• Sonuç bulunamadı

2.6. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.6.2 Sanal Zorba Farkındalığına İlişkin Yurtdışında Yapılan

Sanal zorba farkındalığı yurtiçinde olduğu gibi yurtdışı bir takım çalışmalarda da incelenmiştir. Ancak buradaki çalışmalarda da sanal zorba farkındalık kavramına ilişkin operasyonel bir tanım yapılmadığı görülmektedir. Aşağıda sanal zorba farkındalığına ilişkin yurtdışı çalışmalar özetlenmiştir.

69

Amerika Birleşik Devletlerinde ortaokul ve liseye devam eden öğrencilerin ebeveynleri üzerinde sanal zorba farkındalık ve sanal zorbalığa ilişkin algıları üzerine bir çalışma yapılmıştır (Clarke, 2013). Çalışmaya katılan 99 ebeveyn sanal zorbalığı önemli bir sorun olarak görmektedir. Ancak geleneksel zorbalığın sanal zorbalıktan daha fazla zarar verici olduğunu belirtmektedirler. Bunun yanında önleme ve müdahale çalışmalarında ebeveyn denetimi ve çocuk-ebeveyn ilişkisinden ziyade yasal düzenlemelerin ve okul oryantasyonlu uygulamaların daha işlevsel olacağına inanmaktadırlar (Clarke, 2013). Bu sonuçlar ebeveynlerin sanal zorbalığı kontrol etmede daha çok dışsal kaynaklara yöneldikleri ve kendi kontrol ve müdahalelerinin önemine çok fazla inanmadıkları anlaşılmaktadır.

Kuzey Kıbrıs’ta üniversite öğrenimine devam eden öğretmen adaylarının sanal zorba farkındalığı ve sanal zorba duyarlılığı üzerine yürütülen çalışmada öğretmen adaylarının sanal zorba farkındalık ve duyarlılık düzeylerinin yüksek olduğu bulunmuştur. Ayrıca hem sanal zorba duyarlılık hem de sanal zorba farkındalık düzeylerinin cinsiyet, sınıf düzeyi ve bölüm türüne göre farklılaşmadığı görülmüştür (Kaya, 2014).

12-15 yaş aralığında 66 Alman ergen üzerinde yarı yapılandırılmış odak grup görüşmesine dayalı yapılan bir diğer çalışmada ergenlerin sanal zorbalığa ilişkin algıları, tutumları ve baş etmeye ilişkin düşünceleri incelenmiştir. Yapılan görüşmeler sonrasında elde edilen bulguların analizi neticesinde sanal zorbalığa ilişkin algıların zorba ya da mağdurlara göre farklılaştığı bulunmuştur. Sanal zorbalık yapan ergenler kendilerini acımasız olarak algıladıkları ve yaptıklarından dolayı üzgün olduklarını belirtmişlerdir. Mağdurlar ise kendilerini kolay hedef olarak görüyorlar ve giyim tarzları, diğerlerine yönelik tutumları açısından sıradışı olduklarını ifade etmektedirler. Yaşadıkları mağduriyet sonrası internet ya da dijital imkanlarının kısıtlanmasından dolayı yaşadıkları endişe nedeniyle ebeveynlerinden yardım istemediklerini ifade etmektedirler (Jacobs ve diğerleri, 2015). Bunun yanında katılımcı ergenler geleneksel zorbalığa uğramanın sanal zorbalığa uğramadan daha fazla can yakıcı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Sanal zorbalıkla başa çıkmada hangi stratejileri yoğun kullandıkları sorulduğunda ise misilleme, geleneksel yöntemlerle kavga ederek cevap verme gibi agresif başa çıkma stratejisinin

70

kullanıldığı görülmektedir. Ayrıca görmezden gelme gibi pasif başa çıkma yöntemleri ile, engelleme, arkadaşlıktan çıkarma gibi aktif başa çıkma yöntemlerini de tercih eden ergenler bulunmaktadır. Son olarak gruptaki az sayıda ergenin öğretmen ya da ebeveyn gibi yetişkinden yardım istediğini ve bir kız ergenin özellikle yardım sonrası ebeveyninin okula gelmesiyle zorbalığın çözüldüğünü ve bir daha sanal zorbalığa uğramadığını belirtmiştir (Jacobs ve diğerleri, 2015).

Yaşları 13-17 arasında değişen Malezyalı ergenlerin sanal zorba farkındalık düzeylerinde mobil uygulama ile yapılan eğitimin etkisi incelenmiştir. Sanal zorbalık uygulaması (The cyber-bullying aplication-CyBA) dört modülden oluşmaktadır. Bu modüller daha çok bilgilendirme temelli olup içeriğinde sanal zorbalığın ne olduğu, sanal zorbalığın riskleri ve zararları, sanal zorbalığa karşı alınabilecek tedbir ve önlemler yer almaktadır. İçerik ilgi çekici hale getirecek şekilde görsellerle desteklenmiştir. Çalışma 32 ergen üzerinde yürütülmüş ve tek gruplu olarak gerçekleştirilmiştir. Sadece deney grubu olarak oluşturulan çalışmada mobil uygulamaya dayalı eğitim sonrasında katılımcı ergenlerin sanal zorba farkındalık puanlarının yükseldiği rapor edilmiştir (Abdul Wahab ve diğerleri, 2015).

Hawaii’de ilk, orta ve lise düzeyinde devlet okulunda öğretmenlik yapan 200 katılımcı ile sanal zorba farkındalığı ve sanal zorbalığa ilişkin algılarının incelendiği bir çalışma yapılmıştır (Hayashibara, 2017). Çalışma sonucunda öğretmenlerin üçte birinden daha fazlası sanal zorbalığı bir sorun olarak kabul etmekte ve okulların bu konuda çok fazla bir şey yapmadığını itiraf etmektedir. Öğretmenlerin yarısından çoğu okullarında herhangi bir sanal zorbalığı önleme programı olmadığını ve sanal zorbalığa kendilerinin çok fazla şahit olmadıkları, şayet tanık olmaları halinde müdahale edebileceklerini belirtmişlerdir. Yine katılımcıların önemli bir kısmı sanal zorbalığı tanımlama, tanıma ve müdahale etme konusunda kendilerine güvenmediklerini ve bu konuda eğitime ihtiyaçları olduğunu ifade etmişlerdir. Bunun yanında öğretmenlerin dörtte birinden fazlasının öğrencilere karşı aşağılayıcı ve alaycı bir takım davranışlarda bulunarak onlara olumsuz model olduklarını itiraf etmişlerdir. Sanal zorbalıkla mücadelede okul yönetimiyle ebeveynlerin işbirliği içerisinde olması ve yapıcı bir tutum sergilemesi halinde öğrencilerin sanal zorbalığı bildirme konusunda daha rahat olacaklarına inandığını söylemişlerdir (Hayashibara,

71

2017). Çalışma sonucunda araştırmacı sanal zorbalıkla ilgili öğretmen eğitimlerinin düzenlenmesini, politikalar geliştirilmesini ve kanıta dayalı müdahale çalışmalarının yapılmasını önermektedir.

Yurtdışında sanal zorba farkındalığına ilişkin yapılan çalışmalar incelendiğinde daha çok farkındalık ile kast edilen durumların, katılımcıların sanal zorbalığa ilişkin düşünceleri ve algılarının neler olduğu üzerinde odaklandığı görülmüştür. Sınırlı sayıdaki bu çalışmaların önemli bir kısmı sanal zorba farkıdalığına ilişkin durum tespiti yaparken, Malezyada’ki bir çalışmada dijital uygulama tabanlı bir programın etkililiği test edilmiştir (AbdulWahab ve diğerleri, 2015). Kontrol grubunun kullanılmadığı bu çalışmada uygulanan programın sanal zorba farkındalığını artırmada etkili olduğu görülmüştür.