• Sonuç bulunamadı

1.2. Allah

2.2.2. İnsan Allah İlişkisini Biçimlendiren Etkenler

2.2.2.2. Aile

Aile çocuğun büyüyüp yetişmesinde, şahsiyetinin gelişmesinde, sosyalleşmesinde, dini inanç, tutum ve davranışların çocuğa aktarılmasında başat rol oynamaktadır. Çocuğun hem ruhen hem de bedenen sağlıklı bir birey olarak topluma katılması ailenin bilinçli çabaları ve gayretleriyle gerçekleşmektedir. Çocuğun toplumun inanç ve değerlerine, kültür ve geleneklerine uyumlu bir birey olarak yetişmesi önce aile çevresinde sağlanır. Aile çocuğun bedensel ve ruhsal ihtiyaçlarını karşılayarak güven ortamı yaratır; onun sağlıklı büyümesini güvence altına alır. Yeteneklerinin gelişmesine imkân ve yardım sağlar; ona özgürce oynayacağı, denemelere girişeceği ve öğreneceği bir çevre hazırlar.271 Aile aynı zamanda çocuğun dini şahsiyetinin oluşup şekillenmesinde de en etkili faktördür. İnsanın dini inançları, duyguları, düşünceleri, dini tutum ve davranışları, dini esasları değerlendirme tarzı onun dini şahsiyetini oluşturur.272 Aile bireylerinin dini tutum ve davranışları, çocuğun dini tutum ve davranışlarının oluşmasında ve şekillenmesinde etkili bir rol oynamaktadır.

Ailenin şüphesiz birçok fonksiyonu vardır ama bunlar içerisinde psikolojik fonksiyonu en etkili ve sürekli olanıdır. Çok azı istisna hayatını bir aile içerisinde geçirmeyen insan yoktur. Bu durum aileyi, insan kişiliğinin şekillendiği ve hayat boyu süren ruhsal eğilim ve özelliklerin, alışkanlık ve davranışların elde edildiği çok önemli bir kaynak haline getirir. Aile insana yalnızca biyolojik varlığını değil, aynı zamanda insan olmanın bütün niteliklerini kazandırır.273 Çocuğun ruhsal gelişimi açısından önemli olan sevgi ve güven duyguları küçük yaştan itibaren çocuğa öncelikle verilmesi gereken duygulardır. Duygusal hayatın geliştiği ve toplumsal etkileşimin güçlü olduğu aile ortamında yeterli güven ve sevgi içinde büyüyen çocuklar, kişilik gelişimleri için gerekli deneyimleri elde edebilirler. Aile içinde karşılıklı güven duygusu ve dayanışma varsa aile dışında çocuğun kişiliğini olumsuz yönde etkileyecek olaylar etkisini pek

271 Hökelekli, Hayati, Çocuk, Genç, Aile Psikolojisi ve Din, Dem Yay., İst., 2009, s. 175. 272 Peker, Hüseyin, Din Psikolojisi, Çamlıca Yay., İst., 2011, s. 144.

göstermez. Çocuk için güven duygusunun baskın olduğu aile, dış dünyanın etkisiyle ortaya çıkan üzüntü ve kaygıları hafifleten bir sığınak oluşturur.274

Çocuklar ebeveynlerinin ve yakın çevresindekilerin hal ve hareketlerini küçük yaşlarda düşünmeden, sorgulamadan taklit ederek öğrenirler. Model yoluyla öğrenmede çocukların başkalarının davranışlarını iyi ya da kötü ayrımını yapmaksızın taklit etme söz konusudur. Çocuk alıcı konumunda olduğu için, model ne kadar olumlu ve sağlıklı ise çocuğun davranışlarına yansıması da o nispette sağlıklı olacaktır.275 Çocuğun olumlu davranışlar geliştirebilmesi için aile bireylerinin tutum ve davranışlarına azami dikkat göstermesi gerekmektedir. Çocuk, dini dünyaya da taklitle girer. O, dinle ilgili gördüklerini ve yetişkinlerce kendisine anlatılanları, kabul etme yeteneği gösterir. Çocuk, dini normları ve kuralları kabul ederken, yetişkinlerden şeklini de alır. Taklitle başlayan din, çevrenin dini atmosferine ve çocuğun ferdi kabiliyetine göre yavaş yavaş gelişip derinleşerek dini yaşayışa dönüşür.276 Bu nedenle çocuğun etrafında -başta anne baba olmak üzere- bulunanların örnek tavır ve davranışlar sergilemesi çocuğun iyi alışkanlıkları kazanabilmesi, dini ve ahlaki değerleri kazanması açısından son derece önemlidir. Bu hususta şüphesiz en önemli faktör, ana-baba örnekleridir. Ana-babanın dinî üslûp ve yaşayışı çocuğu kuvvetle etkilemektedir. İnsanların büyük çoğunluğu, kendi ana-babalarının dinî üslûbunu genellikle aynen benimserler. Dindarlığın olduğu kadar, inançsızlığın kökünün de çocukluk çağlarına kadar uzandığını ve ana-babanın dinî tutumlarının bunda büyük ölçüde etkili olduğunu söylemek mümkündür. Başlangıçta aile üyeleri içinde kökleşmiş dinî inanç ve tutum, başka hangi etkilere maruz kalırsa kalsın, çocukluk süresince biçimlendirilmiş olan çizgileri korumaya devam edebilmektedir.277 Araştırmalar, çocukluk yıllarında geçirilen yaşantıların ve kazanılan davranışların büyük bir kısmının yetişkinlikte bireyin kişilik yapısını, alışkanlıklarını, inanç ve değer yargılarını şekillendirdiğini ve sağlam bir kişiliğin temellerinin çocukluk döneminde atıldığını ortaya koymuştur.278 Ruhsal yaşamı etkileyen temel etkenler çocuğun küçüklük döneminde şekil alır. Bu temeller üzerine değiştirilebilir, etkilenebilir ve başkalaştırılabilir bir üst yapı inşa edilir.279 Bu nedenle

274 Aydın, Ali Rıza, "Çocuğun Dini Kişiliğinin Gelişiminde Aile Faktörü", EKEV Akademi Dergisi, Y. 7,

S. 15, 2003, s. 105-112.

275 Şentürk, Habil, "Çocukta Dini İlginin Uyanışı ve Gelişmesi Açısından Çevre Faktörü", Diyanet

Dergisi, c. 24, S. 3, 1988, s. 55-63.

276 Yavuz, Çocukta Dini Duygu ve Düşüncenin Gelişmesi, s. 151. 277 Hökelekli, Hayati, Din Psikolojisi, s. 185.

278 Köylü, Mustafa (Edt.), Gelişimsel Basamaklara Göre Din Eğitimi, s. 13-14.

çocukluk döneminde sağlıklı ve tutarlı dini duygu, düşünce ve davranışların uygun yöntemlerle çocuklara öğretilmesi gerekir. Çocuğun gelişim özellikleri, ilgi ve ihtiyaçları dikkate alınmaksızın, olumsuz bir dil kullanılarak yapılan din eğitimi onun dinden uzaklaşmasına hatta psikolojik sorunlar yaşamasına zemin hazırlayabilir.

Aile dini ilişkilerin ve dini davranışların modelidir. Dini değerler ailede temsil edildiği şekliyle çocuğun dünyasına girer. İnsan, ailesinin genetik özellikleri gibi, inançlarını ve tutumlarını da taşır.280 Anne ve baba dini değerlere karşı tepkili ya da ihmalkâr ise o zaman çocuğun dini kişilik kazanması zor olabilir. Anne ve baba, dinsel değerleri öğretmemekle ya da dini rehberlik yapmamakla çocuğun dinsel kimlikten uzak ve dini kişiliği zayıflatıcı etkilere maruz kalmasına neden olabilir. Çocuğun dini kişiliğinin gelişebilmesi anne ve babanın din hizmetine, sevgisine, dini bilgi ve tecrübesine bağlıdır.281 Ancak psiko-sosyal yasalar gereği çocuk genellikle anne babasının ve çevresinin etkisiyle yetişse de her zaman ailesinin inancı üzerine devam eder diye kesin bir yargıya varmak mümkün değildir. Çünkü belli bir yaşa geldikten sonra sahip oldukları dini inançları değiştiren, anne babasının inançlarına tamamen zıt inançta insanların olduğu da bir realitedir.

Çocukta Allah inancının ilk belirtileri 3-4 yaşlarında kendisini göstermeye başlamaktadır.282 Bazı psikologlara göre 4 yaş, çocuğun dini dünyayla ilgisinin altın yaşıdır. Çocuklar bu dönemde (4-6 yaş) Allah hakkında düşünüp konuşabilir ve bir Yaratıcı ile hayat olayları arasında bazı temel ilişkiler kurabilir. Bu dönemdeki çocukların çoğu Allah'ı basit ve sevecen bir şekilde tasvir ederler.283 Çocuğun zihni henüz soyut kavramları anlayabilecek düzeyde olmadığı, ancak somut olarak düşünüp anlayabildiği için özellikle 7 yaşlarına kadar Allah'ı genellikle büyük ve güçlü bir insan şeklinde tasavvur ederler.284 Bu dönemde Allah imajı ile ebeveyninkiler karışıyor gibi görünür. Çocukların gözlerinde Allah, ebeveyn olarak bütün kudreti ve mutlak ilmi ile her şeye tasarruf etmektedir. Ebeveynler gibi, Allah da çocuğun hizmetine amade bir koruyucu gibi görünür. Bu Allah tasviri, hayali ve hissidir. 5 ve 7 yaşına doğru çocuk şuurlu olarak, Allah'ı anne babasından ayırt etmeye başlar. Ebeveynin sınırlarını

280 Köylü, Mustafa (Edt.), Gelişimsel Basamaklara Göre Din Eğitimi, Nobel Yay., Ank., 2013, s. 52-53;

Hüseyin Peker, Din Psikolojisi, s. 76-77.

281 Aydın, Ali Rıza, "Çocuğun Dini Kişiliğinin Gelişiminde Aile Faktörü", EKEV Akademi Dergisi, Y. 7,

S. 15, 2003, s. 109.

282 Yavuz, Çocukta Dini Duygu ve Düşüncenin Gelişmesi, s. 71.

283 Köylü, Mustafa, "Çocukluk Dönemi Dini İnanç Gelişimi ve Din Eğitimi", AÜİFD., c. XLV, S. 2, s.

137-154.

keşfetmeyi öğrenen çocuğun sukûtu hayalleri bu tefrikte rol oynamaktadır. Anne ve babası her şeyi bilmez, her şeye gücü yetmez; üstelik çocuk onların tenakuzlarını ve hatalarını hissetmeye başlar. Allah imajının oluşmasında bu menfi anların oynadığı rol oldukça önemlidir.285 Çocuklar bu dönemde soru sormaya düşkün oldukları için Allah hakkında da birçok soru soracaklardır. “Allah nerede yaşar, anne babası var mıdır, niçin görünmez?” gibi sorular onların cevaplarını merak ettikleri bazı sorulardır. Bu tarz sorular sorduğu için çocuğa kesinlikle kızılmamalı ya da onun anlayamayacağı cevaplarla geçiştirilmemelidir. Çocukların sorularına cevap vermek hem onların merak duygularını köreltmemek hem de sağlıklı bir Allah inancı oluşturmak açısından son derece önemlidir. Diğer taraftan çocukların öğrenmeye en açık oldukları zaman dilimi soru sordukları zamandır. Bu nedenle çocukların soru sordukları zamanları öğrenme açısından en verimli zaman olarak görüp onlara anlayabilecekleri bir dil kullanarak uygun cevaplar verilmelidir. Diğer taraftan çocukların sordukları sorulara anne ve babanın cevaplar verebilmesi onların dini bilgilerden ne kadar haberdar oldukları ile ilgilidir. Anne ve baba hem yeterli düzeyde dini bilgilere sahip olmalı hem de bu bilgileri çocuklarına öğretirken onların seviyelerine uygun bir tarzda aktarabilmelidirler. Çocuğun Allah tasavvuru içinde yaşadığı ailenin ve toplumun kendisine aktardığı bilgileri, tutum ve davranışları algılayıp zihinde yorumladığı bir süreç içerisinde şekillenir. Çocuğun zihninde olumlu bir Allah tasavvurunun oluşmasında ailenin söylemleri, tutum ve davranışları çok önemlidir. Şiddet yanlısı olan parçalanmış ailelerde büyüyen çocukların Allah tasavvurlarında adalet ve barış Allah'ı yerine, şimşeklerin, fırtınaların, sel ve felaketlerin Allah'ı olan kızgın bir Allah tasavvurunun olduğu görülmüştür.286 Bazı anne babalar çocukların istenmeyen davranışlarını önleyebilmek, onlarla baş edebilmek için, bu davranışların nedenlerini bulup ona göre tedbir almak yerine, çocuklardaki korku motifinden yararlanarak, “sözümü dinlemezsen

285 Vergote, Antoine, "Çocuklukta Din", ç. Erdoğan Fırat, AÜİF. Derg., c. 22, s. 315-329. 3-7 yaş

grubundaki çocukların Allah'ı insan şeklinde tasavvur etmeleri henüz zihinsel olarak soyut varlıkları kavrayabilecek düzeyde olmadıklarındandır. Ancak bu yaştaki çocukların Allah'ı "babaları" ile kıyaslayarak insan şeklinde tasavvur ettikleri düşüncesi genellikle Hıristiyan çocukların Allah tasavvuru üzerine yapılan araştırmalara dayanmaktadır. Hıristiyan çocukların Allah'ı babaları gibi düşünmeleri, Hıristiyan inancında Allah'ın "Baba" sıfatıyla nitelenmesi ve çocuğun bu inançla yetiştirilmesine dayanmaktadır. İslam'ın Allah tasavvurunda böyle bir inançtan söz edilemeyeceği için müslüman çocuklarda Allah-Baba kıyaslamasının olduğunu söylemek pek mümkün görünmemektedir. Bununla birlikte 7 yaşın altındaki müslüman çocukların Allah tasavvurlarına dair araştırmaların olmaması bu konu hakkında kesin bir kanaate sahip olmamızı zorlaştırmaktadır. Bkz. Kerim Yavuz, Çocukta Dini Duygu ve Düşüncenin Gelişmesi, s. 175; Mehmet Emin Ay, Çocuklarımıza Allah'ı Nasıl Anlatalım, Timaş Yay., İst., 2013, s. 93.

286 Köylü, Mustafa, "Çocukluk Dönemi Dini İnanç Gelişimi ve Din Eğitimi", AÜİFD., c. XLV, S. 2, s.

Allah cehenneme atar; yalan söylersen Allah seni taş eder” gibi sözlerle Allah ile korkutma yoluna gitmektedirler. Ayrıca bazı yetişkinler olumsuz durumlar karşısında, “Allah belanı versin”, “Allah kahretsin” gibi Allah ile olumsuz sıfatları hep yan yana kullanmaktadırlar. Bu durum çocukların bilinçaltlarında olumsuz bir Allah imajı oluşmasına neden olmaktadır. Bu nedenle çocuğu Allah ile korkutmamak, Allah'ı sadece ceza veren, korkutucu bir varlık olarak tanıtmamak gerekir.287 Çünkü yerli yersiz yapılan Allah korkusu telkinlerinin çocuk ruhunda bir takım olumsuz sonuçlara yol açtığı belirlenmiştir. Aşırı kaygı ve korku hissi, bağırıp çağırma vb. davranış bozukluğu gösteren çocukların, psikiyatrik incelemeleri sonucu, bu durumlarının aşırı derecede gelişmiş “Allah korkusu”ndan kaynaklandığı sonucuna ulaşılmıştır. Bir psikiyatri kliniğine getirilen üç yaşındaki bir çocuğun, anormal davranışlarının sebebi araştırıldığında görülmüştür ki, dede torununun her kötü davranışını Allah korkusu ile önlemeye çalışmıştır.288 Çocuklarda bir takım olumlu davranışları oluşturmaya çalışırken söz dinlemedikleri takdirde Allah ile onları korkutmak, çocuğun temiz ve saf zihninde Allah'ın kızan, azap veren, cezalandıran biri olarak şekillenmesine sebep olacaktır. Yetişkinlerin bilinçsizce sergiledikleri bu tür davranışlar çocuklarda olumsuz bir Allah algısının oluşmasına zemin hazırladığı gibi ilerleyen yaşlarda çocukların dine karşı olumsuz tavır takınmalarına da sebep olabilir. Bu nedenle çocukların Allah ile korkutulmamaları aksine sevgi temeline dayanan bir Allah inancının oluşması için olumlu bir dil kullanılmalıdır.

Çocukların disipline edilmesinde başvurulacak yegane duygu Allah sevgisi289 olmalıdır. Çocukların zihinlerinde olumlu bir Allah tasavvurunun ve Allah sevgisinin oluşması için O'nu “merhamet sahibi, kendisine inananları koruyup gözeten, onların dualarını kabul eden, çeşitli rızıklar veren ve çok seven” sıfatlarıyla tanıtmak ve çocukların yanında Allah'ı bu sıfatlarla anmak yapılması gereken önemli davranışlardır. Aslında 3-7 yaş aralığında çocuklukların “ben merkezci” bir yapıya sahip olmaları, onların olumlu bir Allah tasavvuru geliştirmelerine müsaittir. Bu özelliğin bir sonucu olarak, Allah çocuğun yaratıcısıdır, ona anne, baba ve kardeş vermiştir. Sonra yaşaması için yiyecekler, içecekler ve giyecekler vermiştir. Çocuğa göre Allah onun isteklerini

287 Köylü, Mustafa (Edt.), Gelişimsel Basamaklara Göre Din Eğitimi, s. 60.

288 Taştekin, Osman, "İnanç Öğretiminin Psiko-Pedagojik Temelleri", Diyanet İlmi Dergi, c. 39, S. 1,

2003, s. 120.

289 Ay, M. Emin, "Ailede Verilecek Din Eğitiminde Genel Prensipler", İslam'da Aile ve Çocuk Terbiyesi-

geri çevirmez, Allah daima onun yanındadır.290 Bu inançlarından hareketle küçük çocukların, dışarıdan olumsuz örneklere şahit olmadıkları ve kendilerine Allah ile ilgili olumsuz sıfatlar öğretilmediği sürece zihinlerinde olumlu bir Allah tasavvuru geliştirebileceklerini söylememiz mümkün görünmektedir.

Çocuklara dini duygu ve davranışların kazandırılmasında anne babalar sevgi ve hoşgörü odaklı bir eğitim anlayışını benimsemelidirler. Çünkü anne babanın tutum ve davranışları çocuğun olumlu ya da olumsuz Allah tasavvuru geliştirmesini etkileyebilmektedir. Öğrenmenin duygusal ağırlıklı olduğu somut düşünce evresinde, özellikle inanca dayalı konuların öğretiminde yaklaşım şekli sevgiye dayalı olmalıdır. Zira dinin genel yapısına ilişkin imaj bu dönemde, yani çocukluk evresinde oluşmaktadır. Sevgi ağırlıklı bir inanç öğretimi olumlu bir din ve kişilik yapılanmasını doğuracaktır. Korku ve baskının hâkim olduğu bilgilendirme ise hoşgörü ve sevgiden uzak, bağnaz bir din anlayışına ve hatta bazen inanç öğelerinin inkârına kadar uzanan tehlikelere neden olabilecektir.291 Gençlik çağında anne baba sevgisi çocukluk dönemindeki etkisini kaybetmekle birlikte sevgi, gencin aile üyelerini örnek almasında gene de önemli bir etkendir. Çeşitli araştırmalar gerek ortaöğretim gerekse üniversite çağındaki gençlerin kendilerini sevdiğini düşündükleri anne babalarından daha çok etkilendiklerini göstermiştir. Çocuk ve gencin örnek alma süreci, onun dini inançlarını da etkileyebilmektedir. Kendisine sevgi gösteren anne babasının örnek davranışlarını benimseyen bir genç, seven ve bağışlayan bir Allah inancı, cezalandırıcı anne babanın davranışlarını benimseyen bir genç de cezalandırıcı bir Allah inancı geliştirebilecektir.292

Dini hususların çocuklara öğretilmesinde sevgiyle yaklaşmak kadar kullanılan dil ve üslup da çok önemlidir. Güzel konuşma ve güzel söz söyleme, büyükleri etkilediği kadar, küçükleri de etkilemektedir. Özellikle duyguların ağır bastığı ilk çocukluk döneminde kullanılan hitap ve üslup aile-çocuk iletişimi açısından çok önemlidir. Çünkü sevgiye dayalı bu iletişim ile çocuğa dini tutum ve davranışların kazandırılması daha kolaydır. Kur'an'da Lokman kıssasında, şefkatli bir babanın tutumunu, dostça ve samimi tavrını, çocuğu ile olan eğitim öğretim ilişkisini

290 Köylü, Mustafa, "Çocukluk Dönemi Dini İnanç Gelişimi ve Din Eğitimi", AÜİFD., c. XLV, S. 2, s.

138.

291 Taştekin, Osman, "İnanç Öğretiminin Psiko-Pedagojik Temelleri", Diyanet İlmi Dergi, c. 39, S. 1,

2003, s. 125.

292 Kılavuz, M. Akif, "Anne Baba Örnek Davranışlarının Çocukların ve Ergenlerin Dini Kişiliğinin

görmekteyiz. Lokman (a.s) oğluna verdiği öğütte, önce Allah'ın varlığını birliğini, ortağı ve benzeri olmadığını öğretmeyi hedeflemiştir.293 Ayette geçen “yâ büneyye” yani “ey benim küçük oğlum ya da oğulcuğum” ifadesi, çocuğun küçüklüğünü anlatmak için değil, bir incelik, sevgi ve şefkat ifadesi olarak kullanılmıştır. Lokman (a.s), oğluna öğüt verirken insanların en şefkatlisi, en seveceni olarak yaklaşmıştır.294 Lokman Suresi'nde çocuğa temel dini inançların ilk olarak ailede anne baba tarafından sevgi ve şefkat duygularıyla verilmesi gerektiğine dikkat çekilmiştir. Lokman'ın çocuğuna ilk öğüdünün “Allah'a şirk koşmama” olması, tevhid inancının çocuğun zihnine ve kalbine yerleştirilmesi gereken en temel inanç olması açısından önem arz etmektedir. Lokman (a.s) oğluna iman eğitimi verirken, “bu işin aslı budur, böyle inanmalısın” diyerek kestirip atmamıştır. Aksine Allah'a şirk koşmaması gerektiğini belirttikten sonra, neden böyle yapması lazım geldiğinin gerekçesini de açıklamıştır. Yani şirkin büyük bir zulüm olduğunu, bu yüzden şirk koşmaması gerektiğini belirtmiştir.295 “Ey iman edenler, kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun...”296 ayeti gereğince anne babanın hem birbirlerine hem de çocuklarına karşı dini öğretme ve yaşama konusunda sorumlulukları bulunmaktadır.

Anne babanın çocuklarına dini anlamda öğretecekleri en temel husus Allah inancı olmalıdır. Çünkü diğer inançlar ve dini yaşantılar bu inanç üzerine inşa edilir. Çocuklara aile ortamında dini inançlar ve davranışlar kazandırılırken onların bulundukları dönem ve bu dönemde sahip oldukları özellikler dikkate alınmalıdır. Sevgi, şefkat, hoşgörü ve güvenin hâkim olduğu aile ortamının çocukların Allah tasavvurlarına etki edeceği bilinmeli ve böyle bir ortamın oluşması için anne babalar çaba göstermelidirler. Aile ortamındaki bireyler ne kadar dini konularda hassas olup, dini uygulamalara ne kadar önem verirlerse versinler, eğer sevgi yoksa o ev ortamında dini inançlar er ya da geç sönmeye mahkumdur.297

293 Bkz. Lokman, 31/13.

294 Kasapoğlu, Abdurrahman, "Kur'an'a Göre Ailenin Din Eğitimi Görevi", Diyanet İlmi Dergi, c. 44, S.

2, 2008, s. 7-26. Ayrıca bkz. Naci Kula, "Lokman Suresi Işığında Anne-Baba-Çocuk İletişimi", İslami İlimler Dergisi-I. Kur'an Sempozyumu, s. 111-127.

295 Kasapoğlu, "Kur'an'a Göre Ailenin Din Eğitimi Görevi", Diyanet İlmi Dergi, c. 44, S. 2, 2008, s. 16. 296 Tahrim, 66/6.

297 Köylü, Mustafa, "Çocukluk Dönemi Dini İnanç Gelişimi ve Din Eğitimi", AÜİFD., c. XLV, S. 2, s.