• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: ARAŞTIRMANIN BULGULARI

3.1. Apaçi Gençler: Nasıl Algılanıyorlar ve Kimler?

“(Apaçileri) Islak odunla dövmek lazım”

[Anadolu Lisesi, 10. ve 11. Sınıf, Odak Grup] “Apaçi genç kimdir” sorusu çalışma boyunca karşılığı aranan ve görüşmecilere sıkça yöneltilen bir soru olarak nitel araştırmanın merkezinde yer almaktadır. Nitekim kendisini apaçi olarak kabul eden genç oranının yok denecek kadar az olması, kavramın araştırmacı için daha karmaşık bir hâl almasına; bu sebepten toplumun apaçi gençlerle yoğun teması bulunan kesimleri tarafından “apaçiliğin” nasıl tanımlandığının belirlenmesinin zorunluluğa dönüşmesine yol açmıştır. Apaçilik olgusu, çok farklı tanımlamaları kendi içerisinde barındırıyor olsa da son tahlilde derli toplu bir apaçi genç

profilinin ortaya konulması gerekmektedir. Bu anlamda yoğunluklu olarak apaçi gençlere yönelik dışarıdan yapılan tanımlamalarla ele alınacak, fakat yeri geldikçe toplum tarafından apaçi olarak kabul edilen gençlerin kavram hakkındaki görüşlerine de yer vermeye gayret edilecektir. Dolayısıyla ilk olarak toplumda var olan apaçilik algısı değerlendirilecek, sonrasında apaçiliğin insanlar nezdinde oluşmuş olan belirli çağrışımlarına (kıro, maganda vb.) değinilecek, ayrıca apaçiliği aşan ve belki de apaçiliğin yeni biçimi olarak değerlendirilmesine yol açacak “taskafa” tanımlaması ayrıntılı bir biçimde ele alınacaktır.

3.1.1. Toplumdaki Apaçilik Algıları

Araştırma kapsamında yapılan derinlemesine görüşmeler neticesinde apaçi gençlik ile alakalı olarak pek çok farklı tanımlama ve yaklaşım biçimine ulaşılmıştır. Elbette bu tanımlamalar, tanımlayanların sosyo-kültürel durumuna, apaçi gençlerle temaslarının sıklığına ve bu gençlerle yaşamış oldukları kişisel tecrübelere binaen farklılıklar arz etmektedir. Dolayısıyla apaçi gençliğe ilişkin tanımlamalarda bu türden kısıtlılıkların göz ardı edilmemesi apaçi gençlik profilinin doğru anlaşılabilmesinde önemli bir husustur.

3.1.1.1. Düz Liseli Gençlerin Apaçi Algısı

Apaçi gençlerle en yoğun ilişki halinde bulunan, aynı okulu ve sıraları paylaşan gençlik gruplarının başında düz liselerde okuyan kız ve erkek öğrenciler gelmektedir. Bu anlamda apaçi gençler hakkında var olan toplumsal algının temellerini ortaya koyabilme adına ilk olarak düz liseleli gençlerin kanaatlerine yer verilmeye çalışılacaktır.

Apaçi gençlerin de yoğunluklu olarak okudukları bir düz lisede okuyan Nuri, apaçi gençleri şöyle tanımlamaktadır:

“Apaçi genç için şunu diyebilirim; köşe başlarında takılan işsiz, serseri tayfası diyebilirim. Aynen, ama kendimi koymuyorum içine yani. (arkadaşlarıyla birlikte gülüyor) Onlardan değilim.”

Bu tanımlama okulda arkadaşları ve hocaları tarafında apaçi olarak kabul edilen ve kendisi hakkında yapılan bu tanımlamanın da farkında olan bir genç tarafından yapılmıştır. Nitekim apaçilik onun için de olumsuz bir anlam ifade etmekte ve kendisini apaçi gençlikten ayırmak için özel vurgu yapma gereği duymaktadır. Odak grup

görüşmesinin ilerleyen bölümlerinde Nuri şöyle bir itirazda bulunacak: “Şöyle bi şey

söyleyeyim ama, Apaçi demeyelim şuna da adını değiştirelim”ve devamında şöyle bir

tanımlamanın daha doğru olduğunu söyleyecektir:

“Ya, şimdi iki tür serseri var, mesela çalışan bir adam olur, tamam mı hani o da köşe başında takılıyordur. Artı Apaçi tarzında takılıyordur, ama efendidir, delikanlıdır hesabı. Nerede ne yapacağını bilir ama bazı böyle insanlar var dik kafalıdır, baya dikine giderler, işte onlara Apaçi denir.” [Düz Lise, 9. sınıf, Odak Grup]

Nitekim Nuri’nin apaçi genci tanımlarken aslında kendisinin ve takıldığı arkadaşlarının apaçi gençlik olarak değerlendirilmemesi gerektiğinin altını çizmesi ve onun da diğer pek çok görüşmecinin yapmış olduğu gibi apaçiliği bir başkasını tanımlamak için etiket olarak kullanması oldukça manidardır. Öte yandan Nuri “delikanlı”, “efendi” olanların apaçi olarak tanımlanamayacağını düşünmekte apaçi gençleri kendi başına buyruk bireyler olarak tanımlamaktadır.

Lise 9. sınıf öğrencileri de bu yöne dikkat çekerek apaçi gençlerin sadece kendilerini

düşündüklerini ve toplumdan bağımsız kalmaya çalıştıklarını ileri sürmüştür:

“Sadece kendilerini düşünüyorlar. Toplum tarafından nasıl düşünüldükleri fazla umurlarında değil, sadece anlık yaşıyorlar. Mesela gelecek kaygısı taşımıyorlar, mesela yolda yürürken, yolun ortasından yürüyüp, son ses şarkı açıp dinleyebiliyorlar. Hani başkasının özgürlükleri, başkasının hakları umurlarında değil. Yani köşe başı falan, bunlar değil aslında bahsettiğim, işsiz olabilir, köşe başında takılabilir, bu onun apaçi olduğunu göstermez, ama mesela başkalarının haklarına taciz edebiliyorsa… Bence apaçinin tanımı bu yani. Mesela saçlarını uzatıyorlar, saçlarını çok şey yapıyorlar mesela. Düşük bel pantolon falan giyiyorlar; eğlenceye düşkün, yani bir arkadaşla daha çok vakit geçiriyorlar. Anne babadan uzak oluyorlar işte, yani farklı görünmeye çalışıyorlar, gerek saç tipiyle, gerek görünüşüyle böyle yani “biz sizden daha farklıyız,” kendilerini kanıtlamaya çalışıyorlar, biz “daha büyüğüz” hesabı. Kendi kafalarına göre göze hitap ettiklerini düşünüyorlar da bilmiyorlar hani. Yani akıllıca bi şey değil.” [Düz Lise, 9. Sınıf, Odak Grup]

Gençler için apaçi gençliğin belirgin özelliklerinden kabul edilen renkli giyinmek ve saçlara farklı şekiller vermek, hem farklı görünebilmenin hem de kendini kanıtlamanın bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Özellikle “başkalarının haklarını taciz etme” durumunun kız öğrenciler için bambaşka anlamlara karşılık geldiği görülmektedir:

karşılık vermesek de onlar, sonuçta sarkıntılık yapıyorlar yani.” [Düz Lise, 9. Sınıf, Odak Grup] Apaçi gençlik arasındaki kız-erkek ilişkilerini detaylı bir şekilde

değerlendirileceği ileriki bölümlerde de üzerinde duralacağı üzere sözlü taciz meselesi önemli bir apaçilik özelliği olarak belirmektedir.

Aynı düz lisenin 11. sınıf öğrencileri için ise apaçilik biraz daha farklı çağrışımlar yapmakta; kıyafet merkezli şekillenen ve “tas kafa” kullanımına yakın sayılabilecek olan bir karşılığın öne çıktığı gözlenmektedir:

“Apaçi; kalın tabanlı ayakkabı, paçası dar eşofman, üstünde adidas eşofman üstü bir şey, şapka kafada hafif yukarıda böyle. (Gruptaki kız öğrencilerden biri) ‘Tas kafa’, (diğeri ise) ‘saçların burası (yan taraflarını kastederek) yok şurada sadece saç (başın üst kısmını tarif ederek)’ var (der ve tarif ediyor, ilk konuşan arkadaşları devam ediyor) saçların burası (kafasının yanlarını kastederek) 0 numara burası üç-dört numara büyük (gülüyorlar). Tabii ki saçlarını dikenler de var.” [Düz Lise, 11. Sınıf, Odak Grup]

Öğrencilerin bu tanımlamalarında apaçilik ile taskafalılık arasında bir tanımlama karmaşasının yaşandığı söylenebilecektir. Her iki kullanımda çoğu zaman birbirine içerisine geçmekte, kimi zaman taskafa kimi zaman da apaçi olmak büyük oranda bu tanımlamaları yapan bireyin bireysel kullanımına göre şekillenmektedir. Fakat 11. sınıflardan bir kız öğrencinin apaçilik ile ilgili yapmış olduğu tespitler aslında kavramın nasıl algılandığının ve bu tarzı benimseyenlerin kimler olduğunun anlaşılmasında birtakım ipuçları vermektedir:

“Aslında arkadaşlar şey olabilir mesela. Belirli bir insan belirli bir karakter olmaya çalışırken herkes gibi normal olmaya çalışırken, belli ki bir dışlanmışlığın veya yoksulluğun veya yalnızlığın ittiği bir köşede kendine yeni bir tarz yaratırken aslında, bir yerde bocalama durumu. Ben şey diyeceğim, son olarak, eee hani, biz gotikleri kabulleniyorsak, metalcileri kabulleniyorsak hani apaçileri de kabullenmeliyiz. Onları farklı bir insan statüsüne sokmamalıyız diyorum.” [Düz Lise, 11. Sınıf, Odak Grup]

Düz lise öğrencilerinin Apaçi gençlere yönelik tanımlamaları büyük oranda; gençlerin giyimlerine, saç şekillerine ve davranışlarına göre oluşmaktadır. Bunun yanı sıra dışlanmışlık ve yoksulluk da düz liselilerin anlatılarında temel vurgular olarak belirmektedir. Bu durum apaçilerin sadece dış görünüşleri ile değil toplumsal süreçlerle ilişkili olarak değerlendirildiğini de göstermektedir. Diğer taraftan düz liseli öğrencilerin apaçi gençlerle sosyo-ekonomik ve kültürel olarak daha yakın bir kültürel

altyapıya sahip oldukları ve yapmış oldukları tanımlamalardan da anlaşılabileceği üzere kendi içerisinde bir anlayış dilini de korumaya çalıştıkları fark edilebilmektedir.

3.1.1.2. Anadolu Liseli Gençlerin Apaçi Algısı

Esenler’de bulunan ve genelde öğrencileri diğer ilçelerden gelen Anadolu lisesinde 10. ve 11. sınıf öğrencileri ile yapılan odak grup çalışmasında, düz lise öğrencilerinin tanımlamalarına benzer birtakım tespitlerle karşılaşmış olsak da öne çıkan söylemin -istisnaları saklı tutulursa- daha ziyade “dışlayıcı” bir şekilde geliştiğine tanık olunmaktadır. Apaçi kimdir sorusuna verilen ilk cevaplarda bu yaklaşımın izlerini görülebilecektir:

“Bence dikkat çekmek istiyorlar. Böyle saçlarını havaya falan dikiyorlar, kirpi gibi. Bir tanesi vardı o da saçını uzatmış. (Gülüyor) Çok saçmalar ya, bilmiyorum. (Burada odak gruba katılan kız öğrencilerden birisi söze dahil olarak şunları söylüyor) ‘Bazı hayvanlar vardır, ıyy gerçekten hayvanlardan bahsediyorum. Hani çiftleşme dönemlerinde dişiyi etkilemek için bir takım sesler çıkarırlar hani çağırmak amaçlı… Ki onlar mesela atıyorum, görüyoruz sokaklarda, telefonlarında hoparlörünü kullanan, yüksek sesle müzik dinleyip dikkat çekemeye çalışan” [Anadolu Lisesi, 10. ve 11. Sınıf, Odak Grup]

Gençlerin bu durumunu başka bir öğrenci psikolojik rahatsızlıkların doğal bir sonucu olarak değerlendirebileceğine söylemektedir:

“Bir tür psikolojik hastalık olabilir. Çünkü sürekli toplumdan dışlandıklarını hissedip, onların dikkatini çekmek için… Ya mesela, normalden farklı insanlar vardır, normal insanların yapmayacağı şeyleri yapan farklı hareket etmeyi seven insanlar vardır. Daha sonradan çok soyutlandıkları zaman, kendilerini bir geri besleme olarak düşünebilirsiniz. Kendini tekrar topluma kazandırabilmek için dikkat çekmesi gerekir. Onlar da bu şekilde topluma hani kendilerini göstermeye çalışıyor olabilirler.” [Anadolu Lisesi, 10. ve 11. Sınıf, Odak Grup]

Tam bu noktada katılımcılardan birisi meselenin aslında doğrudan eğitim ile alakalı olduğuna dikkat çekmekte ve apaçi gençlik olarak tanımlanan gençlerin genel anlamda “eğitimsiz ve cahil” insanlar arasından çıktığını öne sürmektedir:

“Bir de cahilliğiyle alakalı bence alakalı olabilir, hani eğitim durumu ya eğitim düzeyiyle de ilgili olabilir. Çünkü öyle olanlar genellikle çok eğitim görmemiş ya da böyle küçükken… Yani işte eğitim görmemiş kişiler bunu farklı bir şekilde gizlemeye bastırmaya çalışıyorlar.” [Anadolu Lisesi, 10. ve 11. Sınıf, Odak Grup]

Görüşülen gruptaki bir kız öğrenci eğitim durumunu bir adım daha öteye taşımakta ve eğitim ile çevrenin birbiriyle çok yakından ilişkili olduğunu, kentin merkezi ilçelerinde apaçi profilinin sayısal anlamda az, göçle şekillenmiş Esenler benzeri ilçelerde ise bu türden gençlerin oldukça yüksek oranda bulunduğunu belirtmektedir:

“Bence çevrenin ve eğitimin de çok önemi var. Çünkü ben Esenler’de yaşıyorum, Esenler Atışalanı’nda. Apaçiliğin en çok yayıldığı yerdeyim yani. Her gün çıktığım zaman sokağa en az 10 tane görebilirim bu tiplerden. Ben şöyle düşünüyorum bir Kadıköy’e ya da Nişantaşı’na gittiğinizde göremezsiniz böyle kişileri, ama burada…” [Anadolu Lisesi, 10. ve 11. Sınıf, Odak Grup]

Fakat burada bir katılımcı, kız arkadaşının söylediklerine itiraz etmekte ve meseleyi Türkiye’nin Batılılaşma süreciyle ilişkilendirerek açıklamaya çalışmaktadır. Erkek katılımcıya göre yaşanan durum on yıllardır devam eden Batı hayranlığının ve taklitçiliğinin bir sonucu olarak gelişmektedir. Ancak gencin bu tespitte dikkat çektiği şudur ki, Batılı yaptığında ya da Batılıyı taklit eden zengin yaptığında bu durum hoş karşılanmakta fakat yoksul ve varoş gençleri benzeri bir taklidi yaptığında “kıro” olarak değerlendirilmektedir:

“Hani insan ister istemez açıkçası onların hâline üzülüyor. Nasıl üzülüyor? Sen şimdi o fotoğraflarda vücudunun farklı yerlerine jilet atmış, şimdi o çocuk orada burasına jilet atınca işte apaçi kıro olarak adlandırılıyor. Ama mesela işte Taksi filminin başrolünde oynayan bir adam vardı. Bilmiyorum biliyor musunuz? Veya Zidan’dı (meşhur Fransız futbolcu) heralde, Zidan çizik attığı için o da atıyordu mesela o attığı zaman bir şey olmuyordu ama bu çocuk çizik attığı zaman oluyor. Yani Zidan yaptığında bu takdir edilecek bir şey; ama apaçi yaptığında ıyy deyip geçilecek bir şey.” [Anadolu Lisesi, 10. ve 11. Sınıf, Odak Grup]

Nitekim gençler bu durumun sadece saç şekilleri ve kıyafet tercihleri üzerinden yaşanmadığını, apaçi dansı ile ilgili de benzeri bir sürecin var olduğunu hatırlatmaktadırlar. Apaçi dansının Fransız tecktonik dans tarzıyla olan benzerliği üzerinden meseleyi gençler şöyle değerlendirmektedirler:

“Şimdi tektonik dansında mesela yabancı videoların, müzik videolarında, kliplerinde izlediğimiz kadar bir yapılış tarzı var. Mesela buradaki çocuğa bakıyorsunuz, bu dansın kötü bir kopyası gibi… Bir şeyi yapacaksan tam yaparsın, kendisi bir şey üretemiyor, özenti ve millet de böyle baktığı zaman köyden gelmiş deyip atıyor yani. Atıyor yani bildiğiniz ‘bu insandan adam olmaz’ diyor yani.” [Anadolu Lisesi, 10. ve 11. Sınıf, Odak Grup]

Anadolu Lisesi öğrencilerinin, apaçi gençlerin internette görünür olma durumları ile ilgili söylemiş olduklarında ortak bir tavrın benimsendiğine tanık olunmakta ve bu anlamda “sosyal dışlamaya” dayanan bir üslubun benimsendiği fark edilmektedir:

“Bir şey var bu insanların mesela genelde paylaştığı fotoğraflar. Benim bilgisayarımda bile fotoshop yok ben mesela fotoshop kullanmam. Hiç kullanmadım da ama o insan böyle, yani demek ki ona güzel geliyor. Mesela çocuk kafayı almış böyle, dolunayın üzerine koymuş, aşağıdan ışık vuruyor. Ya da ne bileyim bir fotoğraf çekinmiş, kulağına böyle ışık hüzmesi koymuş küpe gibi görünüyor. Bir gülen yüz koymuş, acayip yazılarla zaten Türkçe diye bir şey yok yani.” [Anadolu Lisesi, 10. ve 11. Sınıf, Odak Grup]

Apaçi gençlerin kendilerini bedenleri ile gerek sosyal hayatta gerekse sanal âlemde bu denli göstermeye çalışmaları ile ilgili olarak öğrenciler şöyle düşünmektedir:

“Çirkin bir giyim tarzı bence. Aşırı öne çıkan. Bir şekilde renkleri patlatmaya çalışıyorlar. Fotoğrafları da öyle zaten. Bence yoksul oldukları için hani gidip spor salonunda spor yapamıyorlar. Ama bu fotoğraflarla kendilerini belki öne çıkarmak isteyebilirler. Vücutları da güzel olsa, güzel de değil. Güzel olan biri onu göstermek istemez ki, zaten ortadadır. Ama bunun kötü olduğu için hani soyunarak belki de ispat etmeye çalışıyor.” [Anadolu Lisesi, 10. ve 11. Sınıf, Odak Grup]

Ayrıca Anadolu lisesinde okuyan katılımcı gençler, apaçilerin “aşırı zevksiz” olduklarını düşünmekteler dahası apaçi gençlerin kendi dışlanmışlıklarının üstesinden gelebilme adına bu “garip ve dikkat çekici” tarzları ile bizzat toplumun geri kalanını dışlamaya çalıştıklarını söylemektedirler:

“Onların etraftaki insanları dışlamaya gayret gösterdiğini düşünebiliriz belki. Mesela, biz farklıyız, siz sıradan insanlarsınız. Biz sizi dışlıyoruz. Aslında toplum dışlamış zannederken, farklı olan toplumu dışlamıştır. Apaçiler mesela bunu her yerde vurgulamak istiyor işte. Ben Apaçiyim, böyle giyinirim.” [Anadolu Lisesi, 10. ve 11. Sınıf, Odak Grup] Apaçi gençliğin, özellikle eğitim seviyesi göz önüne alındığında onlardan daha yüksek bir sosyo-ekonomik grupta yer alan Anadolu lisesi öğrencileri tarafından bu şekilde tanımlanıyor oluşu, şu ifadeler ile sonuçlanacaktı: “(Apaçileri) Islak odunla dövmek lazım.” Her ne kadar bu ifade karşısında gruptaki tüm öğrenciler gülmüş olsalar ve belki de söyleyen öğrenci bile yarı şaka yarı ciddi bir ifade olarak bu cümleyi kullanmış olsa bile, aslında bu ifade toplumun geneline sirayet eden ve

üzerine düşünülmezse sosyal anlamda ciddi boyutlara ulaşması mümkün olabilen bir durumun işareti olarak değerlendirilebilecektir.

Ayrıca son olarak düz lisede okuyan kız öğrencilerin yakınarak ifade etmiş oldukları apaçi gençlerin “sözlü taciz”de bulunma durumları hakkında Anadolu lisesinde okuyan kız öğrencilerde benzeri şikâyetlerde bulunmaktadırlar:

“Özellikle onlar laf atıyor zaten. Mesela biz yürüyüş yoluna yakın oturuyoruz, ben kardeşimle yürüyorduk böyle. Bakıyorlar, böyle hani yanımızdan geçerken acayip acayip sesler çıkartıyorlar, laf atıyorlar. Çok garip şeyler söylüyorlar, özellikle onlar laf atıyorlar. Dikkat çekmek için öksürenler hapşıranlar hakeza yine. Böyle çok acayip şeyler var.” [Anadolu Lisesi, 10. ve 11. Sınıf, Odak Grup]

Anadolu lisesi öğrencilerinin en genel anlamda altını çizdiği en önemli husus hiç şüphesiz apaçiliğin erkek temsili üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu anlamda apaçi olmak ile genç ve erkek olmak özel bir tartışma alanı olarak belirmektedir.

3.1.1.3. Kafe Sahiplerinin Apaçi Algıları: Yoksul ve Parçalanmış Ailelerin Çocukları

Apaçi gençlerin en yoğun bulundukları, müzik dinleyerek dans ettikleri, haftasonlarında sıkça takıldıkları mekânların başında kafeler gelmektedir. Bu açıdan kafe sahiplerinin apaçi gençlerle temasının oldukça yoğun olduğu kolaylıkla fark edilebilecektir. Saha araştırması süresince görüşülen kafe sahipleri de özellikle apaçi gençler ile alakalı büyük oranda aynı tespitlerde bulunmuşlar, birtakım farklılıklara dikkat çekerek apaçi gençlerin nasıl bir profile sahip olduklarını özetlemişlerdir. Bu anlamda Kafe Sahibi Metin, apaçilerin genelde ahlaki olarak sorunlu kişiliklere sahip olduklarını ve aile yapılarının problemli olduğuna dikkat çekerek şu tespitlerde bulunmuştur:

“Gençler, dışarıda gruplar halinde gezer, köşe başlarında serseri gibi takılan gençler. Yani, tarzları farklı, tıraşları farklı, dışarıdaki ortama ayak uyduruyorlar, aslında hiçbir şey yok da dışarıda öyle takılıyorlar. Ailelerinden kopuklukları var, bağları kopuk. pek şey yapmıyorlar, eee önemsemiyorlar kimseyi. Artık hep dışarıya yönelmişler, para bulma çabasındalar. Çalışmak değil ama farklı yollardan para bulmak. Hepsi öyle değil mesela, kimisi tarz yapmak için hani öyle takılayım, dikkat çekeyim, işte kızlar daha çok bakar düşüncesinde... Renkli pantolon giyeyim, işte saçlarımı değişik yapayım, pirsing takayım, küpe takayım, değişik değişik tişörtler giyeyim, gözler böyle baktığı zaman farklı görsün. Bunların çoğu çalışmıyordur zaten; benim gördüklerim çoğu çalışmıyor. Yani konuşma

biçimleri çok rahat. Hani böyle bir saygı endişesi yok, biraz daha laubali. Hani, mesela biz büyüklerimize “Abi” diyerek, büyüğümüz olduğu zaman” Abi” diye konuşuruz ama onlar da öyle rahat bir tavır var, şey yok yani. “Baksana!” diyor “Bakar mısın Abi?” demiyor. Hiç öyle rica, minnet yok hiçbir şekilde. “Selamün aleyküm” yok, “Merhaba”. Aile terbiyesi yok açıkçası bunlarda. Burada da farklı yaptıkları ne var? Müzik dinlemeyi severler, oyun oynamayı severler.” [Metin, 30, Kafe Sahibi]

Kafe Sahibi Metin’in sözleri; gençler hakkında geleneksel bir yaklaşımın derin izlerini taşımakta, daha ziyade bu gençlerin toplumsal değerlerden uzak, farklılık peşinde koşan ve bir şekilde ana kültürel yapıya uyumlu hâle getirilmesi gereken “sapkın gençler” olarak tanımlandığına tanık olunmuştur. Benzeri bir yaklaşıma, apaçi gençlerin yoğun olarak takıldıkları bir başka Kafe Sahibiyle yapılan görüşmede de tanık olunmuş, Kafe Sahibi Gazi, kendi gençliği ile apaçi gençliği mukayese ederek, gençlerin durumu hakkında çıkarsamalarda bulunmuş; fakat diğer kafe sahiplerinden farklı olarak bu gençlerin büyük oranda yoksul bir aileden geldikleri ve maddi imkânlarının alabildiğine kısıtlı olduğunun altını çizmiştir:

“Vallahi şöyle söyleyim, yeni nesil Avrupai özenti içinde… Genelde Avrupai yaşamın peşinde. Özentilik, rahatlık çok var, sorumsuzluk… Birkaç kişi bir ortama girdiği zaman saçlar dağınıksa, gözler boyalıysa bu hem kızda hem erkekte sadece erkeklerde değil, bunlar hep özentilik, beğeni. Erkekler kız gibi giyiniyor. Biz gençliğimize bakıyoruz da şimdi bir tane klasik giyinen genç yok. Hani yani genelde düşük bel. Ne bileyim ya dar ya renkli pantolon var. Bizim zamanımızda bu pantolonları gördüğümüzde kızların üstünde bile gördüğümüz zaman biz gençlik yıllarımızda, çekinirdik mesela rengârenk, ama şimdi tam tersi erkekler giyiyor. Kırmızısı olsun, mavisi olsun, pembesi olsun. Yani bize, bana çok tuhaf geliyor. Bilmiyorum, yani nasıl karakterli oluyorlar, nasıl kabulleniyorlar? Ha bu aileden de kaynaklanıyor. Sonuçta bizim de çocuğumuz var. Biz müsaade etsek onlar da aynı şekil yapar. Bu aileden de kaynaklanıyor. Ha apaçiler, bunlar dışarıda özentilik bence. Ya baktılar çevreden biraz ilgi görüyor o tarz insanlar. Özellikle genç kızlar tarafından ilgi görüyor eee diyor: “Ben niye o şekil giyinip takılmayayım”. Çoğunun da maddi durumu yoktur. Hani dersiniz sigara içiyorlar mesela cebine baksanız bir sigara parası yok. Bir gün buraya bir kız arkadaşıyla eğlenmeye gelip de 3 lira bir kahveye bir kolaya veremiyorsa