• Sonuç bulunamadı

H. ECEVİT AZINLIK HÜKÜMETİ

4.8. MHP’nin Seçim İlanları

“19 Nisan’da bir şey değişecek.. her şey değişecek” başlıklı ilanda “karamsarsın! Bu tablo değişmez, 28 Şubatlar olur demokrasi yaralanır, üniversitelerde olaylar devam eder. Millet yine çöpten ekmek toplar mı diyorsunuz?. Herşey aynı kalır diyorsun öyle mi? Aynı Meclis… aynı partiler.. aynı liderler.. bu tablo değişmez diyorsun öyle mi? Öyle değil!” 19 Nisan’da sadece bir şey değişecek. Başka alternatifi yok. Ve o bir şey, her şeyi değiştirecek. Başka yolu yok. 19 Nisan’da Türkiye’nin bahtı açılıyor. Yoksulluğu yok edecek. Devletle milleti, demokrasiyi-cumhuriyetle kucaklaştıracak olan geliyor. Tarihle geleceği buluşturacak olan geliyor. Bu tablo değişiyor. İnançlı, ilkeli. Bilgili siyasetçiler geliyor. Çağı değiştirecek lider ve parti geliyor. Herşeyi değiştirecek bir şey geliyor. Milletin kader arkadaşı MHP geliyor. 18 Nisan’da “lider ülke Türkiye” coşkusuna katıl. Oyunla değişime ortak ol! “MHP iktidar oluyor”933. “Millet Meclise giriyor” başlıklı ilanda 19 Nisan’da Meclise gönderdiğimiz siyasetçiler: “Şu millet olmasa memleketi ne rahat idare ederdik” diyorlar. İş ve aş istemeseler.. onlar milletin imkanlarını savururken, geçim sıkıntısından cinnet geçiren, yokluktan ezilen bir millet var. Onlar kavga üretirken, ülkenin her yerinde tabutlara kapanan gözü yaşlı analar, babalar ve gelinler var. Çare var: MHP. Bu milletin sevdalısıyız. Dertlerinizi biliyoruz. Cesaretle karar alıp yapacağız. Millet ister MHP yapar”934. “Şimdi değilse ne zaman? MHP değilse Hangisi?” başlıklı ilanda “Aziz milletim!

Yolsuzluklara, yoksulluklara daha ne kadar sabredeceksin? Kirli siyaset oyununu daha ne kadar seyredeceksin? İstikbalini çalan, enerjini tüketen, ilkesiz ufuksuz bu siyasetçileri daha ne kadar deneyeceksin? Yeni çağ senin liderliğini bekliyor daha ne kadar bekleyeceksin? Aziz milletim! MHP senin denenmemiş gerçek gücündür. Lider ülke Türkiye projesiyle dönüşüm gücündür. Gücünü kullan! Dr. Devlet Bahçeli liderliğinde senin vereceğin, Türkiye’yi 21. yüzyıla taşıma sorumluluğuna talip. Yapabileceksen yap! 18 Nisan’da “lider ülke Türkiye” coşkusuna katıl, oy’unla değişime ortak ol. MHP “iktidar oluyor”935. “Dr. Devlet Bahçeli’den Türk milletine açık mektup” başlıklı MHP ilanında Bahçeli

“Aziz milletim iddiamız büyük ve talip olduğumuz sorumluluğun farkındayız. Çünkü hedefimiz lider ülke Türkiye’dir. Bu hedef milletiyle bütünleşmiş onun değerlerini yaşayan ve yaşatan idealist kadroların yanısıra birikim, heyecan, hazırlık ve kararlılık ister. MHP 33 yıllık geçmişiyle birikimiyle buna hazırdır. Sizi güçbirliğine çağırıyorum. Ve bir kez daha diyorum ki; biz sadece yapacaklarımızı vaadederiz. Vaadettiklerimiz sözümüzdür. Sözümüzse namusumuzdur. Gayret bizden destek aziz milletimizden takdirse Cenab-ı Allah’tandır”936.

4. 9. 1999 GENEL VE YEREL SEÇİM SONUÇLARI VE DEĞERLENDİRİLMESİ

932 Hürriyet, 07.03.1999, s.31 933 Hürriyet, 07.03.1999, s.27 934 Hürriyet, 13.03.1999, s.29 935 Hürriyet, 15.04.1999, s.29 936 Hürriyet, 17.04.1999, s.31

Yüzyılın son seçiminde iki büyük sürpriz yaşanıyor DSP oylarını artırırken, MHP’de büyük bir oy patlaması yapıyordu. Yerel ve genel seçimler bir arada yapıldığı için oy kullanmak hem zor hem de zaman alıcı oluyordu. DSP lideri Bülent Ecevit ve eşi sandık açılmadan kuyruğa girip oylarını kullanıyorlardı. Uzun süre bekleyerek milyonlarca seçmen oyunu kullanıyordu. Seçimlerde merkez sağ adeta çöküyordu. ANAP ve DYP büyük oy kaybına uğruyordu. Seçim yüzünden Kadıköy’de son gün meydana gelen olayda bir kişi hayatını kaybediyordu. Milli halterci Naim Süleymanoğlu Bursa’dan bağımsız girdiği seçimi kaybediyordu937. CHP bu kez barajı aşamıyordu. Seçimlerde Türkiye genel oy

dağılımı ve partilerin kazandığı milletvekili sayısı şu şekilde gerçekleşiyordu. DSP:%21.5 oyla 137 milletvekili, MHP:%18.6 oyla 131 milletvekili, FP:%15.2 oyla 111 milletvekili, ANAP:%13.5 oyla 81 milletvekili, DYP:%13.28 oyla 88 milletvekili ve CHP:%8.19’la barajı aşamayıp milletvekili çıkaramıyordu. Ecevit’i sağa yakınlaşmakla ve Yılmaz’la işbirliği yapmakla eleştiren CHP lideri Deniz Baykal, “Türkiye’de kimin iktidar olacağını medya değil seçmen belirleyecek 5 gün sonra iktidarız938

sözleriyle girdiği seçimlerde baraja takılıyordu.

Yerel seçimlerde ise FP başarılı oluyor İstanbul, Ankara, Konya ve Kayseri başta olmak üzere bir çok büyükşehir ve il belediye başkanlıklarını kazanıyordu.

Seçim sonuçları tahmininde medya büyük bir yanılğıya düşüyor ve bu durumu Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi şu sözlerle dile getiriyordu: “Halkın dertlerine uzak kalan gazetecilik gerçek misyonunu yerine getiremez. 18 Nisan 1999 seçim tahminlerinde gazetelerin hemen hepsinin ortak öngörüsünün MHP’nin beşinci parti olacağı, CHP’nin baraj problemi olmadığı yönündeydi. Batı ülkelerindeki tahminlerde hata payı %2-2.5 arasındayken, bizdeki %200’lük yanılma payına isim bulmakta güçlük çekiyorum”939.

Seçimlerde bir çok ünlü isim sandıktan çıkmayı başaramıyordu. DYP’den Köksal Toptan, Nahit Menteşe, Mehmet Gölhan seçilemeyenler arasında yeralıyorlardı. Mehmet Ağar ve Ahmet Özal ise bağımsız seçiliyordu. Seçimden sürpriz bir şekilde ikinci parti olarak çıkan MHP’nin lideri Devlet Bahçeli: “Tansu Hanım ve Recai Bey’in bir süre dinlenmesinde büyük yarar var”940 diyerek bu partilerle

koalisyona pek sıcak bakmadığını ima ediyordu. Başbakanı olduğu seçim hükümetiyle seçime giren ve seçimden zaferle çıkan Başbakan Ecevit, Cumhurbaşkanı Demirel’e istifasını 19 Nisan’da sunuyordu. Seçimi kaybeden parti liderleri parti örgütlerine ve seçmenlerine hesap verme durumunda kalıyorlardı. ANAP lideri Mesut Yılmaz “istifa bana göre kaçıştır, sorumlu davranışın tam tersidir istifa etmeyeceğim” diyerek istifayı aklından bile geçirmediğini belirtiyordu. Çiller yalısında durum değerlendirirken, FP lideri Kutan’ın başkanlıktan çekilme kararı aldığı fakat bunun Erbakan’dan döndüğü ortaya çıkıyordu. Kutan “başarısız değiliz. Yerel seçimlerden birinci parti olarak çıktık” sözleriyle partililerine yerel seçimlerdeki başarıları nedeniyle moral veriyordu. Baykal “CHP bu sonucu hak etmemiştir” dedi. Özellikle İstanbul ve Ankara Belediye başkanlığı seçimleri oldukça çekişmeli geçiyor ve Ankara’da

937 Hürriyet, 19.04.1999, s.1,20 938 Hürriyet, 15.04.1999, s.24 939 Zaman, 22.04.1999, s.3 940 Hürriyet, 20.04.1999, s.1

Melih Gökçek, 30 bin oyla kazanıyordu. Gökçek %33.7, Karayalçın %31.9 oy alıyordu. İstanbul Seçimlerini 378.606 oyla %27’sini alan FP’li A. Müfit Gürtuna kazanıyordu. ANAP adayı Ali Talip Özdemir ise 337.269 oy alarak %24 ile ikinci oluyordu941. Yapılan anketlerde oy kullanan 18 yaşındaki

gençlerin yarısının DSP ve MHP’ye oy verdiği ortaya çıkıyordu. Ecevit “sayın Bahçeli’yi ılımlı buluyorum” diyerek olası bir MHP koalisyonuna istekli olduğunu gösteriyordu942. Seçim

başarısızlığından kendini sorumlu tutan CHP lideri Deniz Baykal, Türk demokrasisinde, seçim yenilgisinden sonra Genel Başkanlıktan istifa eden ilk lider oluyordu943. İş adamı Sakıp Sabancı iki

başarısız lider için (Yılmaz ve Çiller) bunlar müdürüm olsa kovardım” diyordu944.

Erbakan DSP ve MHP için bunlar balon, köpük bunlar” dedi ve halkın bu partilere neden oy verdiğini bir türlü anlayamadığını945 söyledi. Erbakan’ın anlayamadığı durum, Apo’nun Türkiye’ye

getirilmesinde yatıyordu. DSP ve MHP bu durumu çok fazla işlememelerine rağmen kendiliğinden oy kazanıyorlardı. Ayrıca gençlerin oylarının büyük kısmının bu iki partiye gittiği anketlerde ortaya çıkıyordu. Ecevit iktidar sürecine adım adım gitmekle birlikte büyük sürprizi MHP yapıyordu zira 5 yıl önce barajı aşamamış bir partiydi ve neredeyse oylarını 10 puan artırarak %17.98’e ulaşıyordu. Ecevit’in DSP’si ise önceki seçimlerde %14.6 olan oyunu 22.17’ye yükseltiyordu.

FP oylarında ise ciddi bir kayıp gözükmekteydi. FP’nin oy kaybının en önemli nedenleri arasında seçimi iptal ettirme çabaları, 28 Şubat sürecinde izlediği pasif ve kaderci politika ve özellikle dış gezilerde yaşanan fiyaskolar sayılabilir. Aslında seçmen FP’ye çok ilginç bir ders vermişti. Parti mağdur durumunda girdiği genel seçimlerden umduğunu bulamazken, yerel seçimlerde Ankara, İstanbul, Kayseri ve Konya gibi belediyeleri korumuş ve I parti olmuştur. FP’nin başarısızlığına neden olan bir başka durum ise seçimlerde din istismarı ve mağduriyet temasının işlenmesine imkan verilmemesiydi. 1999 seçimlerinde FP adeta ciddi şekilde hazırlanmamış ve seçimi fazla ciddiye almamış izlenimi veriyordu. Belki buna seçimi iptal ettirme konusundaki çalışmalarının olumlu sonuçlanacağı kanısı hakim olmuştur. Erbakan ve O’nun varisi gözüyle bakılan Erdoğan’ın da yasaklı listesinde hatta muhtar bile seçilmeyecek durumda olması FP’lilerin morallerini alt üst etmişti. Bu moralsizlik partinin seçim konvoylarına sayısal düşüş olarak da yansıyordu.

FP’li adayların belediyelerde başarısı bir kez daha tescilleniyor zira uzun zamandan beri ilk kez Ankara’da aynı parti ve aynı aday (Ankara’da Gökçek), İstanbul’da aynı parti (farklı aday, Ali Müfit Gürtuna) seçiliyordu. İstanbul adayı olarak Gürtuna’nın gösterilmesine Tayyip Erdoğan başından beri soğuk duruyor ve “Gürtuna’ya kefil olmam beni yanıltabilir” diyordu. Fakat FP’li Gürtuna’da yaptığı başarılı işlerle Erdoğan’ı yanıltırken, partisini yanıltmıyordu.

Tayyip Erdoğan hapis cezasını tamamladıktan sonra bazı arkadaşlarıyla birlikte FP’den ayrılarak yeni bir siyasi oluşuma girişiyor ve kamuoyundan büyük ilgi ve destek gören bu oluşumu AK Parti (Adalet ve Kalkınma Partisi) ismiyle Türk siyasi tarihinde yerini alıyordu. Bu hareket Kasım 2002

941 Hürriyet, 21.04.1999, s.1 942 Hürriyet, 22.04.1999, s.1,19 943 Hürriyet, 23.04.1999, s.1 944 Hürriyet, 24.04.1999, s.1 945 Hürriyet, 27.04.1999, s.1,20

yılındaki seçimlerde iktidara 364 milletvekiliyle tek başına iktidara geliyor fakat genel başkanı olan R. Tayyip Erdoğan cezasından dolayı milletvekili seçilemiyordu. I. AKP Hükümetinde başbakan olarak Abdullah Gül görev yapıyor ve Siirt seçimlerin iptal edilmesi nedeniyle yeniden yapılan seçimde bu kez Erdoğan Siirt milletvekili oluyor ve daha sonra Başbakan olarak 2003 yılında hükümetin başına geçiyordu. 2004 yılında yapılan yerel seçimlerde adaylarının seçimleri kazanmasına banko gözüyle bakılan iktidar partisi AKP’nin lideri Erdoğan İstanbul belediyesi için kefil olmadığı Gürtuna’ya karşı yine soğuk durarak, partisinin adayı olarak Kadir Topbaş’ı gösteriyor ve Topbaş İstanbul’un AKP’li belediye başkanı oluyordu. Ankara’da ise AKP’den aday olan Melih Gökçek bir kez daha seçiliyor ve 3 kez Ankara belediye başkanı oluyordu. RP kökeninden gelen FP’li adayların başarılı belediyecilikleri, yönetim kadrolarını önce belediyelere ve daha sonra da merkezi iktidara getiriyordu.

Necdet Sezer'den Demokrasi Çıkışı

Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer, seçimle yenilenen TBMM’ye tarihi bir çağrı yapıyor ve “düşünce özgürlüğünü kısıtlayan yasaları değiştirin” diyordu. Sezer, Vural Savaş’ı da “Hadep’i seçime sokmayın” başvurusu için eleştiriyordu. Sezer “Mahkemeler kanıtlanmayan, yasal dayanağı olmayan istemleri yerine getirme aracı olamaz” diyordu946. Sezer bu sözleriyle belki de kendine Cumhurbaşkanlığı koltuğunun kapılarını açıyordu. Anayasa Mahkemesi Başkan vekili Güven Dinçer, Sezer’in düşünce özgürlüğü konusundaki konuşmasını ağır dille eleştiriyordu947.

Türbanlı Milletvekilleri

Seçimleri kazanan türbanlı FP ve MHP’nin bayan milletvekillerinin Meclis’te türbanı çıkarıp çıkarmayacakları gündemdeki önemli konular arasında yeralıyor ve Ecevit: “Merve Kavakçı’nın kurallara uymasının diliyorum” diyordu948. FP Genel Başkan yardımcısı Aydın Menderes, “türban, partimizin

meselesi değildir. Onun kişisel sorunudur”949 diyerek Kavakçı’ya destek olmadıklarını belli ediyordu.

Merve Kavakçı Meclise gelince DSP milletvekilleri protestoya başlıyorlardı. DSP dışındaki milletvekillerinden önemli bir karşı tepki görülmüyordu. Zira Meclisteki diğer partilerin hepsi sağ partilerdi ve seçmenlerine karşı türbana tepkili görünmek istemiyorlardı. DSP’lilerin “dışarı dışarı” sözleri üzerine oturuma ara veriliyor ve Ecevit kürsüye fırlayarak tarihi bir uyarı yapıyordu. Ecevit “Meclis devlete meydan okunacak yer değildir. Bu hanıma haddini bildirin. TBMM özel yaşam yeri değil yüce bir kurumdur. Mecliste görev yapanların kurallara uyması gerekir” diyordu. Ecevit’e tek destek DYP li Kamer Genç’ten gelirken, Meclisin diğer türbanlı milletvekili MHP’li Nesrin Ünal ise başını açıyordu950.

3 Mayıs 1999’da Demirel, Ecevit’i hükümeti kurmakla görevlendiriyordu. DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel TBMM genel kurul salonuna türbanla giren Merve Kavakçı hakkında TCK’nın 312/2. Maddesini ihlal ettiği suçlamasıyla soruşturma açıyordu. TBMM’de bir basın toplantısı düzenleyen

946 Hürriyet, 27.04.1999, s.1,20 947 Hürriyet, 30.04.1999, s.1,20 948 Hürriyet, 30.04.1999, s.1,20 949 Hürriyet, 01.05.1999, s.1 950 Hürriyet, 03.05.1999, s.1

Merve Kavakçı “Halkımın bana verdiği bu en şerefli temsil etme görev ve hakkını, bu halimle demokratik zeminlerde ve hukuka uygun olarak sonuna kadar savunacağım” diyordu951.

Ecevit ve DSP’lilerin gösterdikleri tepki üzerine Merve Kavakçı yemin edemeden Meclis’i terketmek zorunda kalıyordu. Türbanla Meclis Genel kuruluna girerek yemin etmeye kalkışan FP’li Merve Kavakçı’ya karşı yapılan protestolar sürüyordu. DSP’li 12 kadın Milletvekili TBMM’de protestocuların en önünde yer alıyordu. DSP’li bayan milletvekilleri Kavakçı’ya Atatürk’ün Meclisinde bu yemini ettirmeyeceğiz” dediler. Merve’ye karşı bir başka tepkide kendi partisinden geliyordu Aydın Menderes “O (Merve) divana girerse ben çekilirim” diyordu952. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel

Merve Kavakçı için sarfettiği “ajan provokatör sözlerini bilerek söyledim” diyordu. Demirel “dış bağlantıları olduğunu söylemedim. Bugüne kadar Meclise hiçbir kadın milletvekili böyle gelmemiş. Türban Türk halkının geleneksel yaşam tarzı içinde olan bir şeydir. Siz bunu kalkar siyasi bir simge haline getirirseniz o zaman değişik bir hal alır” dedi. Demirel: “türban fundementalizmin simgesi” diyordu953. Tahran’da Merve Kavakçı’ya destek mitingleri yapılıyordu954. ANAP lideri Mesut Yılmaz,

“Halide Edip bu Meclise çarşafını çıkarıp girmişse, O Hanım da aynı şeyi yapmalıdır” diyerek955

Merve’ye yol gösteriyordu. Ecevit, Kavakçı için “türbanı çıkarsa da milletvekili olamaz” diyordu956. 15 Mayıs’ta FP İstanbul Milletvekili Merve Kavakçı, Bakanlar Kurulu kararıyla T.C. vatandaşlığını kaybediyordu. İlerleyen günlerde İran’a Merve’ye verdikleri destek için nota veriliyordu. GKB Kıvrıkoğlu devrim şehidi ve laikliğin simgesi haline gelen Kubilay Anıtı’nda “hiçkimsenin kamu kurum ve kuruluşlarında türbanla görev yapamayacağı” sözlerine büyük destek geliyordu957.

Hükümet Kurma Çalışmaları

DSP lideri Ecevit “Çiller Bakan olmazsa DSP-ANAP-DYP formülü olur”958 sözleriyle Çiller’siz

bir DYP ile işbirliği yapabileceğini belirtiyordu. Özellikle MHP’nin de içinde bulunduğu DSP öncülüğündeki bir koalisyon hükümeti arayışlarının sürdüğü günlerde DSP Genel Başkan yardımcısı Rahşan Ecevit’in, MHP ve ülkücülerle ilgili ağır sözleri siyaset dünyasını sarsıyordu. Rahşan Ecevit ülkücüler için, “kuşkusu olduğunu, gençlere silah verdiklerini, canlar aldıklarını ve din istismarı yaptıklarını” söylemişti. Bu sözler üzerine MHP lideri Bahçeli “bizden özür dilesinler” derken, Bülent Ecevit “bu sözler için özür dilemeyiz” diyordu. Cumhurbaşkanı Demirel’de olası hükümet formülleri arasında en güçlüsü olan bu iki partinin adeta arasını bulmak ister gibi “geçmişi bugüne taşımayın”959 sözleriyle ortalığı yatıştırmaya çalışıyordu. MHP defterini kapatan Ecevit, Yılmaz’a “DYP ile olmazsa, görevi iade edebilirim” diyordu. Tarhan Erdem tarafından yapılan bir araştırmada seçmenin hükümet tercihinin Ecevit’in Başbakanlığında ANAP-DSP-MHP’li bir hükümet olduğu açıklanıyordu960. “III. MC

951 Cumhuriyet Ansiklopedisi, Yapı Kredi Yayınları, C:IV, İstanbul, 2002, s.642 952 Hürriyet, 04.05.1999, s.1 953 Hürriyet, 05.05.1999, s.1,21 954 Hürriyet, 11.05.1999, s.1 955 Hürriyet, 12.05.1999, s.1 956 Hürriyet, 13.05.1999, s.1 957 Hürriyet, 16.05.1999, s.1,7,30 958 Hürriyet, 13.05.1999, s.1 959 Hürriyet, 16.05.1999, s.1,7,30 960 Hürriyet, 18.05.1999, s.1

Arayışları” başlıklı haberde Hürriyet “ Türkiye’ye, 12 Eylül 1980 öncesi ülkeyi karanlığa götüren Milliyetçi Cephe hükümetlerinin gölgesi düştü” yorumunu spot olarak veriyordu. Sağ partiler bir sağ koalisyonun olabileceği düşüncesindeydiler. MHP “biz kurarız”, DYP ve FP “varız”961 diyorlardı.

Yapılan bir araştırmada Türkiye’nin yarısından fazlası %51.2’si kendini sağcı olarak nitelerken, %21.5’i merkezde %27.30’u solcu olarak görüyordu962.

ANAP lideri Yılmaz Nisan 99 seçimlerini kaybetmelerinin nedenini şu şekilde izah ediyordu. Yılmaz “Her şey Apo’nun yakalanmasıyla değişti. Eğer Apo bizim iktidarımızda yakalansaydı. Biz (ANAP):%40, DSP:%13 olurdu. Ecevit’i Başbakan yapmamız hataydı. Onun kadar şanslı adam görmedim” diyordu963.

İ. BÜLENT ECEVİT HÜKÜMETİ

Koalisyon görüşmelerinden sonra Ecevit, Bahçeli ve Yılmaz 34 bakanlı bir koalisyon için anlaşıyorlardı.964. Türk siyaseti, 57. Hükümetle bir ilke daha imza atıyordu. Solda DSP ve sağda MHP,

merkezdeki ANAP’la birlikte Cumhuriyet tarihinin en güçlü koalisyonlarından birini kuruyorlardı965.

MHP lideri Bahçeli “Faziletle hükümet, ülkenin hayrına olmazdı” diyordu966. Ecevit’in Başbakanlığında

kurulan DSP-MHP-ANAP koalisyon Hükümeti Meclisten 354 kabul ve 182 red ile güvenoyu alıyordu. Böylece 57. hükümet 1991-99 yılları arasında kurulan hükümetler arasında en fazla güvenoyu alan hükümet oluyordu967.

Yapılan mini yerel seçimde Bilecik’i CHP adayı kazanıyordu.968.

“Askerde gruplaşmalar var” diyen Nazlı Ilıcak’ı, askerler “karanlık ve bölücü ilişkilere girmekle” suçluyorlardı969. Ilıcak “her kurumda çürük insanlar olabilir” Demirel, “Evren’le yakınsa benimle aynı

düşünemez” diyordu970.

Meral Akşener DYP Genel Başkan yardımcılığından istifa ediyordu971.

Askeri hakimin, yerini sivillere bırakmasını öngören Anayasa değişikliği TBMM’deki 5 partinin desteği ile gerçekleşiyordu972. Bu düzenlemeyle DGM’ler sivilleşiyordu.

Amerika’da tedavi gören Fethullah Hoca’nın yeni bir kasetinin ortaya çıktığı açıklanıyordu. FP’li Abdullah Gül “Hoca, Türkiye’nin yapması gerekeni yaptı. Onu takdir ediyorum” diyordu973. Demirel,

Fethullah Hoca skandalı için, “devlete el koyacağız diyorsa, bu çok ciddi iddiadır. Ciddi telakki edilir” dedi. “Fethullahçı okullara” operasyon başlatılıyordu. Hocanın okulları MEB denetimine alınıyordu974. Fethullah Gülen depreminin ardından 23 Mart’ta toplanacak MGK da, Başbakan ve yardımcıları ile

961 Hürriyet, 18.05.1999, s.1 962 Hürriyet, 19.05.1999, s.21 963 Hürriyet, 22.05.1999, s.1 964 Hürriyet, 25.05.1999, s.1,3 965 Hürriyet, 29.05.1999, s.1 966 Hürriyet, 02.06.1999, s.1,21 967 Hürriyet, 10.06.1999, s.1,20 968 Hürriyet, 07.06.1999, s.20,21 969 Hürriyet, 12.06.1999, s.1 970 Hürriyet, 13.06.1999, s.1,24 971 Hürriyet, 12.06.1999, s.1 972 Hürriyet, 19.06.1999, s.1 973 Hürriyet, 20.06.1999, s.1 974 Hürriyet, 21.06.1999, s.1,22

Bakanlar rapor bombardımanına tutulacakları belirtiliyordu. Fethullah Gülen APS ile Demirel ve Ecevit’e mektup göndererek “hakkındaki iddiaları yalanlıyor ve konuşmasına açıklık getiriyordu. Fethullah Hoca “Devlet isterse okulları devrederim. Kemal Yavuz iddialarını ispat etsin” diyordu975. MGK’nın 23.

Mart’taki toplantısından, hükümete 28 Şubat’ı unutmayın mesajı çıkıyordu976. YÖK’ten Fethullahçı Fatih Üniversitesine operasyon yapılıyordu. CHP Genel Başkanlığına seçilen Altan Öymen Fethullah Gülen’e sahip çıktığı için Ecevit’i eleştiriyordu977. MGK’ya sunulan “irtica raporu”nda “Peygambere ve İslam dinine hakaretler yeraldığı” iddiası gündeme bomba gibi düşüyordu978. Müsiad Başkanı Ali Bayramoğlu

“dinsiz imansızın irtica raporuyla dinimize saldırmasına izin veremeyiz” diyordu979.

MGK ile BÇG’nin hazırladığı gerçek Fethullah raporunda: “Fethullahçıların, FP yerine iktidar partilerini destekleyerek tabanı genişlettikleri ve devlet içinde güçlendikleri (iddiası) yer alıyordu. Devlet yanlısı mı? yoksa devlet karşıtı mı? oldukları konusunda tereddüt uyandırmaktadırlar. Türkiye’nin eğitim gibi zayıf olan noktalarına eğildiler Okullarda, öğretmen ve devlet yöneticisi, akademisyen yetiştiriliyor. Papaya yaptığı ziyaret Batı dünyasının desteğini göstermektedir. Gülen Papa’yı ziyaretle ben devlete alternatifim mesajını vermeye çalıştı” deniliyordu. Eski Devlet Başkanı ve Cumhurbaşkanı Kenan Evren “Fethullah Hoca bir tehlikedir” diyordu980. Ecevit “Gülen’in takiyyesi giderek içtenliğe dönüşebilir” diyordu981. Adı Fethullah Hoca grubunun finansörleri arasında gösterilen Ülker Grubu sahibi Sabri Ülker

“Fethullah Hoca ile hiç görüşmedim. Cemaatiyle de ilgim yok” diyordu982.

DYP lideri Tansu Çiller “RP bedelini ödedim. Eğer onlarla koalisyon yapmasaydım bugün tek başına iktidardım” diyordu983.

Başbakan Ecevit Başkanlığında toplanan YAŞ’da Çevik Bir, Dervişoğlu, Kılıç, Özgen ve Aktulga emekli ediliyordu. 1. Ordu Komutanlığına Hilmi Özkök, Genelkurmay İkinci Başkanlığına Edip Başer, H.K.K’lığına Org. Ergin Celasin, D.K.K ise Oramiral İlhami Erdil getiriliyordu. Özkök geleceğin GKB’nı olacak984. 28 Şubat sürecinde Refahyolu çökerten brifingin hazırlayıcı mimarı Çetin Doğan’da orgeneral

oluyordu985. YAŞ’da aşırı sol ve sağ oluşumlarla ilgili bulunan 58 subay ve astsubay ordudan ihraç

ediliyordu.

Türkiye tarihinin en büyük deprem felaketlerinden birini 17 Ağustos 1999 yılında Marmara’da yaşıyordu. Depremle ilgili değerlendirme yapan DSP’li Rahşan Ecevit: “Deprem felaketinden sadece müteahhitler değil, siyasilerde sorumludur. Çünkü, Belediye seçimlerinde listelerin seçilebilecek yerlerinde genellikle işsiz güçsüz, ama parti kulislerinden çıkmayan adaylar yer alıyor”986 diyordu.

975 Hürriyet, 23.06.1999, s.1,20 976 Hürriyet, 24.06.1999, s.1 977 Hürriyet, 27.06.1999, s.1,24,25 978 Hürriyet, 26.06.1999, s.1 979 Hürriyet, 27.06.1999, s.1,24,25 980 Hürriyet, 28.06.1999, s.1,5 981 Hürriyet, 01.07.1999, s.1,3,18,20 982 Hürriyet, 05.07.1999, s.1,11,22,23 983 Hürriyet, 01.07.1999, s.1,3,18,20 984 Hürriyet, 03.08.1999, s.1,18 985 Hürriyet, 04.08.1999, s.21 986 Hürriyet, 18.09.1999, s.1

Ege Ordu Komutanı Doğu Aktulga veda konuşmasında “TSK çökerse devlet çöker. Laiklik yoksa deprem olur. En kirlenmemiş örgüt TSK’dir” dedi. Aktulga “laiklik için aktif moddan sivil pasif moda