• Sonuç bulunamadı

Sadaret Görevler

Belgede Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa (sayfa 41-58)

MEHMET RÜŞDİ PAŞA, AİLESİ, EĞİTİMİ, ASKERÎ VE MÜLKÎ VAZİFELERİ

C. Sadaret Görevler

Mehmed Rüşdi Paşa'nın ilk sadrazamlığı, Abdülmecid Han zamanında vuku bulmuştur. Sultan Abdülaziz, V. Murad ve II. Abdülhamid zamanlarında da sadrazamlık yapan Mehmed Rüşdi Paşa, iki hal' vak'asında da sadaret makamında

bulunuyordu.134 Rüşdi Paşa'nın sadarete ilk kez atanma tarihi, Mustafa Reşid Paşa'nın ölümünden sonra, yani 1859 yılı sonunda (Hicrî 1276) vuku bulmuştur. İkinci sadareti 1866 (Hicrî 1283) senesinde olurken üçüncü sadareti ise 1872 (Hicrî 1289) yılında vuku bulmuştur.135 Mütercim Rüşdi Paşa'nın dördüncü sadrazamlığı

1876 (Hicrî 1293) yılında gerçekleşirken bir hafta süren son sadereti 1878 (Hicrî 1295) tarihinde vuku bulmuştur.

22 Aralık 1859 Perşembe günü Sultan Abdülmecid, Sadrazam Kıbrıslı Mehmed Paşa ile Fuad Paşa'yı huzuruna çağırmış ve Rusya İmparatoruna gönderilecek nişan ve hediyeleri göstermiştir. Bir ara gümrük ile ilgili konu açılınca Kıbrıslı Mehmed Paşa: "Merhum Valide Sultan, bundan dahi irtikâb etmiş." deyince çok üzülen Abdülmecid Han, ertesi Cuma günü Kıbrıslı Mehmed Paşa'dan mührü aldırmış ve Cumartesi günü Meclis-i Tanzimat Reisi Rüşdi Paşa'yı sadarete getirmiştir.136 Böylece Mehmed Rüşdi Paşa'nın bu ilk sadrazamlık tarihi, 24 Aralık 1859'da yayınlanan Hatt-ı Hümayun ile başlamıştır.137 Yayınlanan Hatt-ı Hümayun, aynı gün, yani Cumartesi günü Bâbıâlî'ye gönderilmiştir. Hattın sureti 9 Ocak 1860'ta (Hicrî 15 Cemaziyelahir 1276) Takvîm'de yayınlanmıştır.138 Fakat bu görev ancak dört ay kadar sürebilmiştir. Rüşdi Paşa, 27 Mayıs 1860 Pazartesi günü sadaretten infisal etmiştir.139 Sultan Abdülmecid, ilk defa olarak sadarete tayin ettiği Mütercim Rüşdi Paşa'dan devletin maliyesindeki kötü gidişatı durdurmasını ve gelir gider dengesini sağlayarak masrafları azaltmasını ve devletin parasını çarçur eden memurları cezalandırmasını talep etmişti.140

Rüşdi Paşa'nın bu ilk sadaretinde maliye müşkil durumdadır. Kaimenin değeri düşerken altının değeri gün geçtikçe yükselmektedir. Bu durum düzelmeden mali sıkıntının giderilmesi imkânsız olduğu için Sadrazam Rüşdi Paşa, ilk iş olarak

134 Mehmed Memdûh, Esvât-ı Sudûr, İzmir 1328, s. 15-16.

135 Ahmed Rasim, İstibdâddan Hâkimiyyet-i Milliyyeye, İkinci Kitap, Vatan Matbaası, İstanbul 1342-

1923, s.

136 Ahmed Cevdet Paşa, Ma'rûzât, Hazırlayan: Yusuf Halaçoğlu, Çağrı Yayınları, İstanbul 1980, s. 17. 137 İ.DUİT. 190 / 35. Rüşdi Paşa'nın bu ilk sadaret görevi ile ilgili yayınlanan Hatt-ı Hümayun'un

suretindeki tarih de Milâdî 24 Aralık 1859, Hicrî 29 Cemaziyelevvel 1276'dır. Bk. HSD. AFT. 3 / 40. Ahmet Rıfat, Cemaziyelevvel'i sehven Cemaziyelahir yazmış olabilir.

138 Takvîm-i Vekâyî, No: 576, 15 Cemaziyelahir 1276. 139 İ. DUİT. 190 / 31. Ayrıca bk. Ahmed Rifat, s. 65. 140 HSD. AFT. 3 / 40.

kaimenin ilga edilerek imha edilmesine karar vermiştir. Buna karşılık olarak da İstanbul'daki akarlardan yardım toplanmasına hükmetmiştir. Cevdet Paşa'nın başkanlığında bir komisyon kurularak kaimeler toplanmaya başlamıştır. Kaimelerin çoğu toplanınca altının fiyatı düşmeye başlamıştır. Toplanan kaimeler, yakılması için Maliye Nezaretine gönderilmiştir. Fakat Saray, Maliye Nazırı Hasib Paşa'dan acilen para isteyince o da yakılması için gelen kaimelerden yüz bin keseliğini gizlice saraya göndermiştir. Bunu duyan Sadrazam Rüşdi Paşa, hastalanıp evine kapanmıştır.141 O

yılki sıkıntılar bununla da kalmamıştır. Zira, Hicrî 1276 senesinin başındaki Kuleli Vak'ası'ndan hemen sonra özellikle Rüşdi Paşa'nın ilk olarak sadarete geçtiği aylarda Ruslar, Niş bölgesinde güya Gayrimüslimlere zulmedildiği yaygarasını kopararak Avrupa devletleri nezdinde neşriyata başlamışlardır. Bunun üzerine Avrupa devletleri, muhtelit (karma) bir komisyon kurularak bunun Rumeli'ye gönderilmesini ve iddiaların incelenmesini talep etmişlerdir. Bâbıâlî, Rusların gönderdiği papazlar ve casuslar vasıtasıyla Bulgarlar arasında fesat çıkarmak istenildiği bir dönemde böyle bir komisyonun bölgeye gönderilmesinin Rumeli'yi daha da karıştırabileceği endişesi ile böyle bir öneriyi şiddetle reddetmiştir. Bunun önünü almak için de Süleyman Paşa, Niş'e müfettiş olarak tayin edildi. Fransa buna itiraz edince İsmail Paşa başkanlığında kurulan bir heyet teftiş ile görevlendirildi. Ayrıca kurulan ikinci bir heyetin de Bosna tarafına gönderilmesine karar verildi. Buna rağmen Avrupa sefirleri muhtelit komisyonda ısrarcı olmuşlardır. Bunun üzerine Sadrazam Mehmed Rüşdi Paşa, bizzat Fransız Sefaretine giderek muhtelif bir komisyonun bölgeye gitmesine asla izin vermeyeceklerini Fransız elçisine bildirmiştir. Hatta ısrar edilirse bizzat kendisinin teftiş için bölgeye gidebileceğini ifade etmiştir.142

Mehmed Rüşdi Paşa'nın ilk sadaretinden azledilme sebebinin İngiltere Kraliçesi Victoria'nın Sultan Abdülmecid'e gönderdiği mektup olduğu rivayet edilmektedir. Buna göre İngiltere Kraliçesi Victoria, Sultan Abdülmecid'e bir mektup yazarak Kıbrıslı Mehmed Paşa'nın görevden alınmasına çok üzüldüğünü ifade

141 Ahmed Cevdet Paşa, Ma'rûzât, s. 18-19.

etmiştir. Ayrıca saray halkı da Mütercim Paşa'dan hoşnut değildir. Rüşdi Paşa, bu gibi sebeplerden dolayı azledilmiştir.143

3 Haziran 1860 tarihinde çıkan irade ile Rüşdi Paşa'ya mazuliyet maaşı bağlanmasına karar verilmiştir.144 Paşa, sadaret görevinden ayrıldıktan sonra infisal

tarihinden itibaren mazuliyet maaşına bağlanmıştır. 5 Haziran 1860 tarihinde bu durum kendisine de bildirilmiştir.145 Rüşdi Paşa da 6 Haziran 1860'da, Sadaret

Kaimmakamlığına Mehmed Rüşdi imzası ile yazdığı tezkire ile bağlanan bu maaştan dolayı teşekkür etmiştir.146 Daha sonra Paşa, kısa bir süre sonra, yani 24 Haziran

1860 Pazartesi günü Islahat-ı Mâliyye ve Hazîne Meclisi Reisliğine getirilmiştir. Aynı yıl meydana gelen cülûs-ı Abdülaziz'de bu görevi ibka edilmiştir.147 Rüşdi Paşa, Meclis-i Hazain148 Reisi iken de kayda değer çalışmalar yapmıştır. Mecliste müzakere edilen konuların mazbataları Türkçe ve Fransızca olarak tanzim edilip hazırlanan Müzekkireler, Ariza ile Sadarete sunulurken bunların altında mühür ve imza olmaması bazı karışıklıklara sebebiyet verdiğinden Rüşdi Paşa bu durumun önüne geçmek için diğer meclislerde olduğu gibi Meclis-i Hazain için de bir mühür imal ettirip bunun olurunu almak için 14 Ekim 1860 tarihinde Sadarete bir tahrirat göndermiştir. 22 Ekim 1860'da çıkan irade ile bu uygulama kabul edilmiştir.149

Mehmed Rüşdi Paşa, Meclis-i Hazain Reisi iken, vücudunun genel hâlinden kaynaklanan bir hastalığı için uzun süre tedavi görmüş fakat sağlıklı bir netice alamamıştır. Bunun üzerine doktorların tavsiyesi ile tedavi olmak için Berlin ve Fransa taraflarına izinli olarak seyahat etmek için 30 Haziran 1861 tarihinde Sadarete bir dilekçe takdim etmiştir. 5 Temmuz 1861'de çıkan irade ile Paşa'nın Berlin ve

143 Abdullah Saydam, "Mütercim Rüşdü Paşa", TDVİA, C 32, İstanbul 2006, s. 202. 144 İ. DH. 456 / 30269.

145 A.} MKT. NZD. 314 / 43. 146 İ. DH. 456 / 30294. 147 Ahmed Rifat, s. 65.

148 Ebuzziya Tevfik Bey, Meclis-i Hazâin için şunları söyler: "Vazifesi ne idi? Onu ne yapan bilirdi,

ne de memur edilen. Şu kadar ki, Meclis teşkil edilir edilmez derhal bir kaç azledilmiş paşa üyeliğine atanır, bir kalem kurulur, müdürlüğüne bir bey, başkâtipliğine bir efendi, müsevvid (kâtip) ve mübeyyizliğine (yazıları temize çeken) de filan ve falan beyefendiler tayin buyurulurdu!" Bk. Ebuzziya Tevfik, Yeni Osmanlılar Tarihi, C 1, Haz.: Ziyad Ebüzziya, Kervan Yayınları, İstanbul 1973, s. 14-15.

Fransa taraflarına gitmesine müsaade-i seniyye çıkmıştır. Yerine de münasip bir kişi vekil tayin edilmiştir.150

Mehmed Rüşdi Paşa'nın Avrupa'ya gitme sebebi, gözlerindeki iltihabî rahatsızlıktır. İstanbul'dan hareket ettikten sonra ilk olarak Berlin'e varmıştır. Burada ünlü bir tabip olan Doktor Korff'a muayene olmuş ve bir ay boyunca tedavi devam etmiştir. Bu süre sonunda sağ gözündeki iltihap tamamen kurutulmuş, sol gözü ise yüzde seksen oranında iyileşmiştir. Bununla birlikte Paşa'yı tedavi eden Doktor, evlenmek için Danimarka'ya gittiğinden ve Teşrinievvel'in yirmisinden sonra Paris'te bulunacağından tedaviye yirmi gün kadar ara verilmiştir. Rüşdi Paşa, Berlin'de Kreuznach adlı bir bölgede ikamet etmiştir. Rüşdi Paşa, 1 Ekim 1861'de Dersaadet'e gönderdiği bir Ariza ile bulunduğu bölgede bir süre daha tedaviye devam edildikten sonra Paris'te Doktor Korff ile görüşerek bir kez daha muayene olacağını ve onun son tavsiyelerini de alıp İstanbul'a döneceğini belirterek bu işler için göndermiş olduğu Ariza tarihinden itibaren bir ay kadar daha izin istemektedir. Paşa, gönderdiği bu tahriratta kendisine tevcih edilen Seraskerlik için de Padişah'a teşekkür etmekte ve bir an önce İstanbul'a dönmek istediğini ifade etmektedir.151 Bunun üzerine durum, 15 Ekim'de Mabeyn'e bildirilmiş ve 17 Ekim 1861'de çıkan irade ile istediği süre kendisine verilmiştir.152

Mehmed Rüşdi Paşa, Abdülaziz döneminde de iltifata mazhar olmuştur. Hicrî Zilhicce 1282, Milâdî Nisan / Mayıs 1866 tarihinde kendisine 1500 Kise atiye (hediye) verilmiştir.153 Fuad Paşa'nın dahilde başarısız olması ve özellikle onun istinat ettiği İngiliz vükelâsından Palmerston'un ölmesi neticesinde Fuad Paşa'nın yerine Mehmed Rüşdi Paşa ikinci kez sadarete getirilmiştir.154 Mehmed Rüşdi

Paşa'nın bu ikinci sadareti155 5 Haziran 1866 Salı günü yayınlanan Hatt-ı Hümayun

150 İ. DH. 473 / 31774. 151 İ. DH. 479 / 32227. 152 İ. DH. 479 / 32227. 153 HSD. AFT. 3 / 43.

154 Ahmed Saib, Vak'a-i Sultan Abdülaziz, İkinci Tab', Mısır 1326, s. 38-40. (Fuad Paşa'nın görevden

alınmasının en büyük sebebi aslında maliyenin daha da kötü duruma düşmesidir. Bk. Ahmed Rasim,

Resimli ve Haritalı Osmanlı Tarihi, C 4, s. 2160.)

155 Fuad Paşa'nın görevden el çektirilmesinin görünen sebebi malî sistemdeki götü gidişat olsa da azlin

görünmeyen sebebi bambaşka idi. Bilindiği gibi 1866 (Hicrî 1283) yılı Mısır veraset fermanının ilan edildiği yıl idi. Mısır Hidivi İsmail Paşa her yıl İstanbul'a gelir ve kendisi namına bir ziyafet tertip

ile gerçekleşmiştir.156 Görev itasının hemen ardından Rüşdi Paşa'ya "birinci rütbeden murassa' bir kıt'a nişân-ı âlî-yi Osmânî" takdim edilmiştir.157 Rüşdi Paşa'nın sadarete

tayini haberi ve yayınlanan Hatt-ı Hümayun sureti 9 Haziran 1866 tarihli Takvîm-i Vekâyî'de yayınlanmıştır.158 Sadaret değişikliği haberi 7 Haziran 1866 Perşembe

günü Tasvîr-i Efkâr'da da ilan edilmiştir.159 Bu sırada Şeyhülislâm Hüsameddin

Efendi'nin yerine Mehmed Rüşdi Paşa'nın teşviki ile Refik Efendi Şeyhülislâm nasbedilmiştir. Çünkü Hüsameddin Efendi, Fuad Paşa'ya yakın olanlardandı ve ona münasebeti vardı.160 Rüşdi Paşa, sadarete geldiğinde hazine bomboş durumdaydı. Bu

durumu gören kabine, buna bir çare bulmaya çalışmış, fakat memurların bile altı aydır maaş alamadıklarını ve senevi varidatın geçen yıl alınan borçların faizlerine havale edildiğini görünce başka çarelere başvurmaya mecbur kalmıştır. Bunun için de a'şara ait olan iltizamat ve o yıl yani 1866 (Hicrî 1283) yılı yayınlanan Mısır veraset fermanı karşılığında Mısır vergilerinin zamları karşılık gösterilerek "Galata bankerlerinden iki milyon lira" alınmıştır.161

Sadrazam Mehmed Rüşdi Paşa ile Meclis-i Vâlâ Reisi olarak atanan Kıbrıslı Mehmed Paşa, devleti içinde bulunduğu malî krizden kurtarmak için tasarruf tedbirlerine müracaatla Vilâyetler Nizamnamesi'ne muhalif bir siyaset tarzına yönelmişlerdir. Hem Rüşdi Paşa hem de Kıbrıslı Mehmed Paşa, Vilâyetler

edilirdi. 1866 yılında da İsmail Paşa İstanbul'a gelmiş ve mutat olarak bir ziyafet hazırlanmıştı. Ziyafetin yeri Kaptan-ı Deryâ Mehmed Ali Paşa'nın eşi ve Sultan Abdülaziz'in kız kardeşi olan Adile Sultan'ın yalısı idi. Sadrazam Fuad Paşa ziyafete gitmeden önce sarayda Sultan Abdülaziz ile görüşmüş ve Sultan kendisine iltifatlar etmiştir. Fuad Paşa ziyafet mahalline gitmek için kayığa bineceği sırada Serkurena Ali Bey yetişerek Sultan'ın Hidiv İsmail Paşa'nın kızı ile evlenmek istediğini ve Sadrazam Fuad Paşa'nın da bu yolda çaba sarf etmesi gerektiğini söyler. Fuad Paşa ise bu durumun meşru fakat sakıncalı olduğunu ifade ederek düşüncelerini bir küçük kâğıda yazarak Serkurena'ya verir. Ali Bey saraya giderek bu kâğıdı Sultan Abdülaziz'e takdim eder. Sultan bu konudaki mahzurun boş olduğunu düşünür ve ifadelerin küçük bir kâğıda yazılmasını da saygısızlık addeder. Öfkelenen Padişah, Başkâtip Emin Bey'i gece vakti ziyafet yeri olan Adile Sultan sarayına göndererek Mühr-i Humayûn'u Fuad Paşa'dan aldırır ve ertesi günü Mehmed Rüşdi Paşa Sadrazam nasbedilir. Mehmed Memdûh, Mir'ât-ı Şuûnât, s. 36-37.

156 İ. DUİT. 190 / 33. 157 Ahmed Rifat, s. 66.

158 Takvîm-i Vekâyî, No: 848, 25 Muharrem 1283. 159 Tasvîr-i Efkâr, No: 394, 23 Muharrem 1283. 160 Muhammed Âtıf, s. 62 (v. 34a)

161 Ahmed Rasim, Resimli ve Haritalı Osmanlı Tarihi, C 4, s. 2160. (Rüşdi Paşa, göreve geldikten

sonra daha önce alınan borçların karşılığında verilen taahhütleri ilga etmek, borçların faizlerini tesviye etmek ve böylece devletin itibarını kurtarmak istemişti. Bunun için de iki kere borç alma teşebbüsünde bulunmuş fakat başaramamıştı. Böylece Galata bankerlerine mecbur kalmıştır. Age. s. 2176.)

Nizamnamesi'nin ilga edilerek eyaletler sistemine dönülmesi fikrindedirler. Sadrazam Rüşdi Paşa, bu amaçla gönderdiği emirler ile Vilâyetler Nizamnamesi gereğince yeni kurulmuş olan kaza ve kasabalardaki hükümet binalarının yapımını durdurmuştur. Hatta Kars-ı Zülkadriye (Kadirli) kasabasında hükümet konağı inşasına izin verilmediği için meclisler çadır altında toplanmaya başlamıştır. Tutuklular bile çadırın içinde bağlı hâlde tutulmuşlardır.162

Bu sırada Romanya meselesi de zuhur etmiştir. 1866'da (Hicrî 1283) Memleketeyn Voyvodası (Romanya Prensi) Kuze bir ihtilâl sebebi ile istifa etmeye mecbur kalmıştı. 19 Nisan 1866'da Prusya kraliyet ailesi mensuplarından Prens Şarl (Charles de Hohenzollern) Romanya Prensliğine davet edilmişti. Avrupa ülkeleri ise bundan rahatsız oldular ve bu durumu protesto ettiler. Aynı şekilde Osmanlı sefirleri de yabancı bir prensin Romanya tacını giymesini protesto etti. Buna rağmen Prens Şarl, Romanya Prensi olmuş ve Babıâlîye bir telgraf göndererek sadakatini sunmuştur.163 Bu gelişmeler üzerine, sadaret makamından Yeni Memleketeyn Prensi Şarl'a gönderilmek üzere tahrirat hazırlanması ve buna cevaben Prens'in göndereceği yazının belirlenmesi ve Prens'in Saltanat-ı Seniyye tarafından tayini için içlerinde Mehmed Rüşdi Paşa'nın da bulunduğu on üç kişiden oluşan bir özel meşveret meclisi toplanmıştır. Akdedilen meclis, 18 Ekim 1866'da yaptığı müzakereleri mühürleyerek mazbata hâline getirmiştir. Prens Şarl'a gönderilmesi düşünülen yazıda, Memleketeyn Emareti'nin 30 bini geçmemek kaydıyla silahlı güç bulundurmasına, üstünde şeklini Bâbıâlî'nin belirleyeceği ve Osmanlı Devleti'ni temsil eden bir özel simgenin bulunması şartıyla Emaret'in sikke basmasına müsaade ediliyordu. Ayrıca Memleketeyn Hükümeti, yabancı devletler ile anlaşmalar yapamayacak, Osmanlıya muhalif unsurları arazisinde barındıramayacak ve eski metbuluk hükümleri geçerli olacaktı. Ayrıca Prens Şarl, Sultan'ın hâkipâyına yüz sürmesi için acilen İstanbul'a davet ediliyordu.164 Bunun üzerine 19 Ekim 1866'da çıkan irade ile Prens'i

Dersaadet'e getirmek için İzzeddin vapurunun yola çıkması ve ayrıca Padişah'ın

162 Cevdet Paşa, Tezâkir 21-39, Yayınlayan: Cavid Baysun, TTK, Ankara 1986, s. 205. 163 Ahmed Rasim, Resimli ve Haritalı Osmanlı Tarihi, C 4, s. 2173.

Yaver-i Harbi Cemil Paşa'nın Mihmandar sıfatıyla Rusçuk'a azimet etmesi kararlaştırılmıştır.165

Prens Şarl, İstanbul'a gelmesine müsaade edilerek resmen Memleketeyn Prensi kabul edilmiş oldu. Hariciye Nezareti teşrifatı tarafından hazırlanan karşılama merasimi ile ilgili Takrir, 24 Ekim 1866 tarihinde çıkan irade ile kabul edilmiştir. Böylece, Sabık Prens Kuze yerine Memleketeyn'in yeni Prensi Şarl, Osmanlı protokolünde yerini almış oldu.166 11 Şubat 1867'de çıkan iki ayrı irade ile de Prens'e

"Bir Kıt'a Murassa Nişân-ı Âlî-yi Osmanî" ve "bir yük on altı bin guruş kıymetinde pırlanta ile müzeyyen bir kabza seyf" verilmesi kararlaştırılmıştır.167

Mehmed Rüşdi Paşa'nın kabinesinde Eski Sadrazam Âlî Paşa da vardı. Dış politikadaki sıkıntılar bir şekilde atlatılırken maliye bir türlü rayına girmiyordu. Rüşdi Paşa ve kabinesi, Fuad Paşa'nın bel bağladığı İngiliz politikasını terk ederek Fransız ekolüne bağlanmıştır. Bununla birlikte malî durumun kötü gidişatı devam etmekte idi. Nihayet dışarıdan alınan borçların faizleriyle birlikte ödenmesi işi, Osmanlı Bankasına havale edildi. Bunun karşılığında da bankaya bazı vilâyetlerin varidatları tahsis edildi. Bu durum, ekonomik vehameti daha da artırdı. Rüşdi Paşa'nın ikinci sadaretinde meydana gelen diğer bir olay da Sırbistan emaretinin istirhamı ve Avrupa'nın baskısı ile Sırbistan'daki kalelerde bulunan Osmanlı askerlerinin geri çekilmesi meselesidir. Bundan başka Girit isyanı168 da Rüşdi Paşa'nın bu sadaretinde alevlenen hadiselerden olmuştur. Bütün bunların neticesinde Mehmed Rüşdi Paşa, sadaretten istifa etmiş ve akabinde Serasker tayin edilmiştir.

165 İ. HR. 222 / 12960. 166 İ. HR. 222 / 12934.

167 İ. HR. 223 / 13004, İ. HR. 223 / 13005.

168 Hicrî 1282 yılının sonlarında Girit'te kendilerini Halkın Vekilleri olarak gören bazı kişiler, Hanya

civarında toplanmış ve vergilerin yüksek olmasından şikâyetle özellikle "tuz, tütün, müskirat ve damga vergilerinin kaldırılması ve bazı idarî düzenlemelerin yapılması gibi birtakım istekleri içeren mahzarı Girit Valisi Hekimbaşı İsmail Paşa'ya takdim etmişlerdir. Bununla birlikte toplanan kalabalık, Vali Paşa'nın uyarısına rağmen, dağılmamıştır. Adı geçen mahzar Dersaadet'e gönderilmiştir. Sadrazam Rüşdi Paşa başkanlığında toplanan vükelâ heyeti durumu değerlendirmiştir. Sonuç olarak Sadrazam Rüşdi Paşa, Girit vilâyetine gönderdiği tahriratta zaten Girit ahalisininin vergi bakımından diğer vilâyetlerden daha fazla müsaadeye sahip olduğunu, önceden vaat edilen mektep ve hastahane gibi kurumların peyderpey yapılmakta olduğunu belirterek bu çeşit toplanma ve gösterilerin ihtilâl şeklinde olmasının uygun olmadığını, eğer toplanan kişiler dağılmazlarsa haklarında askerî tetbirlerin alınacağını, bu ihtilâle benzer durumun devamı hâlinde cebir uygulanacağını ve elebaşılarının yakalanıp muhakeme edileceğini bildirmiştir. Bk. Ali Fuad Türkgeldi, Mesâil-i Mühimme-i Siyasiyye, C 3, Haz. Bekir Sıtkı Baykal, TTK, Ankara 1987, s. 13-14.

Âlî Paşa ise Sadrazam nasbedilmiştir. Fuad Paşa da Hariciye Nazırı olarak görevlendirilmiştir.169 Rüşdi Paşa 11 Şubat 1867'de çıkan Hat ile Serasker tayin

edildikten170 hemen sonra yani 13 Şubat 1867'de, daha önce Rüşdi Paşa'nın sadareti

zamanında Sırp Beyi Mihal tarafından Bâbıâlî'ye gönderilen mektup ile gündeme gelen Sırbistan'daki kalelerin yıkılması veya Sırplara teslim edilmesi ile ilgili konuyu müzakere etmek üzere bir Meclis-i Mahsûs-ı Meşveret toplanmıştır. Bu toplantıya Âlî Paşa Sadrazam, Mehmed Rüşdi Paşa ise Serasker olarak katılmıştır. Toplantıda dahilî ve haricî politika değerlendirilmiş, konu ile ilgili olarak Avrupa'nın muhtemel tepkileri konuşulmuştur. Meclisten çıkan kararlar mazbata hâline getirilmiş ve Sırbistan'daki toplam beş kalenin durumu üç maddede ele alınmıştır. Mabeyn-i Hümayun, kendisine sunulan mazbatadaki üçüncü maddenin tercih edilmesini ve bunun doğrudan Sırbistan'a yazılmasını talep etmiştir. Böylece Sırbistan'daki dört kalenin Sırplara teslim edilmesi, bir diğer küçük kalenin de yıkılması kararlaştırılmıştır.171 Mehmed Rüşdi Paşa ise, kendince, Sırbistan'daki kalelerin elden çıkmasının sorumlusu olmaktan kurtulmuştur. Oysa alınan kararlar müttefikan alınmış ve mazbatada Serasker Rüşdi Paşa'nın da mührü bulunmaktadır.

Maliye Nezaretine yazılan 8 Mayıs 1868 tarihli tahrirata göre eski Serasker Mehmed Rüşdi Paşa mazul durumdadır. Hatta kendisine otuz bin kuruş mazuliyet maaşı bağlanmıştır.172

1871 (Hicrî 1288) yılında Mehmed Emin Âlî Paşa vefat edince Mahmud Nedim Paşa Sadrazam nasbedilmişti. Fakat Mahmud Nedim Paşa, bürokratik yapıyı alt üst ederek düşük dereceli memurlar dahil pek çok devlet ricalini tebdil ve nefyedince rical arasında bir hoşnutsuzluk oluşmuştu. Bunları gören Bağdad Valisi Midhat Paşa görevinden istifa ederek Dersaadet'e döndü. Fakat Sadrazam onu da Edirne Valiliğine nasbetmişti. Bunların dışında Serasker Hüseyin Avni Paşa Isparta'ya, Divan-ı Ahkâm-ı Adliyye Reisi Şirvânîzade Rüşdi Paşa Amasya'ya gönderilmişti. Midhat Paşa, Edirne'ye gitmeden önce adet gereği Mabeyne giderek

169 Ahmed Saib, Vak'a-i Sultan Abdülaziz, s. 38-40. 170 İ. DUİT. 190 / 34.

171 İ. HR. 224 / 13080. 172 A.} MKT. MHM. 406 / 93.

Padişah ile görüşmüş ve ona Mahmud Nedim Paşa'yı kötülemiştir. Sonuçta Midhat Paşa Edirne'ye gönderilmemiş, Mahmud Nedim Paşa'nın yerine 1289'da Sadrazam tayin edilmiştir.173 Sadrazam Midhat Paşa ilk iş olarak Hüseyin Avni Paşa ve

Şirvânîzade Rüşdi Paşa'yı İstanbul'a getirtmiş, Mahmud Nedim Paşa'yı ise önce Kastamonu Valiliğine sonra Trabzon'a sürmüştür. Hatta garazkârlığından dolayı Mahmud Nedim Paşa'nın bir Osmanlı kumpanyasından borç olarak aldığı on milyon lira ile ilgili yüz bin liranın bir bezirgâna mükâfat olarak verilmesinin bir çeşit yolsuzluk olduğu yolunda tahkikât yaptırmıştı.174

Sadrazam Midhat Paşa, Topkapı sarayının sahil kapısından Hırka-i Şerif

Belgede Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa (sayfa 41-58)