• Sonuç bulunamadı

2.4. ORTAK DÜNYA SORUNU: TERÖR

2.4.5. Liberal Kurama Göre Terör

2.4.8.11 Eylül ve İslamofobi

11 Eylül terörü, yeni ve doğrudan bir dinler savaşına dönüşmemiştir, fakat ABD’nin işgal politikaları için gereken en güçlü ‘gerekçe’yi de yine bu terör sağlamıştır. Türkiye, bu süreçte kilit bir role sahiptir, gerek konumu gerekse bağlantıları itibariyle Orta Doğu’da meydana gelecek olan tedhiş dalgasından dolaylı olarak nasibini alacaktır.

2.4.8.11 Eylül ve İslamofobi

Din, tarih boyunca devletlerin siyaseti şekillendirmesinde büyük bir rol oynamıştır. Ortaçağ’da başat yönetici konumunda olan din, uluslararası ilişkiler disiplininin gelişimiyle seküler bir yapı kazanan dünya siyasasından yavaş yavaş silinmeye başlamıştır;215

“…Bir başka ifade ile Westfalya (Westphalia) modeli ile yeni ortaya çıkmakta olan model arasındaki gerilim, 11 Eylül ile yeni bir aşamaya girmiştir...”

213 Milliyet, 13 Eylül 2001.

214 Özbek, Osman, a. g. e., s.16-17.

215 Bacık, Gökhan, “Westfalyan Sistemin Direnişi: 11 Eylül ve Uluslararası Politika”,

Westphalia modeliyle kastedilen, dini kuralların politik işleyişten uzaklaştırılmasıdır. Fakat 11 Eylül’le beraber (neredeyse) tüm Batı’nın İslamofobinin tekrar etkisinde kaldığını söylemek doğrudur;216

“…Sözde, İslam adına ikiz kulelere karşı yapılan saldırılar, Batı’da anti-İslamistlere büyük bir fırsat yaratmış ve halkı ikna etme gücünü de artırmıştır. Bu anlamda, birçok kişinin söylediği gibi ikiz kulelere saldırı yapanlar aslında İslam’a karşı da haçlı savaşının startını vermişlerdir.”

Din, siyasette zaman zaman görünmez hale gelse de, devletlerin gerek gördüğü zaman kullanmaktan çekinmediği bir kavram olmuştur. İslamofobi, içerdiği ‘fobi’, yani ‘korku’ kelimesinden de anlaşıldığı gibi, dünya üzerinde İslam dinine ve Müslümanlara karşı geliştirilmiş tepki, bazı durumlarda aşağılama kampanyası ve hatta nefret duygusudur. Kavram sadece din antipatisini değil, Batı -Doğu çakışmasını ve hiyerarşik üstünlük sağlama çabasını da kapsar. ABD’de yükselen İslam karşıtlığı ve Müslümanların tehdit edilişi yaşamlarını gerektiği gibi idame ettirememelerine sebebiyet vermiştir. Okullarına gitmekte zorlanan Müslüman öğrenciler, 11 Eylül’den gerçek anlamda zarar görmüşlerdi. Camiler tahrip ediliyor ve Müslüman öğrenciler hırpalanıyordu;217

“ …New Jersey’de yaşayan Ramandeep Sikh, ‘Evimin bahçesine ve otomobilime taş attılar. İşe gidemiyorum’ diye konuştu. Kuveytli öğrenciler de ‘Hepiniz ölmelisiniz diyerek bize bağırdılar’ dedi.” 11 Eylül terörünün en ciddi sonuçlarından biri İslamofobinin yayılışıdır. İslamofobi algısının amacı, saldırıyı gerçekleştiren El-Kaide’nin Müslüman üyelerden oluşan bir örgüt olmasını kaynak göstererek, İslam dinine karşı negatif bir tutum oluşturmaktır. İslam’a karşı etkili bir iddia arayan

216 Er, Tuba; Ataman, Kemal, “İslamofobi ve Avrupa’da Birlikte Yaşama Tecrübesi Üzerine”, Uludağ Ü., İlahiyat Fak.Dergisi,Cilt:17-Sayı:2, Yıl:2008 ss.747-770 (Ayrıntılı bilgi edinmek için bkz. Canatan, Kadir, “İslamofobi ve Anti-İslamizm - Kavramsal ve Tarihsel Yaklaşım,” Batı Dünyasında İslamofobi ve Anti-İslamizm, ed. Canatan, Kadir Hıdır, Özcan, Eskiyeni Yay, Ankara, 2007).

Batı, El- Kaide’yi öne sürerek tüm Müslümanları vahşi ve barbar olarak nitelendirmektedir;218

“El Kaideciliği doğuran etkenlerden birisi de ABD’nin işgal ettiği ülkelerde öldürdüğü on binlerce masum ve sivil insanın, İslam coğrafyasında geniş bir yankı uyandırmasıdır. Bu nefret ve intikam dalgası El Kaideciliği beslemektedir. El Kaide bu psikolojiden beslenerek, daha fazla destek bulabilmektedir. Çünkü destekçilerinin gözünde El Kaide, Batı’ya karşı saldırabilen bir harekettir. Fakat bu saldırılar, El Kaide’nin dünyayı Medeniyetler Çatışmasına sürüklediğini göstermez. Zira El Kaide yukarıda da bahsedildiği gibi bir medeniyeti temsil etmez. Fakat Medeniyetlerin Çatışmasını arzu edenlerin El Kaide’yi tüm Müslümanların temsilcisi olarak görmeleri, El Kaide’nin bu amaç doğrultusunda kullanılabildiğini göstermektedir. Yani El Kaide bu konuda özne değildir.”

El-Kaide’nin;- daha doğrusu-; İslam’ı zikrederek terörist eylemlerde bulunan hiçbir örgütün İslamiyet’le ve diğer semavi dinlerle ilgisi yoktur. İslam, zorunlu olmadıkça kan dökmeyi emretmez; aksine barıştan yana bir duruş sergiler. 11 Eylül saldırılarını İslamiyet’in ‘cihat’ anlayışıyla temellendirenler bu gerçeği görmezden gelmiştir ve Müslümanlığı kavga, şiddet, savaş gibi kavramlarla beslenen bir din olarak görmüştür. Fakat İslamiyet, Anti-İslamcıların tanımladığı gibi bir ‘barbarlar dini’ değil, masum kanı dökülmesini yasaklayan bir inanç sistemidir. Bu sebeple 11 Eylül terörü, İslamiyet’le örtüşmez ve pratikte de İslamiyet’le bağdaştırılamaz;219

“ Saldırıdan sonra alınan ilk bilgilere göre terörist Atta’nın dinini doğru dürüst bilmemesi ve bazı teröristlerin, 11 Eylül’de uçakta kadınların boğazını kesmeye çalışmaları olayın İslam’dan ziyade kin, nefret ve intikamdan kaynaklandığını göstermektedir.”

Günümüzde oldukça normalmiş gibi artmaya devam ederek taraftar toplayan anti-İslamcı hareket, özünde belli bir kesime karşı kırılması güç bir önyargıyı ve uluslararası menfaatleri barındırmaktadır. İslamofobi’nin bazı algılamalarında toplumdaki cinayetlerden, suçlardan ve yanlış yönetimden İslam sorumlu tutulmakta ve büyük güçlerce aslında ‘illegal’ bir

218 Avcı, İlyas, “El Kaide Tehdidi İle Mücadele”, Polis Bilimleri Dergisi: Cilt: 11, Sayı:3-Yıl:2009, ss.95-117.

ilerleyişin önü açılmaktadır. Bu, İslamiyet’in bilinçli veya bilinçli olmadan yanlış yorumlanmasına yol açmaktadır;220

“ 11 Eylül’de altyapısı daha önce hazırlanmış, ideolojik zemini oluşturulmuş, düşmanı belirlenmiş, kamuoyunda ‘rızanın imalatı’ gerçekleşmiş bir süreç, terörist bir saldırıyla tetiklendi. Belki beklenen gerekçe bu saldırı ile kendilerine sunuldu. ‘Teröre karşı savaş’ adı altında radikal İslam ya da cihadist anlayış olarak ele alabileceğimiz El-Kaide türü yapılara karşı başlatıldığı söylenen savaş bir süre sonra İslam dini, İslam coğrafyası ve Orta Doğu’ya yöneldi. El-Kaide benzeri İslam’ı en uç noktada, en ilkel biçimiyle yorumlayanlar hedef alınıyor gibi gösterilse de bir din, kültür, yaşam tarzı ‘yeni düşman’ olarak belirlendi.

El-Kaide’nin benimsediği uç nitelikteki fikirler, İslam’ın kendisiyle bağdaştırılmamalıdır. Terör saldırılarının faturasını İslam dini mensuplarına kesmek Batı’nın işine yarasa da uzun vadeli politika anlayışında barışı yok edici özelliğiyle kin ve nefreti besleyici olacaktır.