• Sonuç bulunamadı

2.4. ORTAK DÜNYA SORUNU: TERÖR

2.4.9. Samuel Huntington ve Uygarlıklar Çatışması

“ 11 Eylül’de altyapısı daha önce hazırlanmış, ideolojik zemini oluşturulmuş, düşmanı belirlenmiş, kamuoyunda ‘rızanın imalatı’ gerçekleşmiş bir süreç, terörist bir saldırıyla tetiklendi. Belki beklenen gerekçe bu saldırı ile kendilerine sunuldu. ‘Teröre karşı savaş’ adı altında radikal İslam ya da cihadist anlayış olarak ele alabileceğimiz El-Kaide türü yapılara karşı başlatıldığı söylenen savaş bir süre sonra İslam dini, İslam coğrafyası ve Orta Doğu’ya yöneldi. El-Kaide benzeri İslam’ı en uç noktada, en ilkel biçimiyle yorumlayanlar hedef alınıyor gibi gösterilse de bir din, kültür, yaşam tarzı ‘yeni düşman’ olarak belirlendi.

El-Kaide’nin benimsediği uç nitelikteki fikirler, İslam’ın kendisiyle bağdaştırılmamalıdır. Terör saldırılarının faturasını İslam dini mensuplarına kesmek Batı’nın işine yarasa da uzun vadeli politika anlayışında barışı yok edici özelliğiyle kin ve nefreti besleyici olacaktır.

2.4.9.Samuel Huntington ve Uygarlıklar Çatışması

11 Eylül ve terör söylemlerinde akıllara gelen kuramlardan en bilineni ünlü bilim adamı Huntington’a aittir. Birçok tartışmayı beraberinde getiren ‘Uygarlıklar Çatışması’221 (bazı kaynaklarda ‘Medeniyetler Çatışması’ olarak geçmekte) isimli makale, ilk olarak 1993’te Foreign Affairs222

isimli dergide yayımlanmıştı. Huntington, dikkat çeken bu çalışmasını daha sonra kitaplaştırmıştır;223

“ Daha sonra, bu makalenin çok tartışmasından kaynaklanan bir güdülemeyle, 1996 yılında Uygarlıklar Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması ( The Clash Of Civilizations and the Remarking of New World Order ) adlı kitabını yayımlamıştır.”

220

(Ed) Babacan, Abdurrahman, a. g. e., s. 185.

221

Kongar, Emre, a. g. e., s. 45.

208 Dış İlişkiler- Dış Politika anlamındadır. Konuyla ilgili detaylı bilgi için: Kitap İncelemesi: Uysal, Ahmet, Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması, Yazar: Samuel P. Huntington, s. 1, http://sbe.dumlupinar.edu.tr/12/165-171.pdf, Erişim Tarihi: 11.10.2012.

223

Samuel Huntington’un ‘Uygarlıklar Çatışması’nın temelinde savaşacak hayali bir düşman, yani kavram yaratmak ve daha sonra bu yaratılmış yeni düşmanlarla savaşmak yer alıyordu. Huntington’a göre ülkeler

arasındaki ortak özellikler yardımlaşma ve dayanışmayı kolaylaştırmakta, kültürel farklılıklar ise çatışma ve sürtüşme üretmektedir224. Huntington’a göre Batı uygarlığı büyük, üstün ve gelişmiş bir uygarlıktı ve karşısında ona denk olabilecek kadar güçlü bir uygarlık yoktu. Huntington, görüşlerini ifade ederken ünlü tarihçi Toynbee’nin etkisinde kalmış, çalışmasını bu doğrultuda ve benzer zemin üzerinde devam ettirmiştir;225

“ Huntington tezlerini, ünlü İngiliz tarihçisi ve bilim insanı Arnold J. Toynbee’nin kuramı üzerine dayandırıyor. Toynbee’nin Meydan Okuma ve Karşı Koyma (Challenge and Response) kuramına göre ise, büyük uygarlıklar, ancak bir meydan okumayla karşılaştıklarında ve yıkılmadan buna karşı koyabildikleri takdirde gelişiyor.”

Sovyetlerin çöküşünden sonra Batı dünyasına yolunu ‘istediği gibi’ çizebilmesi için yeni bir rakip gerekiyordu. Yeni rakip, Batı uygarlığının yükselmesinden her zaman rahatsızlık duymuş olduğu Doğu uygarlığı ve İslam coğrafyasıdır. Batı’nın Doğu’ya karşı olan tutumu 8.yüzyıla dayandırılacak kadar eskidir;226

“Sekizinci yüzyıldan hemen hemen on beşinci yüzyıla kadar İslam Dünyası’nın her alanda Hıristiyan Batı Dünyasına üstünlük sağladığı sıkça ifade edilir. İslam dünyasındaki sayısız siyasî bölünmelere, hatta Moğol işgallerine ve Müslüman imparatorlukların sınırlarındaki dalgalanmalara rağmen Avrupalılar İslam hegemonyasının farkındaydılar. Avrupalı perspektifinden bakıldığında, güneş Darü’l

İslam’ın üzerinde hiç batmıyor gibi görünüyordu. Southern’in ifadesiyle,

‘aklın ulaşabileceği ve bilginin doğrulayabileceği yere kadar Akdeniz’in güney ve doğusunda Müslümanlar vardı.’ Müslümanların hâkimiyeti İspanya’da geriliyorken bile, Türkler sayesinde Doğu Avrupa’ya doğru sürekli yayılıyordu. Bu sebeple Avrupa’nın, kuşatılmışlık duygusundan ve korkusundan hiçbir zaman kurtulamadığını söylemek yanlış olmaz.”

224 İlgili kısım, Ahmet Uysal’ın belirttiği üzere Huntington’un kendi eserinde 128. sayfada geçmektedir. Alıntı yapılan metindeki fazla edat kullanımı (ve) düzeltilmiştir.

225

Kongar, Emre, a. g. e., s. 46.

226 Kahf, Mohja, Batı Edebiyatında Müslüman Kadın İmajı, Küre Yayınları, Çev.

Yeşim Ezdirmez, İstanbul, 2006. ss. 20–21’den aktaran; Er, Tuba; Ataman, Kemal, a. g. m., s.747-770.

Huntington’un tezinin özü, tıpkı kendisinden önceki kuramcıların da yaptığı gibi medeniyetleri savaştırmaktır; çünkü Sovyetlerin resmen sona ermesiyle birlikte Batı, yeni bir karşıt güç yaratarak Sovyetlerin bıraktığı boşluğu doldurmayı planlamıştır. Huntington’un, uygarlıklar arası yaptığı eşleştirmeler (daha doğru bir kullanımla; ‘ayrımlar’) tezinin ana fikrini destekler nitelikte;227

“ Önce Çin uygarlığını ve özellikle İslam’ı Batı’nın karşısına yeni düşmanlar olarak dikiyor. Bu yolla, Batı’yı diri tutabilmek için çöken Sovyetler’in yerine, yeni düşmanlar tanımlıyor.”

Huntington’un ortaya atmış olduğu gidişat belirleyici yeni tez, ABD’nin hâlihazırda ihtiyacı olduğu siyasi zemini ona sunuyordu. Bush’un ileriye dönük müdahaleci doktrini, Huntington’un önderliğinde şekillenmişti;228

“… Artık tehdidin adı konmuştu. Huntingtonizm süratle zihinlere yerleşiyordu.”

11 Eylül’ün fikirsel açıdan ünlü kuramcıların temellendirmesine dayanan bir arka planı mevcuttu. Huntington’un tezinin yanı sıra, Francis Fukuyama’nın kapitalizm zaferini ilan ettiği Tarihin Sonu metni229

11 Eylül’ün ekonomik tabanını oluşturmuştur. Böylece, artık yeni bir dönem başlayacaktı.

Huntington’un İslam uygarlığından ve dünyanın ABD haricindeki ülkelerinden bahsederken kullandığı tanımlamalar ayrımcı politikaya hizmet eder niteliktedir. Huntington, Batı için ‘biz’ demekle, Batı uygarlığı dışındaki tüm uygarlıkları büyük ölçüde ‘öteki’leştiriyor ve araya aşılmaz bir mesafe koyuyor. Bununla birlikte uygarlıkların yaşamlarını barış içerisinde sürdürmesi gerektiğini de öğütleyen kuramcı, ‘barışçıl bir mesaj vermek zorunda olduğu’ kaygısını neredeyse her ifadesinde hissettiriyor. Bu sebeple Huntington’un tezi, uzun vadede, kullanışlı ve dünya barışını sağlamaya yardım edici nitelikte görünmemektedir.

227

Kongar, Emre, a. g. e., s. 48.

228

Atikkan, Zeynep, 11 Eylül Amerika’yı Nasıl Değiştirdi? Amerikan Cinneti, Yapı Kredi Yay- İst., 1.Baskı- Eylül 2006, s. 410.

229

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

11 EYLÜL SONRASINDA ABD’NİN ORTA DOĞU POLİTİKASI

11 Eylül sonrası dış politikanın en büyük tehlikesi olan savaş, halkları ve devletleri maddi manevi kayba uğratmıştır. Değişen Orta Doğu politikasını müteakiben savaş kavramı açıklanmaya ihtiyaç duymaktadır.