• Sonuç bulunamadı

2. CEPHECİLİK KAVRAMI, NEDENLERİ VE KORUMA BAĞLAMINDA

2.3. Re storasyon Kuramları ve Cephecilik

2.3.3. Görsel kent yönetim yaklaşımı

Tekil bir binadan çok, bir doku ile ilgili bir öğe olan kent silueti, kentsel görünüm ve çevrenin kalitesini belirleyen, kentlinin dikkatini üzerinde toplayan önemli bir öğedir. Kent siluetini, mimari kompozisyon, malzeme, bina yaşı gibi niteliklerden daha çok binalar tarafından tanımlanan mekanların üç boyutlu görsel etkisi ve kalitesi belirler. Cullen’e (1971) göre binaların estetik duyarlılıkla bir araya gelmesi ile oluşan kent silueti sanat değeri yüksek bir tiyatrodur. Cullen 1971 tarihinde yayınladığı “The Concise Townscape” kitabında bina ve çevresinin oluşturduğu sanata göndermeler yapar. Görsel kent yönetim yaklaşımı, tarihi dokuda yapılacak tasarımların kent içindeki tüm dengeleri ve kentsel algının hesaba katılması gerektiğini savunur. Bunun için kenti parça parça düşünerek, her bir parçanın kentli tarafından algılanmasında devamlılığın olması gerektiğini savunur. “Serial Vision” adını verdiği kuramında kentlinin yaya hareketi ile kenti algılarken her bir parçadan etkilenmesinin önemini vurgular. Kentin var olan görünüşü (existing view) ile dışardan algılanan görünüşünün (emerging view) birbirleri ile uyumlu hale getirilmesi, kent kullanıcısının beyninde yaşadıkları şehirle ilgili daha çok resmin yer etmesine katkı sağlayacağını belirtmektedir.

Görsel Kent Yönetimi tarihi kent dokusunun korunmasından daha çok estetik kaygıları içerir. Kentsel Morfolojik Yaklaşım aksine, bu yaklaşımla ilgili, kesin kabul görmüş doğrulara ve manifestolara rastlanmaz. Tarihi bir binanın cephe gerisinde yeni yapılaşmalara izin verir. Cephecilik uygulamalarını kabul edilebilir bulur. Bu nedenle de SPAB geleneğinden farklıdır hatta özgünlük ve tarihi bütünlüğün korunması noktasında ona tamamen zıt bazı fikirleri içerir. Bu akımın koruma ile kurduğu ilişki, benzer kent doku ve siluetlerinin korunması ve kentsel yenilemelerde bu doku ile uyumun sağlanması ile sınırlıdır. Tarihi doku veya siluette boşalan alanlara tarihi görünümlü, tarihi yapı izlenimi

veren binalar yapılması veya yeni yapılacak binalarda tarihsel öğelerin tekrar edilmesi, Görsel Kent Yönetiminin temel görüşüdür (Pendlebury, 2009). Rodwell (2007) Cullen’in çözümlemeli düşünce ve tasarım araçlarının önemini belirttiğini, kentsel görünüm bağlamında bunların birbirleriyle olan sanatsal ilişkilerinden bahsettiğini söyler. Ayrıca, Rodwell (2007) Cullen’in kentsel görünüm için en önemli üç elemanının, binalar, kentsel boşluklar ve yol bağlantıları olduğunu ve bunların komposizyonları ile kent kimliğinin oluşturulduğunu belirtir.

Cullen kentsel çevreyi oluşturan binalar, ağaçlar, doğa, su öğeleri ile kentin etkileyici çevresinin oluşacağını belirtmektedir. Onun düşünce sistematiği içerisinde, dış görünüm ve tasarımların görsel etkileri çok önemlidir. Görselliğin önemli olduğu noktalarda en çok kullanılan yöntem cephecilik uygulamasıdır. Cullen’in kentsel tasarım bağlamındaki düşünceleri modern bulunmuş ancak, ortaya koyduğu uygulamalardaki geleneksel görsel öğeler nedeniyle eleştirilmiştir. Cullen’in teorisine paralel olarak üretilen kentsel tasarımlarda, ürünlerin dönemsel farklılıkları algılanamamakta, hangi öğeler tarihi ve özgün, hangi öğeler taklit, belirlenememektedir. Bu ise kentlerde algısal karmaşa doğurmaktadır (Jiven ve Larkham, 2003). Pendlebury (2009), Cullen ve onun düşüncesinde olanların kentsel görünüme ağırlık vermeleri, sahte dekorlar oluşturmaları, görsel öğeleri aşırı derecede vurgulamaları nedeniyle fazlaca eleştirildiğini aktarmaktadır. Pendlebury (2009) Cullen’in uygulamalarını, sadece görselliğe önem vermesinden dolayı, bilimsel yaklaşımdan ve özgünlük kavramından tamamen uzak olarak tanımlamıştır. Cullen bulunduğu çevrenin mimari karakteri ile uyuşmayan modern tamamlamaların kentsel siluete ve kent görünümüne verdiği zarara özellikle vurgu yapmaktadır. O, cadde ve sokaklar ile binaların oluşturduğu sokak siluetlerinin görsel bir ahenk içinde olması gerektiğini savunur. Bunların bir araya gelmesi ile kent kimliği ve mekanın ruhunun oluşacağına inanır. Bundan dolayı kentsel siluette sıradan binaların yıkılmalarını ve tarihsel referanslı binaların yapılmasını desteklemiştir. Bu yönleri ile bu görüş, restorasyon ve kentsel tasarım uygulamalarındaki “yapıldığı dönemin tasarım anlayışını ve malzemesini” vurgulayan ilaveleri reddeder. Tarihi görünümü oluşturmak için tarihi öğeleri çağrıştıran dekoratif öğeleri kullanması ve teşvik etmesi yönü ile de postmodern tasarım anlayışına

benzerlik gösterir. Cepheciliğe verdiği açık desteğe rağmen, şu anda kentlerdeki spekülatif yapılaşmalara, yeni uygulamalar ile tarihi doku arasındaki ölçü ve oran farklılıklarına karşı çıkması yönü ile de dikkat çekicidir. Akım ülkemizde ve dünyanın birçok yerinde görülen, tarihi binanın gabarisini değiştirerek yapılan cephecilik uygulamalarına kentin tarihsel görsel etkisini kaybetmesi nedeniyle karşı çıkar. Bu anlayış, bozulmuş kent siluetlerinin geriye yönelik olarak yeniden düzenlemesi aşamasında uygulanabilecek bir yöntem olarak görülmektedir (Cullen, 1971; Pendlebury, 2009).

Şekil 2.43. Tavira Kenti için Cullen’in kentsel görünüm çizimleri (Moughtin, 2003)

Koruma uygulamaları ile ilgili bu üç yaklaşımın arasında belirgin farklar vardır. Günümüzde koruma uygulamalarına karar verenler ve uygulayanlar, probleme göre sözü edilen akımlardan değişik şekilde yararlanabilirler. Korumayla ilgili bir soruna çözüm üretirken, bu sorun ile ilgili birden fazla koruma yaklaşımından da yararlanabilir. Günümüzde aşağıda açıklanan koruma akımlarından sadece birinin bakış açısı ile konuya yaklaşmak, her projede en uygun sonuç elde edileceği anlamına gelmemektedir. Aksine kişisel bir uygulama birden fazla yaklaşımı da içerebilir. Bu yaklaşımlar koruma altına alınmış veya alınacak tarihi yapılarla ilgili önemli sonuçları içeren, kapsamları farklı düşünce sistematikleridir. Bu yaklaşımların bazılarının yerel yönetimler tarafından anlaşılması ve uygulanması kolay iken birçok yönü ile de profesyonel meslek ortamında tartışılan ve teoride kalmış fikirleri içermektedir. Her bir yapı ve yapı grubunun kendine has koruma problemleri olduğu düşünüldüğünde, bir akımın genel korunan yapılar üzerinde etkili olması birçok yönü ile eleştirilebilir (Pendlebury, 2009). SPAB cepheciliği bir

koruma uygulaması olarak kabul etmeyip reddederken, Kentsel Morfolojik Yaklaşım cepheciliğin yapımı için uygun gerekçeler aramaktadır. Görsel Kent Yönetimi ise sorgulamadan cephecilik uygulamalarına izin verilmesi gerektiğini savunmaktadır. Bu üç yaklaşımın farklı konu başlıklarında özetle karşılaştırmaları Çizelge 2.3.’de görülebilmektedir.

Çizelge 2.3. Üç yaklaşıma göre koruma alanındaki temel konulara yaklaşımlar (Pendlebury, 1999)

Koruma Alanındaki

Temel Konular SPAB Geleneği Conzen Yaklaşımı Görsel Yönetim Yaklaşımı

Müdahale Felsefesi Değişiklikler görülmeli. Değişiklikler uyumlu olmalı. Değişiklikler saklanmalı.

Tarihi Dokunun Önemi

Tarihi dokunun anahtar

noktaları korunmalı. Öncelikli olmasa da önemlidir. Diğerlerine göre önemli değil. Kent Planlarının

Önemi Tarafsız Temel faktör. Sadece temel özellikler önemli

Cephecilik

Bütünlüğün kayıp olmasından dolayı kabul edilemez.

Özel duruma bağlı, özellikle yeni bina özgün arsa büyüklüğünde

olduğu zaman tercih edilebilir. Hiç bir engel bulunmamaktadır. Yeni Binaların Yeni

Formu Tarafsız

Tarihi dokunun değişimine, ölçeğine ve kütlesine saygılı olması gerekir.

Yerleşimin temel prensiplerine görünür ölçeğine, kütlesine saygılı olmalıdır. Yeni Binaların

Mimari Üslubu

Bina kendi yapıldığı

zamanı yansıtmalı Tarafsız Tarihsel izler taşıyan yaklaşımlar desteklenir. Kamusal Alandaki

Çalışmalar Tasarımlar modern olmalı.

Tasarımların tarihi doku, malzeme, form ve dış çerçevesine saygılı olması gerekir.

Tarihsel yaklaşımların yapımı desteklenmeli.

Araştırmanın

Yapılması Çok önemli Çok önemli Çok önemli değil