• Sonuç bulunamadı

1.2. Allah

1.2.2. İlâhî Fiiller İle İlgili Sıfatlar

1.2.2.2. İrade

İrade r-v-d kökünden türemiş bir kelimedir. Bu kelimeye genel olarak: “İstemek, dilemek, meyletmek, arzu etmek, bakıp isteyerek en iyiyi seçmek, kasdetmek”297 anlamları verilmiştir. İrade sıfatı, mümkün olan iki şeyden birini diğerine zorunluluk olmaksızın tercihi gerektiren bir sıfattır.298 Bu anlamda Allah, zorunluluk olmaksızın mümkünler arasında tercih yapandır. Allah tarafından irade edilenin aksine herhangi bir şeyin gerçekleşmesi mümkün değildir.

Allah'ın irade sıfatına delil olarak Kur'an'da birçok ayet bulunmaktadır: “...Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez”299 ayeti Allah'ın insan için kolay olan şeyleri irade ettiğini ifade eder. Allah:“İşte bunlar Allah'ın, sana hak olarak okuduğumuz âyetleridir. Allah, âlemlere hiç zulüm etmek istemez”300 ayetiyle adaletli olduğunu ve zulüm gibi

295 Bu eleştiriler ve deliller için bkz. Mâtüridî, Kitâbü't-Tevhîd, s. 44 vd.-49 vd., Nesefî, Kitâbü't-Temhîd

li Kavâidi't-tevhîd, thk. Habibullah Hasan Ahmed, Kahire, 1986, s. 167 vd.; Cüveynî, Kitâbü'l-İrşâd, thk. Muhammed Yusuf Musa-A. Abdülmün'im Abdülhamid, Mektebetü'l-Hancî, Kahire, 2002, s. 87-88 vd.; Gazâlî, el-iktisâd fi'l-İtikâd, thk. Abdullah Muhammed el-Halîlî, nşr. Daru'l-Kütübi'l-İlmiye, Beyrut, 2004, s. 51 vd.

296 Keskin, Halife, İslam Düşüncesinde Allah-Alem İlişkisi, s. 298.

297 İbn Manzûr, Lisânu'l-Ârab, c. III, s. 191; Zebîdî, Tâcu'l-Arûs, c. VIII, s.122.

298 Râzî, Metâlibu'l-Âliye mine'l-İlmi'l-İlâhî, thk. Ahmed Hicazî es-Sekâ, Dâru'l-Kitabi'l-Arabi, Beyrut-

1987, c. III, s. 175.

299 Bakara, 2/185. 300 Âl-i İmran, 3/108.

çirkin bir fiili asla murad etmediğini açıklamıştır. Bir başka ayette Allah: “Allah, sizlere açıklamak, sizden öncekilerin yollarını göstermek ve tövbelerinizi kabul etmek istiyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir”301 buyurarak kendisine tevbe edenlerin tevbelerini kabul etme iradesinin olduğunu açıklamıştır. ”Muhakkak ki Allah, iman edip salih ameller işleyenleri içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Şüphesiz Allah, dilediğini yapar”302 ayetiyle de Allah açıkça irade sahibi olduğunu ve dilediği her şeyi yapmaya gücünün yeteceğini ifade etmektedir.

Allah'ın irade sahibi (mürîd/dileyen) oluşunu kabul hususunda İslam âlimleri görüş birliği içerisinde olsa da bu sıfatın manası, zâtla ilişkisi, kadîm veya hâdis oluşu gibi konularda görüş ayrılıklarına düştüklerini söyleyebiliriz.

Matüridî'ye göre Allah'ın, farklı özelliklere sahip bulunan nesneleri yaratması; ilâhî fiilin, düzenli bir şekilde ve ardarda devam etmesi fiile konu teşkil eden şeyin, failinin iradesiyle oluştuğunu gösterir. Allah birden çok şeyi yaratmış, sonra da yok etmiştir. Bütün bunların gerçekleşmesi ancak irade ile mümkündür. İlahî fiillerin hür seçimle gerçekleştiğinin delili yaratıkların farklı mahiyetlerle varlık alanına çıkması, hikmete bağlı olması ve Allah'ın birliğine kılavuzluk etmesidir.303 İrade ve meşiet Allah'ın zâtıyla kaimdir ve hâdis değildir. Çünkü Allah hâdislere mahal değildir. Eşya ve fiillerin hepsi Allah'ın dileme, hüküm ve iradesiyle olmaktadır. Bunlar ister hayır, ister şer olsun hepsi Allah'ın iradesiyledir. Ancak bunlardan hayır olanlara Allah'ın rıza ve muhabbeti olup, şer olanlara rıza ve muhabbeti yoktur.304 Nesefi de âlemdeki varlıkların çeşitliliğinden ve onlar arasındaki düzenden hareketle Allah'ın irade sahibi oluşunu ispat etmeye çalışmıştır. Allah, âlemi kendi hür seçimi ile yaratmıştır. Çünkü fiillerinde seçme özgürlüğü olmayan, mecbur demektir. Bir şeyi yapmaya mecbur olan ise, âcizdir ve irade bulunmadan hür seçimin olması mümkün değildir. Dolayısıyla Allah irade edendir. Eğer irade olmasaydı, yaratılmışların hepsi, özellikle de benzer cinsler, aynı vakitte, aynı şekilde ve aynı sıfatta var olurdu. Ancak bütün mahlûkat değişik şekillerde ve sıfatlarda, bir düzen ve birliktelik içinde yaratılmıştır. Bu durum yaratıcının irade sıfatını taşıdığının delilidir.305 Var ya da yok olması kendisi açısından eşit olan bir şeyin, yokluk değil de varlık imkânını tercih edecek, onu zaman ve

301 Nisâ, 4/26. 302 Hac, 22/14.

303 Mâtürîdî, Kitâbü't-Tevhîd, trc. Topaloğlu, s. 58-59, 77. 304 Pezdevi, Usûlü'd-dîn, trc. Şerafeddin Gölcük, s. 62-63.

305 Nesefî, Kitâbü't-Temhîd, s. 206-207 vd.; krş. Nesefî, Kitâbü't-Temhîd-Tevhidin Esasları, çev. Hülya

özellikleri açısından belirleyecek mürîd bir yaratıcı olmadan var olabilmesi mümkün değildir. Şu halde kudret vasfıyla yaratılacak olan eşya daha önceden bir irade ile tayin ve tahsis edilmektedir.306

Eş'ari âlimlerine göre âlemin yaratıcısı gerçek anlamda irade sahibidir.307 Hâdis olan her şey -hayrı ve şerriyle, fayda ve zararıyla- Allah'ın iradesi ile meydana gelmiştir. Allah'ın iradesi hâdis olan her şeyi içine almaktadır. Eş'ari âlimler Mu'tezile'nin “Allah fiillerini irade eder ancak kerâheti irade etmez. O, kulların fiillerinden taat ve ibadeti irade eder, onların yasaklanan fiillerini istemez. Çünkü çirkinlikleri ve ma'siyyetleri dilemek sonra da bunları cezalandırmak zulümdür. Oysa Allah kullarına zulmü irade etmez”308 şeklindeki görüşlerini de çürütmeye çalışmıştır. Eş'arilerin birinci deliline göre, Allah her şeyin Rabbi ve yaratıcısı olduğuna göre bunun zorunlu sonucu olarak da Allah her hâdisi irade eden, onu var etmeyi ve yaratmayı kastedendir. Mu'tezile kulların ortaya koyduğu fiillerin çoğunu Allah'ın istemediğini, bilakis O istemediği halde bunların meydana geldiğini ileri sürdüğünde Allah'a kusur atfetmiş olur. Oysa Allah'ın yaratıcı olduğunu kabul edenler, O'nun her türlü noksanlıktan ve eksiklikten münezzeh ve yüce olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. Yine akıl sahipleri iradenin geçerliliğinin, kudretin en güçlü işaretlerinden, kemâlin de en sağlam delillerinden biri olduğunda birleşmişlerdir.309 Eş'ari âlimler Allah'ın kadîm bir iradeyle hâdis olan her şeyi kuşattığı görüşündedirler. Bu noktada Mu'tezile'nin Allah'ın sevmediği ve kaçındığı bir şeyi irade etmesinin aklen imkânsız olduğu şeklindeki düşüncelerini iptal eden deliller sunmuşlardır.310

Mu'tezilî âlimlerin irade hakkındaki görüşleri Mâtüridî ve Eş'ari âlimlerin görüşlerinden birçok yönden farklılık göstermektedir. Diğer taraftan Mu'tezile Allah'ın mürîd olması hususunda kendi içinde de farklı görüşlere ayrılmıştır. Eş'ari bu konuda onların beş fırkaya ayrıldığını söylemektedir.311 Ebu'l-Kasım el-Ka'bi'ye (v. 319/931) göre Allah, gerçek anlamda irade sahibi olmakla nitelendirilemez. Eğer Allah, fiillerinde şer'an irade sahibi olarak nitelendiriliyorsa, bu O'nun, fiillerin yaratıcısı ve meydana getiricisi olmasındandır. Bazı fiilleri irade eden olmakla vasfedildiği zaman

306 Keskin, Halife, İslam Düşüncesinde Allah-Alem İlişkisi, s. 280-281. 307 Cüveynî, Kitâbü'l-İrşâd, s. 63.

308 Pezdevi, Usûlü'd-dîn, trc. Şerafeeddin Gölcük, s. 64-65.

309 Cüveynî, Kitâbü'l-İrşâd, trc. A. Bülent Baloğlu ve dğr, s. 198 vd.

310 Cüveynî, Kitâbü'l-İrşâd, 240 vd.; Eş'ari'nin Mu'tezile'nin görüşlerini çürütmede kullandığı deliller için

bkz. Eş'ari, el-İbâne an Usûli'd-Diyâne, s. 163 vd.; Pezdevi, Usûlü'd-dîn, trc. Şerafeddin Gölcük, s. 67.

ise bununla onun o fiilleri emrettiği kastedilir. Basralı bazı Mu'tezilîlere göre Allah, hâdisleri, herhangi bir mahalde bulunmayan hâdis bir irade ile dileyendir. Onlar, O'nun her bir hâdis fiilinin, kendisine ait hâdis bir irade ile istenildiğini iddia etmişlerdir. Kullara yapılması emredilen her fiil, yine Allah'ın muradıdır.312 Mu'tezile'den Nazzâm taraftarlarına göre ise, Allah'ın eşyanın yaratılmasını irade eden olmasının manası, onları yaratmasıdır. Yani “tekvin”i iradesi “tekvin”dir. Allah'ın kulların fiillerini irade eden olarak vasıflanmasının anlamı ise onları emreden olmasıdır.313 Bu görüş, Nazzâm ve taraftarlarının Allah'ın iradesine mecazî anlam yükledikleri ve bu anlamda Allah'ın iradesinin yaratmaya dönük olan ve kullarla ilgili olarak emredici olan şeklinde iki çeşit iradeden bahsettiklerini söyleyebiliriz.

Allah'ın irade etme sıfatına sahip olması noktasında görüş birliğine sahip olan mezheplerin, bu iradenin manası, Allah'ın zâtıyla ilişkisi, küfür gibi kabih fiillerle ilişkilendirilmesi, irade edilen her şeyin gerçekleşip gerçekleşmemesi gibi konularda farklı düşüncelere sahip olduklarını söyleyebiliriz.