• Sonuç bulunamadı

Sürdürülebilir Kent Politikaları

3.1. Uluslararası Çevre Politikaları

3.1.1. Sürdürülebilir Kent Politikaları

Birleşmiş Milletler İnsan ve Çevre Komisyonu tarafından “sürdürülebilir kente” yönelik ilk somut adımlar 1972 yılında konferansında atılmaya başlanmıştır. Yapılan bu konferansta çevre kalitesi için insanların sağlıkla ve çevresel etkilerden arındırılmış yerleşim birimlerinin yönetimi ve planlaması vurgulanmıştır.

1976 yılında (UN-HABITAT) başlığı ile Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri programı ilk toplantısı yapılmıştır. Kentlerde karşılaşılan sorunların çözümüne yönelik insan yerleşimleri arsında eşgüdümü sağlamayı, sürdürülebilir yerleşimler oluşturmayı, bu yapılanmalara teknik ve finansman desteği sağlanması amaçlanmaktadır.

1976 yılında yapılan sürdürülebilir bir yaşam çevresi oluşturulmasından iki sene sonra 1978 yılında Birleşmiş Milletler İnsan yerleşimleri Merkezi (UNCHS) kurulmuştur.1987 yılında Ortak Geleceğimiz raporunda ise kentsel zorluk başlığı altında kentlerde sürdürülebilir toplulukların var olması gerektiği vurgulanmıştır.Bu gelişmelerin sonucunda BM Sürdürülebilir Kentler programı kurulmuş

1992 yılında yapılan Rio toplantısı sonrasında gündem 21 adlı belge ile sürdürülebilir kent bağlamında insan yerleşimlerinin desteklenmesi ele alınmıştır. Bu desteklerin somut hale getirilmesi için,1994 yılında Avrupa Sürdürülebilir Kentler ve Kasabalar Konferansı (Aaborg) sürdürülebilir kent açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur. Konferans sonrası kabul edılen Aaborg Şartında yerel stratejiler, arazi kullanımı, sosyal adalet, kentsel mobilite, yurttaş katılımı sürdürülebilirlik çerçevesinde ele alınarak temel ilkeler çerçevesi belirlenmiştir. İstanbul’da 1996 yılında düzenlenen HABITAT-II İnsan Yerleşimleri Konferansı ile sürdürülebilir kentsel gelişme kavramının biçimlendiği yer olmuştur. Kentsel alanda Yerel Gündem 21’in uygulanmasına odaklanan konferans sonrasında 2002 yılında Sürdürülebilir Kentler Zirvesi düzenlenmiştir. Zirvede Sürdürülebilirliğin kente uygulanması süresinde yaşam kalitesinin arzu edilebilir seviyelerde tutulması meselesi vurgulanarak ülke hükümetlerinin bu konulara yoğunlaşması istenilmiştir.

Sürdürülebilir kente ilişkin bazı komisyonlar arasında yöntem farklılıları oluşagelmektedir. Tekilci görüşe göre; sürdürülebilir kent fiziki ölçütlere göre teknolojik yeniliklerle oluşturulması daha akılcı olabilmektdir. Bu görüşün aksine çoğulcu görüş ise sürdürülebilir kente yönelik farklı yaklaşımların varlığını kabul etmekte ve sınırları

63 önceden belirlenmiş çerçeve ve fizibilitesi içerisinde olamıyacağı ifade etmektedir. Çoğulcu görüşe bir ülkedeki kamu kurumları, özel sektör, sivil toplum, yerel otoriteler, çevre grupları, kent plancıları gibi farklı grupların sürdürülebilir kentin çerçevesinin betimlenmesinde paydaş durumundadırlar. Ülkenin Ekonomik, politik, sosyal ve çevresel öncelikleri farklı olan aktörler sürdürülebilir kentin sürecine katkı sağlamaktadır. Dolayısıyla Kent bu bağlamda ‘her biri sürdürülebilirliğin inşasına katkı sağlayan farklı elemanterlerin mozayiği konumundadır. Sürdürülebilir kenti çerçeve tanımına göre, çoğulcu görüşe göre süreci belirli noktalarda çelişen veya benzer biçimde örtüşen tanımları ortaya çıkarmaktır. (Guy ve Marvin ,1999:271-272)

Kentsel fiziki yerleşimlerinin sürdürülebilir gelişimi insan hakları ve temel özgürlüklere saygı çerçevesinde ekonomik ,sosyal gelişmeyi, çevresel korunmayı beraberinde oluşturmaktadır. Demokrasi ve yönetişim bağlamında ,insan haklarına saygı ,şeffaflık, hesap verilebilirlik merkezi idare,yerel idare ve sivil toplum kuruluşlarını koordinasyonunda; sürdürülebilir gelişmenin idrak edilmesi için vazgeçilmez ögelerden birisi olmaktadır..

Sürdürülebilir kentin ekonomik, sosyal/toplumsal, çevresel ve planlamaya ilişkin boyutlarında yola çıkarak temel niteliklerini şu şekilde ifade etmek mümkündür.

64 Tablo:5. Sürdürülebilir Kentin Ortak Nitelikleri

YÖNETİM Güçlü yerel yönetim mekanizmaları, Karar alma surecide farklı aktörlerin ve halkın katılımı, Sürdürebilir Kent Eylem Planı KENT

FORMU/ARAZİ KULLANIMI

Karma kullanım, Yüksek yoğunluk ,Kompaktkent yapısı, Yürüme mesafesinde yer alan kentsel merkezler Çörtüntü alanlarının iyileştirilmesi

EKONOMİ Güçlü yerel ekonomi, Paylaşım/Dayanışma Ekonomisi, Sosyal girişimcilik, Yerel kaynaklara dayalı üretim

SU YÖNETİMİ Suyun yeniden kullanımı, Atık suların ıslahı, Doğal yağmur suyu toplama ve drenaj sistemleri, dağıtım sistemlerinin desentralizasyonu

ENERJİ YÖNETİMİ

Fosil yakıta ikame olarak yenilebilir enerji (rüzgar,güneş,termel,vb) kullanımı, Aşırı kullanımdan kaçınmak KENT DOĞASI Biyolojik çeşitliliği korumak Yeşil alt yapıyı (yeşil

alanlar,çatılar,kolidorlar)güçlendirmak,yeşil kent içerisinde dengeli dağılımı sağlamak, Kentsel tarımı güçlendirmek, Çevreye ilişkin bireysel farkındalığı artırmak

YAPILI ÇEVRE Ekolojik dizayn, Eneri verimli-esnek yapı dizaynı ULAŞIM Gelişmiş toplu taşıma sistemi, Fosil yakıt kullanan

araçların yerine alternatif ulaşım modelleri(Bisiklet,elektrikli araçlar,vb)

ATIK YÖNETİMİ

Atıkların kaynağında ayrıştırılması, Atıkların azaltımı, yeniden kullanımı ve geri dönüşümünü sağlamak

Kaynaklar: Wheler ,2004;HOLDEN;2004;Dempsey ve Jenks,2005;406

Tabloda yer alan kent formu/arazi kullanımı ulaşım ve yapılı çevre meselelerinin sürdürülebilir odaklı olması kentsel planlamanın verimliliği ile doğrudan ilişkilidir. Kent

65 doğası enerji ve su kullanımı başlıklarında sürdürülebilirliği sağlamak ise etkin kentsel çevre politikaları ile mümkündür. Buna ek olarak güçlü bir yerel ekonominin varlığı ve kentsel politiların dışa bağımlı olmaksızın finansmanının sağlanması sürdürülebilirlik hedefine ulaşmada temel araç olacaktır. (Coşkun,2007:19)Sürdürülebilir kente ilişkin vurgulanması gereken bir başka hususta kentsel sürdürülebilirlik göstergeleridir. Kentsel politikaların belirlenmesinde nicel yaklaşımında insana şehirli olma ayrıcalığı ve farkındalığı hazzının algılanmasına yönelik somut politikaların üretilmesi etkili olabilmektedir.

Kentlerin yaşanabilirliğini tanımlarken, ulaşılabilirlik, eşitlik, adil olma ve katılım gibi hakların da dikkate alınması ve kentlinin sosyal, ekonomik, kültürel ve çevresel niteliklerinin iyileşmesinin sürekliliği önem taşımaktadır (Kayır, 2007:562). İnsan yaşamının nitelikli ve sağlıklı sürdürülebilirliğinin sağlanması, ekonomik ve toplumsal mekanizmaların sağlıklı işlemesinin yanı sıra, öncelikle çevresel varlıkların korunmasıyla sıkı sıkıya bağlıdır. Başka bir deyişle, insanın "insan hakkı" olarak, önce yaşamsal ve barınma, beslenme, ulaşım, sosyal güvenlik ve haklar (iş-eğitim-sağlık) gibi temel gereksinimleri; daha sonra eğlence-dinlence, sanatsal ve kültürel etkinlikler, sosyal dayanışma ve etkileşimi artıracak örgütlenmeler gibi öteki temel gereksinimlerinin, yaşadığı toplumda sağlanabiliyor olması ile başlamakta, sağlıklı ve dengeli bir doğal çevreyle bütünleşmektedir. Bunlar, insan yaşamının sürdürülebilirliği için vazgeçilmez unsurlar arasında sayılabilmektedir. Öte yandan insan yaşamının sürdürülebilirliği açısından, toplumların yaşamlarını sürdürdükleri kentler de bireyler için özel bir anlam ve önem taşımaktadır. Kentler de bireyler gibi gelişen, değişen, bireyin kent mekanına yönelik davranışlarına, katkılarına bağlı olarak biçimlenen, dönüşebilen, tepki veren, kısaca yaşayan mekanizmalardır. Birey gereksinimlerini kentte ararken, kentler, bireye kendini var etmesi ve sürdürmesi için gerekli fırsat ve olanakları sunabilmelidir. Bir kentin sağlıklı olması demek onun varlık nedeni olan birey ve toplumlara, sağlıklı, yaşanabilir, çekici, kendini yenileme olanağı veren koşullar, mekanlar, ortamlar sunması, sunabilmesi demektir. Bu ise, kent içinde yer alan ve kentin içinde/üzerinde yer aldığı, tüm toplumsal, çevresel, ekonomik kullanım ve işlevlerin birbiriyle olan etkin, kesintisiz, sağlıklı iletişim ve etkileşimi olarak özetlenebilmektedir. Bunu bir kentin ve toplumun sürdürülebilirlik ölçütü olarak yorumlamak mümkündür (Arapgirlioğlu ve Yener, 2007:60).

66