• Sonuç bulunamadı

Battal Gazi’nin Oğlu Filminin Özeti

3.6. Battal Gazi’nin Oğlu

3.6.1. Battal Gazi’nin Oğlu Filminin Özeti

Film Battal Gazi’nin at sırtında düşman oklarına maruz kalmasıyla başlar. Battal Gazi ağır yaralanır. Şövalye Antuan ve beraberindeki askerler, Battal ile birlikte gelenleri şehit etmiştir. Battal Malatya kalesinn kapısından girer. Kale halkı ve Battal’ın karısı hemen Battal’ın etrafını sararlar. Battal, herkesin şehit olduğunu bir tek kendisinin sağ kaldığını anlatır. Karısı ağlamaktadır. Battal oğlunu sorar. Battal’ın kucağına bir bebek verilir. Kadınlara: “Çocukları alıp kaçın, dağlara sığının, oğlumun yaşaması gerek, bütün şehit çocuklarının yaşaması gerek, çocuklarımız yaşayıp büyüsünler, düşmandan öcümüzü alsınlar” der.

Şekil 32: Battal Gazi yaralanıyor, Battal Gazi’nin Oğlu, 1974

Şövalye Antuan ve beraberindekiler Malatya Kalesi’ne doğru yola çıkmıştır. Battal kendisini kale kapısına bağlatır. Kadın ve çocuklar kaçarken düşmanı oyalayabilecektir. Karısına: “Ayşe, uzat bana oğlumu, son bir defa öpeyim” der. Karısı bebeği uzatır. Elindeki kılıçla çocuğun boynuna bir yara açar. “Öcümüz alınana kadar oğlumuz bu yara izini boynunda taşıyacak” der ve karısına çocuğuna sarılır. Kadınlar ve çocuklar kale kapısından girip giderler. Battal dua eder: “Tanrım sen oğlumu koru, Tanrım sen onlara yardım et” der. Şövalyeler gelir. Battal kapıda bağlıdır. “Ben burada olduğum sürece Malatya’ya giremezsiniz” der. Battal elindeki kılıcı fırlatır, kılıç yere saplanır. Battal’ı şehit ederler. Antuan Anadolu topraklarında

kendini Hıristiyanlığın hakimi ilan eder. Battal’ın fırlattığı kılıcı yerinden çıkarmaya çalışır fakat çıkaramaz.

Görüntü bir büyücünün mekanına geçer. Büyücünün önünde sihirli bir küre vardır ve geleceği görür. Büyücü: “Battal Gazi öldü ama oğlu yaşıyor. Battal’ın oğlu büyüyecek ve babasının intikamını alacak. Türkler yeniden Anadolu topraklarının değişmez hakimi olacaklar” der. Antuan sinirlenir, “yalan söylüyorsun” der. Büyücü: “Hayır, kürenin yanılmaz gerçeği bu” der. Antuan askerlerini Battal’ın oğlunu bulmak ve öldürmek için görevlendirir.

Antuan’a karısının ikiz bebek dünyaya getirdiği haberi verilir. Antuan karısı Maria’nın yanına gider. Biri kız biri erkek olan bebeklerden erkek olanı kucağına alır ve baba olmanın önemli olmadığını, önemli olanın soyunun devam etmesi olduğunu söyler. Erkek evladına iyi bakmasını yoksa Maria’yı öldüreceğini söyler.

Battal’ın karısı ve diğer kadınların bulunduğu yere baskın düzenleyen askerler: “Battal’ın karısı hanginiz ortaya çıksın” der. Bir kadın kucağında bebeğiyle yavaşça kaçmaya çalışırken yakalanır. Battal’ın karısı zannettikleri kadının kucağından bebeği alırlar. Bebeği öldürürler, kadın bebeği alıp kaçar. Ayşe Hatun başka bir yerde bebeğini emzirmektedir. Kaçan kadın Ayşe Hatun’a haber verir, “benim bebeğimi öldürdüler bari senin bebeğin yaşasın” der ve Ayşe Hatun da kaçmaya başlar. Peşinde askerler vardır. Ayşe Hatun kaçarken bir sazlıkta izini kaybettirir. Sazlığın kıyısında bir çamaşır teknesi görür ve oğlunu tekneye yatırır. Yanına tekrar gelmek üzere bir su kemerinin arkasına saklanır. Askerleri atlatıp oğlunu almaya gidecektir. Askerler kadının izini kaybedince komutanları gelir ve Antuan’a verdikleri söz komutanın aklına gelir. Battal’ın oğlunu bulmadan giderlerse hepsini öldürecektir Antuan. Bunun üzerine komutan, öldürdükleri başka bir bebeği Antuan’a götürmeye karar verir. Bunu kimsenin bilmemesi için de yanındaki askerleri öldürür. Komutan oradan uzaklaşınca Ayşe Hatun sazlığın kıyısına çamaşır teknesinin yanına oğlunu almak için geri döner. Fakat oğlu da tekne de yoktur. Nehir tekneyi sürüklemiştir. Kadın çığlıklar atar.

Komutan, Antuan’ın önüne, öldürdüğü başka bir bebeği Battal’ın oğlu diye koyar. Antuan bu işe çok sevinir ve komutanı bir kese altınla ödüllendirir.

Antuan’ın karısı Maria nehir kıyısına, bebekleriyle birlikte hava almak için gider. Yanındaki yardımcısına: “Aşçıya söyle yemeği burada yiyeceğim, çocuklar da

hava alsın” der. Yardımcısı gittikten sonra kendisi de çiçek toplamaya gider. Onu takip etmekte olan biri vardır. Battal’ın karısına haber veren ve onun kaçmasını sağlayan kadın, bebeğini kaybetmiştir ve ikiz bebekleri görünce erkek olanı gizlice alır. Maria çiçekleri toplayıp gelince oğlunun sepetinde olmadığını görür ve çığlıklar atmaya başlar. Her yere bakar oğlu yoktur. Sazlıklara çökmüş ağlarken bir bebek sesi duyar. Sevinçle koşar kendi oğlu olduğunu zanneder. Fakat ağlama sesi çamaşır teknesiyle sürüklenip kıyıya vuran Battal’ın oğlundan gelmektedir. Maria çaresizdir, Antuan’ın sözleri gelir aklına, Antuan: “Oğluma birşey olursa seni boğarım” demiştir. Antuan’ın sesi kulaklarında çınlar ve tereddüt etmeden çamaşır teknesinin içindeki Battal’ın oğlunu kucağına alır. Kaybettiği oğlunun yerine koyacaktır.

Görüntü değişir. Maria sarayda bebeği giydirmektedir. Antuan içeri girer ve Antuan’a bebeği yıkadığını söyler. Maria bebeğin eski kundağını el çabukluğuyla saklar. Onu yeni bir kundağa sarmıştır. Antuan: “Aslan oğlum nasıl da irileşti bir kaç gün içinde. Yeryüzünün en büyük silahşörü olarak yetiştireceğim seni. Adını duyan Türklerin ödleri patlayacak” der. Bebek ağlamaya başlar, Antuan Maria’nın bebeği doyurmasını söyler. Bebek, Maria’nın sütünü almamaktadır. Antuan Maria’ya süt verecek başka bir kadın bulmasını söyler. Maria kadınları bulur. Battal’ın oğlu hiçbir Hıristiyan kadının sütünü almamaktadır. Maria: “Sütünü almadığı onuncu kadın bu” der. Antuan emir verir: “Bütün emzikli kadınları toplayıp getirin, gerekirse Türk esirlerinden de getirin” der.

Maria’nın oğlunu alan kadın hançerini çıkarır, bebeği öldürecekken kıyamaz ve onu bağrına basar. Maria’nın bebeği bir Müslümanın elinde, Battal’ın bebeği ise bir Hıristiyan’ın elindedir. Antuan ve Maria’nın emzirecek kadın arayışları sürerken Maria’nın bebeğini kaçıran kadının Battal’ın karısıyla aynı evde olduğu görülür. Fatma, Maria’nın bebeğini emzirmektedir. Battal’ın karısı Ayşe Hatun; “biraz da ben emzireyim” deyip bebeği kucağına alır. O sırada şövalyeler içeri girer ve emzikli kadınları götürdüklerini söyleyip Ayşe Hatun’u yanlarına alırlar. Ayşe Hatun Antuan’ın karşısındadır. Bebeği emzirmesini söyler. Ayşe Hatun kendi bebeği olduğunu bilmeden bebeği kucağına alır ve emzirmeye başlar, bebek sütü almıştır. Antuan: “İnanamıyorum Maria, bebeğimiz kurtuldu, onca Hıristiyan kadın varken bebeğimiz bir Müslüman kadının sütüyle büyüyecek demek” der. Ayşe Hatun emzirirken bebeğin boynundaki yara izini görür ve kendi oğlu olduğunu anlar. “Ulu

Tanrım ne kadar büyüksün” der ve bebeğe sarılarak şükreder. Antuan: “Yeter, oğlumu emzireceksin dedikse kendini anası mı sandın, o bir prens sense zavallı bir kölesin, bunu aklından çıkarma sakın” der ve bebeği ağlamakta olan kadının kucağından alır.

Görüntü değişir koşturmakta olan bir kız çocuğu görülür. Yıllar geçmiş bebekler büyümüştür. Kız oynamak ister Battal’ın oğlu: “Olmaz süt annem masal anlatıyor gel sen de dinle” der. Süt annesi zannederek kendi annesinin kucağında masal dinlemektedir. Maria gelir ve Papaz’ın ders saati için çocukları beklediğini söyler. Battal’ın oğlu sızlanır, gitmek istemez. “Gitmek istemiyorum süt anne” deyip annesine sarılır. Büyüdüğünde bütün papazların kafasını keseceğini söyler.

Papazın dersini dinlemeyen papazla alay eden Battal’ın oğlu, babası zannettiği Antuan tarafından cezalandırılır. Taş odaya kapatılır ve 3 gün yemek verilmeyeceği söylenir. Kız kardeşi engel olmaya çalışır. Fakat Antuan cezasını çekmesi hususunda kararlıdır. Tam bir Hıristiyan olarak yetişmesini istemektedir. Çocuk zindandayken Ayşe Hatun gelir ve çocuğa gizlice yemek verir. Battal’ın oğlu Antuan’ı baba bildiği için babasını hiç sevmediğini söyler. Ayşe Hatun’a: “Sen olmasan dayanamazdım süt anne, sen olmasan bu sarayı bırakır dağlara kaçardım” der. Ayşe Hatun çocuğa: “Sen biraz büyü o zaman beraber kaçacağız” der. Antuan bunu duyar çok kızar ve kadının kellesinin vurulmasını emreder. Çocuk yalvarır; “süt annemi bırakın ne isterseniz yaparım” der.

Görüntü değişir. Yine zamanda bir sıçrama gerçekleşmiştir. Maria yaşlanmış, kızı İren büyümüştür. İren abisini göreceği için sabırsızlandığını söyler. Battal’ın oğlu bir prens olmuştur ve uzun zamandır yanlarında değildir. Battal’ın oğlu gelir. Babası bildiği Antuan, Battal’ın oğlunu şövalye tayin eder. “Umarım Hıristiyanlığa layık bir şövalye olursun” der.

Sahne değişir. Bahçede dolaşmakta olan İren ve Battal’ın oğlu konuşurlar. Battal’ın oğlu kendisini bu saraya ait hissetmediğinden yakınır. İren babasının davranışlarından dolayı olduğunu söyler. Battal boynundaki yara izinin sızladığından söz eder. Az ileride iplerle birbirine bağlanmış, şövalyeler tarafından kırbaçlanan Türk esirlerini görürler. Antuan esirleri kale yapımında çalıştırmaktadır. Türklerden biri Kumandan Vasilyos’a meydan okur. Battal’ın oğlu esiri çözmelerini söyler. Türk esir Vasilyos’u hırpalar. Sinirlenen Vasilyos esiri öldürmek isterken Battal’ın oğlu

engel olur. Türk esir: “Kim olduğunu bilmiyorum ama erkek adammışsın arkadaş” der Battal’ın oğluna. Battal’ın oğlu Türk esirin kaçmasına göz yumar. Türk esir: “Adım Kara Gülle arkadaş, bir gün bu borcumu öderim sana” der ve gider. Vasilyos Battal’ın oğluna: “Bunun hesabını babanız Antuan’a vereceksiniz” der. Antuan Battal’ın oğlunu cezalandırır. Esirlerin yanında çalışmaya mahkum eder. Bu esnada Prenses İrenle evlenmek isteyen biri vardır ve İren istememektedir. Babasına yalvarır fakat babası kızına; “sen karar veremezsin ben karar veririm” der.

Vasilyos Kara Gülle’nin izini kaybeden askerlere sinirlenir ve Kara Gülle gelmezse Bütün Türk esirleri idam edeceğini söyler. Bunun üzerine Battal’ın oğlu hapsedildiği yerden çıkıp askerleri etkisiz hale getirir. Battal’ın oğlu Türk esirleri kapatıldıkları yerden kurtarır. Battal’ın oğlu bunun üzerine yine hapsedilir. Kaçan Türk esirleri Kara Gülle ve adamları görür. Kara Gülle’ye olanları anlatırlar. Kara Gülle, Fatma’nın yıllar önce kaçırdığı Maria ve Antuan’ın oğludur. Bir Türk ve Müslüman gibi yetiştirilmiştir.

Antuan, büyücüye gider, oğlunun esirleri bıraktığını öğrenmiştir. Oğlunu yola getirebilmek için büyücünün birşeyler yapmasını söyler. Büyücü yıllar önce söylediği gibi: “Öleceksin, Battal’ın oğlu öldürecek seni” der ve Battal’ın oğlunu sihirli küreden gösterir. Antuan inanamaz, yıllarca kendi oğlu bildiği Battal’ın oğlunu öldüreceğini söyler.

Antuan, yıllar önce Battal’ın oğlunu öldürdüğünü söyleyen kumandandan ve karısı Maria’dan hesap sorar. Onlar gerçeği itiraf edince ikisini de öldürür. Bu esnada İren gelir ve gerçekleri öğrenir: “Sen babam değil bir katilsin” der. Antuan Vasilyos’a mektup yazarken İren yazılanları duyar, kardeşi bildiği Battal’ın oğlunun öldürüleceğini öğrenir.

Emri alan Vasilyos, Battal’ın oğlunu öldürmek için zindana girer. Battal askerleri etkisiz hale getirir. O sırada Antuan gelir ve herşeyi Battal’ın oğluna söyler. İren Battal’ın oğlunun öldürülmesine engel olmak istemektedir. Battal’ın oğlu saraydan kaçar. Yolda karşılaştığı bir kaç Türk, onu Rum zannedip yolunu keser. Kara Gülle gelip onu kurtarır ve Battal’ın oğlu ona herşeyi anlatır. Eğer Battal’ın oğluysa yıllar önce Battal Gazi tarafından taşa saplanan kılıcı oradan çıkarabileceğini söylerler. Battal’ın oğlu kılıcı çıkarır. İntikam yeminleri eder. Kara Gülle ve arkadaşları Battal’ın oğlunun önünde diz çökerler ve “önderimiz sensin” derler.

Antuan planlarına devam eder. Kaptan Markos’u çağırıp hem kızını evlendirmenin hem de Markos’un Battal’ın oğlunu öldürmesinin planlarını yapar. İren Battal’a mektup yazar yardımcısı Despina’dan Battal’a götürmesini ister. Despina İren’e ihanet etmiştir. Mektubu Antuan’a verir ve Antuan Battal’ın yerini öğrenmesini ister.

Battal, Fatma ve Kara Gülle konuşurlar. Fatma, Kara Gülle ve Battal’ın süt kardeş olduklarını söyler. Kara Gülle’yi de Battal’ın annesi Ayşe Hatun emzirmiştir.

Despina Battal’a mektubu ulaştırmak üzere ormana gelir. Gözleri bağlanarak ormanın içine gizlenmiş bir kapdan geçirilir. Mektubu Kara Gülle alır. Mektubu okur ve: “Battal benim kardeşim, yaralı haliyle gitmesin, ben gideceğim. Onun sevdiği kız benim bacımdır, onu kurtaracağım” der. Annesi bildiği Fatma’nın elini öper ve yola düşer. Kara Gülle Despina ile birlikte saraya ulaşır. İren’in odasına girip kendini tanıtır. İren onu görünce: “Sana inanıyorum kardeşim, hadi gidelim” der. Sanki kardeşi olduğunu hissetmiş gibidir. Antuan ve adamları odayı basar. Kara Gülle’yi konuşturmak için alırlar. İşkence yaparlar. Antuan kızgın demirleri Kara Gülle’nin vücuduna batırdığında İren de vücudunun aynı bölgesinde acı hissedip çığlıklar atar. Antuan duruma anlam veremez. Büyücü gelir ve onların kardeş olduğunu, Kara Gülle’nin gerçek oğlu olduğunu söyler. Antuan oğluna sarılır, Ardından İren de kardeşine sarılır. Antuan oğlunu bağlı olduğu yerden çözer ve Battal’ın yerini söylemesini ister. Kara Gülle: “Battal benim kardeşim, ben de Müslüman bir Türk’üm, senin gibi bir cani benim babam olamaz” der. Antuan oğlunu öldürecekken İren araya girer ve “beni de öldürmen lazım” der. Kara Gülle babası Antuan tarafından zindana kapatılır.

Battal ve arkadaşları saraya gelir. Muhafızları etkisiz hale getirdikten sonra zindanın yolunu tutarlar. Kara Gülle işkenceden bitap düşmüştür. Battal demir parmaklıkları eğerek Kara Gülle’yi çıkarmak için bir yol açar. Kara Gülle’yi kurtarır, Kara Gülle İren’in gerçekten kardeşi olduğunu söyler. Battal’dan İren’i Kaptan Markos’un elinden kurtarmasını ister.

Markos’un adamları gemide yapılacak kutlama için bir sahil kasabasını basar ve şarap ister. Battal ve arkadaşları oradadır. Adamlara haddini bildirip gemiye yüklenecek şarap fıçılarının içine kendileri girerler. Gemide uzun dövüş sahneleri yaşanır. Bu sırada Kaptan Markos Prenses İren’e saldırır. İren Battal’ın gelip

kendisini kurtaracağını söyler. Battal içeri girer. Kaptan Markos’u öldürür ve İren’i kurtarır. Battal, İren ve Battal’ın arkadaşları gemiden ayrılırken, mürettebattan biri Battal ve arkadaşlarını takip eder. Nerede gizlendiklerini görür.

Sahne değişir, davullu zurnalı halaylı bir düğün merasimi görülür. Fatma ana İren’i Müslüman yapar. “Bundan böyle senin adın Battal’ın annesinin ismi olacak, seni Ayşe diye çağıracaklar” der. Düğün biter, herkes çok eğlenmiştir, çok sarhoştur. Battal Ayşe Hatun’un yanına gider.

Kaptan Markos’un mürettebatındaki adam Antuan’a Battal ve arkadaşlarının yerini söyler. Battal’ın arkadaşları şarabın etkisiyle sızıp kalmıştır. Battal namaz kılar, Ayşe Hatun da dua eder. O sırada Antuan ve adamları gelip odayı basar. Battal namazına devam eder.

Battal ve adamları yakalanmışlardır. Saraya götürülürler ve kazıklarla dolu bir alana getirilirler. Antuan, Kara Gülle’den Battal’ı öldürmesini ister. Kara Gülle: “Elime bir kılıç verseler önce seni gebertirim” der babasına. Battal ve Zıpzıp ayaklarından bağlanır. Elleriyle arkadaşlarını tutmaktadırlar. Elleri kayarsa kazıkların üstüne düşen arkadaşları feci şekilde can verecektir. Arkadaşlarından biri düşer ve şehit olur. Battal, Kara Gülle’yi İren’in bulunduğu pencereye fırlatır, sonra da kendisini çözen Battal, diğer arkadaşı Zıpzıp’ı da kurtarır. Antuan sonunun geldiğini anlamıştır ve kaçmaya başlar. O klasik sahne yaklaşmıştır. Antuan burçlara doğru koşar. Battal peşindedir. Artık intikam çok yakındır. Battal’ın şövalyelerle dövüş sahneleri başlar. Battal önüne çıkan herkesi etkisiz hale getirmektedir. Atlamalar, zıplamalar, uzun sıçrayışlar, diğer filmlerde olduğu gibi bu filmde de olağanüstülükler hakimdir bu sahnelere. Bir yandan Kara Gülle, bir yandan İren yani Ayşe Hatun, diğer yandan da arkadaşları şövalyeleri tek tek öldürmektedir. Battal Antuan’ı yakalar. Bu kez düşmanı burçlardan aşağı atma olmayacaktır. Antuan kendi hazırladığı kazıklarla dolu ölüm çukuruna Battal tarafından atılır ve feci şekilde can verir. Battal, babasının, annesinin ve halkının intikamının alındığını söyler. Battal burçlara Türk bayrağını diker. Yanında da Ayşe Hatun adını alan İren vardır.

Şekil 33: Film Afişi, Battal Gazi’nin Oğlu, 1974

3.6.2. Filmde Kullanılan Semboller

Tarihi fantazya filmlerinin yapılmış olduğu yıllarda yaşanan Kıbrıs olayları ve Kıbrıs Barış Harekatının önemli olduğunu vurgulamıştık. Battal Gazi filmleri bu olaylar nedeniyle mesaj içeriklidir. “Rumlar bizi tehdit eder ve biz üstesinden geliriz” mesajıyla yüklü bu filmler, hem gerçek hayatta hem de fantezi dünyasında toplumsal rahatlama sağlamıştır. Dönemin etkileri bitince bu filmlere de ihtiyaç kalmadığı görülür. Battal Gazi filmlerinde Bizans adını duymayız fakat ima edilir ve Rum düşman Bizans’tır.

Ödipal çatışmada baba olarak değerlendirilen Şövalye Antuan, tüm kötü özellikleri üzerinde barındırır ve kötücül detaylarıyla netlik kazanır.

Battal Gazi’nin Oğlu filmi Battal’ın hiçbir insanın sağ kalmadığı bir savaş alanından Antuan’ın oklarıyla yaralanarak uzaklaşmasıyla başlar. Malatya’nın bütün erkekleri savaş alanında ölmüştür, geride yalnızca kadınlar ve çocuklar kalmıştır. Kadınlar çocuklarını büyütmek ve intikam almak için şehri terk eder. Battal şehri tek başına savunacaktır. Battal, giderken oğlunun boynuna ancak intikamı alınınca geçecek bir yara izi bırakır. Kendisini şehrin kapısına zincirletir, kılıcı elindedir.

Battal Gazi’nin Oğlu filmi bu sahneyle Dede Korkut Destanlarına da gönderme yapmaktadır. Antuan, kapıya zincirli Battal Gazi’yi öldürür. Battal son anda kılıcını havaya fırlatır ve düşen kılıç dik bir şekilde toprağa saplanır. Saplanmış kılıcı Antuan yerinden çıkarmaya çalışır fakat boşunadır. Kılıcı yerinden kimse çıkaramaz. Kılıcın saplanıp kalması, kimsenin çıkaramaması, yalnızca Battal’ın oğlunun kılıcı yerinden çıkarabilecek olması, İskandinav Mitolojisi’nden Baba Odin ve Oğlu Thor’un efsanesine gönderme yapar. Efsanede kılıç yerine Thor’un çekici vardır. Çekiç Thor’a üstün bir güç kazandırır. Tıpkı Battal’a ve Battal’ın oğluna kutsal sayılan kılıcın üstünlük kazandırdığı gibi. Efsanede iki cücenin ürettiği çekici Odin’in oğlu Thor’dan başkası kaldıramaz, tıpkı kılıcı Battal’ın oğlundan başka kimsenin kaldıramadığı gibi (“Thor Efsanesi”, 2018).

Antuan Battal’ın ölümü üzerine megaloman bir tavra bürünür: “Ben Antuan! Tanrının ve kullarımın önünde kendimi Anadolu toprakları üzerinde sonsuza kadar sürecek büyük Hıristiyan devletinin tek ve değişmez hakimi olarak ilan ediyorum” (Baytan, “Battal Gazi’nin Oğlu”, Film 1974).

Antuan’ın büyücüsü Türklerin Anadolu’nun yeniden tek ve değişmez hakimi olacağı haberini verir. Bu bilgiyle Türklerin kadim zamanlardan beri Anadolu’nun tek hakimi olduğunu öğreniriz. Kehanetler Battal’ın gelişini ve Antuan’ın, zorbalığın ve kötülüğün sonunun yaklaştığını haber verir. Bebek Battal’ın boynunda bir yara izi vardır ve ancak intikam alınınca geçecektir. Bu yara izi mühürdür. Mühür sembolüyle İslamiyet’e gönderme yapılır. İslamiyet’te mühürlü çocuk ve kurtarıcıyı Hz. Muhammed olarak tanıdık. Bebek Battal’da bulunan mühür, Türkleri, Müslümanları düşmanın elinden kurtaracak kahramanı sembolize eder.

Battal Gazi’nin Oğlu filminde, Ayşe Hatun, Battal Gazi’nin hem annesi hem de sevdiği kızın adıdır. (İren Müslüman olunca Ayşe adını alır). Ayşe Hatun ismi seri boyunca kullanılır. Sonsuzluğa uzanan bir anne olarak Ayşe Hatun’un, filmde evrensel anne ünvanını aldığı söylenebilir. Çünkü kahramanın sıradışı ve güçlü olabilmesi için cesur ve güçlü bir anneye ihtiyacı vardır. Ayşe Hatun Battal Gazi’nin Oğlu filminde bu ihtiyacı karşılamış, cesur ve kahramanca davranmış, Battal’ı yani kahramanı bebekken ve sonrasında hayatta tutmuş ve korumuş, kollamıştır.

Öte yandan Battal’ın tek bir annesi olmamıştır. Battal’ı doğuran Ayşe Hatun, ve onu nehir kıyısında bulan Maria, kolektifi simgeleyen bir anneler topluluğu olarak

Battal’ı yetiştirmişlerdir. Battal’ın babası kale kapısında şehit düşünce, Antuan, büyücüden, Battal’ın oğlu tarafından öldürüleceğini öğrenir. Tedbir olarak bütün Türk erkek çocuklarını öldürmek istemektedir. Malatya’dan kaçıp bir yerde saklanan ve çocuklarını korumaya çalışan kadınların izini bulur ve baskın yapar. Battal’ın bebeğini vermedikleri takdirde bütün erkek bebekleri öldüreceğini söyleyen askerler, kaçmaya çalışan bir kadının bebeğini öldürür. Kadın ölü bebeğiyle yine de kaçar. Sarnıçların arasında bebeğini emziren Ayşe Hatun’a kaçması için haber verir. Kendi bebeğini kurtaramamıştır. Battal’ın bebeğini yaşatmak için var gücüyle uğraşır. Kolektifi simgeleyen anneler topluluğuna Battal’ın bebeğini koruduğu için bu kadın da girer, kadın Fatma Hatun’dur. Bu kovalamaca, kaçış sahneleri fantastik bir maceranın göstergesidir.

Fatma Hatun’un uyarısı üzerine bu defa Battal’ın karısı Ayşe Hatun kaçmaktadır. Fantastik macera, kaçıp kovalamaca burada da söz konusudur. Askerler