• Sonuç bulunamadı

Battal Gazi’nin İntikamı Filminin Özeti

3.4. Battal Gazi’nin İntikamı Fiminin Betimsel Analizi

3.4.1. Battal Gazi’nin İntikamı Filminin Özeti

Film, Battal Gazi Destanı’nın devamı niteliğindedir. Film bir dövüş sahnesiyle başlar. Battal Gazi’nin bir çocukla, kılıçla dövüştüğü görülür. İlk sahneden kendi oğlu olduğu sezdirilmiştir. Çocuk babasına karşı kılıç sallarken kendinden emindir ve bir yandan da babasına övgüler dizmektedir. “Sıkı dur” diyen babasına meydan okur ve: “Sen sıkı dur Seyyit Battal Gazi, gerçek bir aslanın yavrusudur üzerine varan” der. Battal Gazi oğluna bildiklerini öğretmektedir. Elinde bir tepsiyle Ayşe Hatun görünür, onlara bakıp gülümsemektedir. Onları yemeğe çağırır, çocuk gitmek istemez, Battal Gazi oğluna yenilmiş gibi yapar. Çocuk; “bir gün gerçekten yeneceğim seni” der. Annesi kızar; “babaya el kalkar mı, ellerin taş olur” der. Çocuk babasına “sana elim kalkarsa tüm vücudum taş olsun” der. Olayların gidişatı hususunda ipucu verilmektedir.

Çanların çaldığı görülür. Görüntü Bizans İmparatorluğu’na geçmiştir. Siyah giymiş, haç çıkartan şövalyeler görülür. Bir sandık gelir. Sandıktan çıkan kostüm Alyon’a aittir. Şövalye Andrea, Alyon’un kardeşidir ve Seyit Battal Gazi ve Ahmet Turani’den intikam alacağına dair yeminler etmektedir.

Bir şölen alanı görülür. Çadırlar kurulmuş, eğlenceler yapılmaktadır. Erkekler güreş tutmakta, kadınlar izlemektedir. Seyit Battal Gazi ve ailesinin geldiği görülür. Şölen alanı onların gelişiyle şenlenir. Battal Gazi’ye bir haber gelir, Ahmet Turani, başının dertte olduğunu yazmıştır. Battal, eşi ve oğluyla vedalaşır, atına atlar ve uzaklaşır.

Atını koştururken aklına Hammer’in nasıl Ahmet Turani olduğu, nasıl müslüman olduğu gelir. Ahmet Turani’nin evine ulaştığında her yerin yakılıp

yıkılmış olduğunu görür. Bir ihtiyar, Battal’a, Ahmet Turani’nin yeniden Hristiyan olmayı kabul etmediği için asıldığını söyler ve eşinin çocuğunun başının da dertte olabileceğini, gitmesi gerektiğini söyler.

Müslümanlığın simgeleri vurgulanır. Hocanın ezan okuduğu görülür, o esnada kara şövalyeler köyü basıp herkesi öldürür. Kara şövalyeler her yeri yakıp yıkarken, paralel kurgu tekniğiyle atını koşturan Battal görülür, ardından yine paralel kurgu tekniğiyle şölen alanı görüntülenir. Kara şövalyeler şölen alanını basar ve herkesi kılıçtan geçirir. Battal’ın eşini ve oğlunu yanlarına alırlar. Battal şölen alanına geldiğinde herkesin öldüğünü görür. Saklanan kara şövalyeler ortaya çıkar ve Battal’a saldırırlar. Battal hepsiyle dövüşür ve tek başına etkisiz hale getirir. Karısının ve oğlunun Bizans sarayına götürüldüğünü öğrenir.

Andrea, Bizans sarayında Ayşe’ye yani Elenora’ya tekrar Hristiyan olması için eziyet eder. Ayşe, Andrea’nın yüzüne tükürür. Bu esnada Battal saraya gizlice girer ve Kara şövalyeleri tek başına etkisiz hale getirmeye başlar. Ayşe, Andrea tarafından kırbaçlanmaktadır. Battal onları bulur ve karısını kurtarır. Andrea’nın elini keser. Andrea tuzak kurmuştur ve Battal’ın üzerine bir kafes kapatır; “Şimdi elime geçtin, ölümlerden ölüm beğen” der.

Sahne değişir. Battal Gazi bir kazığa bağlanmıştır. Karşısına Ayşe getirilir. Andrea: “Elenora, sana son bir şans veriyorum yeniden Hristiyanlığı seçersen ve benim karım olursan canını bağışlarım” der. Ayşe; “Benim tek bir dinim var o da İslam, tek bir kocam var o da Battal Gazi’dir” der. Ayşe çarmıha gerilir ve Battal’ın gözleri önünde yakılır. Battal engel olmaya çalışır fakat Ayşe çoktan yanmıştır. Battal; “Beni de öldürün” der. Andrea; “Sen binlerce kişiyi müslüman yaptın ben de oğlunu hristiyan yapacağım ızdırap içinde kıvranacaksın” der.

Battal’ın oğlu Ali kırıp dökmektedir. Bizans askerlerine saldırır. Askerler de çocuğu döver. Andrea gelir ve çocuğun küçükken Bizans sarayından kaçırıldığını, kardeşi Alyon’un oğlu olduğunu söyler. Çocuğa bir madde koklatırlar ve hipnotize ederler. Battal’ın can düşmanı olduğunu öğretirler.

Sahne değişir. Battal, diğer köleler gibi taş ocağında çalışmaktadır. Şövalyeler, işçilere eziyet etmektedir. Battal kırbaçlanan bir ihtiyarı kurtarır. Ardından Battal’ı kırbaçlamaya başlarlar. Andrea Battal’ı alır ve Hristiyan olan oğlunu gösterir. Zamanın geçtiğini ve Ali’nin büyüdüğünü görürüz. Battal her gün

aynı işkenceyi çekmektedir. Her gün haç çıkartan ve Battal’ı öldürme yeminleri eden oğlunu görüp perişan olmaktadır.

Mahzende gizlice tünel kazan işçiler görülür. Battal isyan eder. 8 senedir her gün Hristiyan olan oğlunu gösterdiklerini ve dayanamadığını söyler. Köle işçiler tünelin sonuna geldiklerini kaçacaklarını umudunu kaybetmemesi gerektiğini söyler.

Ali kılıç derslerine devam eder. Babasının intikamını alacağını söyler. Paralel kurgu tekniğiyle görüntü mahzene gelir ve tünelin 3 yıl daha bitmeyeceğini söylerler. Battal istan eder. Kapıdaki nöbetçi, zindandan yalnızca ölülerin çıkabileceğini söyler. Mahzenin en yaşlısı Musa bir plan yapar, zindandan ancak ölülerin çıkabildiğini, bir ölüye ihtiyaçları olduğunu söyler ve kendini feda eder. Ölülerin çuvala koyulup nehre atıldıklarını bilir. Çuvala Battal’ın girmesini söyler ve kendini bıçaklar. Battal çuvala girer ve onu nehre atarlar. Nehirden çıkar, kurtulmuştur. O sırada Bizans askerlerine saldıran bir Türk görür ve onun peşine düşer. Bizans askerlerini tepeler ve kendisine bir yardımcı bulmuştur. Battal yardımcısıyla taş ocaklarına baskın yapar. Bizans askerlerini etkisiz hale getirir. İşçi köleleri kurtarır. Aralarından Müslüman olmak isteyenleri Müslüman yapar.

Andrea Battal’ın bulunup getirilmesi emrini verir. Battal Türk köylerindeki Müslümanları kurtarır ve Bizans askerlerini etkisiz hale getirir. Bizans askerlerinden biri yaşlı bir Müslümanı çizmelerindeki kanı yalayarak temizlemeye zorlar. Battal gelir ve Müslümanlığı ayaklar altına almaya çalışan Bizans askerine dersini verir. Bizans askerine ihtiyarın bastığı toprağı yalatır.

Paralel kurgu tekniğiyle görüntü Andrea’ya geçer ve bir ziyafet vermektedir. Ziyafette nişanlısı Prenses Anjela’nın geleceği haberi verilir. O esnada küplerin içine bindirilmiş Bizans askerleri tepeden yuvarlanır ve ziyafetin orta yerine düşerler. Askerlerden birinin boynunda Battal’dan mesaj asılıdır. Battal yoldan geçen bir Bizans askerini yakalar ve oğlunun kalede olduğunu öğrenir. Kaleye gider. Battal kaleye tırmanmaya çalışırken Bizans askeri tarafından okla yaralanır ve yere düşer. Yaralı haliyle kendisine saldıran Bizans askerlerini öldürür. Battal’ın arkadaşı gelir ve Battal’ı alır. Onu ata bindirip gönderir. Arkadaşı yakalanır. Battal bir handa gizlenirken yanlışlıkla Prenses Anjela’nın odasına girer. Prenses Anjela, Ayşe’ye yani Elenora’ya çok benzemektedir. Battal çok şaşırır. Anjela Battal’ı saklar. Andrea gelir ve Anjela’yı alır sarayına götürür. Arkadaşları handa saklanan Battal’ı alır ve

yaralarını iyileştirmek için götürürler. Yolda birtakım kaçıp kovalamacalar ve Bizans askerleriyle dövüşmelerden sonra Battal’ı nehre bırakan arkadaşları, askerler tarafından yakalanır ve Andrea’nın karşısına çıkarılırlar. Andrea, Battal gelmezse tüm Türk ve müslümanları çarmıha gereceğini söyler. Nehir kıyısına vuran Battal Gazi’yi bir dede ve torunu bulup iyileştirirler. Battal’ı arayan Bizans askerleri dede ve torununa saldırır, o sırada Battal çıkar ve askerlere haddini bildirir.

Sahne değişir, Andrea, Battal’ın arkadaşlarını kazığa bağlar. Battal, odun getiren arabanın altına saklanır ve içeri girer. Yakılmak üzere olan arkadaşlarını kurtarır ve askerleri etkisiz hale getirir. Andrea, Anjela’yı meydanda bırakır ve kaçar. Battal’ın arkadaşları Anjela’yı bulur ve kullanabileceklerini düşünürler. Battal buna engel olur ve Prenses’in babasının sarayına kadar güvenliğini sağlayacaklarını söyler. Prenses’e oğlundan bahseder. Prensesten, saraya gidince oğlunu bulup onu çok sevdiğini söylemesini rica eder. Prenses saraya gidince Battal’ın oğluna olanları anlatır ama oğlu gerçekleri inkar etmektedir.

Andrea’nın yardımcısı rahibe Anjela’nın Battal’ı sevdiğini anlar ve onlara bir tuzak kurar. Anjela Battal’ı, rahibenin sözüyle kaleye getirir. Kadın Battal’ı zindana kapatır. Battal Anjela’nın kendisine ihanet ettiğini düşünmektedir. Bu esnada Battal’ın arkadaşları dışarıda Battal’ı kurtarmak için plan yapmaktadırlar.

Andrea, Prenses Anjela’yı zincire vurur ve Anjela’nın gözleri önünde babasını öldürür. Andrea, Battal’ın oğlunu Battal ile vuruşmak için hazırlar. Alyon’u babası zanneden Ali, babasının intikamı için yeminler eder. Battal’ın arkadaşları bu esnada kadın kılığına girerek kaleye girerler. Battal ve oğlu karşı karşıya getirilir. Oğlunun yüzü kapalıdır, başında bir miğfer vardır. Battal ve oğlu kılıçla dövüşür. Miğfer düşer ve Battal oğlunu tanır. Oğlu Battal’ı öldürecekken kolu taş kesilir. Ali annesinin sözlerini hatırlar ve Battal’ın babası olduğunu anlar, sarılırlar. Kara şövalyelere saldırırlar. Battal’ın arkadaşları da gelir. Battal her filmde olduğu gibi uçar, havada takla atar ve askerleri dize getirir. Bu kez tek başına değildir, oğlu ve arkadaşları da destek olur. Battal’ın arkadaşlarından biri Anjela’yı da kurtarır. Tarihi aksiyon filmlerinin sonlarından alışık olduğumuz gibi kötüler hep kalenin burçlarına kaçar. Andrea da burçlara kaçmıştır. Uzun dövüş sahnelerinden sonra Battal Andrea’yı ve askerleri öldürür. Oğluna bir sancak verir ve oğlu sancağı kalede dalgalandırır. Battal, oğlu, Battal’ın arkadaşları ve Anjela oradadır ve birbirlerine bakıp gülümserler.

3.4.2. Filmde Kullanılan Semboller

Battal Gazi’nin İntikamı filminde senaryo, aksiyona ve gösteriye dayanır. Müslümanlık vurgusu ön plandadır. Erotizm hiç yoktur. Bunlar birer mit anlatımıdır ve sembol olarak değerlendirilebilir. Battal Gazi’nin İntikamı filminde, bütün seriye egemen olan ödipal çatışma, filmde hep gündemde kalır.

Battal Gazi’nin İntikamı daha ilk sahnesinde ödipal çatışma üzerine kurulu Battal Gazi Destanı filminin bıraktığı yerden, baba oğul vuruşmasıyla, başlar. Battal sürekli geri çekilirken görünmeyen bir el sürekli kılıç darbeleri indirmektedir üstüne. Kamera geniş plana alınca bunun Battal’ın 7-8 yaşındaki oğlu Ali olduğunu görürüz. Kılıç talimi yapmaktadırlar. İkisi çatışırken birden anne ortaya çıkar, Ayşe Hatun (Meral Zeren). Annenin sahneye girmesiyle ödipal üçgen tamamlanır. Çocuk, anne ve anneye gitmek için asılması gereken baba olmak üzere üçlü bir sistemdir bu. Sistem tamamlandığı için ödipal kompleks otomatikman harekete geçer: Ali annesine hitaben der ki “Göreceksin bak anne bir gün babamdan daha kuvvetli, daha usta

olacağım o zaman böyle yalancıktan değil sahiden pes dedirteceğim ona” (Baytan, Battal Gazi’nin İntikamı, Film: 1972).

Sistem otomatik çalışmasına devam eder ve anne bu iddia karşısında babanın adına (bütün medeniyetin ve insanlığın böyle bir mücadelede babanın safında oldugu uyarısı) gönderme yapar: Ayşe Hatun hemen çocuğu azarlar ve eğer böyle bir şeye teşebbüs ederse Tanrın elini taş edeceğini söyler. Bir diğer ilgi çeken detay da oğlunun Battal’a baba diye hitap etmesi yerine ismiyle seslenmesidir. Bu daha sonra gelecek olan yabancılaşmanın ve ayrışmanın şimdiden başladığına işaret eden bir göstergedir.

Battal Gazi ailesiyle mutlu yaşantısına devam ederken diğer yanda kötü planlar yapmakta olan düşman harekete geçmiştir. Kutsal Şövalye Andrea, “elimizdeki bu kutsal kılıçlar Anadolu’da kesilmemiş tek bir baş kalmayıncaya kadar kınlarına girmeyecek” der (Baytan, Battal Gazi’nin İntikamı, Film: 1972). Kardeşi Kiryos Alyon’un intikamını almak ve Hıristiyanlığı yüceltmek için yemin eder. Kutsallık, filmdeki kötü adamlar tarafından sıkça kullanılmaktadır. Kutsallık bir semboldür. Kutsal Şövalyeler, kutsal kılıçlar, kutsal azizeler, kutsal haçlar gibi. Kutsallık sembolik olarak filmde kötülük çağrıştırır. Şövalyeler kutsaldır ama gerçekte tecavüz/katliam sahneleriyle aksini görürüz. Kılıçlar kutsaldır fakat kadın ve çocuk demeden tüm masumları katleder. Filmde kutsal diye nitelendirilen şeyler, kutsallıktan çok uzaktır. Düşman büyüklüğünü ve kötülüğünü ne kadar gösterirse kahramanın zaferi de o kadar büyük olur.

Andrea bir baskınla Türk köylerini talan eder, Ahmet Turani’yi öldürür ve Malatya Beyi’nin şölen alanına düzenlediği baskınla Battal’ın oğlu Ali’yi ve karısı Ayşe Hatunu kaçırır. Şövalye Andrea, Ayşe Hatun’un hem dinini değiştirmek istemektedir hem de onu karısı yapmak istemektedir. “Haç çıkar Elenora tövbe et, dinine dön, benimle evlen o zaman seni tanrı da affeder ben de” der (Baytan, Battal Gazi’nin İntikamı, Film: 1972). Ardından bir kırbaçlama sahnesi gelir. Kırbaçlanan kadın çığlık atar fakat elbiseleri yırtılmaz. Çünkü o Battal’ın karısıdır. Ardından Battal kulelere tırmanarak içeri girer ve Andrea’nın Ayşe Hatunu kırbaçladığı elini keser. Kol kesme, sembolik bir hadım etme sahnesidir. Ardından Andrea Battal’ı kafese kapatır.

Kafese atılan Battal, sonrasında zindana atılacaktır. Zindan, hapis, sembolik olarak ana rahmine dönüşü simgeler. Buradan kurtuluş mümkün değildir, yalnızca ölüm benzeri bir tecrübeyle gerçekleşir. O ölüm aslında yeni bir hayatın başladığı doğum anıdır.

3.4.3. Erginlenme Süreci-Kahramanın Doğuşu

Önünde uzanan macera için şu anki olgunluğu yeterli olmayan kahraman erginlenme sürecine girmelidir. Bu durumlarda “kahraman çağdaş bir insan olarak ölmüştür; fakat ebedi insan -mükemmelleşmiş, özgül olmayan, evrensel insan- olarak yeniden doğmuştur (Campbell, 2000: 30).

Battal zindandan kurtulurken tüm insanlığı kurtaracak olan evrensel bir kahraman olduğu mesajı verilir.

Filmin akışı içinde en son Battalın yakalanışından sonra bir ağaca bağlanması gelir. Ayşe Hatun ise çarmıha gerilerek yakılmak istenmiştir. Hristiyanlığa geçmesi için son bir şans verilir fakat o kelimeyi şahadet getirir. Çarmıha gerilip yakılır. Ayşe Hatunun ölümüyle ödipal üçgen, anne baba çocuk üçgeni kırılmış olur. Çatışma devam eder ve daha narsist bir düzlemde ilerler. Narsist çatışmada sadece otoriteyi aşarak varolma arzusu vardır. Her ne kadar Meral Zeren, daha sonra Anjela olarak yeniden dirilse de ödipal çatışma değil, narsist bir çatışma mevcuttur.

Battal, Hristiyan olan ve Aris adını alan oğlunu, her gün haç çıkarırken görmeye zorlanır. Battal; “Sekiz senedir her gün bu işkence. Öldürseler de kurtulsam, bıktım artık. Gözlerimi oysalar da kurtulsam, görmesem” der (Baytan, Battal Gazi’nin İntikamı, Film: 1972). Battal oğlunu kendi gibi göremeyecektir. Kendi gibi olmayışı onu kahreder ve narsistik şişinme kendini gösterir.

Battal zindandan çıkmalı ve oğlunu kurtarmalıdır. Esirlerin senelerce uğraşıp kazdıkları kaçış tüneli sert bir kaya yüzünden aşılamamaktadır. Üç yıla daha ihtiyaçları olduğu belirtilir. Battal bu zamanın çok uzun olduğunu ve hemen birşeyler yapılması gerektiğini söyler. Nöbetçi alaylı bir ifadeyle zindandan sadece ölülerin çıkabileceğini söyler. Battal’ın zindandaki arkadaşları ölü üretme işlemlerine başlarlar. Musa Baba elindeki kazığı karnına batırarak, Battal’a çuvala girip kaçmasını ve vatanı kurtarmasını söyler, hayatına son verir. Battal’dan beklediği, insanlığı kurtarmasıdır. Evrensel söylem burada devrededir. Ardından nöbetçi “ölü var” diyerek çağırılır. Nöbetçi ölüyü koymaları için çuval verir, çuvala Battal girer. Çuval içindeki Battal nehre atılır. Ölüm ve nehre atılma, nehirden çıkma ve yeniden doğum kahramanın erginlenme süresinin bir parçasıdır. Nehirden çıkan Battal, karşılaştığı bir Türkle beraber Bizans askerlerini öldürür. Yine karşılaştığı Türkle beraber taş ocaklarını basar ve köleleri kurtarır. Kölelerden bazıları Müslüman olup Battal’ın mücadelesine katılır. Şövalyeler köyleri basarak Battal’ın yerini söylemeyenleri yakar, öldürür. Battal yetişir ve onları kurtarır. Battal yaralanır, yaralandıktan sonra Prenses Anjela ile karşılaşır ve Ayşe Hatun’a benzerliğinden dolayı gözlerine inanamaz. Anjela Battal’ın saklanmasına yardım eder. Andrea Anjela ile evlenmek istemektedir fakat Anjela Battal’a aşık olacaktır.

Battal’ın arkadaşları yaralı Battal’ı bir sala koyup nehre salarlar. Nehir kıyısında bir dede ve torunu Battal’ı bulur ve iyileştirirler. Erginlenme gerçekeşmiş, kahraman iyileşmiş, kahraman adeta yeniden doğmuştur.

3.4.4. Düşmanı Yok Etme Ya da Düşmanla Uzlaşma

Battal’ın yakalanması için son çare olarak tüm Türk esirleri Amuryan Kalesine toplayan Andrea, eğer Battal üç gün içinde gelmezse bütün esirleri

yakacağının haberini çıkarır. Üçüncü günün sonunda Battal tek başına kaleye saldırarak Amuryan Kalesini ele geçirir. Battal’ın arkadaşları destek için gelmiştir. Prensesi görürler ve onunla alay etmeye başlarlar, onu sözle taciz etmeye çalışırlar. Battal gelip prensesi kurtarır. Prenses Battal’a bir kez daha hayran olur. Tüm dünya kadınları yalnız Battal’dan hoşlanır gibi bir mesajla karşılaşırız. Narsistlik burada da devreye girer.

Battal, oğlunu kurtarmak için Andrea’nın bulundugu kaleye baskın yaptığında pusuya düşürülür. Yakalanan Battal, babası olduğundan haberdar olmayan oğlu ile bir arenada teke tek düelloya zorlanır. Artık Aris adını almış Ali’nin başında miğfer vardır ancak Battal onu gözlerinden tanır. Daha fazla dövüşmeyi reddeder. Sahne kritiktir zira artık Battal’ın safını tutan Prenses Anjela ihanetle suçlandığından yakanlanmış ve ağzı bağlanarak dövüşü izlemek üzere bir çarmıha zincirlenmiştir. Ödipal üçgen yine kurulmuştur. Annenin gözleri önünde baba oğul çatışmaktadır. Battal dövüşmeyi bırakır. Oğlu tam ona ölümcül ve son darbeyi indirecekken kolu taş olur. Aris o an geçmişi anımsar ve annesinin “babaya kalkan el taş olur” sözünü hatırlar. Ali olduğunu hatırlar. Gözyaşlarıyla babasına sarılır ve Battal’ın getirdiği kelimeyi şehadeti tekrarlayınca eli çözülür.

Bundan sonraki çatışma sahnesi kalenin ele geçmesiyle sonuçlanır. Kötü adam yine kaçmaktadır. Kötü adam yine kuleye kaçar. Battal yine iple kuleye tırmanır. Battal Andrea’yı öldürür. Düşman yok edilmiştir.