniversitesinin açılışında Erbakan’a laik kuşatma yapılıyor ve Rektör Günal Akbay “Atatürk devrimlerinin takipçisi olacağız” diyordu627. Başbakan Erbakan’ın çıkacağı Libya gezisi hem koalisyon

ortağı hem de muhalefet tarafından sıcak karşılanmıyordu. Çiller: “Libya gezisi zamansız” derken, Baykal “geldiğiniz gibi kansız gideceksiniz”628 diyordu. Çiller, Erbakan’ın gezi kararnamesini

imzalamayan Ağar’ı azledeceğini ima ederken, Ağar “kararımdan dönmem” diyordu. ANAP lideri Yılmaz Refahyol dışındaki bir hükümete yeşil ışık yakarak “yeni bir hükümet için her türlü fedakarlığa varım” diyordu.

Yargıtay, 37 kişinin ölümüyle sonuçlanan Sivas katliamının laiklik ve cumhuriyetçilik ilkelerini değiştirmeye yönelik olduğuna karar verdi. 124 sanıktan 42 sinin idam, 39’unun da 15 seneye kadar ağır hapis cezasıyla yargılanmasını isteyen Yargıtay, 12 sanığın beraatini de bozuyordu629.

Başbakanın Libya gezisiyle ilgili Hürriyet Gazetesinin I. Sayfadan verdiği haberin içeriğinde şu ifadeler yer alıyordu. “Kaddafi, Erbakan’la görüşürken açıkça PKK’ya destek verdi ve Türk Milletini rencide eden ağır suçlamalarda bulundu. Küstah Libyalının sözlerini başını tavana çevirerek dinleyen Erbakan, hiç tepki göstermedi”. Kaddafi “Kürtlerin Araplar gibi bağımsızlık hakkı var. İstiklallerine kavuşmak isteyen milletlere savaş açmak netice vermiyor. Türkiye zaten bunu denedi” diyerek bir ders vermeye de kalktı. Kaddafi “Türkiye bizden 14 milyar dolar kazandı. Amerika ve NATO bu paraları size kazandırmaz” dedi. Bu sözlere Erbakan sadece teşekkür etti”. Libya gezisinde yaşananlara muhalefet partileri sert tepki gösteriyorlardı. ANAP lideri Mesut Yılmaz “Erbakan’ın gafleti” derken, Baykal “hesabını soracağız” diyordu. Koalisyon ortağı DYP’nin lideri ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller “Kaddafi ayağını denk alsın” diyerek yaşanan durumdan duyduğu rahatsızlığı ifade ederken, Devlet Bakanı Abdullah Gül “deli saçması deriz geçeriz” diyordu630. Çiller, “Erbakan’ın Libya’ya gitmesi

hataydı” diyen Genel Kurmay Başkanı Karadayı’ya sürpriz bir ziyarette bulunuyor ve laiklik güvencesi veriyordu. Çiller “Karadayı’ya bu ziyaret hataydı” dedi. Demirel “dış politika gezilerle değişmez, Türkiye’nin yüzü Batı’ya dönük” diyordu. Libya Büyükelçisi Erbakan’ın haberi olmaksızın Çiller tarafından geri çekiliyordu631. Genelkurmay, ordunun 5.5 milyar dolarlık öncelikli projelerini

626 Hürriyet, 01.10.1996, s.1,20,22 627 Hürriyet, 02.10.1996, s.1,5,22 628 Hürriyet, 03.10.1996, s.18,19 629 Hürriyet, 04.10.1996, s.1 630 Hürriyet, 07.10.1996, s.1 631 Hürriyet, 09.10.1996, s.1,23

imzalamayıp 20 gün bekleten Erbakan’a Libya gezisi sırasında Tansu Çiller’le by-pass yapıyordu632.

Başbakan Erbakan, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in görev süresinin bittiği tartışmalarına “bu iş bitmiştir” diyerek son noktayı koyuyordu633. Erbakan bu sözleriyle Demirel’in görev süresinin 7 yıl mı?

Yoksa yerine geldiği merhum Turgut Özal’ın 7 yıllık görev süresinin dolacağı Kasım 1996 mı olacağı? Yönündeki spekülasyonların yapılmasına son veriyordu.

Laiklik Tartışmaları

Hürriyet’in haberine göre adli yılın açılış konuşmaları adeta Başbakana karşı bir laiklik dersi olarak yapılmıştı: “Adli yıl açılış toplantısında yargı temsilcileri, Cumhurbaşkanı ve TBMM Başkanı önünde, Başbakan Erbakan’a laikliği anlatılar. Barolar birliği Başkanı Eralp Özgen “devlet kadrolarına şeriatçılar doldu ve din politikaya alet ediliyor. Ülkemiz trafik kazalarını mevlit okutarak, kurban keserek önlemek isteyen, bütçe açığına karşı Allah’ın nimetlerini kaynak gösteren ve dini politikaya alet eden bir zihniyetle idare edilmek istenmektedir” diyordu. Özgen, Şevket Kazan’ı da eleştirerek “laik TC teokratik bir devlet haline çevirmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir” diyordu. Yargıtay Başkanı Müfit Utku’da laiklik karşıtı güçlerle mücadele edenlerin sonuna kadar yanında olacağını söyledi. Bu iki Başkanın sözleri bravo tezahüratlarıyla kesildi634. Demirel’in katıldığı İTÜ açılış töreninde Rektör Gülsüm Sağlamer “profesörlerinin %22’sinin kadın olduğu başka bir ülke dünyada yok işte bu Atatürk Türkiye’si” diyordu635. DYP’de istifaların ardı arkası kesilmiyor ve Gencay Gürün de DYP’den istifa ediyordu636. Bakan Mehmet Ağar “Türkiye’de rejimin sahibi MGK’dır ve rejim sağlam temeller

üzerindedir” diyordu637. RP dönemindeki ilk 29 Ekim büyük coşkuyla kutlanıyordu. Ziyaretçi akınına uğrayan Anıtkabir’de izdiham yaşanıyordu.

13 Ekim’de yapılan RP kongresinde Tayyip Erdoğan, tüm hesapları altüst edip tabanın baskısıyla divan Başkanı seçilirken partide ikinci adam olduğunu gösteriyordu638.

RP’li Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe “10 Kasım törenlerine içim kan ağlayarak katıldım” diyordu639.

24 Kasım 1996’da Budapeşte’de kaldığı otelin lobisinde bir Türk’ün yumruklu saldırısına uğrayan ANAP lideri Mesut Yılmaz’ın burnu kırılıyordu.

Karadayı “biz terörü 3 ayda bitirebiliriz. Ama halkı rencide etmek istemiyoruz. Çünkü bu takdirde kurunun yanında yaşta yanar” diyordu640.

Türban yasağını kaldırmak isteyen RP’ye YÖK’ten büyük tepki geliyor ve “Bu Anayasa değişikliğiyle yapılabilir yapabiliyorsanız buyurun” deniliyordu641. 3 Kasım’daki MGK’nın son toplantısında Milli güvenlik siyaset belgesinin değiştirildiği açıklanıyordu.

632 Hürriyet, 14.10.1996, s.1 633 Hürriyet, 22.10.1996, s.1 634 Hürriyet, 07.09.1996, s.3 635 Hürriyet, 05.10.1996, s.23 636 Hürriyet, 17.10.1996, s.1 637 Hürriyet, 24.10.1996, s.21 638 Hürriyet, 14.10.1996, s.1 639 Hürriyet, 11.11.1996, s.1. 640 Hürriyet, 31.10.1996, s.1 641 Hürriyet, 02.11.1996, s.1.18

Yerel Ara Seçim

110 bin kişinin katıldığı yerel ara seçimler 3 Kasım’da yapılıyordu. İl olan Osmaniye ile Burdur’un Bucak ilçesinde RP, diğer 10 beldeden 7’sinde ise DYP kazanıyordu. RP %30.1, DYP%27.3 ANAP%9.4, MHP%16.5 oy alıyordu. Eşref Bitlis’in anısına Ankara Büyük Şehir Belediyesince yaptırılan anıtın açılışına askerler katılmıyordu642.

Susurluk Kazası

Susurluk’ta meydana gelen trafik kazası Türkiye gündeminin en önemli konusu haline geliyordu. Olayda Kamyona çarpan Mercedes içinde bulunan 3 kişi hayatını kaybediyordu. kazada ölen polis müdürü Hüseyin Kocadağ ve firari terörist Abdullah Çatlı ile yaralanan milletvekili Sedat Bucak’ın haftasonunu İzmir’de geçirdikleri anlaşılıyordu. Kazadan önce aracın 200 km hız yaptığı belirleniyordu. Kazada ölen Gonca Us 1991 yılında sinema güzeli seçilmişti. Araçta ikisi makineli 7 tabanca bulundu. Bakan Mehmet Ağar: Çatlı’yı teslim etmeye götürüyorlardı” derken, Trafik kazasında Mercedes’te bulunan 4 kişiden Abdullah Çatlı, Gonca Us ve Hüseyin Kocadağ ölüyor. DYP milletvekili Sedat Bucak ise yaralanıyordu643. 6 Kasım’da Susurluk kazasının peşinden ortaya atılan “çete” iddialarında İçişleri

Bakanı Mehmet Ağar suçlanıyordu. DYP lideri Çiller, Ağar’dan istifa etmesini istiyordu. Yılmaz devletin “hırsız ve katillerin işgali altında” olduğunu söylüyordu. Susurluk kazasından sonra Çiller sessizliğini bozarak “olayın üstüne gideceğiz” derken CHP Bakan Mehmet Ağar hakkında gensoru önergesi veriyordu. Abdullah Çatlı’nın ölümü üzerine çeşitli kesimlerden açıklamalar geliyordu. Yer altı dünyasının ünlü ismi Drej Ali “Çatlı bir kahraman” diyordu644. Mehmet Ağar’ı İçişleri Bakanlığından istifa ettiren Çiller, yerine gazetecilere ölüm tehdidi yağdıran Meral Akşener’i getiriyordu. Erez:”siyaset yanındaki adamları yeme sanatı değildir” diyerek Ağar’ın görevden alınmasını eleştiriyordu645. Mehmet

Ağar suskunluğunu bozarak “artık kimse devlet uğruna risk almaz” diyordu646. Susurluk kazasının tek

canlı tanığı DYP Şanlıurfa milletvekili Sedat Bucak “arabadaki silahların hepsi benim” dedi. Mehmet Ağar’ın Erzurum Valisiyken Haluk Kırcı’nın nikah şahitliğini yaparken görüntülenmiş bir fotoğraf ortaya çıkıyordu647. 11 Kasım’da ANAP lideri Yılmaz “Devlet, Emniyet içinde MİT’e alternatif bir örgüt yarattı.

Bugünden sonra, devlet can güvenliğimizi sağlar diye güvenmeyin” diyordu648.

10 Kasım anma törenlerinde on binlerce kişi “Şeriata geçit yok” pankartıyla Anıtkabir’e yürüdü. Anıtkabir’de ziyaretçi rekoru kırıldı. Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya MGK’da tartışılmak üzere “şeriat raporu” hazırladığı haberleri basına yansıyordu. Rapor 3 ay önce hazırlanmıştı. Erkaya’nın tedavi için Amerika’ya gitmesiyle rafa kaldırılmıştı649. RP’li Kamalak, Çiller hakkındaki Tofaş, Tedaş ve malvarlığı soruşturmaları için 4 aylık anayasal süre aşıldığı için düştü” dedi650. 26 Kasım’da Başbakan

Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller Susurluk Kazasından sonra “Devlet uğruna kurşun atan da,

642 Hürriyet, 04.11.1996, s.1.18 643 Hürriyet, 05.11.1996, s.1.20 644 Hürriyet, 07.11.1996, s.1. 645 Hürriyet, 09.11.1996, s.1. 646 Hürriyet, 15.11.1996, s.1 647 Hürriyet, 21.11.1996, s.1

648 Cumhuriyet Ansiklopedisi, Cilt: IV, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002, s.536 649 Hürriyet, 03.12.1996, s.1,19

yiyen de şereflidir” diyordu651. 28 Kasım’da Tofaş ihalesini soruşturma komisyonu, Çiller’in Yüce

Divana sevkine gerek görmüyordu. Olağanüstü Hal uygulaması Mardin’de kaldırılırken; diğer 9 ilde 4 ay daha uzatılıyordu. Susurluk kazasıyla ilgili olarak konuşan Erbakan “devlet içinde çetelerin varlığını kabul edemeyiz. Araştırma sonucunda varlığı tespit edilirse, çeteleri hemen dağıtırız” diyordu652. 61 rektörün katıldığı Rektörler Komitesi bir deklarasyon yayınlayarak Susurluk skandalı ve basına baskı konularında sert uyarılarda bulunuyordu653. Hasan Ekinci’nin “çeteler için Çiller’e kefil olurum. Diğerleri için bir şey söyleyemem” sözleri DYP de iç savaş başlatıyordu. Ağar “kefalete ihtiyacım yok” derken, Çiller “1998 yılında Başbakan benim”654 diyerek başbakanlık beklentisini sürdürüyordu.

Topal Cinayeti

İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu, İçişleri Bakanı Meral Akşener’in talimatıyla görevden alınıyordu. ANAP lideri Yılmaz “topal cinayetinin ses bandı elimizde”655 diyerek yeni bir ses

bandını ortaya çıkarıyordu. Kumarhaneler kralı Ömer Lutfi Topal cinayetini, Abdullah Çatlı’nın Dolmabahçe’de Mercedes’ten yönettiği belirleniyordu. Başbakan Erbakan Emniyet Müdürünün görevden alınmasını tüm Türkiye gibi televizyondan öğreniyordu. Çiller, “Yazıcıoğlu elindeki bilgileri saklıyordu” diyerek görevden almanın gerekçesini açıklıyordu. Hürriyet’in bir başka haberinde ise RP’nin “türban ve sakal yasağını kaldırma”656 hazırlıkları yaptığı yazılıyordu.

Başbakan Erbakan’ın Başkanlığında toplanan YAŞ’da 58’i aşırı dinci olmak üzere 69 kişi atılıyordu. Şüra’da ayrıca asker maaşlarının artırılmasına karar veriliyordu657.

Yumurtalık boru hattının açılışına Erbakan ve Çiller de katılıyordu658. Aralık Susurluk kazasında Sedat Bucak’ın otomobilinde bulunan iki MP-5 makineli ve bir Baretta tabancanın Emniyet Müdürlüğüne ait olduğu belirleniyordu659. Çankaya köşkünde siyasi parti liderleriyle susurluk kazasıyla ilgili yapılan

zirvede Başbakan Erbakan’ın gizli Susurluk raporlarındaki bilgiler için “Çankaya zirvesinde açıklayamam. Çünkü delilleri yok edebilirler” sözleri kafalarda şüpheler oluşturuyordu. Çankaya zirvesine 5 lider katılıyordu660. İlerleyen günlerde Cumhurbaşkanı Demirel, Çankaya’da yapılan Susurluk

zirvesinin 74 sayfalık zabıtlarını “kişiye özel” ibaresi koyarak bütün parti liderlerine gönderiyordu. Demirel İstanbul eski Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu’nun kendine anlattığı Topal cinayetiyle ilgili bilgide veriyordu661. Hasan Celal Güzel “darbe hazırlığı var” derken Erbakan “ordu hiçbir şeyden rahatsız

değil” diyordu662. Erbakan, Çankaya zirvesi zabıtlarında “emniyette, adalette, idari kadrolarda nerede olursa olsun bu işe karışan herkesi temizlemek lazım” diyordu663.

651 Cumhuriyet Ansiklopedisi, Cilt: IV, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002, s.537 652 Hürriyet, 03.12.1996, s.1,19 653 Hürriyet, 10.12.1996, s.1 654 Hürriyet, 15.12.1996, s.1 655 Hürriyet, 06.12.1996, s.1 656 Hürriyet, 07.12.1996, s.1,19,20,22 657 Hürriyet, 11.12.1996, s.1 658 Hürriyet, 16.12.1996, s.1 659 Hürriyet, 17.12.1996, s.1 660 Hürriyet, 23.12.1996, s.1,21,23 661 Hürriyet, 30.12.1996, s.1 662 Hürriyet, 23.12.1996, s.1,21,23 663 Hürriyet, 31.12.1996, s.1,16

Refahyolun memura ek zam için ayırdığı 55 trilyonluk kaynağın 40 trilyonu askere gidiyordu. Karadayı, Erbakan’a “Çetelerde askerlerde var sözünden duydukları rahatsızlığını belirtiyordu”664. 24

Aralık’ta ANAP lideri Yılmaz, TBMM’de kurulan Susurluk komisyonuna elindeki belge ve bilgileri aktardı. MİT daire Başkanı Mehmet Eymür, TBMM susurluk komisyonuna MİT’in 1980 sonrası Abdullah Çatlı’yı yurtdışı operasyonlarda kullandığını itiraf ediyordu. Eymür “Çatlı’yı MİT’ten attık Emniyet kaptı, Tarık Ümit’te MİT’in adamıydı”665. Ağar’ın sağ kolu Korkut Eken “Çatlı yakın arkadaşımdı, 1994 yılından sonra Almanya da PKK ile ilgili konularda dış istihbaratta kullanıldığını”666

açıklıyordu.

Genel Kurmay’ın PKK’ya destek veriyor düşüncesi İran heyetinin soğuk karşılanmasına sebep oluyordu. İran heyeti F-16 tesislerine sokulmuyor ayrıca İran’ın Suriye ile diyalog önerisi reddediliyordu667.

Aczmendilerin firardaki lideri Müslüm Gündüz, 28 Aralık’ta Kadıköy’de 22 yaşındaki kızı Fadime Şahin ile yatakta yarı çıplak yakalanıyordu668.