• Sonuç bulunamadı

Manisa'ya Gidişi ve İzmir'de Sorgulanması

Belgede Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa (sayfa 125-142)

SADARETTEKİ FAALİYETLERİ VE DAHİL OLDUĞU BAZI OLAYLAR

D. Manisa'ya Gidişi ve İzmir'de Sorgulanması

Mehmed Rüşdi Paşa, 1878'deki son sadaretinden itibaren jurnalci tayfası tarafından takdim edilen arizalar yolu ile zaman zaman Sultan'a zemmedilmekteydi. Bir haftalık sadaretten sonra azledilen Mehmed Rüşdi Paşa ile ilgili jurnaller yapılmaya devam etti. Bunlara göre Mehmed Rüşdi Paşa, güya Serasker Damad

437 Y. EE. 20 / 22. 438 Y. EE. 20 / 22.

439 Mahmud Celâleddin Paşa, s. 127-129. (Çerkes Hasan Vak'ası ile ilgili bu bilgilerin aynısı şu

kaynakta da bulunmaktadır: Osman Nuri, Abdülhamid-i Sânî ve Devr-i Saltanatı, Hayât-ı Husûsiyye

ve Siyâsiyyesi, C 1, İstanbul 1327, s. 39-42.

440 Y. EE. 20 / 22. 441 Y. EE. 20 / 22.

Mahmud Celâleddin Paşa ile beraber gizli bir anlaşma yaparak Veliahd Reşad Efendi'yi tahta çıkarma plânları yapmaktaydı. Bu dedikodular üzerine Paşa, Manisa'daki çiftliğine gitmek zorunda bırakılmıştır. Damad Mahmud Celâleddin Paşa da Trablusgarb'a vali olarak gönderilmiştir.442

Sultan Abdülhamid devrinde, gizli hafiyelerin Midhat ve Rüşdi Paşalar ile ilgili jurnalleri, Sultan'a takdim ediliyordu. Hatta halktan birilerinin özel hanelerde yaptıkları siyasî içerikli konuşmaları, Midhat ve Rüşdi Paşalarla ilgili kahvehanelerde yapılan konuşmalar jurnallerin konusu olabiliyordu. Mesela 14 Haziran 1878'de yazılan bir jurnale göre, Sarrafim Kıraathanesi'nde ağa ve efendi takımından birilerinin konuşmalarına göre, yukarıda da ayrıntılı olarak belirttiğimiz gibi, Midhat Paşa tarafından halkı uyandırmak ve V. Murad'ın sağlıklı olduğunu, Sultan Abdülhamid'in gâsıb olduğunu Avrupa başta olmak üzere herkese duyurmak için yazılan bir mektubu Levand Herald gazetecisine on bin lira vererek yayınlatmışlardır. Bu gazeteci, durumu İngiliz elçisine sormuş, o da gazetenin yayınlayabileceğini, en fazla matbaasının kapatılacağını söylemiştir. Bu mektubun ve diğer fesat evraklarının tercümesini ise Ahmed Midhat Efendi yapmıştır. Zikredilen gazeteci Ahmed Midhat Efendi'ye bu hizmeti için yüz elli lira vermiştir. Bu konuşmalar sırasında Rüşdi ve Sadık Paşaların isimleri de geçmiştir.443 Bu gibi jurnallerde Rüşdi Paşa'nın da ismi zikredildiğinden Paşa'ya karşı Saray'ın tutumu sertleşmekteydi.

Mehmed Rüşdi Paşa, hakkında yapılan jurnaller ve dedikodulardan rahatsız olduğu için 17 Haziran 1878 tarihinde Mabeyn'deki kurenadan birine yazdığı bir tezkirede son zamanlarda kendisi ile alakalı olarak bazı kişiler tarafından dedikodu kabilinden şeyler söylenmekte olduğunu, bunun Padişah'ın kulağına gitme ihtimalinin bulunduğunu ifade ederek duyduğu üzüntüyü dile getirmiştir. Rüşdi Paşa, kendisini aklamaya çalışmakta ve ömrünü saltanatın hizmetine vermiş bir bendegân olarak daima Padişah'ın duacısı olduğunu belirtmekte, bağlılığını ve bu konudaki samimiyetini süslü cümleler ile ifade etmektedir. "Bir şeyde emelim ve gözüm var ise" Sultan'ın verdiği tuz ve ekmek "gözlerime dursun" diyerek bağlılığı konusunda

442 Abdurrahman Şeref, Tarih Musahabeleri, s. 291. 443 Y. EE. 42 / 217.

yeminler etmektedir. Bununla birlikte kaba sofuların kötü zanlarına uyduğu için birtakım kusurlarının da olduğunu, fakat bunların asla Sultan'a karşı vuku bulmadığını dile getirmektedir. Hatta bilmeyerek de olsa işlediği bu kusurlardan dolayı Sultan'dan affını istemektedir. Yaşının ilerlediğini ve hastalığının arttığını belirten Rüşdi Paşa, Sultan'ın kendisine karşı bir kırgınlık duymasının hastalıktan daha vahim bir elem olduğunu vurgulamaktadır.444

Mehmed Rüşdi Paşa'nın Manisa'ya çekilmek zorunda kalmasının sebepleri arasında Sultan Abdülaziz'in hal'i olayına karışmış olması da vardır. Çünkü Sultan Abdülaziz'in hal'i olayına karışanların çoğu İstanbul dışına nefyedildiği hâlde, Mehmed Rüşdi Paşa hal olayında birinci derecede rol oynamasına rağmen, İstanbul'da ikâmet etmeye devam ediyordu.445 Bununla birlikte Rüşdi Paşa'nın sahilhanesinde yer yer toplantılar tertip edilmekteydi. Mabeyn'den Sadaret'e yazılan 11 Ağustos 1878 tarihli bir iradede, asayiş ve dahilî emniyete en fazla ihtiyaç duyulduğu bir zamanda Rüşdi Paşa'nın sahilhanesinde yapılan bu toplantıların asla uygun olmayacağından Sadaret vasıtasıyla Paşa'nın uyarılması, aksi takdirde zaptiyeye müracaat edileceğinin kendisine bildirilmesi istenmiştir.446

Mehmed Rüşdi Paşa'nın, son sadaretinden azledildikten birkaç gün sonra bir sefir ile yaptığı söyleşi de, onun Sultan Abdülhamid karşıtı olduğuna bir işarettir. Rüşdi Paşa, sefire demiştir ki "Sadık Paşa'nın yerine geçmek üzere Saray'a da'vet olunduğumda Sadık Paşa'nın azline sebeb ne oldığı Zât-ı Şâhâne'ye su'âl itdim. Zât-ı Şâhâne dahi Sadık Paşa'nın aleyhimde bulundığını ve beni mahv itmek istediğini kaviyyen anladığımdan azl itdim, buyurdılar. Bu cevâb üzerine hiç bir şey söyleyemeyüb Zât-ı Şâhâne'nin havf ve hevâsı merâkına dûçar olmuş oldığını anlayarak tışaru çıkdım." dediğinde sefir, Sultan Abdülhamid'de böyle bir hastalığın emaresinin görülmediğini ifade etmiştir. Bunun üzerine Rüşdi Paşa şunları söylemiştir: "Zât-ı Şâhâne'yi sizden iyü bilürüm. O cihetle şu söyleyeceğim şey'i tahattur idiniz. Şöyle ki Sultan Abdülhamid, Sultan Murad gibi olacak ve anın gibi

444 Y. EE. 80 / 16.

445 İbnülemin Mahmud Kemal, "Abdülhamid-i Sânî'nin Notları", TTEM, Numara: 13(90), 16. sene, 1

Kanunisânî 1926, s. 60-68.

düşecekdir." 447 Bu sözler, onun hızlı bir Abdülhamid karşıtı olduğunu göstermektedir. Tabii bu sözleri söylemesinde bir haftalık sadaretten azledilmesinin verdiği rahatsızlığın getirdiği öfke de etkili olmuştur.

Mütercim Rüşdi Paşa'yı Padişah'ın gözünden düşüren jurnallerden birine göre, Hüseyin Beyzade Ali Bey'in sahilhanesinde toplanan bazı paşalar ve mazuller, Sadrazam Safvet Paşa, Mütercim Rüşdi Paşa ve Midhat Paşa'nın Abdülhamid'in hal edilmesi ve yerine V. Murad veya Reşad Efendi'nin iclas edilmesinde ittifak etmişlerdir. Bu jurnale göre, Bosna'dan gelecek muhacirlerin İstanbul'a alınmaması gerekir, zira suhtelerin çoğunluğunun Boşnak ve Arnavud olması ve aynı zamanda bunların V. Murad ve Midhat Paşa taraftarı bulunması onların birleşmelerine zemin hazırlayabilecektir.448

Mehmed Rüşdi Paşa'nın, son sadrazamlık görevine atandığı zaman, Serasker Damad Mahmud Paşa ve Şeyhülislâm Ahmed Muhtar Molla Bey Efendi ile birlikte olduğu hâlde Sultan Abdülhamid'in huzurunda sarf ettiği ağır sözler449 üzerine Mabeyn'den Serkarin Hamdi Bey, saray bendegânı ile hemfikir olarak Sabık Sadrazam Mehmed Rüşdi Paşa'ya bir tezkire yazmıştır. "Devletlü Paşa Hazretleri" hitabıyla başlayan bu mektuba göre Rüşdi Paşa, Sultan Abdülhamid'in başkanlığında toplanan bir meclis-i umûmîde, örnekler vererek ağır sözler söylemiştir. Bunun üzerine kurena Paşa'ya lanetler etmiştir. Adı geçen mektupta şu ifadeler dikkat çekmektedir: "Şehîd-i merhûmun vefâtına kadar onun aleyhinde bulunarak en sonra şehâdetine muvaffak oldığınız rahmetullahi aleyh, şimdi de Velî Nîmet Efendimizin aleyhinde gelene gidene uzun uzun hikâye ve masallar ile vaazlar iderek dürlü dürlü iftirâlar idüb elçilere ve ecnebîlere kadar tesmîm eylemekde oldığınız ma'lûmumuzdur. Hiç bir şeyde ma'lûmunuz yok gibi berî-i zemme ve Efendimizin en bende-i sâdıkı gibi hareminize çekilüb Cemiyyet-i Fesâd'a riyaset itmekdesiniz. Hâlbu ki bu sizin bulundığınız mel'anete ve küfrân-ı nîmete zerre kadar imânı olan bir ferd, tahammül idemeyeceği gibi bizim dahi vallahî sabrımız ve tahammülümüz

447 Y. EE. 79 / 57. 448 Y. EE. 79 / 59. 449 Y. EE. 80 /4.

kalmamışdır." 450 Mektupta Rüşdi Paşa'ya ağır ithamlar vardır. Paşa, Sultan Abdülhamid karşıtı olanlara başkanlık etmekle itham olunmaktadır. Hatta "Velî Nîmet Efendimizin üzerine hevâdan bir çöp düşse sizin yüzünüzden olacağına hiç şüphemiz kalmamışdır." cümlesi Yıldız'ın Rüşdi Paşa ile ilgili düşüncelerini özetlemektedir. Rüşdi Paşa'nın Sultan Abdülhamid aleyhinde planlar yaptığı vurgulanan mektupta şu ifadeler de önemli ithamlardır: "...huzûr-ı şâhânede ve böyle bir fevkâlâde meclis-i âlîde bile sabr idemeyerek kendinizi gâib idüb meclisde bulunan zevâtın cümlesini kendiniz gibi hâin ve hayvân kıyâs iderek açıkdan açığa kemâl-i cesâretle herkesi benim emelime ve merâmıma yardım iderler ve ittifak iderler ne tarafa istersem ol tarafa çekerim Efendimizi yalnız bırakırım ve bir deli bulub eline bir silâh virüb ahz ve intikâm alub murâdımı hâsıl iderim ve ma'şûkuma nâ'il-i visâl olurum diyü..."451 Mehmed Rüşdi Paşa'ya yazılan bu mektupta, Paşa'nın Sultan Abdülaziz'in hal edilmesindeki rolü de hatırlatılarak " Murâdınızı hâsıl itmek içün Hüseyin Avni gibi bir Serasker ve Kayserili gibi bir Bahriye Nazırı bularak bu kabilden bir takım 'avâne ve haşerât toplayub niyyet-i fâsidenizi hâsıl iderim ümidiyle kemâl-i hâ^hişle seğirtmekde oldığınıza hiç şüphemiz kalmamışdır. Allah sizi emel-i fâsidenize nâ'il itmesün." gibi cümleler sarf edilmiştir.452

Yukarıda belirtilen hadiseler dışında yine 1878 senesinde, Rüşdi Paşa ile özel olarak bir mülakat yapılmıştır. Mülakatı yapan şahsın ismi, yapıştırılmış bir kâğıt ile gizlenmiştir. Bu mülakatın sonunda mülakatı yapan kişi tarafından bir analiz yapılarak Mehmed Rüşdi Paşa'nın Cizvit metodunda usta olduğu, aslında dinî konulara bile fazla riayet etmediğinin tecrübe ile sabit olduğu, Osmanlı hanedanına düşman olup Midhat Paşa ile aynı düşünceleri paylaştığı, her hangi bir konuda kendisine fikir sorulsa devletin mahvı yönünü iltizam edeceği dolayısıyla İstanbul'da bulunmasının devlet açısından tehlikeli olacağından uzak bir yere gönderilmesi gerektiği belirtilmiştir.453 450 Y. EE. 80 / 5. 451 Y. EE. 80 / 5. 452 Y. EE. 80 / 5. 453 Y. EE. 80 / 2.

Saray tarafından Rüşdi Paşa'nın İstanbul'dan uzaklaştırılması için Sadrazam Safvet Paşa'ya emir verildiği zaman Safvet Paşa, ayak diremiş ve Rüşdi Paşa'nın sadakat erbabı olduğunu dolayısıyla İstanbul'dan çıkarılmasının münasip olmayacağını, bu konuda merhamet edilmesi gerektiğini bildirmiştir. Safvet Paşa'nın yerine sadarete getirilen Hayreddin Paşa'ya da aynı emir gelince o da "muvafakat" göstermemiş ve durumu Rüşdi Paşa'ya iletmiştir. Rüşdi Paşa'nın oğlu Süleyman Reşad Bey'in bu konu ile ilgili olarak İbnülemin Mahmut Kemal Bey'e anlattıklarına göre, Rüşdi Paşa durumun fenalaştığını görerek oğlu Süleyman Bey'e tebdil-i heva için Bursa'ya gitmek istediğine dair bir tezkire müsveddesi yazdırmıştır. Süleyman Reşad Bey ise Bursa'nın İstanbul'a yakın olduğunu dolayısıyla orada da Paşa'yı rahatsız edeceklerini ifade ederek İstanbul'dan mümkün mertebe uzak olan, ayrıca tarlalarının olduğu Manisa'nın daha münasip olacağını söylemesi üzerine tezkire düzeltilmiştir.454

Paşa'nın Manisa'ya gitmesinin (veya sürülmesinin) gerçek sebepleri bunlar olsa da resmiyetteki gidiş sebebi sağlık sorunlarıdır. Rüşdi Paşa, 1879'un başlarında (Hicrî, Safer 1296), sadarete sunduğu bir tezkire ile Manisa'ya gitmek için izin istemiştir. Durum, 5 Şubat 1879'da Mabeyn'e bildirilmiştir. Buna göre eski sadrazamlardan Mehmed Rüşdi Paşa, "illet-i vücûdiyyesi sebebiyle tebdîl-i hevâya muhtâc olduğundan" İzmir vilayeti sınırları içerisinde bulunan Manisa kasabasına ailesiyle birlikte Perşembe günü gitmek için müsaade istemektedir. Manisa'nın havasının kendisine iyi geleceğini doktorlar belirtmektedir. Bir gün sonra, yani 6 Şubat 1879 tarihinde çıkan irade ile bu izin kendisine verilmiştir.455 Böylece

tersaneye haber yollanarak vapur hazırlatılmış ve Paşa'ya üç yüz Lira harcırah gönderilmiştir.456

Hicrî 1298 tarihli Salname'de asker kökenli olan Mehmed Rüşdi Paşa, mazuller sınıfında gösterilmiştir.457 Zaten 1878'deki bir haftalık sadaretten sonra devlette

görev almamış ve Manisa'ya çekilmek zorunda kalmıştır.

454 İbnülemin Mahmut Kemal İnal, Son Sadrazamlar, C. 1, s. 132-133. 455 İ. DH. 780 / 63475.

456 İbnülemin Mahmut Kemal İnal, Son Sadrazamlar, C. 1, s. 133. 457 Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, İstanbul 1298, s. 315.

Rüşdi Paşa'nın mazuliyet maaşı Manisa'ya gittikten sonra kesilmiş olacak ki 1 Ekim 1880'de yazılan irade ile kendisine aylık on bin kuruş maaş tahsis edilmiştir.458

Bu maaş, 16 Ocak 1881'de re'sen yayınlanan irade-i seniyye ile yirmi bin kuruşa çıkarılmıştır.459

Manisa'ya çekilmek zorunda kalan Rüşdi Paşa, meşhur Mahkeme-i Cinayet sırasında, hasta bir vaziyette iken İzmir'e getirilerek sorgulandı, fakat tatmin edici bir cevap alınamadı.460 Rüşdi Paşa, Manisa'da iken, 26 Mart 1882'de vefat etmiştir.461

Hicrî Cemaziyelevvel 1299 tarihinde vefat ettiğinde yetmiş üç yaşında bulunuyordu.462 Mezarı, Hatuniye Camii haziresinde bulunmaktadır.463

Rüşdi Paşa'nın Manisa'ya gidişi ve daha sonra İzmir'e getirilerek sorgulanması ve hastalığı ile ilgili gelişmeleri, Mabeyn'in görevlendirdiği kişiler ve mahallî memurların gönderdiği telgrafnamelerle takip edebiliriz.

Mehmed Rüşdi Paşa, İstanbul'dan vapurla yola çıkmış ve 8 Şubat 1879 tarihinde İzmir'e ulaşmıştır. Paşa'nın İzmir'den Sadaret'e bizzat çektiği telgrafta, yukarıdaki tarih itibari ile İzmir'e ulaştığını, burada ertesi günü de ikamet edeceğini sonra öbür gün Manisa'ya hareket edeceğini ve orada gece gündüz Sultan'a dua edeceğini belirtmektedir.464 Paşa'ya Manisa'da bulunduğu zamanlarda Mabeyn'den pek çok telgraf hatta şifreli telgrafnameler gönderilmiştir.465

Manisa'da bulunan Rüşdi Paşa'ya 24 Kasım 1880 tarihinde Dersaadet'ten çekilen bir telgrafta, bazı yabancı şahısların İstanbul'da bulunan bazı zatlardan ıslahatlar hakkında layihalar istedikleri ve bunlardan birisinin Manisa tarafında seyahat edeceği ve orada kendisinden de fikirlerini ihtiva eden bir layiha talep

458 İ. DH. 814 / 65754. 459 İ. DH. 822 / 66243.

460 İbnülemin Mahmud Kemal, "Abdülhamid-i Sânî'nin Notları", s. 60-68. 461 ŞD. 2460 / 24.

462 Abdurrahman Şeref, Tarih Musahabeleri, s. 203.

463 İbnülemin Mahmud Kemal, "Abdülhamid-i Sânî'nin Notları" s. 60-68. 464 Y. A. HUS. 160 / 25.

edeceği bilgisi istihbar edildiği için bu gibi kişilere itibar edilmemesi ve bu kişiye fikir beyan etmemesi yönünde Rüşdi Paşa uyarılmaktadır.466

Hicrî 1298 senesinde, Sultan Abdülaziz'in hal'i ve ölümü ile ilgili başlatılan tahkikat sırasında Sadullah Bey'in Berlin'den İstanbul'a celp edileceği haberi duyulduktan sonra, Rüşdi Paşa'nın da sorgulanması için Manisa'daki çiftliğinden Dersaadet'e getirileceği şayiası yayılmıştır. Bu şayiayı duyan Rüşdi Paşa, İstanbul'da işlerini görmekle görevli olan Mahkeme-i Temyiz Üyesi Karabet Efendi'yi bu durumu araştırmakla görevlendirmiştir. Karabet Efendi de ilk olarak Hariciye Müsteşarlığına sormuş, buradan Sadullah Bey'in celp edileceğini fakat Rüşdi Paşa ile ilgili bilgilerinin olmadığını öğrenmiştir. Daha sonra Ermeni memurlardan durumu tahkik ettirmiş ve neticede duyulan şayianın gerçeği yansıtmadığı yönünde bir kanaate varmıştır.467

Bununla birlikte Sultan Abdülaziz'in ölümü ile ilgili yapılan sorgulamalarda Merhum Sultan'ın katledildiği anlaşılmıştır. 14 Mayıs 1881 tarihli Encümen-i Vükelâ mazbatasına göre, katil olayına karışanlar arasında Midhat ve Rüşdi Paşalar da bulunmaktadır. Bu işte methali bulunan diğer şahıslar sorgulanmış, fakat Midhat ve Rüşdi Paşalar İstanbul dışında bulunduklarından sorgulamaları yapılamamıştır. Vükelâ heyetinin oy birliği ile aldığı kararla Midhat ve Rüşdi Paşaların İzmir'de tutuklanmaları ve mahallî hükümet tarafından sorgulanmaları, bunun için de İstanbul'dan bir heyetin İzmir'e gitmesi kararlaştırılmıştır.468

19 Haziran 1881 tarihli İstanbul Mahkeme-i İstinaf Müdde-i Umûmîsinin hazırlamış olduğu ithamnamede Mehmed Rüşdi Paşa da Midhat, Mahmud ve Nuri Paşalar gibi Sultan Abdülaziz'in katlinde "âmir-i mücbir" olarak talimat verdiği ve cinayete iştirak ettiği iddia edilmiştir.469 Uzunçarşılı, Rüşdi Paşa'nın hal olayında rolü

olsa da katil işinde herhangi bir dahlinin olmadığı görüşündedir. Ona göre, Rüşdi Paşa'nın katil olayı sırasında sadarette bulunması ve "Hüseyin Avni Paşa'ya

466 Y. PRK. BŞK. 4 / 12. 467 Y. EE. 17 / 82. 468 Y. EE. 18 / 21.

469 Y. EE. 17 / 51, 52. Bu ithamnamenin yeni harfli çevirisi için de şu esere müracaat edilebilir: Fahri

mümaşata mecbur olması, Abdülaziz'in vefatı işinde kendisini ilk safta gelen mes'uller arasına sokmuştur."470

Yaver Hüsnü Bey, Midhat ve Mehmed Rüşdi Paşaları tutuklayıp İstanbul'a getirmek için özel talimatlarla İzmir'e gönderilmiştir. Kendisine yolda yapması gereken özel talimatlar dışında kapalı ve mühürlü bir zarf da verilerek hemen yola çıkması emri verilmiştir.471 Yaver Kaimmakam Hüsnü Bey'e verilen özel talimatlar

şunlardır: Mısır veya Fransız vapurlarından birine binerek hemen İzmir'e hareket edecek. İzmir'e vasıl olunca durumu hemen Mabeyn'e bildirecek. Kendisine verilen şifre ile önemli konuları bildirecek, basit konuları açık telgrafla gönderecek. Yanında bulunan kapalı ve mühürlü zarfı şifreli emir gelmedikçe asla açmayacak. Yolda veya İzmir'e vardığında görevi ile ilgili sorulara, İzmir vilâyetinin mülkiye ve askeriyesinin genel durumu hakkında tahkikat ve teftişler yaparak bir layiha hazırlayıp bunu Sultan'a takdim etmek, şeklinde cevap verecek. Kapalı ve mühürlü olan zarftan kimseye söz etmeyecek ve zarfı kaybetmeyecek. Zarfı kaybederse sorumluluğu şiddetli olacak.472

Yaver Hüsnü Bey, İzmir'e vasıl olunca gelen şifreli emir üzerine kapalı ve mühürlü olan zarfı açmak için İzmir Kumandanı Mirliva Hilmi Paşa'nın yanına gitmiş ve zarfı açmıştır. Buradaki talimatlar şunlardır: İzmir Başkumandanı Paşa'nın yanına gidip Midhat Paşa'nın irade ile azledildiğini, kendisinin vali vekili tayin edildiğini ona bildirecek. Midhat ve Rüşdi Paşaların tutuklanmalarının irade gereği olduğunu Kumandan Paşa'ya iletecek. Bu iki Paşa'nın kaçırılmaması için lazım gelen tedbirleri müzakere edecekler. Paşalar kışlada tutuklanacak, kimse ile görüştürülmeyecek. Kumandan Paşa, bu emirleri okuduktan sonra mütalaa ettiğine dair altına imza atacak ve mühür basacaktır. En küçük hatanızda şiddetli muameleye maruz kalacaksınız. Bu memuriyeti başarılı bir şekilde icra ederseniz Sultan'ın size olan teveccühü ve güveni artacaktır. Bu talimatların altında bulunan tarihler, Hicrî 11 Cemaziyelahir 1298, Rumî 29 Nisan 1297 (Miladî 11 Mayıs 1881)'dir.473

470 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Midhat ve Rüştü Paşaların Tevkiflerine Dâir Vesikalar, s. 103. 471 Y. EE. 18 / 109.

472 Y. EE. 18 / 109. 473 Y. EE. 18 / 109.

Yaver Hüsnü Bey, İzmir'e gidip Kumandan Paşa ile görüşüp talimatları beraber müzakere ettikten sonra Hilmi Paşa ile birlikte harekete geçmişlerdir. Mabeyn ile İzmir arasında yoğun bir telgraf muhaberesi başlamıştır. İlk olarak Rüşdi Paşa, Manisa'da gözetim altına alınmış daha sonra İzmir'e getirilmiştir. Daha sonra, Paşa'nın İzmir'den İstanbul'a nakli için sağlık durumu ile ilgili muayeneler sürecine geçilmiştir. Görevliler, yapacakları her bir işi, Mabeyn'den gelen emirlere uygun olarak yerine getirmişlerdir.

Yaver Hüsnü Bey ile Kumandan Hilmi Paşa'nın asıl görevi Midhat ve Rüşdi Paşaları tutuklayıp sorguladıktan sorna İstanbul'a göndermektir. Fakat olaydan haberdar olan Midhat Paşa, Fransız Konsolosluğuna sığınmıştır. Bunun üzerine Rüşdi Paşa'nın da kaçma ihtimalini düşünen Yaver Hüsnü Bey, Kumandan Hilmi Paşa'nın da "muvafakati ile Miralay Raşid ve Alay Beyi Ahmed Beyler" ile birlikte bir bölük asker refakatinde 17 Mayıs 1881'de özel bir trenle Manisa'ya gitmiştir.474

Kurenadan Ragıp Bey, İzmir Kumandalığına gönderdiği telgrafta, Rüşdi Paşa'nın da Midhat Paşa gibi firar etmemesi için Manisa'da iyi korunması gerektiğini belirtmiş ve onu korumakla görevli memurlara gerekli tembihatın yapılması yönünde talimatlar vermiştir.475 Yaver Hüsnü Bey, zaten bu doğrultuda hareket etmişti.

Rüşdi Paşa'yı tutuklayıp İzmir'e götürmek için Manisa'ya giden "Yaver Hüsnü Bey, Raşid ve Ahmed Beyler, Rüşdi Paşa'nın evinin asker kışlasına yakın olması sebebiyle beraberlerinde getirdikleri bölüğü kışlada alıkoyup üçü birden Rüşdi Paşa'nın evine gitmişler ve irade-i seniyyenin tebliği için dışarıya gelmesini söylemişlerse de Rüşdi Paşa, hastalığı sebebiyle dışarı çıkamayacağını bilvasıta beyan eylemiş ve alınan müsaade üzerine yanına çıkarılmışlardı. Yaver Hüsnü Bey, tevkifi hakkındaki Padişah'ın iradesini kendisine söyleyince Paşa bunu hüsn-i telâkki ile beraber, hastalığı sebebiyle gitmesinin mümkün olmadığını beyan eylemiş ve evine nöbetçi konularak keyfiyet" Yaver Hüsnü Bey tarafından Kumandan Hilmi

474 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Midhat ve Rüştü Paşaların Tevkiflerine Dâir Vesikalar, s. 104. 475 Y. EE. 18 / 92.

Paşa'ya bildirilmiştir. Hülmi Paşa durumu saraya arz etmiştir. Saraydan gelen emir üzerine Rüşdi Paşa doktorlara muayene ettirlmiştir.476

17 Mayıs 1881'de İzmir Kumandanı Mirliva Hilmi Paşa'nın Serkurena'ya gönderdiği telgrafta, Manisa'dan gelen telgrafa göre Rüşdi Paşa'nın yürüyecek durumda olmadığından dolayı İzmir'e getirilmesi için sedyeye mecbur olduklarının belirtildiğini ifade etmektedir. Ayrıca Midhat Paşa'nın firar ederek saklandığı Fransız Konsolosluğunun etrafının abluka altına alındığı, çıktığı takdirde derdest edileceği belirtilmektedir.477

17 Mayıs 1881'de Mirliva Hilmi Paşa tarafından, Serkurena'ya gönderilen diğer bir tahriratta, Manisa'da bulunan Doktor Fani (Fano) ve Mehmed Beyler ile Manisa Belediye Tabibi'ne Rüşdi Paşa'nın muayene ettirildiği ve Fransızca olarak hazırlanan

Belgede Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa (sayfa 125-142)