• Sonuç bulunamadı

2.6. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.6.4 Sanal Zorbalıkla Başa Çıkmaya İlişkin Yurtdışında Yapılan

Bu bölümde sanal zorbalıkla başa çıkmaya ilişkin yurt dışında yürütülen çalışmalar özetlenmiştir.

Yaşları 15 ile 19 arasında değişen 20 ergenle yüz yüze mülakata dayalı olarak gerçekleştirilen nitel bir çalışmada ergenlerin kullandıkları sanal zorbalıkla başa çıkma stratejileri tespit etmeye çalışılmıştır (Parris ve diğerleri, 2012). Öğrencilere sanal zorbalıkla karşılaştıklarında ya da karşılaşmaları durumunda ne tür başa çıkma stratejilerini kullandıkları sorulmuştur. Çalışma sonunda araştırmacılar üç temel temaya ulaşmışlardır. Bunlar; reaktif başa çıkma, önleyici başa çıkma ve başa çıkmanın olmadığına inanma şeklindedir. Reaktif başa çıkma temasının altında kaçınma, kabul etme, şakaya alma (yapılanı şaka olarak kabullenme), sosyal destek arama alt temaları yer alırken; önleyici başa çıkma temasının altında birisiyle konuşma ve yardım isteme ile sanal ortamda güvenliği artırma ve farkındalık sahibi olma temalarının olduğu ifade edilmiştir. Bunun yanında öğrencilerin bir kısmının sanal zorbalık karşısında başa çıkmaya ilişkin herhangi bir stratejinin olmadığına inandıkları görülmüştür (Parris ve diğerleri, 2012).

Yaşları 18 ile 24 arasında değişen üniversite öğrencisi 69 sanal mağdur üzerinde yaşadıkları mağduriyet sonrası başa çıkma stratejileri üzerine bir çalışma gerçekleştirilmiştir (Schenk ve Fremouw, 2012). Çalışmaya katılanların 50’si kadın, 19’u erkektir. Cinsiyete göre en çok kullanılan sanal zorbalıkla başa çıkma stratejilerinin neler olduğu incelenmiştir. Araştırmada erkek katılımcıların sırasıyla birisine söyleme, arkadaş ya da akranlarından kaçınma, misilleme yapma, alkol ya da madde kullanma ve sanal zorbalık olayını durdurmaya çalışma gibi başa çıkma mekanizmalarını kullandıkları görülmüştür. Kadın katılımcılarda ise sırasıyla birisine söyleme, arkadaş ya da akranlarından kaçınma, internet ya da mobil cihazlarını kullanmaktan kaçınma, misilleme yapma, sanal zorbalık olayını durdurmaya çalışma gibi stratejileri kullandıkları bulunmuştur (Schenk ve Fremouw, 2012). Bu sonuçlara bakıldığında her iki cinsiyetteki katılımcıların da işlevsel olmayan başa çıkma stratejilerini daha yoğun kullandıkları görülmektedir.

75

Lise düzeyinde eğitim veren bir okulda çalışan 66 öğretmen üzerinde yürütülen bir çalışmada sanal zorbalıkla başa çıkma ve mücadele konusundaki düşünceleri incelenmiştir (Stauffer ve diğerleri, 2012). Katılımcı öğretmenlerin %25’i sanal zorbalığın olumsuz ektileri olmadığına, hayatın bir gerçeği olup hayata hazırlayıcı bir takım olaylar olarak görmektedirler. Öğretmenlerin yaklaşık %42’si Okulda sanal zorbalığı önlemeye yönelik resmi bir önleme programının yer alması gerektiğini belirtmişlerdir. Bunun yanında sanal zorbalıkla başa çıkmada ebeveyn katılımının sağlanması ve öğrencilere sanal zorbalığın olası olumsuz sonuçları hakkında bilgilendirme çalışmaların yapılması gerektiğini ifade etmişlerdir (Stauffer ve diğerleri, 2012). Çalışma sonunda araştırmacı özellikle okul yöneticilerinin öğretmenlerin uygulanan önleme ve başa çıkma programlarına katılım konusunda motive etmesinin önemli olduğunu ifade etmektedir.

11 ve 12 yaşlarındaki Alman ergenler üzerinde yürütülen çalışmada ise ergenleri sanal mağdur, sanal zorba/mağdur ve sanal zorbalığa karışmamış kişiler olarak kategorileştirerek başa çıkma davranışları incelenmiştir (Völlink, Bolman, Dehue ve Jacobs, 2013). Çalışma sonucunda sanal mağdurların sanal zorba/mağdur ile sanal zorbalığa bulaşmamış olanlara kıyasla daha çok duygu odaklı başa çıkma stratejilerini kullandıkları bulunmuştur. Bunun yanında günlük stres olaylarına karşı kullanılan başa çıkma mekanizmalarının sanal mağduriyet anında da kullanıldığı, dolayısıyla sanal mağdurların günlük depresif tepkiler yaşadıkları ve bu depresif tepkilerle başa çıkmak için daha çok duygu odaklı başa çıkma stratejilerine başvurdukları görülmüştür (Völlink ve diğerleri, 2013). Araştırmacılar elde edilen sonuçlara göre sanal mağduriyet karşısında etkili başa çıkma stratejilerinin kullanılmasının ön koşulu olarak, günlük stres olaylarına karşı etkili başa çıkma davranışlarının öğretilmesini göstermektedir. Dolayısıyla öğrencilere günlük yaşam içinde karşılaştıkları stres verici yaşantılar karşısında başa çıkabilecekleri ve ayakta kalabilecekleri stratejilerin kazandırılması önemli görülmektedir.

Jacobs, Dehue, Völlink ve Lechner (2014) üç aşamalı bir şekilde Delphi tekniğini kullanarak etkisiz sanal zorbalıkla başa çıkma stratejileri ile etkili başa çıkmadaki faktörleri tespit etmeye yönelik bir çalışma yürütmüştür. Delphi tekniği bir sorun alanı ya da ihtiyaç konusunda uzmanların görüşlerini uzlaştırma esasına dayalı olarak

76

yürüttükleri bir tekniktir (Skulmoski, Hartman ve Krahn, 2007). İlk aşamada bir grup uzman tarafından 115 adet sanal zorbalıkla ilişkili ve etkili olabilecek değişkenler hazırlanmıştır. Hazırlanan bu maddeler ikinci aşamada sanal zorbalıkla ilgili çalışan 70 uzmana değerlendirilmek üzere gönderilmiş ve çeşitli ülkelerden olmak üzere uzmanların %36’sı geri dönüş yapmıştır. Daha sonraki üçüncü aşama öncesi alan uzmanlarından oluşan araştırmacı grupla birlikte uzmanlardan gelen geri bildirimler değerlendirilmiş gerekli revizyonlar yapılmıştır. Üçüncü aşamada ise daha önce gönderilen uzmanların bir kısmının da içinde olduğu 45 uzmana son şekli gönderilmiş ve değerlendirilmesi istenmiştir. Uzman değerlendirmeleri sonucunda etkisiz başa çıkma stratejileri olarak şu stratejiler ön plana çıkmıştır: başa çıkma stratejilerini bilmeme, duygu odaklı ve pasif başa çıkma stratejilerini kullanma, düşük sosyal beceriler, düşük çatışma çözme becerisine sahip olma, daha önce de sanal ya da geleneksel mağdur olma, kendini izole etme, düşük iletişim becerisine sahip olma, toplumdaki düşük kontrol ve takibin olması, yetersiz ebeveyn ve akran desteği, zorbalığı önleme politikalarının yetersizliği, olumsuz ebeveyn tarzları, toplumdaki şiddet algısı, tanıkların zorbalığa yönelik tutumları olarak uzmanlarca sıralanmıştır. (Jacobs ve diğerleri, 2014).

Sanal zorbalıkla başa çıkmada kullanılan stratejilerin etraflıca incelendiği bir diğer çalışma ise Raskaushas ve Huynh (2015) tarafından yapılan derleme çalışmasıdır. Sanal zorbalıkla ilgili başa çıkma stratejileri üzerinde doğrudan ya da dolaylı bir şekilde duran 19 çalışma incelenmiştir. İnceleme sonucunda sanal mağdurların en işlevsel geleneksel başa çıkma stratejileri olan sosyal destek arama ve kaçınma olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca çevrimiçi ya da teknik çözüm içeren stratejilerin de oldukça etkili yöntemler olduğu belirtilmektedir. Ancak çok az gencin bu etkili stratejileri kullanmayı denediği, çünkü bu stratejileri nasıl kullanacaklarına ilişkin yeterli bilgilerinin olmadığı ifade edilmiştir (Raskaushas ve Huynh, 2015).

Üniversite öğrenimine devam eden 18-25 yaş aralığındaki gençlerin sanal zorbalıkla başa çıkmada kullandıkları stratejileri tespit etmek amacıyla 282 öğrenci üzerinde çalışma yürütülmüştür (Orel ve diğerleri, 2017). Öğrencilere yaşadıkları ya da yaşamaları halinde sanal zorbalık karşısında hangi başa çıkma stratejisini kullanacakları sorulmuş ve teknolojik başa çıkma stratejileri ön plana çıkmıştır. En

77

çok başvurulan strateji engelleme (blocking) olarak görülmüştür. Bunu sırasıyla riskli sanal ortamlardan uzaklaşma, zorbalık yapmayı durdurmasını söyleme, arkadaşlarından yardım isteme, görmezden gelme ve diğerleri şeklinde devam etmektedir. Çalışmadaki ilginç bulgular ise sanal mağduriyet yaşayanlarla yaşamayanlar arasındaki karşılaştırmalarla ilgilidir. Mağdur olanlar en çok engelleme stratejisini kullanırken mağdur olmayanlar bu stratejiye şüpheli bakmakta ve çok işlevsel bulmamaktadırlar (Orel ve diğerleri, 2017). Mağdurlarla mağdur olmayanlar arasında anlamlı bir farklılığın olduğu diğer bulgu ise sanal mağduriyet karşısında üniversite yönetiminden ya da öğretim üyelerinden yardım isteme konusundadır. Mağdurlar öğretim üyelerinden daha fazla destek ve yardım istedikleri görülmüştür. Araştırmacılar bu durumu daha küçük yaşlardaki öğrencilerin akranlarıyla arasının bozulmasından ya da akran baskısından kaynaklanan kaygıdan dolayı öğretmenleriyle paylaşmak istememelerine karşın yaşça daha büyük ve olgun olan üniversite öğrencilerinin böyle bir kaygı yaşamamalarına bağlamıştır (Orel ve diğerleri, 2017).

Ortaokul düzeyinde öğrenim gören Çin asıllı Honkong’lu ergenlerin sanal zorbalıkla başa çıkma davranışlarının incelendiği bir diğer güncel çalışmada yalnızca sanal mağdur öğrenciler çalışmaya dahil edilmiştir (Chan ve Wong, 2017). Katılımcılar pasif sanal mağdur ve saldırgan (agressive) sanal mağdur olarak iki kategoride toplanmıştır. Pasif mağdurlar sanal mağduriyete uğramalarına karşın sanal zorbalık yapmayanları ifade ederken, saldırgan mağdurlar hem sanal zorba olup hem de sanal zorbalık yapan bireyleri ifade etmektedir. Çalışma sonucunda elde edilen bulgulara göre saldırgan mağdurlar pasif mağdurlara kıyasla daha çok saldırganca başa çıkma stratejilerini kullanmaktadırlar. Cinsiyet açısından bakıldığında pasif mağdurların kullandıkları başa çıkma stratejileri cinsiyete göre değişmezken, saldırgan mağdurlarda erkeklerin kızlara kıyasla saldırganca ve aktif başa çıkma stratejilerini kullanırken, pasif başa çıkma stratejisini kızların erkeklerden daha fazla kullandıkları bulunmuştur. Bunun dışında aileden, ebeveynden ya da okul personelinden yardım istemeyi ifade eden aktif başa çıkma stratejisinin yaşla birlikte arttığı ve erkek öğrencilerin kızlara kıyasla bu stratejiyi daha fazla kullandıkları görülmüştür (Chan ve Wong, 2017).

78

Sanal zorbalıkla başa çıkma stratejilerine ilişkin yurtdışında yapılan çalışmalar incelendiğinde, katılımcıların sanal zorbalıkla başa çıkmada hangi stratejileri kullandıklarını tespit etmeye yönelik olduğu görülmektedir. Dolayısıyla çalışmalar deneysel temelli müdahale çalışmalarından ziyade durumu tespit etmeye yönelik betimsel çalışmalardır.

79

BÖLÜM III

YÖNTEM

Bu bölümde araştırmanın modeline, çalışma grubuna, veri toplama araçlarına, verilerin toplanma süreçleri ile verilerin analizine ve uygulanan deneysel programla ilgili bilgi verilmiştir.