• Sonuç bulunamadı

1.1.2. İnsanın Duygusal Yapısı

1.1.2.2. Sevgi İhtiyacı

Duygular arasında genişliği ve çeşitliliğiyle insan hayatında en çok etkili olan sevgi102 mahiyeti anlaşılması zor bir kavramdır. Beşerî olarak ele alındığında sevgi, insan duyguları arasında en derin ve en köklü olan bir duygudur. İnsanî bir duygu olarak sevgi; sevenin sevdiğine karşı beslediği duygu ve sıcaklıktır. Genellikle sevgi kalbin, nesnelerin ve şekillerin güzelliğine karşı meyletmesi ve elinde olmadan akması diye tarif edilir. Sevginin objeleri sadece maddî varlıklar olmayıp aynı zamanda mânevi ve fizik üstü varlıklar da olabilir.103

Çocukta diğer duygular gibi sevgi duygusu da doğuştan vardır. Ancak bu duygunun geliştirilmesi sonradan ve dışarıdandır.104 Çocuğun hem duygusal gelişimi hem de zihinsel ve fiziksel gelişimi açısından sevgi son derece önemlidir. Annenin çocuğunu sadece beslemesi ve onun zorunlu ihtiyaçlarını karşılaması çocuğun sağlıklı bir şekilde büyüyebilmesi için yeterli değildir. Annenin çocuğuna göstereceği sevgi duygusal açıdan çocuğu besleyecektir. Sevgi dolu bir ortamda büyüyen çocuk kendini güvende hissedecek ve büyüdükçe olumlu kişilik özelliklerine sahip olacaktır.

Bebeklik döneminde çocuğun sağlıklı gelişimi için sevgi elzem olduğu gibi ergenlik döneminde de sevgi kişiliğin sağlıklı gelişimi açısından elzemdir. Ergenlik döneminde ailesinden ve yakın çevresinden sevgi görmüş bireylerin olumlu kişilik özelliklerine sahip olabileceğini ve hayatta karşılaşılan problemleri daha pozitif bir yaklaşımla aşabileceklerini söyleyebiliriz. Gencin ailesinden aldığı sevgi ile sevilmenin ne demek olduğunu öğrenmesi ve böylece kendi dışındaki insanları sevmek için gösterdiği hamlelerin tecrübesi, onun ergenlikte kendine saygı duymasını, başkalarına karşı dostça davranmasını ve karşılaşacağı problemlerini kolayca aşabilmesini sağlayacaktır. Sonunda ergen, mutlu, komplekslerden uzak, benliğini ve sınırlarını bilen

101 Tarhan, Nevzat, "Sevgi Odaklı Yaşam Ne Kazandırıyor?", Köprü Dergisi, S. 101, 2008. 102 Pazarlı, Osman, Din Psikolojisi, Remzi Kitabevi, İst.,1972, s. 96.

103 Kayadibi, Fahri, "Sevgi Faktörünün Eğitim Verimliliği Üzerine Etkisi", İÜİFD., S. 5, 2002, İst., s. 33-

50.

bir yetişkin olarak hayata atılabilecektir. Anne ve babasından yeterince sevgi ve ilgi görmeyen çocuk suç işleme potansiyeli olan bir genç veya topluma faydası dokunmayan içe kapanık biri olacaktır.105 Ruh sağlığının temelinde özellikle bebeklik ve ilk çocukluk dönemlerinde, yakın kişilerle kurulacak sıcak sevgi ve yakın ilişkinin önemi, bütün psikolojik araştırmalarda vurgulanmaktadır. İlk beş yıl içinde yakın kişinin sevgi ve şefkatinden mahrum kalmanın, suçlu davranış yapısını oluşturan sebepler arasında sayılması da buna eklenmelidir.106

Sevgi dolu bir ortamda büyüyen çocuk kendisini daha kolay kabul eder, farklı yaşam stillerine karşı daha toleranslı olur ve daha sonraki yaşamında karşılaşacağı çatışmalarla daha olgun bir tavırla başa çıkmaya çalışır.107 Çocukluk döneminde ailesinden yeterince sevgi gören çocuklar ileri yaşamlarında da sevgi temeline dayanan sağlıklı ilişkiler kurabilir. Sevgi duygusunun kin ve nefreti, şiddeti engelleyen bir unsur olduğunu düşündüğümüzde sevgiyle yetişen çocuklarda şiddet eğiliminin daha az ihtimalle ortaya çıkacağı sonucuna da varabiliriz.

Sevginin etkin özelliği, en genel biçimde şöyle tanımlanabilir: Sevgi vermektir, almak değildir. Sevginin etkinlik özelliği, verme eyleminden başka her türlü sevgide görülen belli temel ögelerde ortaya çıkar. Bu temel ögeler ilgi, sorumluluk, saygı ve bilgidir. Sevginin ilgi yarattığı, annenin çocuğuna olan sevgisinde açıkça görülür.108 Anne çocuğuna duyduğu sevgi ile onun her türlü ihtiyacını karşılamaya çalışır, karşılaştığı sıkıntılara göğüs gerer ve çocuğu için kendi rahatlığından fedakârlıkta bulunur. Bütün bunlar anne sevgisinin çocuğuna karşı ilgiye dönüşmesi anlamına gelir. İlgi aynı zamanda sevilen varlığa karşı sorumluluk duygusunun oluşmasına sebep olur. Sevginin ortaya çıkardığı sorumluluk dugusuyla kişi, sevdiği insanın ihtiyaçlarını karşılama ve onu memnun etme çabası içerisine girer. Sorumluluk, sevginin üçüncü tamamlayıcısı olan saygı'yla birlikte değilse çabucak zorbalığa, karşıdakini kendine bağlamaya dönüşebilir. Oysa saygı, bir insanı olduğu gibi görebilmek, onun kendine özgü bireyselliğini fark edebilmektir. Saygı duyabilmek için bir insanı tanımak gerekir, bilginin önderliği olmaksızın ilgi ve sorumluluk körü körüne olur.109

Sevgi insan için vazgeçilmez bir duygudur. Bu duygunun, sağlıklı bir insan için yeterli düzeyde olması gerekmektedir. Sevgi yoksunluğu ya da sevginin yoğun

105 Albayrak, Ahmet, "Duygusal Motif Olarak Sevgi ve Korku", Köprü Dergisi, S. 101, 2008. 106 Bilgin, Beyza, İslâm ve Çocuk, DİB. Yay., Ank., 1991, s. 66.

107 Allport, G. W., Olmaktan Oluşa, ç. Bilal Sambur, Katkı Yay., Ank., 2006, s. 69 108 Fromm, Erich, Sevme Sanatı, çev. Yurdanur Salman, Payel Yay., İst., 1995, s. 29-34. 109 Fromm, E., Sevme Sanatı, çev. Yurdanur Salman, s. 33-34.

yaşandığı durumlarda bazı ruhsal rahatsızlıklar yaşanmaktadır. Mesela sevginin tabanda olduğu ve beynin sevgi üretmediği hastalıklar melankolik depresyonlardır. Bu tür insanların yaşamdan zevk almadıklarını, yoğun bir karamsarlık duygusu içinde olduklarını, karşılaştıkları problemleri çözmede yetersiz olduklarını ve olayların hep olumsuz taraflarına odaklandıklarını söyleyebiliriz. Sevginin çok yoğun yaşandığı diğer bir depresyon türü de manik bozukluktur. Mani hastası her şeyi sever ama kontrolsüz sever. Manik bozuklukta, beynin sevgi ve duyguyla ilgili alanları aşırı derecede çalışır, depresyonda ise bu alanlar baskılanır.110 Dolayısıyla insanın ruhsal anlamda sağlıklı olabilmesi yeterli düzeyde sevgi almasına ve sevgi üretmesine bağlıdır. Otistik çocuklarda beynin sevgiyle ilgili alanları gelişmemiştir. Otistik çocuklar, karşı tarafın sevgisini anlayamadıkları gibi acısını da hissedemezler. Karşıdaki insan zarar görse bile, otistik çocuğun beyninde onun canının acıdığı ile ilgili bir algı yoktur. Çünkü duygusal farkındalığı gelişmemiştir.111

Sevgi duygusu yöneldiği varlıklara göre çeşitlilik arz etmektedir. İnsan öncelikle kendi varlığının hayat bulmasına vesile olan ve kendisi için türlü sıkıntılara katlanan anne-babasına karşı sevgi duyar. Kur'an onlara karşı şefkat duygularıyla hareket edilmesi gerektiğini şu ifadelerle anlatır: “... Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: 'Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı”.112 İnsan kendisi anne baba olduktan sonra kendi çocuklarına karşı sevgiyle bağlanır ve anne- babasının kendisi için ifade ettiği değer de bir o kadar fazlalaşır. Çünkü onların yaşadıkları şeyleri bizzat tecrübe ederek öğrenir.

Sevginin bir başka türü de neslin devamı için gerekli olan kadınla erkek arasındaki sevgidir. Bu sevgi evlilik kurumunun oluşturulmasında ve devamında etkili olan bir unsurdur. Bu konuda Allah: “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O'nun delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır”113 buyurarak aile içindeki huzurun var olmasını eşler arasındaki sevgi ve şefkat duygusuna bağlamıştır. Çünkü insan sevgi duymadığı biriyle birlikte hayatını devam ettirmek

110 Tarhan, Nevzat, Duyguların Psikolojisi, Timaş Yay., İst., 2012, s.76. 111 Tarhan, Duyguların Psikolojisi, s. 69.

112 İsrâ, 17/23-24. 113 Rûm, 30/21.

istemez. Bu nedenle ancak gerçek sevgi ve saygı temeli üzerine inşa edilen evliliklerin devam edebileceğini söyleyebiliriz. İnsanın kendisini, kardeşlerini, akrabalarını ve arkadaşlarını sevmesi de farklı sevgi türlerindendir.

Sevgi türlerinden biri de aşkın sevgidir. Beşeri düzlemdeki sevgi çeşitlerini tecrübe eden insan bu sevgilerin dışında bütün sevgilerin kaynağı olan ve yine bütün sevgilerin kendisine yöneldiği en mükemmeli arar. İnsan kendisini güçsüz, zayıf, yetersiz hissettiğinde her şeyi bilen, her şeye gücü yeten, bütün olayları kontrol altında tutabilen, her şeyin anahtarı elinde olan, göremediği ama hissettiği bir güce sevgi duyar.114 İnsan her ne kadar farklı sevgi türleriyle etrafındaki insanlara bağlansa da mükemmeli arayan bir yapıya sahiptir. Mükemmel yaratıcı da insan açısından sevilmeye en layık varlıktır.

Sevgi, yüksek ideale yönelmeye en elverişli bir duygudur. Kalbin en hassas telleri, en içten bağlanma sevgidedir. Bencillik, menfaate bağlılık, başkalarına zarar vermek gibi kötü duygulara zıttır. Bundan başka sevgi, kutsallık duygusunun da ilk tohumlarını taşır. Kutsallık, sevgi ve korku duygularının karışmasından meydana gelen bir duygudur. Bu sebeple din şuurunun teşekkülünde önemli bir adım olan kutsallık duygusunun ilk tohumları yine sevgi duygusunda saklıdır.115