• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: ARAŞTIRMANIN METODOLOJİSİ

2.6. Saha Araştırması

Saha araştırmasını yani beş (5) ay ve beş yüz (500) saatin kısa bir özetini yapabilmek ve pek çok farklı hikâyenin birbiri içine geçtiği bir zaman dilimini tanımlayabilmek oldukça zor bir duruma karşılık gelmektedir. Bütün bu zorluğu göze alarak bu bölümde saha araştırmasının hikâyesi, karşılaşılan güçlükler ve sahanın araştırmacıya kazandırmış olduğu pek çok farklı tecrübe kronolojik bir seyir içinde tanımlanmaya çalışılacaktır.

Apaçi gençlik konusunda yapılan çalışma, daha öncesinde yaklaşık bir yıla yakın bir süre devam eden ve Türkiye’deki gençlik literatürünü ortaya çıkarmayı amaç edinen

“Türkiye Gençlik Çalışmaları Bibliyografyası 1923-2010” adlı çalışmanın

değerlendirmesinin yapıldığı bir zeminde, danışman hocalarımdan Prof. Dr. İsmail Coşkun’un “yahu otobüste gördüğümüz bu apaçi gençler kimdir, bir baksak mı bu konuya” cümlesiyle başlayan bir tartışmanın neticesinde ilk kez gündeme gelecekti. Nitekim Türkiye’de günümüze değin yapılmış olan gençlik çalışmaları hakkındaki

kapsamlı literatür çalışması, bugüne değin eksik kalan “yoksul gençlik” temasının, tez çalışmasında merkezi bir konuma karşılık gelmesine yol açmakta ve fakat yoksul gençlik temasını hangi örneklem üzerinden çalışacağı noktasında yaşanılan kararsızlık hali “apaçi gençlik” konusunun gündeme gelmesine değin netleşmeyecekti.

Apaçi gençlik ile alakalı bir konuyu çalışmak, aynı zamanda Türkiye’de çok az tartışılan bir başka toplumsal meseleyi yani altkültür tartışmalarını da gündeme almaya sebep olacaktı. Bu anlamda tez çalışmasına başlamadan önce hem apaçi gençliğin bir gençlik altkültür grubu olup olmadığı, eğer böyleyse ne gibi özellikler gösterdiği ve nasıl bir yöntem ile meselenin ele alınacağı başlı başına bir soru işareti olarak karşımızda belirmiştir. Dolayısıyla ilk olarak kapsamlı bir apaçi gençlik literatürü taramasına girişilecek, sanal dünyadan çok sayıda dokümana ulaşılacak fakat buna paralel olarak daha önce apaçi gençlik başta olmak üzere gençlik altkültür grupları üzerine Türkiye’de yapılan çalışmaların neredeyse yok denecek kadar az olması; hem tedirgin edici bir duruma karşılık gelecek hem de saha araştırmasının tez çalışması açısından ne denli kıymetli bir konuma sahip olduğu noktasında motive edici olacaktır. Saha araştırmasına başlamadan önce yoğun olarak devam edilen “sanal dünya”da apaçi gençlik taraması, kaçınılmaz olarak İstanbul’da bu gençlerin daha ziyade nerelerde bulanabilecekleri noktasında yönlendirici olmuştur. Bu anlamda İstanbul’un çoğu zaman “varoşları” olarak tanımlanan ve büyük oranda göçle, nüfus yoğunluğuyla, yoksullukla ve eğitim düzeyi düşük oluşu ile anılan Esenler, Bağcılar, G.O.P, Sultanbeyli, Esenyurt gibi ilçeler yapılan taramalarda en çok anılanlar arasında öne çıkanlar olmaktaydılar. Yine yapılan doküman inceleme süreçlerinde apaçi gençlerin genellikle kentin merkezi noktalarında ve alışveriş merkezlerinde çokça vakit geçirdikleri söylenmekteydi. Dolayısıyla saha araştırmasının ilk kısmı; dışarıdan gözlem süreçlerini gerçekleştirebilmek adına Taksim, Bakırköy benzeri eğlence mekânlarının çok olduğu ilçelerde bulunmak ve kentin farklı merkezlerinde gençlerin en yoğun tercih ettiği bir takım AVM’ler de uzun vakitler geçirmek; kıyafet, saç şekli, yürüyüş, konuşma biçimi ve hareketleri ile apaçi profiline uyan gençleri gözlemlemek olmuştur. Bu sayede bir yandan ilk gözlem notları oluşturulurken, diğer taraftan zaman zaman apaçi genç profiline uyan gençlerle konuşma zemini yakalamaya çalışmakta; kim zaman yanlarında bir müddet bulunup ayrılmak şeklinde de olsa vakit geçirmeye gayret gösterilmekteydi. Bu süreç bir süre sonra Taksim’de ve İstiklal Caddesi’nde iki aylık bir

zaman diliminde on (10) akşam devam eden ve apaçi profiline uyduğunu düşünülen yaklaşık olarak 250 kişiyi ayaküstü durdurup apaçilik hakkında ne bildiğini, en çok hangi müziği dinlediğini, kıyafet tercihlerinin sebeplerini ve apaçilik hakkında ne düşündüğünün sorulmasına ve adeta bir “mini anket” çalışmasına dönüşmekte gecikmemiştir. Gerek internet taramaları gerek üç ay süren dışarıdan gözlem aşamasında gerekse de gerçekleştirilen “mini anket” süreçlerinde, yukarıda değinilen ilçeler arasında en çok Esenler’in sıkça anıldığına, özellikle Esenler gençliğinin “apaçi gençlik” olarak zikredildiğine hatta ilk apaçi genç tarzının Esenler’den doğup geliştiğine dair yapılan ısrarlı anlatılar ve internet yazışmaları, saha araştırması için Esenler’in tercih edilmesinde önemli bir rol oynamıştır.

Esenler’in saha araştırması için belirlenmesinin ardından, ilk olarak apaçi gençlerle nasıl temasa geçileceği, hangi mekânlarda görüşmeler gerçekleştirileceği ve bulunan gençlerin araştırmacıyla ne kadar samimi ve açık konuşacakları meselesi önemli soru işaretleri olarak belirmiştir. Bu kapsamda Esenler’i tanımak maksadıyla yapılan kısa süreli geziler neticesinde, öncelikli olarak apaçi gençlere ulaşılabilecek mekânları ve zaman aralıklarının tespit edilmesine gayret gösterilmiş; bu sırada apaçi gençlerin sürekli irtibatlı oldukları sosyal çevreleri ile de nasıl bir görüşme zemininin yakalanacağına dair farklı stratejiler belirlenmeye çalışılmıştır. Bir taraftan bu süreç planlanırken, görüşmeler kendi mecrasında şekillenmeye başlamış ve başlangıç olarak apaçi gençlerle yakın teması bulunduğunu düşünülen otobüs şoförleri ile ilk görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda daha ziyade Esenler’den Taksim’e ve Bakırköy’e yolcu taşıyan on beş (15) otobüs şoförü ile görüşmeler gerçekleştirilmiş; apaçi gençlerin

otobüs halleri üzerine kapsamlı bir odak grup çalışması yapılmıştır. Bu sırada apaçi

gençlerin yine en çok ziyaret ettiği düşünülen ve saha araştırması sonucunda da doğruluğu ispatlanan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Çocuk masası amir ve komiserleri ile derinlemesine mülakatlar gerçekleştirilmiş; özellikle gençlerin ne gibi sorunlar ve suç çeşitleri ile güvenlik güçlerinin önüne geldiği noktasında detaylı bilgilere ulaşılmıştır. İlk gidilen Çocuk Şube’de ise iki apaçi gençle karşılaşılması ve Şube komiserinin gençler ile yaşadığı diyaloga yakından tanık olunması, saha araştırmasının başlangıç safhasında için yararlı bir tecrübeye dönüşmüştür.

Apaçi gençlerin sosyal çevrelerini merkeze alarak gerçekleştirilmesi düşünülen derinlemesine mülakatlar içerisinde hiç şüphesiz en özel konumlardan birisini, gençlerin

okumaya devam ettikleri liselerde görev yapan rehberlik öğretmenleri oluşturmaktaydı. Bu anlamda başta Esenler olmak üzere, ilçeye komşu konumda bulunan Bağcılar, Güngören ve Bayrampaşa’daki bazı liselerin rehberlik öğretmenleri ile de görüşmeler gerçekleştirilmiş; ayrıca görüşmeler sırasında apaçi gençlerin yoğun bulunduğu söylenen bazı liselerdeki rehberlik öğretmenleri ile de konuşabilmek adına Avcılar, Esenyurt, G.O.P, Sultangazi, Fatih gibi ilçelerde de derinlemesine mülakatlar yapmaya çalışılmıştır. Bu anlamda özellikle Esenler’de hem düz lise, hem anadolu lisesi, hem imam hatip lisesi, hem de meslek liselerinde görev yapan rehberlik öğretmenleri ile yapılan görüşmelerde; her okulun aslında bir toplumsal sınıfa karşılık geldiğini ve gerek apaçi genç profilinin gerekse de apaçiliğe bakışın, yaşanan bu görece sınıfsal farklılıktan etkilendiğine tanık olunmuştur. Rehberlik öğretmenleri ile yapılan görüşmeler sırasında kimi zaman çok samimi ve içten anlatımlarla karşılaşılmış, kimi zamanda anlatımlarından apaçi gençlerle çok da fazla teması olmadığı anlaşılabilen öğretmenlere rastlanabilmiştir. Fakat hangi açıdan değerlendirirsek değerlendirelim, rehberlik öğretmenleri ile yapılan görüşmeler apaçi gençlerle uzun bir vakit geçirilecek saha araştırması öncesinde pek çok açıdan oldukça faydalı olmuştur. Özellikle gençlerin genel eğilimleri, arkadaşlık ilişkileri, otorite ile kurmuş oldukları ilişkilerin çerçevesi, eğitim durumları ve aile yapıları etrafında yapılan anlatımlar, apaçi gençlerle görüşmeler öncesinde en çok hangi noktalara yoğunlaşılması gerektiği hususunda yol gösterici olmuştur.

Bu süreci takiben artık bir taraftan apaçi gençleri merkeze alarak yürütülecek olan görüşmelere başlayabilir, diğer taraftan ise gençlerin sürekli temas halinde bulunduğu sosyal çevrelerinden kafe sahipleri, berberler, araba kiralama acenteleri, kıyafet mağazaları, dj, dövmeci, konfenksiyon işleticisi vb. sosyal gruplarla görüşmelere geçilebilirdi. Fakat aslında saha araştırmasının en zor kısmı da tam bu noktada başlamakta ve apaçi gençlerin nerede bulanabileceği ve görüşmeye nasıl ikna edilebileceği hususunda tereddütler yaşanmaktaydık. Bu anlamda gençlerin en çok vakit geçirdikleri kafelerden işe başlamanın daha doğru olacağına karar kılınmış ve Esenler’de gençlerin tercih ettikleri kafelerden başlamak suretiyle görüşmelere başlanmıştır. Fakat kafe sahipleri ile nasıl temasa geçileceği noktasında bir yöntem aranırken, Çocuk Şube’den bir polis ekibinin bize yardımcı olabileceğini, apaçi gençlerin en sık tercih ettiği kafelere beraber gidilebileceğini ve kafe sahipleri ile

tanışılmasında yardımcı olabileceğini söylemesi, memnuniyet ile karşılanmış ve bu konuda derhal çalışmaya başlanmıştır. Polis ekibi ile gidilen kafelerin ilkinden içeri girildiğinde, pistte dans eden onlarca apaçi gencin bir anda duraksaması, endişeli bakışlarla dakikalarca bizi “süzmeleri”; kafelere polis nezaretinde gitmenin gençlerle kuralacak ilişkilerde nasıl ters bir etki yaratabileceği noktasında çok fazla soru işareti oluşturmuş olsa da; kafe sahipleri ile başka şekilde bir güven ilişkisine girilemeyeceğini dair kanaat böylesi bir yönteme başvurulmasını zorunlu hale getirecekti. Nitekim daha sonrasında kafe sahipleri ile yapılan görüşmeler sırasında bu durumun nasıl avantaja dönüştüğünü, polis ekibi ile gidilmeseydi bizimle ile hiçbir Kafe Sahibinin görüşmeyeceğini, randevu vermeyeceğini ve polisten “çekinme” pahasına görüşme teklifimizi kabul ettiklerini söylemeleri ile daha net anlaşılacaktır. Bu arada yeri gelmişken hemen belirtmeliyiz ki, beş aylık saha araştırması boyunca saatlerce beraber vakit geçirdiğimiz onlarca genç ancak araştırmamızın ortalarına doğru bizim bir doktora öğrencisi olduğumuza ikna olmuş; hatta görüşme gerçekleştirdiğimiz kafe sahiplerinden bazıları bizden sonra polis kontrol ve baskınlarının çoğaldığını söylemiş, dahası tanıştığımız onlarca kişinin bizim “sivil polis”* olduğumuz noktasında kanaatlere sahip olduğunu belirtmiş ve semtin eski gençlerinden birkaç kişinin bizi “döverek konuşturmayı” bile düşündükleri dile getirilmiştir.

Apaçi gençlerle yapılan görüşmeler sırasında gençleri konuşmaya ikna edebilmek için çoğu zaman, kafe sahiplerinin gençlere bizimle görüşmeleri noktasında yapmış oldukları telkinlerden yararlanılmış, bu sayede bir ay sonra kafe ortamlarında tanınan, dışarıdan gelenlere rahatlıkla tanıştırılan ve Esenler’e gidilmediği günlerde “hocam, nerdesin, kayıpsın bugün” diye telefonla aranılan bir ilişki zeminine ulaşılmıştır. Apaçi gençlerle yapılan görüşmelerin genelinde, gençlerin başlangıçta biraz çekimser sonrasında ise alabildiğine açık ve samimi bir tutum geliştirdiklerine tanık olunmuştur. Bu anlamda kimi görüşmelerde gençler ses kayıt cihazını kapatıp “kayıt dışı” (off the record) anlatımlar yapmışlar ve yaşadıkları hayatın her alanına dair gerçekçi

*“-İnsanlar senin polis olduğuna inanıyorlar ya da bir ajan olduğuna inanıyorlar. Onları aldırıp cezaevine göndereceği düşüncesi var, senin bir film çevirdiğini yani bir tezgah kurduğun algısı var insanlarda. Başlarını belaya sokacağını düşünüyorlar. Ama yarın bir gün buradan 5-10 kişi alsalar bilinmeyen bir sebepten, sebebi sensin.

-Suçlu benim değil mi?

-Sensin sen yaptın. İstediğini söyle, sen yaptın kardeşim herkes sana ne biçim küfürler edecek biliyor musun. -Şimdi eden var mı?

-Şimdi yok, ben ikna ediyorum yok öyle bir şey diyorum. Ben olmasam sen bu araştırmayı zor yapardın buralarda, yapamazdın abi yapamazdın.” [Süleyman, 40, Kafe Sahibi]

anlatımlarda bulunmuşlardır. Fakat görüşülen genç kızların daha kontrollü ve dikkatli bir dil kullandığına şahit olunmuş; erkekler ise içlerinden geldiği gibi ve doğal bir konuşmayı benimsediklerine tanık olunmuştur.

Gençlerle derinlemesine mülakat görüşmelerinde en çok zorlanılan kısımlardan birisi hiç şüphesiz, apaçilerin sürekli argo ifadeler kullanarak iletişim kurmalarıdır. Çoğu zaman gençlerin kendi aralarında adeta bir altkültür dili haline dönüşen argo kelimeleri not etmeye çalışmış, saha araştırması tamamlandığında ise karşımızda “mini bir apaçi sözlüğü” teşkil edecek kadar kelime ve kavrama ulaşılmıştır.

Apaçi gençlerle görüşmeler sırasında zorlanılan bir başka husus da, gençlerin özellikle hayatlarına dair özel anlatılarını ve yoksullukla ilgili yaşamış oldukları-iz bırakan anılarını paylaşırken çoğu zaman gözlerinin dolması, kimi zaman ağlamalarına karşısında araştırmacının da anlatımlara tepkisiz kalamayışı ve kimi zaman mülakatın seyrini değiştirebilecek durumlarla karşılaşılmasıyla sürecin sonuçlanması olmuştur. Bu anlamda apaçi gençliği araştırırken, araştırmacı çoğu zaman benzeri “zihinsel ve duygusal” gerilimleri yaşamış, nesnelliği koruyabilmek adına en azından derinlemesine mülakat sürecinde görüşme kontrolünü kaybetmemeye gayret göstermiş; fakat görüşme sonlandıktan sonra görüşmeci ile pek çok konuda konuşma ve “dertleşme” imkânı yakalanmaya çalışılmıştır.

Yine derinlemesine mülakat yapılan apaçi gençler ve kafe sahipleri başta olmak üzere pek çok farklı toplumsal kesim; bize Esenler’de yaşanan çok çeşitli sorunlarla ile alakalı olarak “çözüm mercii” gibi bir rol biçmiş, pek çok problemin tarafımızdan not edilmesini, yetkili mercilere ulaştırılmasını, “hatta bunu söylemezsen hakkımı helal etmem” ifadeleri ile çözümün garanti altına alınmasına yönelik ısrarlı çabalarla karşılaşılmıştır. Yaşanan bu durum kimi zaman araştırmacıyı; gençler ve resmi makamlar arasında, gençler ve öğretmenler arasında, gençler ve polis arasında, gençler ve aileleri arasında bir arabulucu konuma doğru sürüklemiş; kimi zaman her iki tarafında hakkını korumak, yaşanan sorunlu ilişkiler üzerine bir takım küçük çözümler geliştirmek, en azından karşılıklı bir anlayış dilinin geliştirilmesi noktasında çaba göstermek durumunda bırakmıştır. Tabi tüm bu süreçte sık sık karşılaşılan bir başka yaklaşım biçimi ise; “bu araştırma bize ne sağlayacak ki, ne işimize yarayacak ki, ya da

bana iş bulabilecek misin ki” türünden sorulan sorularla şekillenen bir umutsuzluk durumunun gençler tarafından dile getirilmiş olmasıydı.

Apaçi gençlerle kurulan birliktelik, beş aylık saha çalışmasının ortalarına doğru daha yakın bir ilişkiye doğru evrilmiş; özellikle araştırmacıya yönelik yaşanan “güven” problemi büyük oranda aşılmıştır. Bu durum kısa süre sonrası meyvesini vermiş ve süreç polis tarafından aranan profesyonel hırsız Lütfü ile yüz yüze derinlemesine mülakat gerçekleştirmeye kadar varmıştır. Bu görüşmeyi apaçi gençler bizzat organize etmiş, saha araştırmamızda eğer Lütfü ile görüşülmezse çalışmamının eksik kalacağı gençler tarafından sık sık dile getirilmiştir. Nitekim Esenler’in kalabalık bir caddesinde-lokantada yapılan görüşme, polisiye takip süreçlerini aratmayacak cinsten bir gizlilik ve dikkat içerisinde gerçekleştirilmiştir.

Yine İmam Abdullah Bey’in apaçi gençler için haftada bir gece organize ettiği Fatih-Balat Sahil gezisi programına katılma imkânı yakalamış; yaklaşık yirmi gençle gece 11’de başlayan ve gece yarısına kadar devam eden çaylı, çekirdekli, bol arabesk şarkılı-türkülü bir program ile gençleri kendi akran ilişkileri ve kendileri ile ilgilenen, kıymet verdikleri bir büyükleri ile münasebetleri hakkında derinlemesine bir gözlem yapma imkânı elde edilmiştir.

Saha araştırmasının tamamlanması süreciyle birlikte onlarca gençle kurulan arkadaşlık ilişkisi neticelenmemiş, bilakis bu satırların kaleme alındığı ve tezin tamamının yazılıp neticelendirildiği güne kadar apaçi gençlerle kendi ortamlarında, bazen kafelerde, bazen sokakta ya da köşe başında görüşmeye, birlikte vakit geçirmeye devam edilmiştir. Tez yazım süreci ile alakalı olarak planlamadığımız ve tamamen doğallığında gelişen bu ilişki biçimi bize, özellikle saha bulgularının yazılması sürecinde yazılanlar ile saha arasında sürekli bir karşılaştırma yapabilmenin önünü açmış, bu sayede takıldığımız ya da yanlış anladığımızı düşündüğümüz pek çok konuda sağlıklı bir karşılaştırma ve düzeltme yapabilme imkânı bulunabilmiştir.