• Sonuç bulunamadı

Hükümeti kurma görevini Cumhurbaşkanı Turgut Özal seçimlerde en çok oy alan DYP lideri Süleyman Demirel'e veriyordu. Demirel ve Özal arasındaki uzun yıllardır yaşanan gerginlik seçim sonuçlarının iki devlet adamını biraraya getirmesiyle yeni bir boyut kazanıyordu. Demirel başbakan olur olmaz Çankaya ile mesafeli olacağı ve işine karıştırmayacağını şu sözlerle belirtiyordu: “Çankaya’da kim oturursa otursun ama yerinde otursun dış politikaya, iç politikaya ve ekonomiye karışmasın”285. DYP

lideri Süleyman Demirel 11 yıl aradan sonra tekrar hükümeti kurmakla görevlendiriliyordu. Demirel G.K.B’lığının Milli Savunma Bakanlığına bağlanacağını286 açıklıyordu.

16 Kasım 1991’de TBMM Başkanlığına DYP’li Hüsamettin Cindoruk seçiliyordu.

DYP ile SHP Koalisyon hükümeti kurma kararı alıyor ve 19 Kasım’da 49. Hükümet Demirel tarafından DYP-SHP koalisyonu olarak kuruluyordu. DYP-SHP koalisyonundaki Bakanlık paylaşımında, 20 Bakanlık DYP’nin, 12 Bakanlık ise SHP’nin oluyordu. Cavit Çağlar koalisyonun kurulmasında çok aktif rol oynuyordu287. Demirel: “bu hükümet başarılı olacak” diyor ve “500 gün başlıyordu.” Kabinede

İnönü Başbakan yardımcısı, Çiller ve Çağlar Devlet Bakanı, Sümer Oral’da Maliye Bakanı oluyordu288.

Demirel hükümeti 164 ret oyuna karşı 280 kabul oyuyla güvenoyu alıyordu289. Başbakan Demirel, İnönü

ile birlikte çıktığı Güneydoğu gezisinde cesur mesajlar veriyor ve “Türkiye, Kürt gerçeğini tanımıştır. İstanbul’da sizin, Hakkari de sizin... bu vatan hepimizin. Kuzey Irak’taki Kürtler’de kardeşimiz. Saddam bir vahşete kalkışırsa karşısında bizi bulur” diyordu290.

Hükümetin ilk 100 günde yapmayı planladığı kanunlardan “vergi affı”, “erken emeklilik” ve “askerlik süresini 15 aya” indiren yasa tasarılarını 20 Şubat’ta, Sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanacak düşük gelirli vatandaşlara verilecek “Yeşil Kart” yasa tasarısı ise 18 Haziran’da TBMM’de yasalaşıyordu. 12 Eylül döneminde kapatılan partilerin yeniden açılmasını sağlayan yasa 19 Haziran

283 Hürriyet, 07.11.1991, s.1

284 Cumhuriyet Ansiklopedisi, Cilt: IV, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002, s.354 285 Hürriyet, 24.10.1991, s.1 286 Hürriyet, 27.10.1991, s.1 287 Hürriyet, 20.11.1991, s.1 288 Hürriyet, 21.11.1991, s.1 289 Hürriyet, 01.12.1991, s.1 290 Hürriyet, 09.12.1991, s.1

1992’de TBMM’de kabul ediliyor ve bu düzenlemeyle 1960 yılında kapatılan Demokrat Parti’ye de açılma imkanı sağlanıyordu291.

Demirel kendisini eleştirenler için “eleştirileri saygıyla karşılıyorum ama bu babadan başka bir adam varsa gelsin görelim” diyor ve hükümetin sihirbaz olmadığını ve kendilerine olan güvenin sürmesini istiyordu292.

“Askerliğin kısalması ve erken terhis Kararnamesi” 10 Eylül’den geçerli oluyor, Yedeksubaylık 16 aydan 12 aya, normal askerlik 18 den 15’e, kısa dönemler için 8’den 6 aya düşüyordu293.

23 seçim bölgesinde yaklaşık 1 milyon seçmenin oy kullandığı ara seçimlerde en çok belediye başkanlığını DYP alırken seçimin galibi RP oluyordu294.

Kısa adı CMUK olan “Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu” TBMM’de kabul ediliyordu. Bu kanunun çıkmasında Adalet Bakanı Seyfi Oktay büyük çaba gösteriyordu295. CMUK, Özal tarafından

onaylanarak yürürlüğe giriyordu296.

Cumhurbaşkanı Özal 10 Ocak 1992’de “Erken emeklilik ile ilgili KHK’yi veto ediyordu. 8 Haziran’da Özal, hükümetin “Demokratikleşme paketi”nde yer alan yargı reformu yasasını veto ediyordu. 13 Aralık 1992’de Özal iş güvencesine ilişkin ILO sözleşmesini veto ediyor ve sendikalar Özal’ı işçi düşmanlığı ile suçluyorlardı. Özal ILO sözleşmesini veto etmesi konusunda yöneltilen eleştirilere “ben doğru bildiğimi yaparım” diyordu297.

Uğur Mumcu Ve Eşref Bitlis’in Ölümü

Gazeteci yazar Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993 günü saat 13.26’da otomobiline yerleştirilen bombanın patlaması sonucu hayatını kaybediyordu. İşe gitmek için evinden çıkan Mumcu arabasının kontağını çevirdiği anda korkunç patlama oluyordu298. Hürriyet Gazetesi cenaze törenini şu ifadelerle

sayfalarına yansıtıyordu: “Ankara’da düzenlenen Mumcu’nun cenaze törenine binlerce kişi Atatürk ilkeleri, laiklik ve demokrasi andı içtiler”299. Bu olayın üzerinden daha bir ay geçmeden Türkiye,

makamının zirvesindeki komutanlarından Eşref Bitlis’i kaybediyordu. Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’i Diyarbakır’a götüren askeri uçak, Ankara üzerinde düşüyor ve olayda Bitlis ile 4 subay şehit oluyordu300.

24 Şubat 1993’de TBMM İnsan Hakları Komisyonu, Said-i Nursi’nin itibarının iade edilmesini kararlaştırıyordu301.

Hükümet ve Cumhurbaşkanlığı arasındaki seçimlerden beri devam eden gerginlik sonucu Hükümet önemli bürokratları atama yetkisini, Özal’ın elinden alarak Çankaya’yı etkisiz hale getiren by-

291 Cumhuriyet Ansiklopedisi, Cilt: IV, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002, s.377-383 292 Hürriyet, 03.08.1992, s.15

293 Milliyet, 03.09.1992, s.1 294 Hürriyet, 04.11.1992, s.1,19 295 Hürriyet, 20.11.1992, s.1 296 Hürriyet, 01.12.1992, s.1

297 Cumhuriyet Ansiklopedisi, Cilt: IV, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002, s.388 298 Hürriyet, 25.01.1993, s.1

299 Hürriyet, 28.01.1993, s.1 300 Hürriyet, 18.02.1993, s.1

pass yasasını yıldırım hızıyla çıkarıyordu302. Demirel, Özal’ın Başkanlık sistemi geliyor sözüne “benden

kral olmaz. Davul bendeyse tokmakta bende olmalı” diyordu303. Mart’ın ilk günlerinde Özal ile Demirel

arasında tırmanan gerginliğin devleti yorduğuna dikkat çeken TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, “sıfatı olanlar, devlet hayatında üsluplarına dikkat etmelidir” diyordu. Başbakanlık Teftiş Kurulu, hayali ihracat sorumluları arasına Cumhurbaşkanı Özal’ı da koyma girişimlerinde bulunuyordu. Böylece ilk defa bir Cumhurbaşkanı yolsuzluk sorumlusu olarak ilan edilecekti. Özal atamalarda kendi yetkisini alan yasayı veto ediyordu304. Daha sonraki günlerde Özal ve Demirel aralarındaki by-pass gerginliğini

unutarak Antalya’da yapılan “Türklük Kurultayı”nda kucaklaşıyorlardı305. “Özal’ın gecikmiş bypass

zaferi” başlığıyla ölümünün ertesi gün verilen haberde; Cumhurbaşkanı Turgut Özal Anayasa Mahkemesinde açtığı “Cumhurbaşkanının atamalardaki yetkisini sınırlayan” düzenlemenin iptaline yönelik davayı kazanıyor ve ölümünden 11 saat evvel “bakın haklı çıktım” diyordu306.

Seçimlerde, 500 günde Türkiye’nin bir çok meselesini çözeceği vaadiyle başbakanlığa gelen Demirel 500 günün icraatını ortaya koyuyordu. Demirel “işte 500 günüm” başlığıyla icraatlarını şöyle sıralıyordu: 118 yolsuzluk dosyası, otoyollara 2 milyar dolar, helikopterlere 1.5 milyar dolar, kasada 15 milyar dolar var, 19 devlete yardım yapıyoruz. Terörü yerle bir ettim. Büyüme hızı %5.5’e çıktı, CMUK’lu Türkiye’ye geçtim... ikinci 500 günüm ilki kadar başarılı geçerse haydi seçime derim” diyordu307.

ANAP, hükümetin seçimden önce halktan istediği “500. Gün’ün” dolmasına birkaç gün kala başlattığı kampanyalarda “498. Gün, iki anahtarı unutun!” ilanları veriyordu. İlanda “Cebinizdeki anahtarı sıkı tutun308. “499. Gün… Yeşil kart vaat edip vermeyenlere.. siz kırmızı kart gösterin”309. Hükümetin

tam 500. Gününde 4 Nisan 1993 tarihli Hürriyet’in 27. sayfasında yayınlanan ilanın başlığı “500. Gün… Şapka düştü, Enflasyon göründü!” şeklindeydi. “500 Gün” sözleri Süleyman Demirel 1991 seçimleri televizyon açık oturum konuşmasından alınan sözcüklerle şu şekilde belgeleniyordu. Demirel “ilk mesele enflasyondur. Ve çözülmesi bizce mümkündür. Ne kadar zaman derseniz, bizim tahminimiz 500 gündür. Esasen 18 ayı geçen tedbirler netice vermiyorsa ya sizin reçeteniz yanlıştır ya da tatbikatınız”. ANAP ilanda, bir şapka içinde çeşitli ürünlerdeki fiyat artışlarını vermiş: ekmek %185, tüpgaz %94, gübre %160…” ANAP bir gün sonraki ilanında “Hükümet Türkiye’den özür dilemelidir” başlığının altındaki metinde “500 gün sona erdi. Koalisyon verdiği sözleri yerine getirmedi. Hayalci, tutarsız, sorumsuz politikacıların iflası bir kere daha belgelendi. Yapacak tek şeyleri kalmıştır: Türkiye’den sizden özür dilemek. Kaybedilen 500 gün, yeni siyaset anlayışının gerekliliğini ortaya koyuyor. Türkiye’de aldatıcı politikalar terkedilmelidir. Türkiye’de hesapsız kitapsız vaat listeleriyle halkın karşısına çıkılmamalıdır.

302 Hürriyet, 27.02.1993, s.1 303 Hürriyet, 01.03.1993, s.1 304 Hürriyet, 13.03.1993, s.1 305 Hürriyet, 22.03.1993, s.1 306 Hürriyet, 19.04.1993, s.1,19,20,21 307 Hürriyet, 27.03.1993, s.1 308 Hürriyet, 02.04.1993, s.20 309 Hürriyet, 03.04.1993, s.23

Türkiye’de günlük politikalar çıkmazdadır; sorumlu siyaset yapmak “bugünü kurtarmak” değil, “geleceği kurmaktır.” Anavatan partisi “Türkiye’nin geleceği”310 deniliyordu.

ANAP, Demirel’in 500. gün için verdiği sözleri içeren 3 ayrı reklam filmi hazırlatmasına ve özel TV’lerde yayınlatmak istemesine rağmen, TV’ler “500 gün sonra enflasyonun %10’a ineceğini iddia eden” filmleri yayınlamıyorlardı. ANAP’lılar özel TV’lerin bu reklamı hükümetten gelen baskı nedeniyle yayınlamadığını belirtiyorlardı311.

DYP’li Bakan Cavit Çağlar ANAP Lideri Mesut Yılmaz’a “yavşak Mesut, yavşak ve kumarbaz” diyordu312. Yılmaz ise bu sözlere “Çağlar’ın seviyesine inmem” diye karşılık veriyordu313.

İlksan

8 Nisan 1993’de ANAP lideri Mesut Yılmaz, İlksan’a Başbakan emriyle verilen 310 milyar lirayla imara uygun olmayan arsa satın alındığını ileri sürdü. İlksan’ın İstanbul’da 346 milyarlık arsa alması için bütçeye para konuluyor ve daha sonra bakanlık bu parayı İlksan’a ödüyordu314. Olayın

yolsuzluk olan anılmasının nedeni ise söz konusu arsanın değerinden çok daha yüksek bir bedele alınmasından kaynaklanıyordu. İlksan olayında Demirel, Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan için “ne engellemesi kardeşim, şakır şakır ödemiş işte” diyordu. Demirel bu olay Kemal Ilıcak’ın hayatına malolmuştur. Bir bardak suda fırtına koparılmıştır. Vermeyecek miydik? Meclis Encümeni bütçeye para koymuş bunu bu Hükümet vermeyecek miydi? Her şey benim bilgim dahilinde olmuştur. Farzedelim ki ben söz verdim (İlksan’a para verilmesini) farzedin ki parayı da ben verdim. Burada yanlış olan ne?” diyordu315.

Turgut Özal’ın Ölümü ve Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanı Seçilmesi

4 Nisan’da Cumhurbaşkanı Turgut Özal 11 gün sürecek Orta Asya Türk Cumhuriyetleri gezisine çıktı. Özal 15 Nisan’da Türk Cumhuriyetlerine yaptığı geziyi tamamlayarak yurda döndü. 17 Nisan 1993 günü 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal Çankaya Köşkü’nde geçirdiği kalp krizi nedeniyle kaldırıldığı Hacettepe Hastanesinde yaşamını yitiriyordu. Özal’ın ölümü üzerine Hürriyet Gazetesi siyah başlıkla çıkıyor ve tam sayfa Özal’ın selam veren bir resminin yanına “Elveda Özal” başlığı atıyordu. Hürriyet, Özal’la ilgili şu başlıkları atıyordu: “Başımız sağ olsun” haberin metninde “Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, dün geçirdiği şiddetli bir kalp krizinden sonra kaldırıldığı Hacettepe hastanesinde saat 14.30’da hayata gözlerini yumdu. Tüm yurtta yas ilan edildi”. Vefat haberi üzerine dışarıda bulunan liderler Ankara’ya döndü. “Özal tüm dünyanın saydığı bir liderdi” gibi başlıklar altında çeşitli haber ve değerlendirmeler veriliyordu. Hürriyet’in son sayfasındaki logosu da siyah yayınlanıyordu316. Turgut Özal’ın naaşı eski Başbakanlardan Adnan Menderes’in yanına, İstanbul Vatan

Caddesindeki Anıt Mezar’a gömülüyordu317. Ölümünden sonra yayınlanmak üzere yapılan röportajında

310 Hürriyet, 05.04.1993, s.23 311 Hürriyet, 03.04.1993, s.1 312 Hürriyet, 30.03.1993, s.1 313 Hürriyet, 31.03.1993, s.1 314 Hürriyet, 12.04.1993, s.1 315 Hürriyet, 13.04.1993, s.1 316 Hürriyet, 18.04.1993, s.1,18 317 Hürriyet, 19.04.1993, s.1,19,20,21

Özal “beni 10-15 yıl sonra anlayacaklar. 1980’li yıllar benimle anılacak” diyordu. Özal’ın ölümü üzerine onun kişiliği ve devlet adamlığı hakkında dünya liderleri değerlendirmeler yapıyorlardı. Amerika Başkanı Bill Clinton “Özal değişimin sembolüydü” diyerek onun bütün kişiliğini en veciz sözlerle ifade ediyordu. Oğlu Ahmet Özal “Babam Türkiye’yi hayatından üstün tuttu ve bu yolda şehit oldu” diyordu318. Türkiye’nin kalbi, yönetim yeri ve sağlık merkezi olan Ankara’nın en önemli konutunda Cumhurbaşkanının ani ölümü üzerine, şüpheleri de içinde barındıran çeşitli spekülasyonlar ve iddialar ortaya atılıyordu. “Özal ölmeyebilirdi” başlıklı haberde “Köşk’te gerekli araçlarla donatılmış özel bir oda ve doktorlar olsaydı Özal’ı kaybetmezdik” deniliyordu. İstanbul Koşuyolu Kalp Hastanesi Başhekimi Cevat Yakut “kalp damar cerrahisinin geliştiği ve bu nedenle ölümün inanılmaz olduğunu söylüyordu. İstanbul Üniversitesi Rektörü Cemi Demiroğlu “Özal’ı kurtarmak için her şey yapıldı diyemiyoruz” diyordu. Hürriyet’te Cumhurbaşkanı Özal’a ait bazı görüş ve anıları yayınlanmaya başlıyordu. Merhum Özal şu görüşleri dile getiriyordu:“benden önce 4 kez emekli general Cumhurbaşkanı olmuştu. Cumhurbaşkanı olmak benim kaderimdi…” “Radyo ve TV serbest olmalı...” sözleriyle, Türkiye’nin demokratikleşme ve sivil insiyatifin gelişmesindeki katkı ve çabaları ortaya çıkıyordu319. 8.

Cumhurbaşkanı Turgut Özal, yüzbinlerce kişinin sevgi dolu sloganları, çiçekler ve gözyaşları arasında çok sevdiği milletine ebediyyen veda ediyordu. Cenaze namazı Fatih Camiinde kılınırken cami avlusu kalabalığı almıyordu320. Cumhurbaşkanı Özal’ın küçük oğlu “Efe’nin oğlu oluyordu321. Özal’ın ölümünden yıllar sonra ölümüyle ilgili şüphelere yol açabilecek çeşitli açıklamalar geliyor. Kardeşi Korkut Özal “ağabeyime suikastin ardındaki gücü biliyorum. Turgut Özal o gücü bana söyledi ama ölünceye kadar söylemeyeceğim”322. Ahmet Özal “babamı çete zehirledi” diyordu323. Ölümünden 5 yıl

sonra Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal için yaptırılan Adnan Menderes Bulvarındaki Anıt Mezar ANAP lideri Mesut Yılmaz’ın katılımıyla açılıyordu. Açılışa Demirel katılmıyordu324.

Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın beklenmedik ölümü üzerine ülkenin en büyük meselesi Özal’ın yerine oturacak kişinin kim olacağıydı. İlk günden itibaren Başbakan Süleyman Demirel adeta buna hazırlıklı olduğu intibaı uyandırarak, kendini Cumhurbaşkanlığı makamının tek adamı durumuna getiriyordu. Süleyman Demirel, 244 oyla 9. Cumhurbaşkanı seçilerek Çankaya’ya çıkıyordu. Cumhurbaşkanı seçilen Demirel’i ilk kutlayan ise ANAP lideri Mesut Yılmaz oluyordu325.

DYP’de Genel Başkan Seçimi

Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın sürpriz ölümü üzerine ülkenin gündemine giren Cumhurbaşkanlığı makamına Başbakan Demirel’in oturmasından sonra boşalan DYP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık için talipler ortaya çıkmaya başlıyor ve Cavit Çağlar’da adaylar arasında yerini alıyordu. Çağlar’ın Başbakan adaylığı kendi gazetesinde ilan ediliyordu Bursa Olay Gazetesi “Başbakan adayımız

318 Hürriyet, 19.04.1993, s.1,19,20,21 319 Hürriyet, 21.04.1993, s.1,9 320 Hürriyet, 23.04.1993, s.1 321 Hürriyet, 24.04.1993, s.1 322 Hürriyet, 10.11.1997, s.22 323 Hürriyet, 13.11.1997, s.1 324 Hürriyet, 18.04.1998, s.7 325 Hürriyet, 18.05.1993, s.1

Cavit Çağlar” diyordu326. Başkanlığa aday olacağını belli etmeye başlayan Tansu Çiller’e, Demirel

“kamuoyuna bu kadar çıkma sonra üzülürsün” diyerek vize vermediğini belli ediyordu327. Oysa kamuoyu

desteğini alan Çiller Demirel’in işaretini beklemeden Bakanlıktan istifa ediyor ve DYP Genel Başkanı ve Başbakanlığa aday olduğunu açıklıyordu328. Cumhurbaşkanı Demirel de, DYP’de adaylık işaretini İsmet Sezgin’e veriyordu329. Kongre adeta Demirel-Çiller mücadelesine dönüşüyordu. Adaylardan Bedrettin

Dalan’da İsmet Sezgin için çekiliyordu330. Kongreden Demirel’in istediği sonuç çıkmıyordu. Hürriyet kongre sonucunu “ilk kadın Başbakan” manşetiyle duyuruyordu. Haberde 47 yaşındaki Tansu Çiller, Demirel gibi 30 yıllık bir dev ile İsmet Sezgin, Cavit Çağlar, Köksal Toptan gibi kurt politikacıları ezerek DYP Genel Başkanı oldu” deniliyordu. İlk turda Çiller 574 oy alınca, 320 oy alan Sezgin ve 212 oy alan Toptan adaylıktan çekildiler. İkinci turda ise 933 oy alan Tansu Çiller DYP’nin yeni Genel Başkanı seçiliyordu331. Ve 14 Haziran 1993’de Demirel, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’i hükümeti kurmakla

görevlendiriyordu.

DYP 4. büyük Kongresinde, DYP Genel Başkanlığına rakipsiz olarak giren ve yeniden başkan seçilen Tansu Çiller “asıl şimdi lider oldum” diyordu332.