• Sonuç bulunamadı

Seferberliği Doğuran Aydınlar ve Örgütlenmeler

İNİSİYATİFİ ÖRNEKLERİ

3.1. AYDINLARIN TOPLUMSAL HAREKETLERE DOĞRUDAN KATILIMI: SİVİL ANAYASA GİRİŞİMİ ÖRNEĞİ

3.1.2. Seferberliği Doğuran Aydınlar ve Örgütlenmeler

Bu doğrultuda Sivil Anayasa Girişimi, şu kişilerden oluştu: Haydar Aksoy, Murat Aksoy, Mehmet Altan, Ali Bayramoğlu, Murat Belge, Fatmagül Berktay, Kürşat Bumin, Ergin Cinmen, Rüştü Dayday, Adnan Ekinci, Tarık Ziya Ekinci, Ahmet İnsel, Erol Katırcıoğlu, Metin Karadağ, Osman Kavala, Esra Koç, Ömer Laçiner, Etyen Mahçupyan, Ersin Salman, Vecdi Sayar, Yüksel Selek, Burhan Şenatalar, Turgut Tarhanlı, Mebuse Tekay, Mete Tunçay. Sivil Anayasa Girişimi’nin aydınlarından biri olan Etyen Mahçupyan, aydınların genel profili “kentli ve eğitimli beyaz Türk” olarak çizmektedir. Girişim’de, ne Ortodoks ne Kemalist soldan ne de geleneksel taşra muhafazakâr geleneğinden kimse olmadığını belirtmektedir. Bunun nedeni olarak da Mahçupyan, böyle kişilerin çağrılmaması kadar kendilerinin de gelmek istememelerini gösterir. Adet yerini bulsun diye bir kez çağrı yapılmış ve daha sonra tekrarlanmamıştır. Ancak Mahçupyan, zaten içlerinde böyle bir çağrının yapılmasına gerek olmadığını ve bu insanlarla pek fazla bir şey yapılamayacağını düşünenlerin de mevcut olduğunu özellikle belirtmektedir. Öte yandan Mahçupyan,

İslami nüanslara sahip kişilerin ve Kürtlerin girişime alınması ile ilgili çabalar gösterildiğini gene de kentli kimliğinin aydınlar içerisinde ağır bastığını da eklemektedir. Bu nedenlerle, SİVAG aydınları Mahçupyan’a göre beş kategoride toplanabilecektir. Bunlar: Eski soldan gelen liberaller, eski soldan gelen ve yeni bir sosyalist pozisyon üretme peşinde olan solcular, sosyal demokratlar, liberaller ve demokratlardır (Mahçupyan, 2003: 75).

Aydınlara genel olarak bakıldığında, Taraf, Yeni Şafak, Radikal, Star gibi gazetelerde yazan bir yazarlar kesimi dikkatimizi çekmektedir. Ali Bayramoğlu, Kürşat Bumin, Ahmet İnsel, Turgut Tarhanlı, Mehmet Altan, Mithat Sancar gibi aydınlar bu durumu örneklemektedirler. Buna ek olarak, akademisyen ve yazarların girişim içerisinde ağır bastığını da belirtmek gerekir. Ergin Cinmen ve Mebuse Tekay gibi avukatların oluşturduğu bir kanat da karşımıza çıkmaktadır. Girişimin medyada sunulması üzerinde etkili olmak için bir de reklamcı kampanya içerisinde aktif olmuştur: Ersin Salman (Mahçupyan, 2003: 85).

Birinci bölümde detaylı bir şekilde ele aldığımız elit-aydın ayrımından hareketle, girişime angaje olan kişilerin aydınlardan oluştuğunu belirtmek gerekmektedir. Bu aydınlar, kendilerini halk tabanına yakın gören ve halka bir şeyler anlatmak gereğinden yola çıkan kişilerden oluşmaktadır. Girişimin temel kadrosunda yöneticilik pozisyonlarını ellerinde tutan ya da parlamento içerisinden gelen hiçbir elitin olmaması dikkat çekmektedir.

Mesleki olarak da genelde akademisyenler ve yazarlardan oluşmakla birlikte aydınların ideolojik olarak arka planına baktığımızda genelde İkinci Cumhuriyet16 fikrinin savunucularının bir araya geldiğini de eklemek gerekmektedir. Mete Tunçay ve Mehmet Altan’ın bu toplumsal hareketin aydınlarından olduğunu belirtirsek ideolojik olarak böyle bir altyapının varlığı ortaya konulabilir. Mahçupyan’ın girişimde Kemalist ya da muhafazakâr kesimden kimsenin olmamasını belirtmesi de bu durumu desteklemektedir. Bu durumda, Sivag aydınlarının Parsons’un toplum ile uyumlu aydınından ziyade, Bourdieu, Said gibi topluma aykırı örnekler oluşturduklarını da belirtebiliriz. Toplumda varolan bir hoşnutsuzluk ve

16İkinci Cumhuriyet, temelde 1923 Cumhuriyeti’nin gerçek bir halk egemenliği oluşturmadığı tespitinden hareketle, Cumhuriyetin ve Kemalizm’in eleştirilmesinden yola çıkarak, mevcut Cumhuriyete alternatif bir Cumhuriyet anlayışı öneren yaklaşımdır. Detaylı bilgi için Bkz.

huzursuzluktan hareket etmeleri ve bunu gidermeye çalışma gayretleri de bu tespiti doğrulamaktadır.

Prof. Dr. Levent Köker- “Sivil Anayasa Girişimi, yeni bir devlet-toplum

ilişkisi kurulması gerektiğini ve bu devlet-toplum ilişkisinin Kemalist Cumhuriyet fikrinden daha farklı temellere oturması gerektiğini destekleyen bir hareketse, bu benim de destekleyeceğim bir hareket olur” (Mülakat, Levent Köker, Ankara,13 Mart 2012).

Köker, Mete Tunçay ve Mehmet Altan’ın kendisinin de içerisinde bulunduğu

Abant Platformu’nda17 da yer aldıklarını belirterek, iki girişimin de ilk toplantılarının

1998 yılında yapılmış olmasına dikkat çekmektedir. Bu nedenle, bir hareketin tasfiye olup içlerinden belli bir kesimle ve başka kesimlerden aydınları da içine alarak farklı bir hareketin doğmasına sebep olmuş olabileceklerini de eklemektedir.

Prof. Dr. Levent Köker- “İkinci Cumhuriyet fikri ile aydınların neden sivil

bir anayasa yapılması gerektiği konusunda izledikleri fikirler hemen hemen aynı gerekçelerden doğuyor. Devlete, insan ve toplumdan bağımsız ayrı bir kimlik atfeden vesayetçi anlayışına bir tepki. Anayasa da bu tepkinin somutlaşmış hali” (Mülakat, Levent Köker, Ankara,13 Mart 2012).

Özetle, aydınların bir araya gelmesi ile birlikte, 1998 yılının Mayıs ayında “Yeni Bir Toplumsal Sözleşme’nin Koşulları” konulu ilk toplantı yapıldı. Bu toplantıda, “Anayasamı İstiyorum” adlı bir kampanyanın herkesi kendi hayatını düşünmeye davet etmek üzere gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı. Sivil Anayasa Girişimi de tartışma sürecini başlatan, yerel inisiyatifler oluşursa onlar arasında koordinasyon gerçekleşmesini sağlayacak bir birim olarak tanımlandı. Çalışmayı kolaylaştırmak için de bir sekreterya oluşturuldu. Aydınlar, katı bir hiyerarşik yapı kurulmasını istemedi. Bu çatının kurulmasının ardından da bir çağrı metni hazırlığı başladı (Belge, 2000).

Aydınların örgütlenmesi, bizi tezimizin ikinci bölümünde ayrıntılı bir şekilde ele aldığımız “Kaynak Mobilizasyonu Teorisi”ne götürmektedir. Aydınlar, bu girişimde katı hiyerarşik yapıda olmayan esnek bir örgüt modeli kurguladı. Bu örgütün lider kadrosunu da aydınlar oluşturdu. Bu nedenle, hareketin kaynaklarının toplanması, etkin bir şekilde kullanılması ve yönetilmesi için tüm karar yetkisi

aydınlardaydı. Örgüt de bu kaynakların toplandığı yerdi. Dolayısıyla aydınlar, bu harekete “dâhili” (iç) kaynak oluşturmakta ve hareketin seyrini belirleyen en önemli grup olarak ortaya çıkmaktadırlar.