• Sonuç bulunamadı

Savulun Battal Gazi Geliyor Filminin Özeti

3.5. Savulun Battal Gazi Geliyor Filminin Betimsel Analizi

3.5.1. Savulun Battal Gazi Geliyor Filminin Özeti

Görüntü, kırmızı bir zemin üzerinde elde taşınan ve kutsal olduğu anlaşılan bir kılıçla başlar. Bir alanda toplanmış kalabalık kılıca bakmaktadır. Görüntüye yaşlanmış, saçı sakalı beyazlamış bir Battal Gazi gelir. Malatya Beyine dönerek; “Ben artık çok yaşlandım, inzivaya çekilip ibadet etmek isterim. İzin verirseniz Malatya Serdarlığını ve kılıcımı oğluma bırakmak isterim” der. Malatya Beyi, Battal’ın oğlunun diğer adaylarla yarışması gerektiğini söyler.

Yarışma alanının ortasına, kalabalığın arasından adaylar ve Battal’ın oğlu çıkar. Tüm adaylar oku çemberin içinden geçirip hedefi vurur. Battal’ın oğlu 4 ok atar ve 4 çemberin içinden okları aynı anda geçirir. Diğer adaylar başları önünde alanı terk ederler. Malatya Beyi; “Malatya Serdarlığını bileğinin hakkıyla aldın Battal” der ve Battal’ı tebrik eder. Babası gelir ve kılıcı oğluna teslim eder ve oğlu da yemin ederek kılıcı alır.

Görüntü değişir, bir kilisede ibadet eden rahibeler görülür. Şövalye İgor gelir ve Battal Gazi’nin ibadete çekildiğini, serdarlığı oğluna bıraktığını Azize Maria’ya haber verir. Azize Maria harekete geçip, kurulacak Anadolu Krallığı için şövalyenin kız kardeşini Prens Alfonso ile evlendireceğini, krallığı onların arkasındaki güç olarak kendisinin yöneteceğini söyler.

Azize Maria tüm şövalyeleri harekete geçirir ve Malatya Serdarı Battal, ailesinin yanında olmadığı bir zamanda Battal’ın ailesine şövalyeler baskın yapar. O sırada baba Battal Gazi namaz kılmaktadır. Şövalyeler Battal’ın kız kardeşine saldırır, baba Battal Gazi namazı bitince gelip kızını kurtarır. Çiftliğe saldıranların gözü dönmüştür. Şövalyeler ve her milletten oluşan karma savaşçılar yaşlı Battal Gazi’yi yaralar ve kızına da tecavüz ederler. Yaşlı Battal’ı atın arkasına bağlayıp sürükleyerek yanlarında götürürler. Kızı yarı çıplak çarmıha gerip bırakırlar ve abisi Battal’a mesaj verirler.

Battal atını koşturmaktadır. Çiftliğe geldiğinde gördüğü manzara karşısında donup kalır. Kız kardeşi yarı çıplaktır ve çarmıha gerilmiştir. Kız kardeşi Senem

olanları anlatır. Battal, kardeşinin ellerindeki çivileri söker atar. Kardeşi o çivilerden birini göğsüne saplar ve bu utançla yaşayamayacağını söyler, ölür. Ölmeden önce de babasını Kızıl Kale’ye götürdüklerini söyler. Battal kardeşinin mezarı başında intikam yeminleri eder.

Yaşlı Battal, dözü dönmüş savaşçılar tarafından zincire bağlı köy köy sürüklenmektedir. Kara şövalye, yaşlı Battal’a kutsal haçı öptürmeye çalışır. Battal Gazi kara şövalyeyi tekmeler, savaşçılar Battal’a saldırır. Kara şövalye bu kez köy halkını Hıristiyan olmaya davet eder. Köy halkı; “Elhamdülillah Müslümanız” deyip kelimeyi şehadet getirir. Çok sinirlenen kara şövalye tüm köy halkını askerlerine öldürtür.

Keyiflenen şövalyeler soluğu bir handa alırlar ve kutlamak için herkese şarap ikram ederler. Hıristiyanlardan birinin keyfi kaçar ve oradan uzaklaşmak ister. Şövalyelere tepki gösterir. Şövalyeler onu hırpalarken Seyit Battal çıkagelir. Ve kendini tanıtır. “Ben Hüseyin Gazi’nin torunu, Battal Gazi’nin oğlu, Seyit Battal’ım” der. Şövalyeler; “Babanı bir köpek gibi zincirledik, kız kardeşin de karnında bizim piçlerimizi taşıyor” deyince Seyit Battal dayanamaz, şövalyelere saldırır. İki şövalyeyi de öldürür. Cesetlerini ormanda diğer şövalyelerin önüne atar. Battal tek bir kılıç darbesiyle üç dört şövalyeyi birden öldürmektedir. Şövalyeler ölünce geriye bir tek Petro kalır. Kız kardeşine tecavüz edenlerden biridir. Battal dört okuyla onu ağaca sabitler. Petro yalvarmaya başlayınca Seyit Battal: “”Bu, kız kardeşim için” diyerek Petro’yu erkeklik organından yaralar. Petro kaleye gidip, Seyit Battal’ın intikam alacağını, kız kardeşine tecavüz edenleri tek tek hadım edeceğini söylediğini haber verir.

Azize Maria, yaşlı Battal’ın esirlerin arasına atılması emrini verir. Battal kaleye babasını kurtarmaya gelir. Birçok şövalyeyi tek hamlede öldürür. Kara şövalye zindana baskın yapar. “Seyit Battal kim, ortaya çıksın” der. Yaşlı Battal Gazi oğlunun ortaya çıkmasına engel olur. Yaşlı Battal zincirlerle bağlanır. Kara şövalye yaşlı Battal’ı kırbaçlar. Buna dayanamayan oğlu ortaya atılır. Kara şövalyeyi kırbaçlar ve diğer askerlerle dövüşmeye başlar. Yaralanır ve burçların üstünden nehre düşer. Nehirden çıktığında yaralı halde bir sazlıkta yürümektedir. Daha fazla dayanamaz ve düşer. Kendilerini dünyayı kara şövalyeden temizlemeye yeminli

Hıristiyanlar olarak tanımlayan bir grup Battal’a rastlar. İçlerinden biri, handa Battal’ın kurtardığı adamdır ve Battal’a sarılır. Yardımlaşacakları mesajı verilir.

Şekil 30: Baba Battal Gazi, Savulun Battal Gazi Geliyor, 1973

Kara şövalye yaşlı Battal’ı zindana kapatır. “Yedi kilidi olan yedi kapı yaptırdım. Bu yedi kapının anahtarını yedi şövalye taşıyacak boynunda. Seni oğlun değil, Tanrı bile kurtaramaz” der. Paralel kurguyla görüntü Seyit Battal’a geçer ve “yedi değil yetmiş yedi kapı da yaptırsa babamı onun elinden kurtaracağım” der. Anahtarların benzerlerini arkadaşına yaptırmasını söyler.

Prenses İsabella göle girecektir fakat yakınlarda olan Marcus’un onları gözetlediğinden şüphelenir. Prensesin yardımcısı gözcülük edeceğini söyler fakat Marcusla iş birliği yapmıştır bile. Marcus prensese saldırır. Seyit Battal gelip prensesi kurtarır. Seyit Battal Marcus’u pişman eder. Babasının ve kız kardeşinin intikamını alır. Diğerlerine yaptığı gibi Marcus’u da erkeklik organından yaralar. Ve onu öldürür. İsabella Seyit Battal’dan etkilenmiştir ve ona hatıra olarak saklaması için kolyesini verir. Battal Marcus’un boynundaki anahtarı almış ve yerine sahtesini bırakmıştır.

Prens Alfonso yola çıkmıştır, yolda birtakım endişeleri vardır. Yol kenarında bir ev görürler ve evin bahçesinde rastladığı bir Hıristiyan kadına tecavüz etmeye çalışır, erkekliğini ispat etmek ister. Kadının kocasını askerler bağlamıştır. Kadın Alfonso ile alay edince kadını öldürür. Alfonso ve ekibi gidince Battal ve arkadaşları gelir. Battal olanları kimin yaptığını öğrenir. Kadının kocası da onlara katılır.

Hıristiyanlıktan utandıklarını, Hak dinine girmek istediklerini söylerler. Kelimeyi şehadet getirerek Müslüman olurlar. Yolda Prens Alfonso’yu yakalayıp öldürürler. Battal, Prens Alfonso’nun, arkadaşı da Alfonso’nun yanındaki keşişin kılığına girer. Kaleye gidip kendilerini prens ve keşiş olarak tanıtırlar. Battal şövalyelerin boynundaki anahtarları görür ve şövalyeleri tek tek öldürmeye karar verir. Gezintiye çıkmak istediğini, fakat Battal’dan korktuğunu söyler. Gezinti için Antuan’ın kendisiyle gelmesini sağlar ve dövüş sahnelerinin ardından Antuan’ı öldürür. Bir kişiden daha kız kardeşinin intikamını almıştır. Kalede intikam almak istediği şövalyeleri tek tek öldürmeye başlamıştır. Şövalyelerden biri tüm olayların Alfonso geldikten sonra başladığını söyler ve şüphelenir. Onu bir teste tabi tutacağını söyler. Fakat Seyit Battal herşeyin farkındadır ve uyanık davranır. Böylece ondan şüphelenmeyeceklerdir.

Prenses İsabella Seyit Battal’a aşık olmuştur, Alfonso’dan ise nefret eder. Seyit Battal kılık değiştirdiğini ona söyler. İsabella da artık sırrı bilmektedir.

Battal arkadaşına zindandaki babasını gidip göreceğini söyler. Arkadaşı engel olmaya çalışsa da Battal kafasına koymuştur. Zindanda Çinli şövalye vardır ve “biliyordum senin Battal olduğunu” der. Battal zindanda Çinli şövalyeyle dövüşür ve intikamı için onu da öldürür.

Battal, Alfonso kılığında Azize Maria’nın odasına gider, amacı anahtarı almaktır. Maria ile sevişir ve anahtarı alır, yerine sahtesini koyar. Babasının tutulduğu yerle ilgili bilgiler alır Azize’den. Bir asker, babasının ekmeğini küçük bir delikten atarken askeri öldürür, babasına onu kurtarmaya geleceğini söyler. O sırada şövalyelerden biri Battal’ı görür ve olanları anlar, Battal’ı öldürmek ister. Battal yaralanır. Kısa bir dövüş sahnesinden sonra Battal ondan da intikamını alır. Fakat adam ölmemiştir. Boynundaki anahtarı da alan Battal, babasına tekrar geleceğini söyler ve oradan ayrılır. Şövalye, İgor’a Battal’ın kim olduğunu söyleyecekken ölür. İgor emir verir, her neredeyse bulunmasını söyler. İsabella Battal’a haber verir. Battal yaraya İsabella’nın bıçak saplamasını ister ve bir plan yaparlar. İgor Alfonso’ya bir kez daha inanmıştır.

Battal arkadaşına yedinci anahtarı almaya vakit olmadığını, babasını hemen o delikten çıkarması gerektiğini anlatır. Birlikte zindana giderler. Battal askerleri tek tek etkisiz hale getirir ve kapıları açar babasının yanına girer. Babası onu gördüğünde

duygulanır. Tek bir engel kalmıştır, parmaklıklar. Parmaklıkları Seyit Battal ve Battal Gazi birlikte genişletirler ve yaşlı Battal oradan çıkar. Kaçtıkları sırada Şövalye İgor ve Azize Maria gelir. “Oyun bitti Battal, boynumdaki anahtarı çıkardığında anlamıştım Battal olduğunu” der ve zindanı ateşe verir. Alevlerin arasında kalan Battal ve babası kurtulmaya çalışırken yakalanırlar.

Sahne değişir. Yaşlı Battal’ın vücudu dikenli tellerle bağlanmıştır. Genç Battal ise ayaklarından asılmıştır. İçi akreplerle dolu bir kova getirilir. Battal’ı indirdiklerinde akrepler yüzüne yapışmıştır. İgor; “Ölmeni istemiyorum, gözlerinin kör olması yeter bana” der ve güler. Baba Battal oğlunun ızdırabına dayanamaz ve “dinsiz köpekler, alçaklar” diye bağırır.

Yeniden zindan sahnesi gelir. Battal’ın gözleri kör olmuştur. Battal böyle yaşamak istemediğini söyler ve isyan eder. Babasına, “beni öldür” der. Babası ona sarılır ve “intikamımız için yaşayacaksın” der.

Görüntü değişir. Battal’ı bu kez de yılanlarla dolu bir alana alırlar. Dört ok verip dört yılanı öldürmesini isterler. Battal yılanları öldürür. Sonra da, “karşında kanına susamış bir şövalye var” diyerek Battal’ın önüne babasını atarlar. Battal yanlışlıkla babasını yaralar ve hemen durumu anlar. Battal ve babası şövalyelere saldırırlar fakat ikisinin de üzerine ağ atılır, yakalanırlar.

Kara şövalyenin kız kardeşi Battal’ın arkadaşlarına gidip durumu anlatır ve yardım ister. Battal ve babasını kızıl kuleye ayaklarından asmışlardır. Babası sallanıp birbirlerine yaklaşmalarını ve ellerini çözebileceklerini söyler oğluna. Babasının dediğini yapar Battal. O esnada arkadaşları gelip ayaklarından bağlandıkları yerin altına ağ germiştir. Battal atladığında ağın üstüne düşer. Babası atlamamıştır, onları oyalayabileceğini, Battal’ın kaçması gerektiğini söyler. Battal babasını bırakmak istemese de razı olur.

Battal’ın babası yakalanır. İgor kız kardeşinin Battal’a yardım ettiğini görür. Bu esnada Battal ve arkadaşları şifacı kadına gitmişlerdir. Şifacı, Battal’ın gözlerini açmak için akrep zehrinden oluşan bir karışım hazırlar.

İgor yaşlı Battal'ı ve kız kardeşini bağlamıştır. Battal gelmezse her gün 3 esirin başının vurulacağını söyler. Öte yandan Battal’ın gözleri açılmaya başlamış fakat tam iyileşememiştir. Halk isyan eder. “Battal’ı teslim etmezseniz her gün bizleri öldürecekler, yeter artık, teslim edin” derler. Arkadaşları Battal’ı İgor’a teslim

etmek istemez. Battal konuşulanları duyar ve gitmek ister. Arkadaşları iyileşmediği için engel olmaya çalışsa da başaramazlar. Battal gider. Yüksek bir tepede dua ettiği görülür. Karşısına kuşlar çıkar. Ve kuşların üzerine konduğu bir asa yardımıyla yürümeye başlar.

Battal kaleye ulaşmıştır. “Halkın canını bağışla, beni al” der İgor’a. İgor geç kaldığını söyler ve hepsinin öleceğini belirtir. Battal’ın gözleri görmediğini düşünüp arkadan saldırırlar. Battal bir kaç kez yere düşüp kalkar. Sonra asasının içine sakladığı kılıçları çıkarır ve askerlere saldırır. İgor askerleri Battal’ın üstüne salar. Battal babasını ve prensesi kurtarır. İgor kaçmak ister. Azize Maria engel olmaya çalışınca Maria’yı öldürür. Burçların üstünde kovalamaca başlamıştır. İgor kaçar, Battal ve babası askerleri öldürerek İgor’u kovalar. Battal’ın arkadaşları da yardıma gelmiştir. Battal askerleri etkisiz hale getirirken “savulun, Battal Gazi geliyor” diye bağırır. Olağanüstü dövüş ve ip üzerinde yürüme sahnelerinden sonra İgor’a ulaşır. İgor’un gözlerinden korku okunmaktadır. Kılıçla İgor’un yüzünü yaralar. Yaşlı Battal; “onu bana bırak oğlum” der. Yaşlı Battal kızının ve halkının intikamını alır. Sonunda da İgor’u burçlardan aşağı atar. Battal ve babası birbirlerine sarılır. Battal’ın arkadaşları ve Prenses İsabella bu mutlu ana şahit olur.

3.5.2. Filmde Kullanılan Semboller

Serinin üçüncü Battal Gazi filmi olan Savulun Battal Gazi Geliyor’da şiddet, seks ve dini vurgu en üst seviyededir. Serinin diğer filmlerine göre daha çok ticari kaygıyla yapıldığı ortadadır. Çünkü vurgulanan herşey abartı kullanılarak oluşturulmuştur. Ticari kaygıyla yapıldığından bilinçdışı korkular ve arzular filmde gizlenememiş, psikolojik açıdan birçok malzeme çıkarmıştır.

Bir ödipal çatışmadan söz etmek mümkündür. Çocuk baba türeviyle çatışır. Babanın güç ve iktidarı yaygınlaşarak, her türlü güç ve iktidar sahipleri, bireyin savaşıp geçmek zorunluluğunu hissettiği düşmanlar olurlar (Özakkaş, 2004: 144). Bu nedenle Battal her karşılaştığı Bizans askerini, prensini, şövalyesini dövmektedir, etkisiz hale getirmektedir. Burada kastrasyon korkusundan söz etmek mümkündür. Güç ve iktidar sahibi bir baba, çocuğun güç ve iktidarını yok ettiğinde onu kastre

etmiş olur. Savulun Battal Gazi Geliyor filminde Bizans, güç ve iktidar sahibi babayla özdeşleşir. Kastrasyon olgusu çocuğun erkeklik organının baba tarafından kesilip öldürülebilecegi kaygısından başlar ve pek çok türevi cezaya kadar gider (Özakkaş, 2004: 144). Baba kadar güçlü olabilmek, babayı alt edebilmek bu durumun savunmasıdır. Savulun Battal Gazi Geliyor filminde Battal’ın yedi Bizans şövalyesini ve bir asilzade kumandanı olmak üzere sekiz kişiyi hadım ederek öldürmesi, filmin kurgusunu açıklar.

Yapım tarihi 1973 olan Savulun Battal Gazi Geliyor filmiyle Cüneyt Arkın’ın bir marka haline geldiğini görürüz. Filmde, Battal Gazi artık yaşlanmıştır ve Malatya Serdarlığını oğluna bırakmayı istemektedir. Malatya Beyi tarafından yapılan testler sonucu genç oğulun serdarlığı hakettiği düşünülür. Genç Battal Serdar olur. Ancak bunu duyan İsa'nın Kutsal Şövalyesi İgor Yanus ve Kutsal Azize Maria, genç Malatya Serdarı’nın tecrübesiz ve yetersiz birisi olduğunu düşünerek bir Anadolu İmparatorluğu kurmak isterler. Malatya işgal edilecek, baba oğul Battallar öldürülecek ve Maria’nın kuzeni Alfonso, Şövalye İgor’un kız kardeşi İsabella ile evlenecek ve “kurulacak olan Anadolu İmparatorluğu” onların düğün hediyesi olacaktır. Aslında bir politikacı olarak da bir erkek olarak da hiçbir iktidar gücü olmayan Alfonso’nun arkasında İmparatorluğu yönetmek isteyen Kutsal Azize Maria ve Şövalye İgor Yanus’dur. Bunun üzerine gerekli desteği sağlamak için Azize Maria, Bizans’ın en namlı Kutsal Şövalyelerini toplamaya girişir. İlk iki filmde hissettirilen düşman Bizans kavramı bu filmde biraz seyirciye bırakılmıştır. Maria’nın topladığı her milletten çeşitli şövalyeler bunun ispatıdır. Düşman kavramı bu filmde fantastik boyuta taşınmıştır. Düşmana dair bildiğimiz, dinsizdir, keferedir, canidir. Bununla birlikte Malatya Serdarlığı’nın tüm Anadolu’ya eş değer olduğu sembolize edilmiştir.

Kutsal Azize Maria dolaşarak yedi Kutsal Şövalye toplar. İlkin mağara adamı postu giymiş biri çıkar karşımıza. Şövalye Anton’dan başkası değildir bu mağara adamı kostümlü adam. Sonrasında Maria, Viking savaşçısıyla beraber görünür. Vikingli Şövalye Vunnar, Maria’nın ayağını öper, göreve hazırdır. Üçüncü Şövalye Aleksis, dördüncüsü Dimitris, beşincisi Petro’dur. Altıncı Şövalye Markos ellerindeki testerelerle görevine gelir. Sonuncusu Çinli bir Bizans şövalyesidir. Kung-fu hareketleriyle Maria’nın verdiği göreve hazırdır. Tarihi fantazyada hayal

gücü sınırsızdır. Filmin yönetmeni Natuk Baytan da bu kadar çeşitlilik sunarken aslında Battal’ın tüm dünyayı temsil ettiğini ve tüm insanlığı kurtarmak istediğini vurgulamıştır. “Battal dünyanın bütün kötüleriyle savaşacak ve insanlığı kurtaracak” mesajı verilir. Şövalye Anton’un mağara adamı kostümüyle birlikte çağlar öncesine bir yolculuk görülür. Fantazya yine burada devrededir. Battal ister o güne ait olsun, ister çağlar öncesine ait olsun her türlü düşmanı alt eder, etkisiz hale getirir, hatta bu filmde hepsini hadım eder.

Filmde yine ödipal çatışma görülmektedir. Malatya Serdarlığı, Bizans’a karşı durmaktadır. Malatya Serdarlığı’nın Bizans’a kendini ispatlaması gerekmektedir.

Şekil 31: Kutsal Şövalyeler Karması, Savulun Battal Gazi Geliyor, 1973

3.5.3. Erginlenme Süreci-Kahramanın Doğuşu

Kara Şövalye İgor, kutsal şövalyelerle birlikte harekete geçer. Battal bir görev için uzaklaşmıştır, İgor köyü basar. Battal’ın babası namaz kılmaktadır. İgor emir verir; “Yakın, yıkın, öldürün!” Bu ifadeler ritüelin başladığını belirtir. Artık kötülük uyanmış, harekete geçmiştir ve durmayacaktır. Onu durduracak bir kahramana ihtiyaç vardır.

Battal’ın kardeşi Senem’i alırlar. Battal Gazi’nin babası namazı bitirip selam verir ve şövalyelere saldırır. Kızına tecavüz edilir ve baba esir edilir. İgor mesaj verir: “Kızının ırzına geçtigimiz gibi bütün Müslüman kızlarının da ırzına geçeceğiz Battal Gazi” der. Filmin ana ekseni kastrasyon korkusu üzerine kurulmuştur. Senem’e tecavüz edildikten sonra kız kardeş çarmıha çivilenir. Bütün insanlık adına acı çekmektedir. Bu olay Battal için bir işaret olur ve harekete geçecektir.

İntikam için harekete geçen Battal iki şövalyeyi handa yakalar ve kendini tanıtır: “Ben Hüseyin Gazi’nin torunu, Battal Gazi’nin Oğlu, Malatya Serdarı Seyit Battal’ım” der. Saydığı herkes aslında aynı kişidir, Cüneyt Arkındır (Baytan, “Savulun Battal Gazi Geliyor”, Film 1973). Battal şövalyeleri hadım ederek öldürür. Daha önce şövalyelerin şarabını içmek istemeyen papaz, bu olaydan sonra keyiflenir ve şarap içer. Hristiyan papaz ve din adamları bile İgor’un karşısındadır, ona nefret duyarlar. İster hıristiyan olsun ister müslüman, filmdeki herkes Battal’dan kurtuluş beklemektedir. Gösterilen savaş din savaşı değildir, medeniyetler üstü bir savaştan söz etmek mümkündür. Beklenen, düşmanların korkulu rüyası Seyit Battal’ın düşmanları alt etmesidir.

Battal’ın babası esirlerin yanına alınmıştır. Battal babasını kurtarmaya gelir fakat zindandan çıkamaz. İgor Battal’ın kim olduğunu sorduğunda tüm esirler: “Battal Gazi benim” der (Baytan, “Savulun Battal Gazi Geliyor”, Film 1973). Herkes Battal’ı korumaktadır. Baba Battal’a işkence yapılır, Seyit Battal dayanamaz ve ortaya çıkar. Düşmanlarla çarpışır ve yaralanır sarnıçtan suya düşer, yüzerek kıyıya çıkar. Serinin tüm filmlerinde gördüğümüz defalarca gerçekleşen yaralanmalar, nehre düşmeler, nehirden çıkışlar, sıçramalar, tırmanmalar, iyileşip yeniden savaşmalar insanüstü bir varlığın gücüne gönderme yapar. Bunlar tarihi fantazyanın en genel göstergeleridir. Bütün yaralar ve ölümler semboliktir. Sadece kahramanın erginleme sürecinin bir diğer basamağına geçtiğini simgeler. Kahraman, her seferinde biraz daha güçlenerek çıkar düşman karşısına.

Savulun Battal Gazi Geliyor filminde, Battal Gazi dereye düştükten sonra sazlar arasında ilerlerken bazı köylülere rastlar, başlarında bir papaz vardır. Kendilerini “biz Kara Şövalyeden dünyayı temizlemeye yeminli Hıristiyanlarız”diye tanıtırlar (Baytan, “Savulun Battal Gazi Geliyor”, Film 1973). Seride birçok kez Hıristiyanların hristiyanlık kimliklerini korudukları halde Battal’ın yanında yer

aldıklarını görürüz. Bu sembolle, Müslümanlığın hoşgörü dini olmasının, herkese kucak açan bir din olduğu mesajının verildiği görülür. İlerleyen aşamada Battal’ın yanında yer alan tüm Hıristiyanların Müslüman olduğu görülür. Din değiştirme, Bizans’ın kötülüklerine karşı bir reaksiyon olarak gösterilir.

Filmde Prens Alfonso, Prenses Anjela ile evlenmek için yanındaki bir keşişle yola çıkar. Yolda Alfonso Bizans’ın en güzel kadınıyla evleneceğini ancak bundan çok korktuğunu çünkü iktidarsız olduğunu söyler. Keşiş bir din adamı olmasına rağmen tecavüzü normalleştirir ve karşısına çıkan ilk kadınla tecrübe etmesini söyler. Keşiş, karşılaştıkları ilk kadını göstererek: “Şansınız varmış Alfonso, kısmetiniz hemen çıktı” der (Baytan, “Savulun Battal Gazi Geliyor”, Film 1973). Hemen ardından kadının evi basılır kocası bağlanır ve keşiş yakalanan kadının elbiselerini çıkartarak onu Alfonso’ya sunar. Alfonso başarısız olur. Öfkeyle kadını öldürür. Battal ve arkadaşları yetişir. Hıristiyanların da bir zulüm altında olduğu gösterilir. Bu çıkarımla birlikte Battal’ın arkadaşları bu zulme seyirci kalamaz ve Hıristiyanlıktan Müslümanlığa geçme sahnesi görülür. Ardından Battal ve arkadaşları Prens Alfonso’nun peşine düşerler. Yakalanan Alfonso ve keşiş, karısı tecavüze uğrayan adam tarafından öldürülür.

Battal’ın babası yedi kapısı, yedi anahtarı olan bir zindana atılır. Yedi anahtarın her biri beş şövalyenin, kara şövalyenin ve Azize Maria’nın boynuna asılır. Battal bu anahtarlara ulaşmak zorundadır. Yedi rakamı masallarda, mitlerde pek çok kez gösterilir. Yedi cüceler, yedi başlı ejder, yedi uyurlar, kırklar yediler ve üçler