• Sonuç bulunamadı

2. CEPHECİLİK KAVRAMI, NEDENLERİ VE KORUMA BAĞLAMINDA

2.4. Cepheciliğin Mimari Koruma Bağlamında Kabul Edilebilirliği

2.4.1. Katı korumacı (purist) bakış açısına göre cephecilik

Cephecilik hakkında en sert eleştirileri getiren bakış açısıdır. Cephecilik, koruma ilkeleri, kentsel planlama, sosyal-kültürel değişim ve mimarlık uygulamaları bağlamında sert eleştirilere maruz kalmıştır. Bu eleştirilerin en önemlileri cepheciliğin koruma kapsamı içerisinde değerlendirilemeyeceğine, yapı bütünlüğünün bozulduğuna, kente ait bilgilerin kaybedildiğine, kentsel fonksiyon alanlarının hızlı değiştiğine yönelik olmuştur. Bu konu ile ilgili doğrudan karşı çıkmaların olduğu kitaplar yayımlanmış, bu yolla karar vericilerin ve uygulamacıların bilinçlendirilmesine katkı sağlanmak istenmiştir(Maass, 1969).

Katı korumacılar, öncelikle cephecilik fikrini koruma müdahalesi olarak kabul etmemektedirler. Korumadaki temel amaç olan kültürel mirasın sahip olduğu değerlerin gelecek kuşaklara sağlıklı bir şekilde, olabildiğince özgün durumu ile aktarılmasıdır. Katı korumacılar cephecilik uygulamalarının yapıya geri dönülmez kalıcı hasarlar verdiği, bu hasarlar sebebiyle yapının değerlerini kaybettiği ve özgün kimliğinden uzaklaştığı görüşündedirler. Bundan dolayı koruma kavramı ile yan yana gelmemesi gerektiğini savunurlar. Cephecilik uygulamasında müdahaleye yönelik yapılan analizler, tarihi binanın hangi bölümlerinin korunacağı, bunların büyüklükleri, tarihi yapıya verilecek zararın boyutunu belirler. Katı korumacı yaklaşım ise tarihi yapının bölümleri arasında böyle bir tercih yapılmasına karşı çıkar. Cephecilik uygulamalarındaki iç mekanın şartsız yıkılması, koruma uygulaması olmadığının kanıtı olarak değerlendirilir. Sanat tarihçileri cepheciliği, koruma uygulamasından çok, sahte ve nefret edilmesi gereken bir oyalama taktiği olarak görmüş ve eleştirmişlerdir (Benhamou, 2001).

Katı korumacılara göre cephecilik bina bütünlüğünü bozan bir uygulamadır. Bir bina iç mekanı ve cephesi ile beraber bir bütündür. Bunların düşünsel ayrımı bina bütünlüğünün kaybolması olarak değerlendirilebilir. Bununla ilgili olarak binaların iki mekanından bahsedilebilir. Bunlar iç mekan (insideroom) ve dış mekan (outsideroom)’dır. İç mekan duvarlar ve zemin döşemelerinin sınırlandırması ile şekillenirken, dış mekan bina cepheleri ile şekillenmektedir. Katı korumacılara göre cephecilik uygulamalarında iç mekanın yıkılması ile bu iki nitelik birbirinden kopar, binayı tanımlayan temel değerlerden biri kaybedilir (Highfield, 2003). İç mekan-dış mekan bütünlüğünün, mimari dil birliğinin mimari tasarımda aranan bir nitelik olduğu düşünüldüğünde, böyle bir bağlantının cephecilik uygulamalarında yer bulamayacağı kesindir. Mimari bir tasarımda, dış mekanın iç mekanı yansıtması gerekliliği, fonksiyonun dış cephe ile tanımlanabilir olması yaklaşımları, cephecilik uygulamaları ile karşılanamaz, aranan süreklilik sağlanamaz. Katı korumacılar binanın iç mekanını ve dış mekanını ortak yaşama sahip yaşayan bir organizmaya benzeterek, birinin ölmesinin diğerinin de ölmesi anlamına geldiğini belirterek, tarihi binanın tamamen kaybedildiğini savunurlar (Barre, 1999). Strüktür bir binanın yapısından ayrılmaz bir elemanıdır. Konu tarihi bina olduğu zaman, strüktür, tarihi binanın önemini tanımlayan en önemli eleman olarak karşımıza çıkmaktadır. Bazı durumlarda strüktür tarihi binanın görünen kısımlarından daha da önemlidir ve yapı hakkında önemli bilgileri içerir (Jokilehto, 2002). Cephecilik fikrini savunanlar tarihi binanın iç mekanının 21. yüzyıl koşullarına getirildiğini belirtilse de, birçok değer gözardı edilmekte, eski strüktür genellikle çabuk yapılan, çelik veya betonarme ile değiştirilmektedir (Preira ve ark., 2005). Eğer tarihi bir yapı tarihsel karakterini koruyor, dış cephesi ve iç strüktürü ile ayakta, iç mekan işçilikleri ve mekan karakteri algılanabiliyor ise, bu yapıya uygulanan cephecilik kabul edilemez. Katı korumacılara göre, tarihi yapının ana karakterini cephesi oluşturuyor ise, iç mekanında küçük değişiklikler yapılabilir (Landry ve Fortin, 1996). Cephecilik ürünlerini İngiltere’deki katı koruma anlayışına sahip uzmanlarca kültürel değerlerin yıkımı ve basit bir takliti olarak değerlendirilmiştir. Cephecilik uygulamalarını yapan korumacılar, yüzeysel kalmakla suçlanmış, yapının içindeki değeri ve mantığı anlamadıkları iddia edilmiştir.

Cephecilik uygulamaları sadece tarihi bölümleri koruyarak tarihsel vurgulara yer vermesi sebebiyle postmodern düşüncenin bir eseridir (Simone, 1999). Cephecilik uygulamalarının kentsel kimliği koruma iddiası olsa da, uygulamaları tam aksi bir sonuç ile kentsel kimliğin tamamen yok olmasına neden olmaktadır (Pendlebury, 2009). Cephecilik tarihsel dokuyu köklü şekilde değiştirir. Oluşan yeni doku gözlemlendiğinde ise, tarihi derinliğin kayıp olduğu, üçüncü boyutun yok edilerek, iki boyutlu cephelerin gerisinde yapılaşmalar ve benzer dokuların oluştuğu gözlemlenebilir (Simone, 1999). Bu uygulamalarda korumacılar bir ikilem içerisindedirler. Cephecilikle ne tarihi bina tamamen korunabilmekte ne de tamamen özgür bir tasarım yapılabilmektedir. Sıradan cephecilik uygulamaları koruma değil sadece dış kabuğun içinin hızlı bir şekilde doldurmasıdır (Semes, 2009).

“Dürüstlük” katı korumacılar tarafından cephecilik uygulamalarının gereksinim duyduğu nitelik olarak görülmektedir. Dürüstcü bir bakış açısına göre, tarihi cephe ile ilişkisi olmayan yeni binayı arkasına veya içine saklayan uygulamalar sahtedir ve kabul edilemezdir. Tarihi cephe, binanın mimari ve tarihsel yönü ile doğrudan ilişkilidir. Cephecilik genel olarak ekonomik, mimari ve estetik yönleri ile bir tür sahteciliği çağrıştırmaktadır. Genel olarak en son tercih edilmesi gereken bir çözümdür. Tarihi dokunun geçmiş resimlerini, algısını sadece dış cepheyi tutarak veya yeniden yaparak tamamen yok eder (Jokilehto, 2002). Cephecilik kent siluetinin korunmasında ve tarihi dokuda daha yoğun bir yapılaşmaya izin veren, kentsel gelişim ile koruma arasında uzlaşmayı sağlayan bir uygulama olarak görülebilir. Ancak, günümüzde pek çok korumacı cephecilik uygulamalarını “kutsallığa yapılan saygısızlık” olarak görmektedir (Tyler, 2000). Katı korumacılar cephecilik uygulamalarının kesinlikle geçmişi yansıtmadığını belirtirler. Cephecilik uygulamalarında cephe korunsa bile parsellerin birleştirildiği, tarihi mülk sınırlarının ve imar parsellerinin yok edildiğine dikkat çekilir (Larkhan, 1988). ABD’de ilk cephecilik uygulamaları ortaya çıktığında tarihi cephe, aldatıcı bir biçimde modern binanın bir parçası olarak görülmekten çok, bir sanat objesi ve etkileyici bir görünüm olarak algılanmaktaydı. Sonraki yıllardaki uygulamalar değerlendirildiğinde, cepheciliğin binaların ve tarihi dokunun karakterini yok ettiği, binaların sahip olduğu

değerlere karşı duyarsız kaldığı ve sanatsal bir yaklaşım olmadığına yönelik eleştiriler yoğunlaşmıştır (Beier, 2006).

Şekil 2.44. Mimar Behiç Ak’ın cepheciliği eleştiren karikatürü

Kuhnle (2006), cephecilik uygulamasını değerlendirirken, toplu yıkımlar için bir araç olduğunu, spekülatif kentsel dönüşüme hizmet ettiğini, korumaya yönelik bir uygulaması olup olmadığı belli olmayan, yanıltıcı bir uygulama olduğunu vurgulamaktadır. Dekor uygulamalarından dolayı cepheciliğin “Disneyland”15

Katı korumacı yaklaşımlar binanın tamamının korunmasıyla ancak tarihi belge niteliğini kuruyacağını vurgulamaktadırlar. Tarihi belge olan mimari kültür mirası üzerinde izlenimi verdiğini belirtmektedir. Benzer şekilde, araştırmacılar yazılarında cepheciliğin dürüstlüğünü sorgulayarak, tarihi cephe gerisinde gizlenen yeni bir strüktür ile korunan cephenin iç mekanlarla ilişki kuramadığı yönündeki eleştirilerini çeşitli benzetmelerle ifade etmişlerdir.

Cadılar bayramı gibi koruma (Herffenrn, 2001), Kentsel mirasın Disneyland gibi yüceltilmesi (Orbasli, 2000), kentsel görünüm dekoru (Orbaşlı, 2000), mumyalama tekniği (taxidermy)(Rodwell, 2007) ve tarihi binanın kürtajı (Pinan, 1994) bunlara örnek olarak verilebilir. Uygulamalara dikkat çekmek için, bu benzetmeler gibi, cepheciliği karikatürlerle eleştiren sanatçılar da olmuştur (Şekil 2.44).

15 Farklı kaynaklarda bu ifade kullanılmaktadır. “Disneyland” dünyaca tanınan bir oyun ve eğlence

yapılan aşırı değişiklikler, yapının taşıdığı bilgiyi yok eder. İç mekanda geçen yaşamla ilgili sosyal ve duygusal bilgiler, dekorasyon öğeleri, yapım teknikleri kayıp olur. Bununla beraber, dış cephede yapılan değişiklikler yapının taşıdığı bilginin yok olmasına neden olmaktadır. Kentsel ölçekte tarihi yapı ve dokudan farklı bir gabari uygulamasında çevrenin hızlı değişimine ve kentin tarihsel peyzajının bozulmasına neden olmaktadır.

Katı korumacılar restorasyon tekniği aşısından da cepheciliği kabul edilebilir bulmamaktadır. Onlara göre tarihi yapıya sonradan yapılan eklerin dönemsel farkları bina üzerinde algılanmalı, tarihi bölümler ile karıştırılmayacak şekilde vurgulanmalıdır. Cephecilik uygulamalarında tarihi yapıya fazlaca müdahale yapıldığından dönemsel farklılıkların ifadesinde zorluk çekilmektedir. Tarihi bir siluet içerisinde yer alan cephecilik ürünleri ile tarihi yapıların arasındaki farkın algılanamaması, katı korumacılar tarafından eleştirmektedir.

Katı korumacı yaklaşım, cephecilik uygulamalarını rant temin etmek isteyenleri teşvik eden bir uygulama olarak görmektedir. Bu yaklaşımı savunanlara göre cephecilik, korunmuş gibi gözüken ince kesitli bir cephenin arkasında mekan kazanmaya çalışan yeni inşaatların olduğu bir uygulamadır. Sadece çok ince bir duvarı korumak, kesinlikle tüm binayı korumak değildir. Bu tür uygulamalar sadece binanın sökülüp atılması, veya sadece önüne maske getirilmesine benzemektedir (Jensen ve Blevins, 1998). Katı korumacı yaklaşım, cephecilik uygulamalarına izin verilmesini, yıllardır düşünsel altyapısı oturmuş olan koruma hareketi ile kavga etmek olarak değerlendirir. Katı korumacılar, çok gelir getiren uygulamalara neden olması, geniş ofis mekanları tasarlanmasına imkan sağlaması gibi nedenlerle, cepheciliğin koruma kavramındaki yerini sorgulamaktadır.

Buna rağmen cephecilik gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır. Cephecilik ile ilgili şu tespitler yapılabilir: Çok güçlü ekonomilerde uygulamaların olması rastlantı değildir çünkü bu uygulamaların yapılması ekonomik bir güç gerektirir. Bunun yanında uygulamalar toplumun genelinde koruma ile ilgili güçlü bir bilincin oturmadığının da bir göstergesi gibidir (Fountain, 2010). Koruma uygulamalarında mimari sembollerin nasıl korunacağı, nasıl canlandırılacağı, hayata nasıl dahil edileceği çok tartışılmalıdır. Fakat bunlar cephecilik uygulamalarında göz ardı edilir. Yapımı yasal olsa bile, koruma uygulaması ile

elde edilecek kazanımların hepsini gözardı eder. Ranta bağlı olarak kentsel spekülasyonun olduğu yerlerde cepheciliğin olduğunu görmek mümkündür. Cephecilik sadece cephe ile ilgilenir, binanın özel bir anlamı olup olmadığı ile ilgilenmez. Cephe ile ilgisi olmasa bile cephe gerisinde modern mekanların oluşumunda engel tanımaz. Her cephecilik uygulamasında ciddi emlak kazancının olması rastlantı değildir. Bu nedenle cephecilik uygulaması yıkım ve kazanç olan tarihi binalarda görülebilir (Van Loo, 1999). Katı korumacılara göre, cephecilik uygulamaları özgün fonksiyonun devamlılığının ortadan kalktığı bir durumdur. Bu nedenle de tarihi kentlerle ilgili sürdürülebilir yaklaşımların antitezi olarak değerlendirilebilir (Rodwell, 2007).