• Sonuç bulunamadı

Erginlenme Süreci-Kahramanın Doğuşu

3.3. Battal Gazi Destanı Filminin Betimsel Analizi

3.3.3. Erginlenme Süreci-Kahramanın Doğuşu

Cafer kılıç ustası Hammer ile karşılaştığında, Hammer’in özellikleri Bizans’ın özellikleriyle benzeşmektedir. Hammer Bizans’ın elit tabakasındandır ve komutandır. Cafer’in babası Hüseyin Gazi’nin de hocasıdır. Babası Cafer’i Hammer’den öğrendikleriyle yetiştirmiştir. Hammer, tıpkı ödipal çatışmada tanımı yapılan baba gibi imrenilen, saygı duyulan, önde olan ancak yine de düşman olunan kişidir. Cafer, Hammer’le teke tek savaşta daha onu ilk gördüğü andan itibaren ona “ustam diye hitap etmektedir (Atıf Yılmaz, “Battal Gazi Destanı”, Film 1971). İlk olarak kılıç, gürz ve kargıyla yapılan ölümüne mücadele nihayet dostça yapılan güreş karşılaşmasına dönüşür. Mücadelenin güreş yapmaya dönüşmesi, babayı alt etmenin yolunun baba kadar güçlü görünmek olduğunu göstermeye çalışmak olarak ifade edilebilir. Baba kadar saygın olduğuna inanan çocuk babayı test ederek kendi gücünü sınar. Battal Gazi’nin narsistik kimliği olan Malatya Serdarlığına giden yol buradan geçmektedir.

Cafer’in aşık olduğu Bizans Prensesi Elenora’nın nişanlısı Delibaş lakaplı Şövalye Kiryos Alyon’la (Reha Yurdakul) yaptığı mücadele de önemlidir. Baba=otorite denklemine bakılarak ezen ve güçlü olan herkes baba türevini, ezilen babanın altında kurtarılmayı bekleyen kişi de anne türevini simgelemektedir (Özakkaş, 2004: 138).

Sahne gece vakti Cafer’e giderken Kiryos Alyon’a yakalanan Elenora'yla başlar. Hemen ardından Elenora’nın bakıcısı Rahibe İren (Melek Görgün) Alyon tarafından cezalandırılmaktadır. Rahibe çadırda bir yatağa yatırılmıştır. Alyon ise elinde kırbaçla küfürler ederek, “söyle prenses nereye gidiyordu” diye bağırmaktadır. Rahibe İren’in elbiseleri parçalanmış yarı çıplak kalmıştır. Her kırbaçta sesini son perdede yükselterek çığlıklar atmaktadır. Alyon askerleri çağırarak “Alın bu kahpeyi. Tanrıya adadığı mukaddes bekaretini Bizans ordusuna armağan ediyorum” demektedir. Dışarı çıkartıp götürdüklerinde, Battal İren’i askerlerin elinden kurtarır. İren, Elenora’ya yardım etmesini söyler. Hemen ardından aynı yatakta benzer bir sorgu sahnesi Prenses Elenora ile yaşanır. Alyon’un iğfal etmeye çalıştığı Elenora kendini öldürmekle tehdit etmesi karşısında “benim koynuma girmek ölmekten daha tatlı değil mi?” diyerek gülümser. Ancak bu fazla sürmez. Cafer çadıra girerek

Alyon'u maskara eder ve Elenora’ya “korkma geleceğim” diyerek oradan ayrılır (Atıf Yılmaz, “Battal Gazi Destanı”, Film 1971). Babadan artık eskisi kadar korkulmamaktadır, yine de babayla mücadele devam etmektedir.

Cafer kaçar, Alyon onu takip etmektedir. Kırk Bakire Tapınağına kadar takip sürer. Burası bir genelevdir. Kaçan Cafer, Alyon ile alay etmektedir, ona alaycı lakaplar takmaktadır. Bu esnada Cafer Hammer’in eğlendiği odaya girer, Hammer onu saklar. Sonra Hammer’in yanındaki kadın onları güç gösterisi yapmaya ikna eder. Cafer yine bir baba türeviyle mücadele etmektedir. Kışkırtan yine bir kadındır. Güreşirler, güreş için de bir şart koşarlar, kim kazanırsa diğeri kazanan kişinin dinini kabul edecektir. Güreşi Cafer kazanır. Dini bir müzik çalar ve Hammer Müslüman olur. Cafer İslam dinini kabul eden Hammer’e Ahmet Turani ismini vermiştir. Hammer de Cafer’e büyük, cesur, kahraman anlamları taşıyan Battal ismini vermiştir. “Bundan böyle adın Battal Gazi olarak anılacak” der (Atıf Yılmaz, “Battal Gazi Destanı”, Film 1971). Bu isimle kahramanın serüveni gerçek manada başlamış olur.

Şekil 27: Battal Gazi Destanı, Cafer-Elenora, 1971

Ödipal çatışma uzlaşmayla neticelenmiştir. Baba türevinin canavarlığı ve düşmanlığı sona ermiştir. Artık özdeşilmek istenen bir baba vardır. Hammer’in artık dost görülmesi, Bizans’ın da artık Türk dostu olabileceğini gösterir. Dilenciler Kralı

Hag aslında Bizans tahtının gerçek varisi Şövalye Hilaryon’dur ve Prenses Elenora’nın gerçek babasıdır ve sahte imparator Vasilias Leon’a karşı Battal ile aynı safta yer alır. Battal güçlenir.

Battal ve Ahmet Turani, Bizans’ın başkentine ulaşmak için yola çıkarlar. Yolda rahip cüppesi giydikleri görülür, bu babanın yasaklanan yüzüne özenmeyi temsil eder (Tura, 2005: 20). Bizans sarayına da Arap casusu kıyafetiyle girilir. İmparator Vasilias Leon ile bir mücadele yapılır ve Battal zindana atılır. Ahmet Turani dışarıdadır, Battal’ın yakalandığını öğrenince, Pazar yerindeki kalabalıkta bir hırsız yakalar ve “beni Hag’a götür” der. Dilenciler üzerinde hakimiyet kurmuş olan Hag, bir yer altı şehrinde yaşamaktadır. Hag aslında tahtı Vasilias Leon tarafından gasp edilen Şövalye Hilaryon’dur ve Battal’ın sevgilisi Prenses Elenora’nın da babasıdır. Ahmet Turani durumu ona izah eder ve yardım ister. Hilaryon Battal’ı işkence gördüğü zindandan kaçırmaya karar verir (Atıf Yılmaz, “Battal Gazi Destanı”, Film 1971).

Filmde Battal yeraltında, karanlık bir zindanda işkence görmektedir. “Büyülü eşikten geçişin bir yeniden doğum alanına geçme olduğu fikri, bütün dünyada balinanın karnı (ve kuyu, zindan vb. kapalı karanlık mekanların) rahim imgesiyle simgelenmiştir. Kahraman, eşiğin gücünü ele geçirmek ya da onunla uzlaşmak yerine bilinmeyenin içinde kaybolur ve ölmüş gibi görünür” (Campbell, 2000:107).

Battal kendisine yapılan işkenceden dolayı zindanda baygın düşer. Joseph Campbell’e göre mitolojik macera prensiplerinde yeniden doğmak gerekmektedir. Battal da gördüğü işkencelerle yeniden doğuşun simgelerini gösterecektir. İşkenceler aslında gücü ele geçirmek için bir kuluçka evresidir. Ahmet Turani ve Hilaryon kazdıkları tünellerle zindana ulaşırlar ve Battal’ı kurtarıp tünelden geçirirler. Battal için yeniden doğumun gerçekleştiği söylenebilir. Battal’ın işkence sonrası tüm kemikleri kırılmıştır. Onu tedavi etmek için Battal’ı havuza koymuşlardır ve ardından Battal’ın vücudunu çamurla kaplarlar. Battal bu haliyle bir mumyayı andırır. Babasının öcünü alması Malatya’yı ve Elenora’yı kurtarması için yeniden eski gücüne kavuşması gerekmektedir. Ayağa kalktıktan sonra Ahmet Turani’yle deneme güreşleri yaparlar. Fakat Battal hala eskisi gibi olamamıştır. Deneme güreşlerinin her birini Ahmet Turani kazanmaktadır. Battal her yenilgide acı duymaktadır ve mahcup olmaktadır. Battal Ahmet Turani’ye “Bana Battal adını sen

vermiştin. Ben artık bu ada layık değilim” der. İdeal kimlik ve ülküsel öz yıkılmıştır (Dereboy, 1993: 54-55). Elenora’ya “ben artık Battal değilim” diyerek veda eder ve arkadaşlarını bırakarak kaçar. Burada kimlik dağılmasından bahsetmek mümkündür. Ancak, Battal çabuk toparlanacaktır. Çünkü arkadaşları yakalanmıştır ve idam edileceklerdir. Kendisine haberi getiren adamla birlikte arkadaşlarını kurtarma operasyonuna girişir. Durumun acizliğini ve ne kadar zor olduğunu fark edecektir Battal ve bundan esef duyacaktır. Battal’ın yeniden eski kimliğine kavuştuğu görülür. Büyülü eşikten geçiş sağlanmış, Battal iyileşmiş, yeniden doğmuştur. Zindanları basıp, duvarlardan zincirleri kopartır, kafes parmaklıklarını kırar, Bizans askerlerini döver ve onlara haddini bildirir. Bunca aksiyondan sonra babayla uzlaşma sahnesine gelinir. Elenora’yı kurtarmadan önce Hilaryon’a, “Leon’u bana bırakacaksın, imparatorluk tacı senin Leon benim” der, Hilaryon da “anlaştık Battal kardeş” diye yanıtlar (Atıf Yılmaz, “Battal Gazi Destanı” Film, 1971).