• Sonuç bulunamadı

D. TANSU ÇİLLER HÜKÜMETİ

3.2. CHP’nin Seçim İlanları

Aralık 95 seçimlerine iddialı giren CHP, kendini mevcut krizi aşabilmesinin tek garantisi olarak görüyor ve “Türkiye çaresiz değildir. Türkiye’yi yeniden kurmak yine CHP’nin işidir. Yeni CHP’nin işidir. Dünyada yeni sol, Türkiye’de Yeni CHP”474 deniliyordu. CHP’nin 95 seçimlerinde “Yeni Sol Yeni

CHP sloganını kullandığını görüyoruz. Ayrıca CHP Avrupa ile ilişkilere de sıcak bakıyordu. ”Gümrük Birliğini 1963’te ilk girişimi başlatan ve 1995’te başarıyla tamamlanmasını sağlayan, devleti belli kadroların kuşatmasından işgalinden kurtaracak tek parti CHP’dir”475 deniliyordu. Yine seçim ilanlarında CHP işçiye ve memura verilen zamlarda büyük paylarının olduğunu açıklıyordu476. Bir diğer ilanda

Batı’da Liberal ve Muhafazakar sağın çökmesi, yeni solun yükselmesiyle gündeme taşınan sosyal devlet politikalarının, Türkiye’de iktidara gelerek yoksul çoğunluğu ayağa kaldıracak hareketin CHP ile gerçekleşeceği477 vurgulanıyordu. Ankara Barosu avukatları verdikleri ilanla “laik ve çağdaş cumhuriyet için yüreğimiz CHP’de oylarımız CHP’ye” açıklaması yapıyorlardı 478.

3.3. DSP'nin Seçim İlanları

DSP ilanlarında “dürüst lider dürüst kadro bize güven Türkiye”479 deniliyordu. Ulusal birliğin

inançlara saygılı laikliğin hakça bir düzenin ve güçlü bir Türkiye’nin güvencesi DSP oylarınızı Ak Güvercinde birleştirin” deniliyordu480. Bir başka DSP ilanında “Demokratik sol iktidarda eğitimde eşitlik

ve gençliğe güvenli bir gelecek için devletin ve çağın tüm olanaklarını seferber edecek DSP bilgili kadrosuyla, tutarlı doğrultusuyla, deneyimli liderliğiyle iktidara hazır” deniliyordu481.

3.4. DYP’nin Seçim İlanları

DYP 24 Aralık genel seçimlere yönelik ilanlarında, “terörle mücadelede başarı”, “Yeni Türkiye’nin mimarı” temalar sıklıkla kullanılıyordu. “Dünya yeni bir yüzyıla girerken…” başlıklı ilanda ANAP ve RP liderleri için “Onlar geçmiş (Mesut ve Erbakan) biz geleceğiz” ifadeleri kullanıyordu. DYP “Dünyadaki değişime ayak uydurmak istiyoruz. Geleceğe dönük aydınlık yüzümüzle: cesuruz, kararlıyız

471 Hürriyet, 11.12.1995, s.23 472 Hürriyet, 14.12.1995, s.4 473 Hürriyet, 12.12.1995, s.27 474 Hürriyet, 11.12.1995, s.28 475 Hürriyet, 12.12.1995, s.28 476 Hürriyet, 15.12.1995, s.6 477 Hürriyet, 23.12.1995, s.28 478 Hürriyet, 21.12.1995, s.19,23 479 Hürriyet, 19.12.1995, s.18 480 Hürriyet, 23.12.1995, s.6 481 Hürriyet, 25.12.1995, s.6

ve dürüstüz. Güç odaklarına karşı mücadele ettiğimiz için karalanıyoruz. Fakat asla yılmıyoruz. Terörle mücadeleyi kazanıyoruz. Ekonomiyi birlikte düze çıkaracağız. Değişim programımıza, halkın Evet oylarıyla onay istiyoruz. “bizi tek başına deneyin”482 deniliyordu. İnternet gündelik yaşamdaki yerini

yavaş yavaş almaya başlayınca siyasilerde bu medya kanalından yararlanmak istiyorlar ve DYP internette sayfa açıyordu483. 10 Aralık’taki Hürriyet’in 4-5 sayfasında yayınlanan DYP ilanında ANAP lideri Mesut

Yılmaz’ın resmi verilerek “İki yüzlü siyaset: ‘Yılmaz vs Yılmaz’ (Yılmaz Yılmaza karşı) bu ilanda DYP Yılmaz’ın çeşitli konulardaki olaylara yaklaşımındaki evet ile hayır arasındaki zikzakları vurgulanıyordu. “Ve karşınızda Tansu çiller” geleceğe dönük kararlı yüzü. Demokratikleşme, özelleştirme, ekonomik önlemlerin gerçekleştirileceği vurgulanarak “Haydi Türkiye ileri” deniliyordu. DYP’nin karikatürlü bir ilanında Mesut Yılmaz Erbakan’ı ağaca kaldırmış Erbakan da armudu topluyor. Karikatürdeki Çiller’de bahçeden çıkıp “Mesut bunu hep yapıyor” diye şikayet ediyor”484. DYP 12 Aralıkta çıkan yine karikatürlü

ilanında Türkiye’nin Avrupa Birliğine girmesini engelleyen kişiler olarak Erbakan ve Yılmaz’ı gösteriliyordu. DYP’nin “Maskelerini düşürün” başlıklı ilanında Yılmaz maskesinin altında Erbakan resmediliyordu. metinde “DYP’ye verilecek her oy: bölücü Refah zihniyetinin ANAP maskesini düşürecek” ifadesiyle, “DYP’ye verilen her oy bölücü Refah macerası karşısında tek ve kesin çözümdür. Ya karanlığa ya aydınlığa gideceğiz” deniliyordu485. DYP’nin “AB bayraklı ilanında “Türkiye’nin “yeni

geleceği”ni biz başlattık. Biz devam ettiririz. Teröre karşı mücadeleyi biz başlattık ve biz başarıyoruz. Olağanüstü hali biz kaldırırız. Gümrük Birliğini biz başardık. Tam üyeliği de biz yaparız. Petrol boru hattının Türkiye’den geçme aşamasını biz başlattık, hayata geçmesini de biz sağlarız. Özelleştirme kanunu biz çıkarttık. Dürüst uygulamayı başlattık, milletin taşıdığı yükü biz kaldırırız. Anayasayı ilk defa biz değiştirdik, demokratikleşmeyi de biz devam ettiririz. Devletin yeniden yapılanmasını başlatıyoruz. Ve biz sonuçlandırırız”486 deniliyordu. 17 Aralık 1995 tarihli Hürriyet gazetesinin 29. sayfasındaki DYP

ilanı “laiklik” kavramının üzerinde ciddi bir duyarlılık ortaya koyuyor ve ANAP’ı başta BBP ile işbirliği yapmasını ağır bir dille eleştiriyordu. Ayrıca RP’de gerici ve Türkiye için büyük bir tehlike olarak nitelendiriliyordu. “DYP ile ANAP arasındaki fark” istikrar: DYP’nin tek başına iktidar yürüyüşündeki kararlılığı” başlıklı ilanın metin kısmında ANAP’ın yenilgi paniğiyle BBP ile işbirliği yapmasıyla ilgili şu açıklamalar yapılıyor: Yılmaz’ın ortağı BBP’nin parti programının 10. sayfasında “Türkiye’de cari olan laiklik anlayışını reddediyoruz” denildiği belirtilerek, “zoru görünce kaçan Yılmaz, Erbakan’ı durduramaz. Erbakan’ı durdurmak geriye gidişi önlemek için, ileriye gitmek için, DYP de birleşin. DYP 1. parti çıkacak ve Erbakan’sız Türkiye’nin önünü açacak en iyi hükümeti kuracaktır. Erbakan’ı durduracak inanç ve cesaret bizde var” deniliyordu. DYP’nin “Yılmaz Kaçmıştı! Kaçıp gidenler, hangi yüzle gelecekler?” başlıklı ilanda devleti yanlışlarının kararlığına sürükleyenler, bugün ANAP listelerinden oy bekliyorlar. Tek başına iktidardayken, devleti %71.01 enflasyonla bırakıp kaçanlar bugün hangi yüzle oy istiyorlar? Devleti %8.3 işsizlikle bırakıp kaçan onlar, devleti %0 büyüme hızıyla bırakan

482 Hürriyet, 29.11.1995, s.14-15 483 Hürriyet, 02.12.1995, s.1 484 Hürriyet, 10.12.1995, s.26 485 Hürriyet, 15.12.1995, s.4-5 486 Hürriyet, 16.12.1995, s.27

onlar bugün hangi yüzle oy istiyorlar? Kaçanlara halk hayır diyecektir. Bıraktıkları krizi biz aştık. Döviz darboğazını biz çözdük. Borçları biz ödedik. Bugün enflasyon aynı ama büyüme %10’a yaklaştı. İşsizlik daha düşük” deniliyordu487. DYP’nin bir başka ilanında ise Çiller’in işsizliği %7’ye düşürdüğü, Gümrük

Birliğine taşıdığı, terörle mücadeleyi başardığı, milyarlarca dolarlık yatırım başlattığı ve Gençlerimize oy hakkı kazandırdığı vurgulanıyordu488. “Yarınlarımız için iki seçenek var: Ya Karanlık ya da Aydınlık”.

Karanlık tarafta: Yılmaz, Erbakan ve Muhsin Yazıcıoğlu bulunuyordu. DYP bu ilanda bu liderlerin daha önceki yıllarda çeşitli konularda verdikleri demeçleri hatırlıyor: “Arkadaşımız (hostes tokatlayan Şadi Pehlivanlıoğlu) biraz sinirlidir” (Yılmaz/Ağustos 95). “Gümrük Birliği paçavra anlaşmayı yırtıp atarım” (Erbakan/Aralık 95). “tatlı mı olacak, kanlı mı?... din düşmanlığının hesabını soralım” (Erbakan Ekim 94). Boru hatları: “Bu konuda Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı gibi düşünüyorum (Yılmaz/Kasım 95). “Liselerde imam hatip müfredatını okutacağız” (Erbakan/Eylül 94). “Refah iktidara gelirse özel TV’ler kapatılacak” (Erbakan/Aralık 95). “Koyu faizci düzen gidecek, adil düzen gelecek” (Erbakan/Aralık 95). “Türkiye’deki laiklik anlayışını reddediyoruz” (M. Yazıcıoğlu Yılmaz’ın ortağı BBP programı). “Ya aydınlık” (Çiller). Mutfakta iki ateş var. Tencerenin altında ve anaların yüreğinde. Gümrük Birliğine girmekle ileri ekonomilerin bir parçası olmayı seçtik. DYP’ye verilen her oy, karanlığı kovacaktır. Haydi Türkiye’m ileri!489”. DYP’nin 21 Aralık 1995 tarihli Hürriyet gazetesinin 27.

sayfasında yayınlanan ilanında ANAP’ın kurucu Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı iken vefat eden Turgut Özal’ın, Mesut Yılmaz hakkındaki görüşleri yayınlanıyordu. “Merhum Turgut Özal’ın, ölümünden 8 saat önce ünlü bir gazeteciye Mesut Yılmaz’dan dert yanarak yaptığı bazı açıklamalar şu şekilde veriliyordu: “Yılmaz iktidara gelecek olsa ülkeyi 6 ay içinde batırır. Onda liderlik vasfı yoktur. Ne muhalefette, ne de iktidarda başarılı olabilir. Mesut davranışlarıyla beni her zaman kahretti. Mesut beni hep arkadan vurdu. Mesut bir Brütüs’tür. Ölürsem bunda Mesut’un payı büyüktür. Mesut zoru görünce hemen kaçar. Zor günlerin adamı değildir. örnek mi? İşte: Ermeni meselesi gündemdeyken, Dışişleri Bakanlığı görevinden istifa edip resmen kaçtı. Çok ağır bir toplu sözleşme yapıp, enflasyonu artırma pahasına çok yüksek ücretlerde anlaştı. Bunu seçim kozu olarak kullanacaktı ama ekonomik dengeler altüst oldu. Durumu düzeltemeyince erken seçime gidip iktidardan kaçtı” bu konuşmaya tanık olan kişiler hayattadır. “bu alıntıları yorumsuz olarak yayınlanıyor. Karar sizindir. Bizi tek başına deneyin” deniliyordu. DYP 21 Aralık’ta verdiği bir başka ilanda Atatürk’ün Türk kadınına verdiği hakların Refahlı kadrolar ve onlara destek veren Mesut Yılmaz sayesinde tehlikeye girdiğini vurgulayarak, bütün kadın oylarının DYP’de toplanması isteniyordu.

DYP yeni Ekonomik kadrosunun birlikte resim verdiği 21 Aralık tarihli ilanında, dönemin önemli ekonomi bürokratlarının siyasete girerek partinin kadrosunun daha da güçleneceğinin vurgusu yapılıyordu. Ekonominin önemli isimleri arasında: Emre Gönensay Başbakanlık Danışmanı, Ayfer Yılmaz Hazine Müsteşarı, Ali Naci Tuncer Başbakanlık Müsteşarı, Yalım Erez TOBB Başkanı, Aydın Ayaydın Emlak Bank Genel Müdürü, Sedat Aloğlu İKV Başkanı, Cefi Kamhi TÜGİAD Başkanı, Ufuk

487 Hürriyet, 18.12.1995, s.25 488 Hürriyet, 19.12.1995, s.27 489 Hürriyet, 20.12.1995, s.26-27

Söylemez Özelleştirme İdaresi Başkanı, Cihan Paçacı Ziraat Bankası Genel Müdürü ve Merkez Bankası Genel Müdürü Yaman Törüner bulunuyordu.

3.5. MHP’nin Seçim İlanları

MHP “Türkiye’yi böldürtmeyeceğiz” başlıklı ilanında “kardeşliğe ve ülke bütünlüğüne biz sahip çıkacağız. Biz Türk milletinin vicdanını ve bilincini temsilen bölücülüğe karşıyız. Türkler tarih boyunca kültür zenginliği içinde bir bütünlük oluşturmuşlardır. Şimdi bu ülkenin toprakları üzerinde yaşayan herkesi içine alan tek bir milletiz. Vatanın bütünlüğünü tehdit eden unsurlara karşı demokrasi ve insan haklarına bağlı kalarak mücadele edeceğiz. ülke bütünlüğünün sigortası MHP’dir. Bölücü terörün kökünü biz kazırız. Etnik ve dini ayrılık kıvılcımlarının alevlenmesini biz önleriz. “Biz sözümüzün eriyiz”490

deniliyordu.

“Yükselen Türkiye’nin gençleri bizimle iktidar olacak” başlıklı ilanda MHP Gençlerimizle Türkiye’ye canlılık ve verimlilik getirecek. MHP İslam ahlak ve fazileti ile Türk milliyetçiliğini birleştiren ama yüzünü dünyadaki gelişmelere çevirmiş bir partidir. Milli şuur coşacak milletimiz MHP ile buluşacaktır”491 denilen bu ilanda yeni oy kullanacak genç seçmen kitlesine yönelik mesajlar ağırlığı

teşkil ediyordu. MHP’deki diğer ilanlarda kadınlara ve gençlere yönelik söylemler ön plana çıkarken, kalkınma hızını %10’lara çıkartılarak işsizliğin düşürüleceğinden bahsediliyordu.

3.6. RP’nin Seçim İlanları

25 Aralık milletvekili genel seçimlerinde RP “demokratik bir Türkiye için iktidara geleceğini” vurguladığı ilanında: “Demokrasiye geçeli yıllar oldu ama bazı siyasiler ve zihniyetler demokrasiyi hala içlerine sindiremedi. İflas etmiş, tezi ve iddiası olmayan partiler iktidar hırsıyla RP’ye saldırıyor karalamak istiyorlar. Gerçek demokrasinin Türkiye’de Refah’la başlayacağını onlar da biliyor. Ülkeyi halkın isteği gibi değil kendi bildikleri gibi yönettiler. 25 Aralık sabahı Türkiye yeniden doğacak! Refah “büyük seçim”492 deniliyordu. RP iktidara geldiğinde “Brüt maaş net maaş olacak… RP, işvereni koruyup

işçiyi unutan, özel sektöre krediler dağıtıp, memurun maaşını ödemekte zorlanan bir iktidar olmayacak. Asgari ücret yüzünden aileler dağılıyor. Böyleyken, devlet toplam vergi gelirinin dörtte birini işçilerin ve memurların maaşından sağlıyor. Emeğin gerçek değerini bulduğu yeni bir Türkiye doğacak493

deniliyordu. “Refah, belediyelerde yaptığını tüm devlet kurumlarında yapmak için iktidara geliyor” başlıklı ilanda görevi halka hizmet olan kurumlar rüşvet batağına saplandı. Çarklar rüşvetle dönüyor. Komisyonsuz iş yapılmıyor. Bu durum tüm toplumu çürümeye itiyor. Halk seçimlerde beklediği inançlı, dürüst kadroların yönetimine kavuşacak. RP’nin, belediyelerdeki başarısını, dürüst hizmet anlayışını herkes biliyor. Aynı dürüstlük çok yakında bütün devlet kurumlarında. Ağır aksak yürüyen kamu hizmetlerinin atılım dönemi olacak. Adil düzen temiz bir toplum için rüşvetin kökünü kazıyacak. Ülke yönetimindeki temizlik, dürüstlüğü özleyenlerin elinde, sandıkta yapılacak”494 deniliyordu. “Kaynaklar

faize değil, yatırımlara akacak!” Refah, kalkınan bir Türkiye için iktidara geliyor” başlıklı ilanında RP

490 Hürriyet, 02.12.1995, s.17 491 Hürriyet, 10.12.1995, s.23 492 Hürriyet, 20.12.1995, s.23 493 Hürriyet, 21.12.1995, s.26 494 Hürriyet, 22.12.1995, s.28

“Faize dayalı ekonomi ülkeyi çıkmaza sürükledi. Türkiye yüksek büyüme potansiyeline sahipken ekonomisi küçüldü. Devletin halktan topladığı vergiler faiz sistemin çarkında kayboluyor. Böyleyken faiz teşvik ediliyor, fiyatlar körükleniyor. Ülkenin faiz çıkmazından kurtulmasına az kaldı. Artık emeğin karşılığını bulduğu ve üretimin teşvik edildiği yeni bir düzene adil düzene geçilecek. Bol, ucuz ve kaliteli üretim demektir. İşsizliğin çaresi üretim, üretimin çaresi adil düzendir. Artık tefeciler halkı kemirmeyecek. Ekonomi borç ve faiz batağından kurtulacak”495 deniliyordu.

3.7. 1995 SEÇİM SONUÇLARI VE DEĞERLENDİRİLMESİ

1995 yerel seçimlerinin sonuçları değerlendirmeden önce nasıl bir ortamda seçimlere gidildiğine kısaca bir göz atalım. 91 seçimlerinin iktidarı ve DYP-SHP koalisyonunun Başbakanı Süleyman Demirel verdiği vaatlerin pek çoğunu gerçekleştirmeden Çankaya Köşkü’ne çıkmıştı. DYP’de yerine kimin geçeceği konusunda net bir tavır da koymamıştı. Gönlünde (“İsmet Abi”) İsmet Sezgin formülü olmasına rağmen, eleştirdiği Özal’ın tavrını da sergilemek istemediği için partiye fazlaca karışamıyor ve bu ortamda da Tansu Çiller önce DYP’nin genel başkanlığına seçiliyor ve ardından Başbakan oluyordu. DYP iktidarı paylaştığı SHP ile genellikle uyumlu çalışıyor fakat Deniz Baykal’ın önce tekrar açılan CHP’ye Genel Başkan olması ve CHP’nin SHP ile CHP çatısı altında birleşmesinden sonraki kurultayda CHP Genel Başkanlığını ele geçirmesiyle hükümette uyum sona eriyor ve bir takım tavizler karşılığında kısa süreli bir hükümetle seçime gidilme durumunda kalınıyordu. Türkiye bu hükümetle Gümrük Birliği anlaşmasına imza atıyor ve bu girişimde de Deniz Baykal Dış işleri Bakanı olarak aktif bir rol oynuyordu. Türkiye’nin gündemine erken seçimin girmesi Başbakan Tansu Çiller’in 51. Hükümetin programına yapılan eleştirileri cevaplarken, ANAP sıralarına dönerek “Var mısınız 15 Aralık 1995’de seçime” demesiyle başlıyordu. DYP’nin azınlık hükümetinin güven oyu alamaması üzerine, daha sonra DYP ve CHP’nin seçim hükümeti kurmasıyla erken seçim kesinleşiyordu. 26 Ekim’de TBMM Anayasa Komisyonunda kabul edilen erken seçimden, büyük başarıyla çıkacağını düşünen Başbakan Tansu Çiller parti grup toplantısında şu açıklamayı yapıyordu: “Merak etmeyin 24 Aralık’ta yapılacak seçimden en kazançlı parti biz olacağız. 165 kişi girdiğimiz seçimden en az 300 kişi olarak geri döneceğiz”496.

1991 seçimlerinden önce ANAP’ın başına getirdiği Mesut Yılmaz izlediği politikalarla Özal’ın tepkisini alıyor ve uygulamalarıyla emanetçi olmadığını gösteriyordu. Yılmaz hakkındaki tahminlerinde yanılan Özal 1992’deki ANAP Kongresinde Yılmaz’a karşı Mehmet Keçeciler’i aday olarak çıkartıyor ve “benim için oy vereceksiniz” demesine rağmen desteklediği Keçeciler kongreden yenilgiyle ayrılıyordu. Kongreyle ANAP’ta taşlar yerine oturuyor ve Mesut Yılmaz liderliğini kabul ettirerek partiye hakim oluyordu. Bu süreçten sonra Özal biraz daha kalıbına çekiliyor ve vefatına kadar geçen kısa dönemde pek aktif gözükmüyordu. Demirel hükümetinin Özal’ı cumhurbaşkanlığından indirme söylemi bir müddet sonra azalmakla birlikte yine de iki lider arasında mesafeli ve gergin bir ortam hep yaşanıyordu. Özal Türk Cumhuriyetlerine yaptığı bir geziden döndükten birkaç gün sonra hayatını kaybediyordu.

495 Hürriyet, 23.12.1995, s.29

1994 yılında yapılan yerel seçimlerde RP’nin büyük kentlerin belediyelerini ele geçirmesi ekonomi piyasaları, iç ve dış çevrelerde “Türkiye Cezayir mi olacak?” tartışmaları başlatmıştı. Özellikle İstanbul belediye başkanlığı için SHP’nin adayı Zülfü Livaneli başta Hürriyet ve Sabah olmak üzere önemli medya kuruluşları tarafından destekleniyordu. Yine de medya desteği seçim sonucu tamamen belirlemiyor ve hakim medyanın gücüne rağmen, R. Tayyip Erdoğan belediye başkanlığını kazanıyordu. Bu konuda yeni başkana karşı olumsuz bir yazı da gazeteci Canan Barlas’tan geliyordu: “…İstanbul çoktandır İstanbulluların değil, ama değişen çağı yakalamak konusunda fazla umut vaat etmiyor… Batı düşmanı olan bir siyasi partinin yerel yönetimde bir koca kenti çağa taşıması mümkün değil497”. Tüm

korkulara rağmen Gerek Erdoğan gerekse Gökçek, laik duyarlılıkları rahatsız edecek pek bir eyleme girişmiyorlardı.

Başbakan Tansu Çiller, Ankara ve İstanbul belediyelerini RP’nin kazanması ve yaşanan ekonomik kriz üzerine Amerika Başkanı Clinton’a mali destek istiyor ve başarılı olamazsak laiklik sıkıntıya düşer diye sıkça uyarılar yapıyordu.

Demirel ve Çiller görev sürelerinde pek de uyumlu çalışamamışlardır. Cumhurbaşkanı Demirel özellikle 5 Nisan ekonomik krizinden sonra Çiller’i sık sık eleştirmiştir. İki lider arasında bir başka krizde, Doğan Güreş’in Genel Kurmay Başkanlığı görev süresinin uzatılmasıyla ilgili konuşmaların basına yansımasıyla doğmuş, Demirel hükümete rağmen uzatmaya sıcak bakmamış ve Güreş Paşa da emekli olmak durumunda kalmıştı. Çiller Hükümeti 95 seçimlerine gitmeden, seçmen yaşının 18’e düşürülmesi ve milletvekili sayısının 550’ye çıkarılması gibi önemli anayasal değişiklikleri gerçekleştirmiştir.

95 seçimlerinde DYP milletvekili adaylarını belirlerken sivil ve polis kökenli bürokrat adaylara ağırlık vermiştir. Çiller, Demirel ve Cindoruk’a yakın isimleri tasfiye ederek, onların yerine çoğu milliyetçi bürokrat adayları tercih ederek devlet içinde sivil otoriteyi güçlendirmeyi hedefliyordu.

90’ların ortalarına doğru MHP sola yönelik ılımlı söylemlere girişiyor ayrıca Fatih seçimlerinde RP’ye karşı ANAP adayı Tantan’ı destekliyordu. Bu gelişmeden birkaç ay sonraki MHP kongresinde Alparslan Türkeş Nazım Hikmet’ten şiirler okuyordu.

1995 seçim ilanlarında ANAP’ın en büyük eleştirisi 94’teki ekonomik krize yönelik olmuştur. Ayrıca Başbakan Tansu Çiller ve eşi Özer Uçuran Çiller bazı devlet ihalelerine karışmakla eleştirilmiştir. Çiller’in çifte vatandaşlığı, Amerika’daki mal varlığı yine ilanlarda üzerinde durulan konular arasında yer almıştır.

CHP ilanlarında Gümrük Birliği konusunda yapılan başarılı çalışmalara dikkat çekiliyor ve CHP’nin devleti sağ kadrolaşmadan kurtaracak parti olduğunu açıklıyordu. CHP, o günlerin yeni kavramı “Yeni Sol” ilanlarına taşıyor ve Batı Avrupa ülkelerinde bir çok sol hükümetin iktidara gelmesinin Türkiye’de de CHP ile gerçekleşeceğini ve yeni solun Türkiye’deki temsilcisinin CHP olduğunu ilan ediyordu. Laiklik CHP’nin en çok vurguladığı temalardan biri olmayı sürdürüyordu.

DSP 95 seçimlerinde daha çok dürüst lider ve inançlara saygılı laiklik anlayışını işliyor ayrıca milliyetçi söylemleri çok kullanmasa da, partinin lideri Ecevit inançlara saygılı laiklik anlayışı gereği bazı cemaat liderleriyle görüşüyordu.

1995 seçimlerinde en fazla ilanı yine DYP ve ANAP veriyordu. DYP ilanlarında özellikle laiklik vurgusuna atıf yapıyor ve iktidarın en kuvvetli adayı RP’yi eleştiriyordu. Ayrıca ANAP’ın BBP ile ittifak yaparak seçimlere girmesini laiklik adına bir büyük hata olarak değerlendirerek RP gibi laikliğe tehdit oluşturan partilerin ANAP sayesinde güçlendiğine dikkat çekiliyordu. Ayrıca DYP ilanlarında Erbakan, Yılmaz ve Muhsin Yazıcıoğlu’na laiklik konusunda eleştiriler getiriliyordu. Ayrıca Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölmeden bir gazeteciye verdiği röportajına atıf yapılarak, Özal’ın ANAP lideri Yılmaz hakkındaki sözleri “Mesut bir Brütüs’tür” başlığı altında498 verilyordu.

MHP’nin 95 seçim ilanlarında işlediği konu yine Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüydü. Ayrıca gençlere yönelik ilanlarda MHP, İslam ahlak ve fazileti ile Türk milliyetçiliğini birleştiren ama yüzünü dünyadaki gelişmelere çevirmiş bir parti olarak gösteriliyordu.

RP seçim ilanlarında belediyelerdeki başarılı uygulamalarından örnekler veriliyor ve RP’li kadroların belediyelerde yaptığı başarılı hizmetlerin ve dürüstlüğün ülke yönetimine de yansıyacağı açıklanıyordu. RP, ülkenin kaynaklarının faiz olarak tefecilere gittiğini bunun önünün kesileceğini vurguluyordu. RP “adil düzen” sloganıyla seçimlere iddialı giriyordu. Seçimlerde RP’nin eleştirilen en önemli yönlerinden biri de adayları arasında kadınlara yer vermemesiydi.