• Sonuç bulunamadı

Sağlık piyasasını klasik piyasalardan ayıran birçok özellik vardır. En temel farklılıklardan birisi sağlık piyasasında faaliyetlerin yalnızca kar motifi ile açıklanamamasıdır. Hastanelerin çoğu öncelikle kamu veya kar amacı gütmeyen kuruluşların himayesindedir. Sağlık hizmetlerinin özellikleri aşağıda başlıklar halinde sunulmuştur.

1.3.1. Sağlık Temel İnsani Haklardan Biridir.

Bireylerin veya toplumun sağlık hizmetlerinden yararlanmaları ve sağlıklı olma hali, temel insani haklardan biridir. 10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 25. Maddesi’nde sağlık, bir hak olarak güvence altına alınmıştır (UN, 1948:1).

“Herkes, kendisi ve ailesinin sağlığı ve refahı için beslenme, giyinme, barınma, sağlık hizmetleri ve gerekli sosyal hizmetleri kapsayan yeterli yaşam standartlarına yeteri kadar ulaşma hakkına sahiptir.”

Sağlık hizmetlerine ulaşmanın temel insan haklarından biri olarak kabul edilmesi, sağlık hizmetlerini, çoğu kez yalnızca kar motivasyonu ile açıklanan piyasalarda sunulan diğer mal ve hizmetlerden farklılaştırmaktadır.

1.3.2. Sağlık Uluslararası Bir Sorundur

Sağlık global kamu malı niteliği sebebiyle uluslararası bir sorundur. Esasen sağlık başlı başına, tam anlamıyla bir kamu malı değildir. Rekabet edilebilir ve dışlanabilir niteliklere sahip olan sağlığın ortaya çıkması ve sürdürülebilmesi için gerekli mal ve hizmetler, öncelikle bu hizmetten yararlanan kişiye fayda sağlamaktadır. Fakat iki dışsallık sebebiyle sağlık, global kamu malı niteliğine sahiptir. Birincisi bulaşıcı hastalıkları önleme ve korunma, ikincisi ise sağlığın çok geniş biçimde ortaya çıkan ekonomik dışsal etkileridir (Woodward ve Smith, 2006; Mutlu,2006:58). Bir bireyin bulaşıcı hastalıklardan korunmasının veya başarılı bir şekilde tedavi edilmesinin diğer insanlara sağladığı pozitif dışsallıklara benzer şekilde, bir ülkede bulaşıcı bir hastalığın önlenmesi veya hasta olanların başarılı bir şekilde tedavi edilmesi, başta sınır komşuları olmak üzere diğer ülkelere pozitif dışsallık sağlamaktadır.

Toplumdaki en küçük birlik olan ailede yaşanan hastalığın neden olduğu ekonomik dışsallıklar öncelikle aile bütçesini etkiler. Ancak üretimin ve gelirin azalmasının neden olduğu ekonomik kayıp, beraberinde bölgesel veya ulusal ekonomi üzerinde dışsallıklar ortaya çıkarabilecektir. Örneğin, doğumda yaşam beklentisinde % 10’luk bir artış sağlayabilmek için, ekonomik büyümede % 0,3’lük bir artışın sağlanması gerekmektedir (Sachs, 2001:24). Ekonomik gelişme ile sağlık veya yoksulluk ile hastalık arasındaki karşılıklı, yakın ilişki, hastalık nedeniyle insanların ve ülkelerin gelirlerinin azalmasının yanında, gelecek nesillerinde etkilenmesi sonucunu doğurmaktadır (Woodward ve Smith, 2006:24). Yoksulluğun beslenme, eğitim, barınma ile ilgili olarak neden olduğu negatif dışsallıklar, aynı zamanda sağlık üzerinde de etkili olmakta ve sağlığı yoksullukla beraber uluslararası bir sorun haline getirmektedir.

Sağlığın global kamusal mal niteliği sebebiyle uluslararası arenada tartışılan bir sorun olması, beraberinde birçok uluslararası kuruluşun bu sorunlara ilişkin

sorunları olan Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization) bu alandaki en kapsamlı kuruluştur.

Bunun dışında ana faaliyet konusu sağlık olmamakla birlikte, görev tanımları içinde uluslararası sağlık sorunlarının çözümüne ilişkin maddeler bulunan bir çok uluslararası kuruluş bulunmaktadır. Belli başlıları Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Kızılhaç, Dünya Gıda Programı (WEP), Birleşmiş Milletler Eğitim ve Kültür Organizasyonu (UNESCO) şeklinde belirtilebilir (Mazgit, 1998:41).

1.3.3. Sağlık Hizmetleri Piyasasında Eksik Rekabet Mevcuttur.

Ekonomi teorisi ve sağlık ekonomisi konusunda yazılanların odak noktası, belirsizlikler ve hekimlerin hem sağlık hizmetini arz eden hem de hizmeti talep edenlerin vekili olması dolayısıyla sahip oldukları ikili rol olmaktadır (Newhouse, 1987:269). Özellikle sağlık hizmetleri talebindeki belirsizlikler eksik rekabetin temel sebeplerinden biridir.

Herhangi bir piyasada tam rekabetten bahsedebilmek için alıcı ve satıcıların piyasada tek başına fiyatı etkileyemeyecek kadar çok sayıda olması piyasaya giriş ve çıkışın serbest olması, alıcı ve satıcıların tam bir bilgiye sahip olmaları ve malların homojen olmaları gerekmektedir.

Sağlık hizmetleri piyasasında çok sayıda alıcı olmasına karşın, sağlık hizmetlerinin uzmanlık gerektiren bir alan olması sebebiyle arz edenlerin piyasaya girişi ile ilgili olarak sınırlamalar bulunmaktadır. Sağlık hizmeti sunanların sahip olduğu uzmanlık gerektiren bilgilere alıcıların sahip olması mümkün değildir.

Sağlık için ekonomik kaynakların etkin organizasyonu tüketicilerin bilgi düzeyi ve sahip oldukları eğitimin genişliğine bağlıdır. Tüketiciler eğitim konusunda sürekli olarak çaba sarf etmelerine rağmen, sağlık hizmetleri ile ilgili olarak niceliksel ve niteliksel bilgi eksikliği yaşamaktadırlar. Sağlık hizmetlerinin kendi doğası ve onun soyut karakteri, tüketicilerin satın aldıkları sağlık hizmetleri ile ilgili bilgi eksikliğini kuvvetlendirmekte ve kaynakların dağılımı ile ilgili rasyonel karar vermelerini engellemektedir (Mushkin, 1958:786-787). Asimetrik bilgi, sağlık

hizmetlerine ilişkin piyasa aksaklıklarının da en temel gerekçelerinden birini oluşturmaktadır.

1.3.4. Sağlık Hizmetleri Sosyal Bir Sorumluluktur

Sağlık hizmetleri piyasasında fiyat kavramının varlığı, sağlık hizmetlerine ilişkin olarak arz ve talebin eşitlendiği anlamını taşımamaktadır. Bir kişinin herhangi bir ödeme gücüne sahip olmaması, gerekli sağlık hizmetlerinden yararlanamayacağı anlamını taşımaz. Sağlık hizmeti sunan kurumların ödeme gücü olmayanlara gerekli sağlık hizmetlerini sağlamaları sosyal bir sorumluluktur.

Sağlık hizmetleri alanında bireylerin ihtiyacı tarihsel olarak kar amacı gütmeyen kurumlar ve Hipokrat yemini etmiş özel hekimler tarafından karşılanır (Mushkin, 1958:786-787). Teknoloji, sağlığın finansman yöntemine ilişkin alternatifler, ilaç ve tıbbi teçhizat konusunda yaşanan gelişmeler, kar amacı gütmeyen kuruluşlar dışında özel sektör kuruluşlarının da sağlık hizmetleri sunumundaki rolünü ve etkinliğini arttırmıştır.

Sağlık hizmetleri piyasasında kar motivasyonu ile çalışan özel kuruluşların varlığına rağmen, sosyal sorumluluk gereği, ödeme gücü olmayanların gerekli sağlık hizmetlerinden yararlanması engellenemez.

1.3.5. Sağlık Hizmetlerinin İkamesi Mümkün Değildir

Tüketiciler tercihlerinin mal ve hizmetler arasında dağılımında basit rasyonel seçimleri kullanırlar. Malların birbirlerini tamamlayıcılık ve ikame edicilik özelliklerine göre yaptıkları rasyonel seçimler sonucunda bireyler tüketim tercihlerini ortaya koymaktadırlar. Özellikle birbirlerinin yerini tutan ikame mallara ilişkin olarak tüketiciler, başta fiyat olmak üzere bir çok faktörü veri kabul ederek rasyonel seçimlerini oluşturmaktadırlar.

Sağlık hizmetleri açısından böyle bir tercihin yapılabilmesi mümkün değildir. Tüketiciler, basit rasyonel seçim aracılığıyla sağlık hizmetleri ile diğer mal ve hizmetler arasında tercih yapamaz, tüketici böyle bir tercihten kaçınır. Hangi gelir gurubunda olursa olsun, hastalık acısı çeken bütün ailelerin bütçeleri içindeki en büyük pay sağlık harcamalarınındır. Ayrılan bu pay, hatalığın iyileştirilmesi veya

Sağlık hizmetlerinin diğer bütün mal ve hizmetlere karşı üstünlüğü vardır. Herhangi bir mal ve hizmet ile ikame edilebilmesi mümkün değildir. Sağlık hizmetleri ikame edilememesinin yanı sıra ertelenemez mal ve hizmet niteliğindedir. Özellikle tedavi sürecinin belli ve acil olduğu durumlarda sağlık hizmetleri tercihinin ertelenmesi mümkün değildir.

1.3.6. Sağlık Hizmetleri Piyasası Tekelleşmeye Elverişlidir

Sağlık hizmetlerinin sunulmasının uzmanlık gerektirmesi sebebiyle yetkili kuruluşlar tarafından piyasaya girişte sınırlandırmalar getirilmektedir. Bu sınırlamalar ilgili bakanlıklar ve bağlı kuruluşlar tarafından konulabileceği gibi, meslek örgütleri benzeri kurumlar tarafında da konulabilmektedir. Esasen bu sınırlamaların temel sebebi ikamesi olmayan, fiyatlandırılamayan, alıcılar aleyhine bilgi asimetrisinin bulunduğu sağlık hizmetlerinin denetim ve kontrol altında yürütülmesini sağlamaktır.

Genellikle sağlık hizmeti sunan kuruluşlar tekel niteliği göstermektedir. Piyasaya ilişkin sınırlamaların olması, belli şekil şartlarının yerine getirilmesini ve kamu otoritelerinin izin ve yetkilerini zorunlu kılmakta, buna ilaveten mesleki kuruluşların asgari fiyat tespitleri arz açısından piyasayı monopolistik hale getirmektedir (Kurtulmuş, 1998:46).

Ancak bu sınırlamalar, gerek sağlık hizmetlerini sunanların sahip olduğu bilgi avantajı, gerekse teknolojik ilerleme ile birlikte sağlık hizmetlerinde belirginleşen ölçek ekonomileri sebebiyle, tekelleşme, monopolleşme eğilimlerini arttırmaktadır. Özellikle kanser vb. hastalıklara odaklanmış, sayıları çok sınırlı sağlık kuruluşlarının dünya sağlık piyasası içinde dahi tekelleşme eğilimi gösterdikleri ve buna yönelik avantajları kullandıkları söylenebilir.

Sağlık ekonomisinin gelişimi içinde ortaya çıkan sağlık finansman yöntemlerindeki ve hizmet sunumundaki çeşitlilikler, sağlık piyasasında kamu-özel sektörün işbirliği alternatiflerini de genişletmiştir. Bunun yanı sıra özel sağlık sigortacılığı anlayışının genişleyerek, sağlık hizmeti sunan özel kuruluşlar için alternatif oluşturması, sağlık sektöründeki tekelleşme eğilimini azaltarak, daha rekabet edilebilir bir piyasanın oluşabilmesine ortam hazırlamaktadır.

Sağlık hizmetleri piyasası eksik rekabet, asimetrik bilgi vb. niteliklere sahip olan, ikame edilmesi ve ertelenmesi mümkün olmayan, global kamu malı niteliği taşıyan ve sahip olduğu pozitif dışsallıklar nedeniyle sosyal bir sorumluluk anlayışı içerisinde yürütülen uluslararası bir sorundur. Sağlık hizmetlerinin arz ve talep yapıları açısından sahip olduğu nitelikler ikinci bölümde ayrıntılı biçimde ele alınacaktır.