• Sonuç bulunamadı

2.6. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.6.1 Sanal Zorba Farkındalığına İlişkin Yurtiçinde Yapılan

Ayas ve Horzum (2011) Türkiye’nin çeşitli illerinde görev yapan sınıf ve branş öğretmenlerinden oluşan 140 kişilik öğretmen grubunda sanal zorba farkındalığı üzerine çalışma gerçekleştirmişlerdir. Yapılan çalışmada katılımcı öğretmenlerin cinsiyet, yaş, mesleki kıdem ve sanal zorbalık araçlarını kullanım becerilerine göre sanal zorba farkındalık puanları açısından anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Çalışmada öğretmenlerin genel olarak sanal zorba farkındalık puanlarının yüksek olduğu görülmüştür. Araştırmacılar bu durumu, elde edilen verilerin bilinçli ve doğru teknoloji kullanımı gibi konuların yer aldığı bir hizmet içi eğitim sonrası toplanmış olmasının etkili olabileceğini ifade etmişlerdir (Ayas ve Horzum, 2011).

Okul rehber öğretmenleri (psikolojik danışmanları) üzerinde sanal zorba farkındalık düzeyleri ile ilgili yürütülen bir diğer çalışmada ise cinsiyet, mesleki kıdem ve diğer branşlarla karşılaştırması yapılmıştır. Çalışma sonucunda kadın rehber öğretmenlerin farkındalık puanlarının daha yüksek olduğu, rehber öğretmenlerin yaşları ile sanal zorba farkındalık puanları arasında negatif yönlü düşük bir ilişki olduğu ancak mesleki kıdem açısından sanal zorba farkındalık puanlarında bir farklılığın olmadığı

66

bulunmuştur (Horzum ve Ayas, 2013). Ayrıca sanal zorba farkındalık puanları açısından diğer branşlardaki öğretmenlere kıyasla rehber öğretmenlerin daha yüksek puanlara sahip oldukları, ancak buradaki etki büyüklüğünün küçük düzeyde olduğu rapor edilmiştir (Horzum ve Ayas, 2013).

Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği(BÖTE) programına devam eden 120 lisans öğrencisi üzerinde video tabanlı bilgilendirme eğitiminin sanal zorba farkındalığı üzerinde etkisi incelenmiştir. Eğitim içeriğinde sanal zorbalıkla ilgili vaka öykülerine dayalı kısa filmler, eğitici ve bilgilendirici içerikler ve televizyon spotları yer almıştır. Video içerikler üç ila yedi dakika arasında değişmektedir. Yabancı içerik araştırmacı tarafından ya tercüme edilmiş ya da video üzerine alt yazı eklenmiştir. Yapılan analiz neticesinde video tabanlı eğitimin BÖTE öğrencilerinin sanal zorba farkındalık düzeylerini artırdığı bulunmuştur (Akbulut, 2014).

Ülkemizin çeşitli illerinde öğrenim gören özel okulda eğitimine devam eden lise öğrencileri üzerinde teknolojik zorbalık farkındalığı üzerine çalışma yürütülmüştür. Sanal zorbalık bu çalışmada daha genel bir anlamla teknolojik zorbalık olarak tanımlanmıştır. Özellikle sosyal ağlarda yapılan zorbalıklarla ilgili çeşitli kısa filmlerin izlettirilip, onların üzerine yapılan değerlendirmelere dayalı psikoeğitim programının öğrencilerin teknolojik zorbalığa ilişkin farkındalığını artırdığı bulunmuştur (Tamer, 2014). Çalışmada öğrencilerin teknolojik zorbalığa ilişkin farkındalık düzeyleri onlara yöneltilen açık uçlu sorularla içerik analizi yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Yapılan analiz sonucunda öğrencilerin verdikleri cevaplara göre eğitim sonucunda teknolojik zorbalığa ilişkin farkındalık düzeyinde artış olduğu görülmüştür (Tamer, 2014).

İlk ve ortaokulda görev yapan sınıf, BÖTE, rehberlik ve diğer branşlardan oluşan 180 öğretmen üzerinde yürütülen sanal zorba farkındalık çalışmasında katılımcıların cinsiyet, haftalık internet kullanım süresi ve branşına göre sanal zorba farkındalık düzeyleri incelenmiştir (Sezer ve diğerleri, 2015). Çalışmada sanal zorba duyarlılık ölçeği (Tanrıkulu ve diğerleri, 2013) kullanılmış ve ölçülen özellik sanal zorba farkındalığı olarak kabul edilmiştir. Araştırma sonuçlarına bakıldığında öğretmenlerin orta düzey bir farkındalığa sahip oldukları, erkek öğretmenlerin kadın öğretmenlerden sanal zorba farkındalık puanlarının daha yüksek olduğu, haftalık

67

internet kullanım süresi arttıkça sanal zorba farkındalık puanlarının yükseldiği görülmüştür. Ayrıca branş bazında en yüksek farkındalığa BÖTE öğretmenlerinin sahip olduğu, sırasıyla rehber öğretmenler, sınıf öğretmenleri ve diğer branşlar şeklinde olduğu bulunmuş ve BÖTE ile rehberlik, sınıf ve diğer branşlar arasındaki farkın anlamlı olduğu bulunmuştur (Sezer ve diğerleri, 2015).

Ortaokulda öğrenimine devam eden 11-14 yaş arası ergenlerin sanal zorba duyarlılığı üzerine deneysel bir çalışma yürütülmüştür (Tanrıkulu ve diğerleri, 2015). Gerçeklik terapisi yaklaşımına dayalı dört oturumlu müdahale programının sanal zorba duyarlılığı üzerindeki etkisi incelenmiştir. Ön-test ile son-test ve deney-kontrol gruplu olarak yürütülen çalışmada program kapsamında deney grubundaki öğrencilere sanal zorbalıkla ilgili temel bilgiler, sanal ortamdaki insan hakları ve sorumlulukları, sanal zorbalığın olumsuz etkileri ve gerçek yaşama yansımaları, sanal mağduriyet sonrası yaşanan duygular ile sanal zorbalıkta bilişim araçlarına ilişkin teknik bilgilerin önemi konuları üzerinde eğitim verilmiştir. Kontrol programına ise herhangi bir müdahalede bulunulmamıştır. Çalışma sonrası deney grubundaki ergenlerde sanal zorba duyarlılık puanlarında artış görülürken kontrol grubundaki öğrencilerin puanlarında herhangi bir değişim görülmemiştir.

Üniversite öğrencileri üzerinde yapılan bir çalışmada gençlerin cinsiyetlerine göre sanal zorba farkındalıkları incelenmiştir. Sanal zorba farkındalığını belirlemek için 12 maddelik bir anket formu kullanılmış ve katılımcıların her bir maddedeki yanıtlarının cinsiyete göre farklılaşmaya neden olup olmadığı araştırılan çalışmada bazı maddelerde farklılıklar olduğu bulunmuş ve bu farkın erkek katılımcılar lehine olduğu belirtilmiştir. Yani erkek öğrencilerin farkındalık düzeyi daha yüksektir (Elçi ve Seçkin, 2016). Araştırmacılar, sanal zorbalık olaylarında kızların mağduriyetinin daha az olmasına ve kadınların daha çok geleneksel zorbalık ve şiddete uğradıkları için daha çok geleneksel zorbalık konusunda farkındalıklarının daha yüksek olabileceğini belirtmişlerdir.

Üniversite eğitimine yeni başlayan çeşitli bölümlerde öğrenim gören öğrencilerin sanal zorba farkındalık düzeyleri üzerinde yapılan bir diğer çalışmada ise genel olarak katılımcı öğrencilerin sanal zorba farkındalık düzeyleri yüksek bulunmuştur (Ata ve Adnan, 2016). Ancak çalışmada sanal zorba duyarlılık ölçeği (Tanrıkulu ve

68

diğerleri, 2013) kullanılmış ve ölçülen özellik sanal zorba farkındalığı olarak kabul edilmiştir. Çalışmada ölçek maddeleri tek tek incelenmiş ve fark istatistikleri ölçek maddeleri bazında yapılmıştır. Sonuçlarda kadın katılımcıların bazı maddelerde erkeklere kıyasla daha yüksek puana sahip oldukları görülmüştür. Bunun yanında bölüme göre sanal zorba farkındalık puanlarında bir farklılık olmadığı bulunmuştur (Ata ve Adnan, 2016).

Ortaokulda öğrenim gören öğrencilerin sanal zorba farkındalık düzeyleri üzerinde, hazırlanmış olan üç oturumluk sanal zorba farkındalık eğitiminin etkisi test edilmiştir. Deney ve kontrol gruplu olarak yürütülen çalışmada sanal zorbalığa ilişkin temel bilgiler, sanal zorbalığın en sık görüldüğü platform olan Facebook’un gizlilik ve güvenlik ayarlarına ilişkin temel bilgilendirmenin yapıldığı bir eğitim verilmiştir. Deney grubundaki öğrencilerin sanal zorba farkındalık son test puanlarında ön test puanlarına kıyasla anlamlı bir yükselme bulunurken, kontrol grubunda böyle bir yükselme görülmemiştir (Aydın, 2016). Araştırmacı, sanal zorba farkındalık eğitiminin ülke çapında yaygınlaştırılarak toplumda sanal zorbalığa ilişkin bir farkındalık ve duyarlılık oluşturulabileceğini ifade etmiştir.

Sanal zorba farkındalığına ilişkin yurtiçinde yürütlen çalışmalar genel olarak değerlendirildiğinde daha çok hedef kitle olan öğrenciler üzerinde yürütüldüğü görülmektedir. Oldukça sınırlı sayıdaki bu çalışmalarda da sanal zorba farkındalık kavramının tam olarak açıklanıp tartışılmadığı görülmektedir. Sanal zorba farkındalığına ilişkin yurtiçinde yapılan deneysel desenli çalışma sonuçlarına göre, uygulanan eğitim programlarının sanal zorba farkındalığı ya da duyarlılığını artırmada etkili olduğu söylenebilir.