• Sonuç bulunamadı

DEVLET ERKÂNI İLE MÜNASEBETİ A Âli ve Fuad Paşalarla Münasebet

Belgede Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa (sayfa 179-183)

FİKİRLERİ, ŞAHSİYETİ, DEVLET ERKÂNI İLE MÜNASEBETİ, MALİ DURUMU VE ÇOCUKLAR

B. Devlet Yönetimindeki Tecrübes

II. DEVLET ERKÂNI İLE MÜNASEBETİ A Âli ve Fuad Paşalarla Münasebet

Mehmed Rüşdi Paşa ile Âli ve Fuad Paşalar, ilk zamanlar uyum ve ittifak içerisindedir. Hatta bu uyum ve ittifaktan rahatsız olan Mustafa Reşid Paşa, Âli Paşa'ya Mütercim Paşa'yı tariz edince Âli Paşa: "Rüşdi Paşa hazretleri, o kadar değerli zâttır ki biz terâzînin bir gözüne, o diğer gözüne konulsak yine onun bulunduğu taraf ağır basar." şeklinde bir mukabelede bulunmuştur.625 Gerçi o devrin devlet ricali arasında rekabet hat safhada bulunduğundan böyle kutuplaşmaların olması doğaldır.

Abdurrahman Şeref, Âli Paşa'nın başlangıçta Mehmed Rüşdi Paşa'yı çok takdir ettiğini, fakat sonradan "Sultan Abdülmecid'in bir marifetiyle" aralarının açıldığını hatta bir daha da düzelmediğini ifade etmektedir.626 Sultan Abdülmecid devrinde Rüşdi Paşa ile Âli Paşa'nın arasındaki uyumun bozulmasına sebep olan hadise de ilginçtir.

624 Age. s. 178.

625 Ali Fuad Türkgeldi, Ricâl-i Mühimme-i Siyâsiyye, s. 77. 626 Abdurrahman Şeref, Tarih Musahabeleri, s. 203.

Abdülmecid Han devrinde Âli Paşa Sadrazam iken Mehmed Rüşdi Paşa da Serasker'dir. Aralarında çok güzel bir uyum ve ittifak mevcuttur. Sultan, bu durumu öğrendikten sonra aralarındaki uyumun bozulması için Âlî Paşa'nın azledileceği gün Serasker Rüşdi Paşa'yı sabahtan akşama kadar Ihlamur'daki köşkte ve ardından da Yıldız kasrındaki Has Bahçe'de bekletmiştir. Akşamdan sonra ise Dolmabahçe sarayına çağırarak huzuruna kabul etmiştir. Sultan, Vükelâ Heyeti'nin Girit'e dört tabur asker gönderdiğini, fakat bunun sekiz tabura çıkarılması gerektiğini ifade edince Serasker Rüşdi Paşa, bunun isabetli bir karar olduğunu söyleyerek iltifata şayan olmuştur. İşte tam da o gün Mabeyn Başkâtibi, mühr-i hümayûnu Sadrazam Âlî Paşa'dan almıştır. Âlî Paşa ise, Serasker Mehmed Rüşdi Paşa'nın Saray'a gittiğini, Sultan'ın huzuruna çıktığını öğrenince Rüşdi Paşa'nın gayretleriyle görevden alındığını düşünerek ahir ömründe Rüşdi Paşa ile olan uyum ve ittifakı bozulmuş, hatta aralarında kin ve husumet peyda olmuştur.627 "Fransa Sefareti Baştercümânı Ame de Outray, Sultan Abdülmecid'in Serasker Rüşdi Paşa ile istişare ettikten sonra Paşa'nın muvafakati ile Âli Paşa'yı azledip Reşid Paşa'yı sadarete nasbettiğini, bu olaydan sonra Reşid Paşa'nın da Rüşdi Paşa'ya methiyeler düzdüğünü ifade ederek bu durumu Mehmed Rüşdi Paşa'ya sorduğunda Rüşdi Paşa: "Kasden işâ'a edilen bu rivâyetleri sûret-i kat'iyyede tekzîb ederim." demiştir.628 Tabii burada önemli olan husus, Âli Paşa'nın bu vakayı nasıl yorumladığıdır. Âli Paşa, bu hadiseyi olumsuz olarak okumuş ve yorumlamıştır ikili arasındaki ittifak bozulmuştur.

Mehmed Rüşdi Paşa ile Âli Paşa, bir aralık Reşid Paşa aleyhinde birleşmişlerdir. Hatta, Hicrî 1273 Zilhicce'sinde kurulan kabine Reşid Paşa'nın onayı ile teşekkül ettiğinden burada Rüşdi Paşa'ya bir görev tahsis edilmemiştir. Reşid Paşa, Kamil Paşa gibi kendisine bağlı birini Serasker nasbettirmiştir.629 Yukarıda da

belirttiğimiz gibi Tanzimat devrindeki bu bloklaşmalar doğal bir vaka olarak addedilmiştir.

627 Mehmed Memdûh, Mir'ât-ı Şu'ûnât, s. 25-26.

628 Ali Fuad Türkgeldi, Ricâl-i Mühimme-i Siyâsiyye, s. 78-79.

Âli Paşa, hastalandıktan sonra, yani son demlerinde Rüşdi Paşa'ya kırılmıştır. Hasunist ve Anti-Hasunist konusu630 ile ilgili aralarında oluşan fikir ayrılığı bir

mecliste söz düellosuna dönüşmüştür. Zikredilen konuyu müzakere etmek maksadı ile Hariciye Nezaretine ait olan odada Meclis-i Vükelâ toplanmıştır. Müzakereler esnasında Rüşdi Paşa, Âli Paşa'yı şiddetle tenkit edince Âli Paşa dayanamayıp: "Afv edersiniz efendim! Ben hâ'in-i devlet değilim." demiştir. Bunun üzerine diğer vekiller de Rüşdi Paşa'ya hücum etmişlerdir. Zor durumda kalan Rüşdi Paşa, zayıf bulduğu Ticaret Nazırı Kabuli Paşa'ya: "Kabûlî Paşa, Kabûlî Paşa! Sen bu sözleri Papa'nın Reversurus'unu (Papalık fermanı) okudun da mı söylüyorsun, yoksa okumadan mı söylüyorsun?" diyerek meclisi terk etmiştir. Rüşdi Paşa gidince Âli Paşa, orada bulunanlara: "Rüşdi Paşa hazretleri bugün beni mecrûh etti." demiştir. Zaten bu meclis de Âli Paşa'nın son meclisi olmuştur.631

Bazılarına göre, Mehmed Rüşdi Paşa'nın Keçecizade Fuad Paşa ile olan münasebeti sevgiden ve dostluktan uzaktır. İkili eskiden beri birbirlerini sevmemişlerdir. Bunu Sultan Abdülaziz de bilmektedir. Hatta, Mısır Hidivi İsmail Paşa'nın kızı ile evlenmek niyetini izhar eden Sultan Abdülaziz, bu teklifine olumsuz cevap veren Sadrazam Fuad Paşa'yı sadaretten azlederek onun muhalifi olan Mehmed Rüşdi Paşa'yı sadarete getirmiştir. Görevden alınan birinin yerine onun muhalifini (hilâfgirini) getirmek, eskiden beri uygulanan bir devlet kaidesidir. Zaten bu olaydan sonra iki taraf arasındaki garaz daha da şiddetlenmiştir.632

Keçecizade Fuad Paşa ile Mütercim Rüşdi Paşa'nın eskiden uyum içinde oldukları, fakat sonradan Fuad Paşa'nın Mütercim Rüşdi Paşa ile yaptığı ittifaktan

630 1866 yılında Papa IX. Pius, Katolikkleri Lâtinleştirmek ve merkezîleştirmek adına bir ferman

(Reversurus) yayınlayarak piskopos ve patrik seçimlerini iptal etmiş ve atama usulüne geçmiştir. Bu durum, Osmalı topraklarında yaşayan Katolik Ermeniler arasında problem oluşturmuştur. Roma, Osmanlıdaki Katolik Ermenilerin lideri olarak Anton Hasun'u atamış ve desteklemiştir. Fakat ona muhalif bir grup çıkmıştır. Böylece Hasunist ve Anti-Hasunist mücadelesi başlamıştır. Anti- Hasunistler, devletten yardım isteyince Âli Paşa, muhalifleri Roma'ya karşı kullanma yoluna gitmiştir. Bk. Ali Fuad Türkgeldi, Ricâl-i Mühimme-i Siyâsiyye, s. 76-77.

631 Ali Fuad Türkgeldi, Ricâl-i Mühimme-i Siyâsiyye, s. 76-77. (Rüşdi Paşa, Hasunist ve Anti-Hasunist

meselesinin çözümü ile ilgili bir layiha hazırlamış ve Âli Paşa'ya göndermiştir. Âli Paşa da Rüşdi Paşa'nın layihasına cevaben bir layiha kaleme almış, fakat hastalandığı için tamamlayamamıştır. Her iki layihada da Roma'nın Reversurus'unun mütacaviz emellerden kaynaklandığı belirtilmekte ve çözüm önerileri yer almaktadır. Bk. Age. s. 103-112.)

ayrılması neticesinde ilişkilerin bozulduğu da düşünülmektedir. Hatıra-i Âtıf'taki bir anekdot buna işaret etmektedir. Burada anlatılana göre Sadrazam Fuad Paşa, bazı maruzatının kabul görmemesi ve başka sebeplerden dolayı sadaretten istifa etmek istemiştir.633 İstifa etmeden önce Hariciyye Nazırı Âlî Paşa, Meclis-i Vâlâ Reisi

Yusuf Kâmil Paşa ve Serasker Mehmed Rüşdi Paşa'yı da istifa etmeye ikna ederek Sultan'a karşı kendince bir ittifak kurmuştur. Neticede Fuad Paşa ile Mehmed Rüşdi Paşa, Receb 1279'da görevlerinden istifa etmişlerdir.634 Bunun üzerine Yusuf Kâmil

Paşa, 6 Ocak 1863'de çıkan Hat ile sadarete getirilmiştir.635 Hariciyye Nazırı Âlî Paşa

ise görevinde ibka edilmiştir. Seraskerlik makamına ise Hacı Raşid Paşa atanmıştır. Mütercim Rüşdi Paşa'yı asıl kızdıran hadise ise, kendisini ikna ile istifa ettiren Fuad Paşa'nın Meclis-i Vâlâ Reisi olmasıdır. Çünkü Mütercim Rüşdi Paşa, Fuad Paşa için istifa etmiş ve açıkta kalmıştır.636 Bir müddet sonra Meclis-i Vâlâ Reisi Fuad Paşa, Meclis-i Vâlâ azalarından ve Mütercim Rüşdi Paşa'nın mensubu olan Mecid Efendi ile görüşerek kendisinin yeniden hizmete girdiğini, fakat Rüşdi Paşa'nın açıkta kaldığını, bundan dolayı da üzgün olduğunu ifade etmiştir.637 Burada şunu da belirtmek gerekir ki Mehmed Rüşdi Paşa, "hıredmend ve hurdedân olması hasebiyle mecâlis-i mahsûsa müzâkerâtında Âlî ve Fuad Paşalar anın lisân-ı i'tirâzından kocunurlardı."638 Ahmed Cevdet Paşa, yukarıda belirtilen istifa olayını Muhammed Atıf Bey'in anlattıklarından farklı bir şekilde ifade etmektedir. Buna göre Sadrazam Fuad Paşa, Hariciye Nazırı Âli Paşa, Serasker Mehmed Rüşdi Paşa ve Yusuf Kamil Paşa, Sultan Abdülaziz'in askerî masrafları hazinenin kapasitesi üzerinde tutması ve genel malî politikasının kendi fikirlerine uymaması gibi sebeplerle 10 Receb (1 Ocak) Çarşamba gecesi toplanarak istifaya karar vermişlerdir. Aslında bu konuda Rüşdi Paşa çekimserdir. Zira toplantıda "Hele ben bir kerre Kapudan Paşa'yı

633 Sadrazam Fuad Paşa, önce müsvedde olarak yazdığı istifa tezkiresine "Hakâyık-ı Melzûm" adını

verdiği ve devletin genel durumunu özetleyen bir bölüm ile başlar. Fuad Paşa burada ulusçuluk fikri ile Rumeli'deki Gayrimüslimlerin fesat hareketlerine girdiğini, Yunanistan'dan sonra Sırbistan ve onların da tahriki ile Karadağ, Bosna-Hersek ve Bulgaristan ile Tırhala ve Yanya'da isyanlar çıktığını, bunun neticesinde Avrupa devletlerinin kararlarının da Osmanlı aleyhinde bulunduğunu, bütün bunların son yıllarda Devlet-i Aliyye'ye çok büyük sıkıntılar oluşturduğunu anlatarak görevden affını istirham eder. Daha sonra bu müsvedde temize çekilerek Başkitabet'e gönderilmiştir. Bk. HSD. AFT. 3 / 11.

634 Muhammed Âtıf, s. 38-39 (v. 22a-b). 635 İ. DUİT. 190 / 32.

636 Muhammed Âtıf, s. 38-39 (v. 22a-b). 637 Age. s. 40 (v. 23a).

göreyim. O da bu niyettedir." diyerek istifa işini geciktirmek istemiştir. Nitekim 3 Ocak Cuma gecesi, Serasker Rüşdi Paşa ve Kapudan Paşa azledilmiştir. Kamil Paşa da tereddüt edince Fuad ve Âli Paşalar art arda istifa etmeye karar vermişler ve Fuad Paşa, 3 Ocak Cuma günü istifasını sunmuştur. Cevdet Paşa'ya göre Rüşdi Paşa bu azil olayından son derece memnun olmuştur. Çünkü istifa ederek Sultan Abdülaziz'i üzmek istememiştir.639 Aynı olayın iki farklı anlatımı bu şekildedir. Sonuç olarak

şunu söyleyebiliriz ki Serasker Rüşdi Paşa'nın azli ile Sadrazam Fuad Paşa'nın istifası aynı günde gerçekleşmiştir. Bu yüzden Rüşdi Paşa'nın azli Muhammed Atıf'a göre istifa olarak değerlendirilmiştir.

Belgede Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa (sayfa 179-183)