• Sonuç bulunamadı

MALİ DURUMU VE ÇOCUKLARI A Mal Varlığı

Belgede Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa (sayfa 187-190)

FİKİRLERİ, ŞAHSİYETİ, DEVLET ERKÂNI İLE MÜNASEBETİ, MALİ DURUMU VE ÇOCUKLAR

B. Midhat Paşa ile Münasebet

III. MALİ DURUMU VE ÇOCUKLARI A Mal Varlığı

Mehmed Rüşdi Paşa, devrinin diğer devlet ricali gibi konak ve sahilhanelerde ikamet etmiştir. Onun kaynaklarda belirtilen ilk konağı, 1854 yılında müteveffa Yakup Paşa'dan satın aldığı konaktır. Maliye Nezaretine yazılan bir yazıya göre, Meclis-i Âlî-yi Tanzimat Azası Mehmed Rüşdi Paşa'nın vefat eden Yakup Paşa'dan Padişahın iradesi ile satın aldığı konakta hâlâ Yakup Paşa'nın eşyalarının bulunduğu bu eşyaların bir şekilde mekândan çıkarılması gerektiği ifade edilmektedir.652

Gedikpaşa'da bulunan bu konak, Mehmed Rüşdi Paşa'nın hayli başını ağrıtmıştır. Müteveffa Karaosmanzade Yakup Paşa'nın eşi Züleyha Hanım653,

Kudüs'te bilâveled vefat edince Gedikpaşa'daki konak Evkâf-ı Hümayûn'a devredilmiştir. 1854 yılı başlarında da Mehmed Rüşdi Paşa, Bâbıâlî'nin onayı ve konuyla ilgili çıkan irade ile değeri belki beş yüz Kise olan bu konağı üç yüz elli Kise'ye Evkâf-ı Hümayun Hazinesinden satın almıştır. Fakat bir müddet sonra Neyrifer Hanım654 ve Karaosmanzade Sadık Bey, Züleyha Hanım'ın varisleri olduğu iddiasıyla arzuhâller takdim ederek konaklarının Rüşdi Paşa tarafından işgal edildiğini ifade etmişlerdir. Bunun üzerine tahkikatlar yapılmış, konu Meclis-i Vâlâ'da ve Evkâf-ı Hümayun'da görüşülmüştür. Neticede konağın mukataalı olduğu ortaya çıkmış ve bu mukataalı olan kısım ayrılarak Rüşdi Paşa'nın önceden verdiği peşinatın seksen üç bin Kuruş'u Evkâf-ı Hümayun Hazinesinden adı geçenlere verilmiş ve onlar da haklarından feragat emişlerdir. Rüşdi Paşa'ya da bununla ilgili

651 Mehmed Zeki Pâkalın, Son Sadrazamlar ve Başvekiller, C 1, İstanbul 1940, s. 274-275. 652 A.} MKT. NZD. 123 / 66.

653 MVL. 821 / 105.

654 Kendisini Saraylı Neyrifer olarak tavsif ediyor. Bk. MVL. 821 / 105. Sadaret'ten Meşihat

makamına yazılan bir Tezikire-i Sâmiye'de Nilüfer / Neylifer / Nilifer olarak yazılmış olsa da (MVL. 866 / 27.) bu hanımın ismi arzuhalinin altına yazdığı gibi Saraylı Neyrifer'dir. Bk. MVL. 821 / 105.

Hüccet-i Şeriyye verilmiştir. Bu arada Rüşdi Paşa konağın tamiri için yüklü miktarda para sarf etmiştir. Fakat aradan üç sene geçtikten sonra Andelib Hanım adında birisi de malum konakta hak iddia etmiştir. Andelib Hanım, konağın ilk sahibi Züleyha Hanım ölmeden önce, eşi olan Edhem Efendi'ye konağın selamlık kısmını sattığını Fetvahane'de ispat etmiştir. Bunun üzerine Mehmed Rüşdi Paşa, Andelib Hanım'a iki yüz yirmi Kise vererek konağı tekrar satın almıştır. Aradan biraz zaman geçtikten sonra Neyrifer Hanım tekrar ortaya çıkarak Rikâb-ı Hümayun'a ve daha sonra Bâbıâlî'ye arzuhâller vererek konakta tekrar hak iddia etmiştir. Bunun üzerine Rüşdi Paşa'nın gönderdiği senet ve Hüccetler ile diğer evrakların incelenmesi ve bir karara varılması için ilim adamlarından ve sudurdan oluşan bir heyet Bâb-ı Vâlâ-yı Fetvâpenahî'de bulunan Meclis-i Tedkikât-ı Şer'iyye'de çalışmaya başlamıştır. Bu heyete Meclis-i Vâlâ Azalarından Subhi Bey ve Emin Efendiler de katılmıştır.655 Neticede Neyrifer Hanım'ın haksız olduğuna karar verilmiştir. Yıllarca devam eden bu davalar, 22 Aralık 1864'teki bu karar ile nihayet neticeye kavuşmuştur.656

Bu konaktan önce muhtemelen İstinye'de kain bir sahilhane'de yaşamıştır. Çünkü daha sonra buradan taşınmış ve İstinye'deki sahilhane harap bir hâlde kaldığı için satılığa çıkarılmıştır. Hatta sahilhane o derece oturulmayacak bir hâldedir ki arsa hükmünde kabul edilmiştir. Adı geçen sahilhanenin bulunduğu mahalle Rum mahallesine yakın olduğu ve her taraftan Hıristiyan evlerine baktığı için Müslüman ahaliden alıcı çıkmamıştır. Bu yüzden Meclis-i Âlî-yi Tanzimat Reisi Mehmed Rüşdi Paşa, harap sahilhane ve arsasını Gayrimüslimlere satmak için izin tezkiresi yazmış ve ilgili makamlara göndermiştir. Paşa'nın dilekçesi, nihayetinde Meclis-i Vâlâ'ya havale edilmiştir. 29 Aralık 1858'de Meclis-i Vâlâ'da yapılan incelemede, söz konusu sahilhanenin Hıristiyan mahallesine dahil edilip satın almak isteyen Hıristiyanlara parça parça satılmasında bir mahzur olmadığı kanaatine varılmıştır.657 Mehmed

Rüşdi Paşa, adı geçen sahilhanenin satışı ile ilgili 28 Aralık 1858'de yazdığı tezkirede belirttiğine göre İstinye'de kain bu sahilhaneyi müteveffa Bağdad Valisi

655 Sadaret ile Meşihat arasındaki yazışmalara göre adı geçen Heyet'in, 22 Cemaziyelevvel 1281 Pazar

günü saat 06:30'da toplanmasına karar verilmiştir. Bk. MVL. 866 / 27. Akdi kararlaştırılan bu Komisyon'a Evkâf-ı Hümayun Hazinesi'nden Mahkeme-i Teftişiyye Mümeyyizi Said Efendi'nin de katılması karara bağlanmıştır. Bk. MVL. 866 / 39.

656 İ. MVL. 524 / 23540. 657 A.} MKT. NZD. 273 / 20.

Reşid Paşa'nın vereselerinden satın almıştır. Daha sonra ikinci bir sahilhane satın aldığı için buraya ihtiyacı kalmamış, dolayısıyla burasını satılığa çıkarmıştır.658

Mehmed Rüşdi Paşa, Hassa Müşiri iken yalı (sahilhane) almak için harekete geçmiştir. Fakat kendisini idare edecek bir yalının en az 2500 Kise'ye alınabileceği anlaşılınca Mabeyn'e durum bildirilmiş ve 21 Mart 1858'de çıkan irade ile Paşa'ya Maliye Hazinesinden 2500 Kise atiye verilmiştir.659

Mehmed Rüşdi Paşa, 1 Mayıs 1847 tarihinde Hassa Müşiri iken, devrin Seraskerinin uhdesinde bulunan sahilhaneyi satın almak istemiş, konu ile ilgili irade sadır olmuş ve kendisine Maliye'den iki yüz bin kuruş hediye verilmiştir.660

Mehmed Paşa'nın Bebek'te bir yalısının olduğu, burada kendisinden sonra Kont de Mefre adlı bir yabancının oturduğunu 1300 (1882 / 1883) tarihli bir mektuptan anlıyoruz.661 Bu yalı Paşa'nın ikamet ettiği son sahilhane olmalıdır. Bu sahilhane aynı yıl, yani 1882 / 1883'te (Rûmî 1298), Cevdet Paşa tarafından sekiz taksit hâlinde olmak üzere toplam dört bin Lira'ya Padişah'tan satın alınmıştır.662

Mehmed Rüşdi Paşa, 1878 yılında son sadrazamlığından azledildikten kısa bir süre sonra, kendisiyle yapılan bir sohbette, 1293'teki sadrazamlığından keyfî olarak istifa etmediğini açıklarken "...ma'lûmunuzdur ki makâmı-ı sadâretin hayluca ma'aşı ve ta'yînâtı vardır. Benüm ise ma'zûliyetde hâricden para tedârik itmedikce geçinmek muhâldir. Hatta geçen kış konağın pencere perdelerinin fazlasını kesdirüp çocuklarıma elbise yapdırarak kışı geçürebildim. Benim bir tarafdan îrâd 'akârım yokdur, cümlesi bilür. Böyle oraya muhtâc olan âdem, zarûret ve mecbûriyyet-i şedîde görmedikce hiç makâm-ı sadâretde olan menâfi'i fedâ ider mi?"663 diyerek

maddî durumunun iyi olmadığını söylemiştir. Halbuki Mehmed Rüşdi Paşa, Sultan Abdülaziz sayesinde "bâd-ı hevâ olarak" on yedi bin Lira'ya satın aldığı "Karaosmanoğlu çiftlikâtından senevî on iki yük Gurûş vâridât aldığı gibi 658 İ. MVL. 411 / 17891. 659 İ. DH. 426 / 28215. 660 İ. DH. 144 / 7433. 661 Y. PRK. AZJ. 7 / 96. 662 Y. PRK. HH. 10 / 18. 663 Y. EE. 80 / 2.

Küçükoğullarından dolayısıyla aldıkları çiftlik ve nükûd"a da sahiptir. Ayrıca Hristaki Efendi eliyle Avrupa'ya gönderdiği yüklü miktardaki nakit para ve fonlardan yıllık en az yirmi yük Kuruş Lira geliri olduğundan o devirde çoğu insanın haberi bile yoktur.664

Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa'nın bugüne kadar gelen ikâmetgâhı ise Vefa caddesinde, Şehzadebaşı Camisi yakınında bulunan konağıdır. Suriçi'nde bulunan konak, Mütercim Rüşdi Paşa tarafından yaptırılmıştır. Üç katlı olan bina kârgirdir. 1881 yılında Maarif Nezareti'nce satın alınan konak, Vefa İdadisi olarak hizmet görmüştür. Balkan Savaşları sırasında Hilâl-i Ahmer Hastahanesine dönüştürülmüş olan yapı, daha sonrada Vefa Lisesi'ne iade edilmiştir.665

Belgede Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa (sayfa 187-190)