• Sonuç bulunamadı

2. CEPHECİLİK KAVRAMI, NEDENLERİ VE KORUMA BAĞLAMINDA

3.9. Sürdürülebilirlik Değerlendirmeler ve Cephecilik

Kullanılmayan birçok tarihi ticaret ve endüstri mirası yapıların, iç mekanları farklı niteliklere sahiptir. Bu niteliklerinden dolayı da çalışma ve sosyal mekanlar olarak yeniden işlevlendirilmeye uygundurlar. İngiltere’nin kuzeyinde birçok tekstil fabrikası ve depo, iyileştirilerek okul, hastane, ofis kilise olarak yeniden işlevlendirilmişlerdir. Tarihi binalar, strüktürel olarak sağlam, dış cepheleri dikkat çekici ve iç mekanları değiştirilebilir nitelikte ise, cephecilik için de uygun binalardır (Highfield, 2003). Bu tür uygulamalar, yeni bir mekan inşa etmek yerine, mevcut bir yapının mekan potansiyelini kullanarak, malzeme,

enerji ve zamandan tasarruf sağlayabilir. Sürdürülebilir mimarlık uygulamalarında, gerektiğinde yeniden değerlendirilecek bir yapı elamanı veya mekan, malzemenin geri dönüşümüne katkıda bulunabilir. Bununla beraber atıl durumdaki tarihi yapıların yeniden hayat bulması için gösterilecek çabalar, kentin bu bölümünün sosyal olarak değişmesine, halkın kullanımına sunulan mekanlar elde edilmesine ve kentin kültürel olarak zenginleşmesine katkıda bulunması nedenleriyle, sürdürülebilir uygulamalardır.

Binaların üretim ve kullanım süreçlerindeki enerji kullanımlarının düşürülmesi, gereksinim duyulan enerjinin mümkün olduğu kadar yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilme gayretleri mimarlığın temel çalışma alanları arasındadır. Yapı sektöründe sera etkisi yapan gaz salınımının azalması, yapıların fosil atık gereksiniminin düşürülmesi, geri dönüşümü en yüksek çevre dostu olan malzeme ve detay üretimleri yine mimarlık uygulamalarında dikkat edilmesi zorunlu çevresel etkenlerdir. Bu kavram ve değerlendirmelerin, bir inşaat aktivitesi olan cephecilik uygulamalarında da dikkate alınması kaçınılmazdır (Korumaz ve ark., 2009). Renovasyon uygulamaları az malzeme ve enerji kullanılarak yapıldığı için, sürdürülebilir yaklaşımlardır (Canan ve Korumaz, 2005). Tarihi çevre ve binalarda kullanılamaz durumda bulunan mekanların değerlendirilmesi, mevcut mekanların yeniden işlevlendirilmesi, harabe durumda bulunan yapıların ayakta kalan bölümlerinin tekrar kullanılması malzeme ve enerji tasarrufu sağlamaktadır. Koruma anlayışı sadece bilimsel bir aktivite olmaktan öte, sahip olduğu değerleriyle tüm toplum tabakalarına yayılması gereken bir bilinçtir. Bu anlayışla, dünyamızın sahip olduğu doğal kaynaklar daha az tüketilecek, ekosistem bozulmayacak, doğal kaynaklar gelecekte de temin ediliyor olabilecektir (Pereira, 2005).

Bina kabuğu, iç mekandaki konfor koşullarının düzenlenmesinde en önemli etkendir. Temeller, duvarlar, pencereler, kapılar iç mekanla dış mekan arasındaki enerji akışını kontrol eder. İyi tasarlanmış ve uygulanmış bina cepheleri iç mekana ısıtma, soğutma, doğal ışık ve doğal havalandırma imkanları sunar. Bu noktada korunan tarihi cephelerin yeni strüktüre adapte edilmesi, ayakta tutulması, yılların verdiği yıpranmış malzemelerin kullanımı, cephenin ısıl performansı, cephecilik uygulamalarında karşılaşılan teknik problemlerdendir (Dimitrokali ve ark. 2010).

Cephecilik uygulamaları, sürdürülebilir kriterler bağlamında şu şekilde değerlendirilebilir:

- Kullanılamaz durumdaki tarihi bir yapının bir parçasının yeni yapılacak uygulamada kullanılması malzeme tasarrufu sağlayabilir,

- Tarihi yapının özgün dış kabuğunun içinde kalan uygulamalar ile kentsel sokak siluetini koruma kaygıları, kentsel anlamda kültürel sürekliliğin sağlanması gayretleri sürdürülebilir yaklaşımlardır.

- Tarihi binanın iskeleye alınması, ilave zaman, maliyet, iç gücü, malzeme ve enerji kayıplarına neden olmaktadır.

- Cephecilik uygulamalarının yapıldığı kent parçalarında gözlemlenebilir bir yoğunluk artışı vardır. Bu yoğunluk kentsel strüktürü zorlamakta, taşıt ve yaya trafiğini artırmaktadır. Bu ise hem çevre kirliliği hem de enerji kaybı sebebiyle sürdürülebilir değildir.

- Az katlı tarihi konutların yüksek katlı ofis bloklarına dönüştürülmesi kentlerin doğal ışıktan yararlanmasını engellemektedir.

- Tarihi binanın iç mekanının yıkılarak yeni uygulama yapılmasının nedenlerinden biri olan konfor koşullarını iyileştirme çalışmaları sürdürülebilir bir yaklaşımdır. Yeni binanın, ısıtma, soğutma ve aydınlatma giderleri için gerekli olan enerji, buradaki tarihi binaya oranla daha az olacaktır. Yeni binada kullanılacak geniş cam yüzeyler, doğal aydınlatmaya katkıda bulunacaktır.

-

Dimitrokali ve ark. (2010) cephecilik uygulamalarının olumlu ve olumsuz yanlarını sürdürülebilirlik bağlamında sosyal, ekonomik, ve çevresel yönleriyle değerlendirmektedir. Bu değerlendirmeleri aşağıdaki gibi tablolaştırmak mümkündür (Çizelge 3.2):

Çizelge 3.2. Sürdürülebilir kriterler bağlamında cepheciliğin olumlu ve olumsuz yönleri (Dimitrokali ve ark., 2010).

Sürdürülebilirlik

Yönüyle Olumlu Yönler Olumsuz Yönler

Sürdürülebilirliğin Sosyal Yönü

-Tarihi, ve çağdaş çözümlerin birlikte bulunabileceği demokratik bir çözümdür. -Yaşanabilir mekanlar sunar.

-Tarihi kent ortamının gelecek kuşaklara aktarımını sağlar

- Çok zaman alan bir uygulamadır. - Uygulama kentliyi rahatsız eder.

- Sosyal olarak kafa karışıklığına neden olur. Tarihi bina korundu mu korunmadı mı sorusu hep hafızalarda kalır veya neden bir parçasının korunduğu sorusu sorulur.

Sürdürülebilirliğin Ekonomik Yönü

-Korunan cephe için finansal yardım sağlar -Cephenin bulunduğu bölgedeki ekonomik gelişmeye katkıda bulunur.

-Yeni binanın alan kazanmasına ve buna bağlı olarak gelir artışına yardım eder.

-Koruma ve plan kararlarını uygulamaları uygun bulmaz ise ilave zaman ve maliyet gerektirir.

-Cephelerin ve iç mekanın yıkılması ilave maliyet gerektirir.

-Eğer finans desteği olmaz ise yıkıp yeniden yapmaktan daha maliyetli uygulamalara neden olur.

-Bina gerisindeki uygulamalar standart fiyatlara bitirilebilir.

Sürdürülebilirliğin Çevresel Yönü

-Yeni düzenlemedeki iklimlendirme sistemlerinin geleneksele göre performanslarının yüksek olması.

-Korunan bina veya kabuğundaki düzenlemelerle daha az enerjiye gereksinim duyulması.

-Mevcut bir kent dokusunun tamamen yıkılıp yeniden yapılmasından daha çevreci olması.

-Yeni binada kullanılan cam yüzeylerin ısı ve ışık performanslarının daha yüksek olması.

- İç mekan yıkımından kaynaklanan malzeme israfı

- Uygulamada fazla enerji kayıp edilir. Cephedeki klasik uygulamalar, pencere açıklıkları ve strüktüre uygun tedbirler alınmasını gerektirir.

- Çok yüksek düzeyde enerji, malzeme, donanım ve servis üretimi tüketilmektedir. Geri dönüşümlü malzemeler tercih edilmelidir.

Cephesi tutulacak tarihi binanın enerji ve ısı performansı, nem dengesi ve ısıl davranışı modern binalardan farklıdır. Sürdürülebilirlik özünde, birebir koruma amaçları ile örtüşen bir kavram olsa da, cephecilik uygulamalarının koruma uygulaması olarak kabul edilmemesinden dolayı, genellikle onunla birlikte düşünülmez. Cephecilik, koruma ve sürdürülebilir tasarım ilkelerinin ortaklaşa olduğu bir örnek New York Hearst Tower Binasıdır. NewYork’un yoğun bir caddesi üzerinde 1928 tarihinde Art-deco üslubunda yapılmış sekiz katlı bu bina 2006 yılında bir medya grubunun genel müdürlük binası olarak yeniden işlevlendirilmiştir (Şekil 3.25). Yeni bina 42 katlı olarak düşünüldüğü için tarihi binanın sahip olduğu alandan çok daha fazla fazla bir alana sahip olmuştur. Yeni uygulama

cam, çelik gibi geri dönüşümü en yüksek olan malzemelerden yapılmıştır. Yapı sürdürülebilir yaklaşımları barındırdığı için çevreci bir bina olarak bilinmektedir. Tarihi cephesi prestij amaçlı tutulmuş örneklerden biridir. Benzer şekilde Budapeşte’deki Palazzo Dorottya Binası banka ve konut olarak kullanılırken 2007 tarihinde lüks konut olarak yeniden işlevlendirilmişitir (Şekil 3.26; 3.27). Yeni tasarlanan birimlerde doğal ışık ve havalandırmaya dikkat edilmiştir. Bir başka örnek ise Belçika’nin Flanders şehrinde yer alan Castle Groenhof binasıdır. 1830 tarihli yapının içi yeniden kullanım amacıyla tamamen boşaltılmış, cephesine pasif ısıtma ve soğutma elemanları yerleştirilmiştir (Şekil 3.28; 3.29).

Şekil 3. 25. Hearst Tower Binası cephe ve giriş holü, New York, ABD (Korumaz 2008)

Şekil 3.26. Palazzo Dorottya Binası, Budapeşte. Şekil 3.27. Palazzo Dorottya Binası, Budapeşte , İç mekanı yıkıldıktan sonra (Korumaz, 2007) doğal ışık ve havalandırmayı gösteren kesit(Avcı, 2010)

Şeklil 3.28. Castle Groenhof Binası cephesi Şekil 3.29. Castle Groenhof Binası kesiti Flanders, Belçika (Samyn, 2010) Flanders, Belçika (Samyn, 2010)