• Sonuç bulunamadı

1.4. Çevre Kavramı ve Tanımı

1.4.4. Kentlileşme

Kentlileşme, kentsel yaşam tarzının teorik ve pratik görünümüne ulaşılması, kent kültürünün kazanılması, kent insanının fikirsel ve eylemsel dünyasında kentliliğe uygun vasıfların meydana gelme sürecidir. Kentsel yaşam tarzı ise kente ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan uygunluktur. Bir ülkenin ya da bir şehrin kentleşme hızı, süreci ve neticesini çeşitli araştırmalarla ortaya koymak, kentlileşmenin boyutunu ve neticelerini ortaya koymaktan göreli olarak daha kolaydır. Kentleşme sürecinde insan tutum ve davranışlarında meydana getirdiği bir takım değişmeler görülmektedir. Ülke bazında sayısal kümelenmenin çoğalması sonucu kentleşir, ama kültürel norm değerlerini kabul etme ya da uyum sağlama göstergeleri sonucu da nüfus kentlileşir (Kartal, 1983:23).

32 Hızla kentleşmiş Türkiye ve kentleri ne yazık ki hızla kentlileşmiş bir nüfusa sahip olamamıştır ya da kentli nüfus gelişimi tinsel değil daha çok maddi nitelikte olmuştur.

Kentleşme mekansal, coğrafi ve demografik değişimlerin toplamı iken kentlileşme bireysel ve toplumsal yaşamda kendini gösteren değerler sisteminin, belirli nitelikler ve değişimlerin toplamıdır. Kentlileşme, kentteki bireylerin kent kültürüne ve kentli sıfatına yaklaşma sürecini ifade eden bir kavram olarak kentsel yaşam biçiminin zihinsel ve eylemsel dünyasına ulaşma aşamasıdır. Kentlileşme kavramı, iç göçlerin varlığı ve hızı ile hareketlenen kentleşmenin ortaya çıkardığı bir olgudur. Tekeli'ye göre Türkiye'de kentleşme Avrupa'daki kentleşme sürecinden çok daha hızlı yaşandığı için ve süreç içinde kente göç eden kırsal nüfusun kentin kültürel formlarına uzak kalışından dolayı Türkiye'de kentleşme kavramının yanında "kentlileşme" sözcüğüne ayrıca ihtiyaç duyulmuştur (Tekeli, 2008:61). Avrupa ülkelerinin kentleşmesi sırasında ise böyle ayrı bir sözcüğe genellikle gereksinme duyulmamıştır. Bu ülkelerde kentleşme sözcüğü hep kentlileşmeyi de kapsayan bir anlam içerecek biçimde kullanılmıştır (Tekeli, 2008:61).

Kırsal bölgelerde homojen bir topluluğa karşılık kentlerde heterojen bir grup ortaya çıkmaktadır. Kentin parçalı ve çeşitli sosyal yapıya bağlı olarak hayat tarzlarında, iş ve meslek statülerinde değişik farklılaşmalar görülebilmektedir. Kentin yapısına özgü işbölümü ve katılım biçimlerinin oluştuğu görülmektedir. Farklılıklar arasında ortak yaşam alanlarının yaratılması, bunun türdeş olmayan nüfusun bir bölümüne olanak tanıması da yine kent kültürünün temel özellikleri arasında yer almaktadır. İlişkiler sisteminde ben merkezciliğin ortaya çıkması ve fertler arasında sosyal mesafelerin tezahür etmesi kent kültürüne uyumlaşma süreci ile aşılmaya çalışılmaktadır. Dolayısıyla kent kültürü, fertler arasındaki sosyal mesafenin azaltılması ve grupların toplumsal bütünleşmeyi sağlanması açısından uyum sağlama fonksiyonu görürken hayat tarzı ve bireysel farklılıkların kent örgütlenmesinde demokrasinin oluşumunda mozaik taşları olarak kabul görmesine de katkı sağlamaktadır. (Tatlıdil, 2009:324).

Kent kültürü kavramı aynı zamanda belli bir kentin kültürüne ilişkin yapılan vurgulamadır. Bu anlamda kavram, kente ait olan, o kenti diğerlerinden farklı kılan ve o kente değer katan, kente özgü unsurların oluşturduğu bir bütünü ifade etmek için kullanılmaktadır (Şan, 2008:2). Bir kentin kültürü sahip olduğu ortak nitelikleriyle onu diğer kentlerle birleştirirken, kendisine özgü olanlarla, kentsel kimliğiyle, diğer

33 kentlerden farklılaşır. Kent kültürü kavramının her şehir için farklı farklı tezahürleri olabilmektedir (Şan, 2008:2). Bu bakımdan dengeli bir kentleşme kültüründen bahsedebilmek için teknolojik seviyenin yüksek, ortak hayat tarz normlarının örtüşebilmesi, gelir grupları arasında farklılıkların asgari düzeyde olması, kültürel yapıya uygun cemaatten cemiyet yapısına dahil olma şuuruna ve bilincine sahip olunmalıdır. (Kurtkan,1982:136) Kentin kendine özgü kültürünü varlığa dönüştüren de onun taşıdığı kimliksel yapısında saklıdır. Kent kimliği kent kültürüyle oluşurken aynı zamanda varlığı ile kent kültürünün devamlılığını sağlar

Her toplumun hayat tarzına, değerlerine göre şekillenerek kent kültürü ile uyum sağlama ve bütünleşme meydana gelmesi her yönden sağlıklı kent dizayn çerçevesini oluşturmaktadır. Sosyal ilişkilerin gelişmesinde fertlerin iş ve çevre faktörlerinin kaçınılmaz etkileri görülmektedir. Bu bağlamda İktisadi açıdan sağlıklı kent, "kentteki önemli değerleri yenilemek ve yeni mekânlar yaratmak", planlamacılara göre, "kentin ulaşımında, konut alanlarında, yeşil alanlarında yeni, iyi fiziksel karakterler yaratmaktır." Toplumbilimcilere göre, "sosyal bütünleşmeyi oluşturmak ve geliştirmek", "toplumun gelişmesine olumlu yönde olanak sağlamaktır." Sağlık sektörüne göre, "hastanelere ve sağlık servislerine yüksek seviyeli ulaşılabilirliği sağlamak ve kaliteli hizmetler sunmak",Toplumun bir üyesi olan kişilere göre ise, " sağlıklı, güvenli ve özgür bir biçimde yaşama imkânının sağlanması, sosyal güvenlik ve sağlık sigortası şemsiyesi altında ailenin korunması, yeme-içme ihtiyacını sağlayabilmesi ve sosyal ilişkilerde özgürce eylemlerini gerçekleştirmektir. Dolayısıyla Kentsel çevrenin tüm kentte yaşayanlara daha iyi sağlık koşullarını sağlaması için yaşanabilir kentsel çevre politikaları oluşturulması zorunluk haline gelmektedir. Kentleşme sonucu evsel ve fabrika atıkların sıfır atık seviyelerine indirgenmesine ilişkin tesislerin kurulması nüfus arttıkça gerekli olmaktadır. Yaşam için gerekli olan hava, su, toprak ve yeraltı kirliliklerinin engellenmesi ve tehlikeli atıkların tamamen ortadan kaldırılması, doğal ve yapay çevrenin doğal afetlerden etkilenmesini engelleyici önlemlerin alınması; hassas kentsel çevre ve toplulukları sürekli gözlem altında tutularak gerekli denetimlerin yapılması kent sağlığı açısından önemli olmaktadır. Sağlıklı kentlerden; ekonomik değer yaratma, demokratik yaşam koşullarını oluşturma ve iyileştirme, kültürlerarası yaşamı canlandırma, bilgi toplumu olma, bilgi ve tecrübe ile deneyimleri paylaşma gibi unsurlara sahip olunması istenilmektedir (Toprak, 2008:38).

34 Mekana yerleşen sınıfların çıkarları ve kültürleri kentin dönüşümünü belirleyen bir unsurdur; kentsel dönüşüm projelerinin uygulanması ise sermaye akışına olduğu gibi yaşam alanlarına yönelik de bir dışarıdan müdahale niteliği taşır. Bu noktada kentsel dönüşüm projelerinin hangi amaçla, hangi yöntemlerle ve kimin/kim- lerin çıkarına yapıldığı dönüşüm sürecinin niteliğini şekillendirmektedir. Kentte yaşayanların kente ait değerlerin özümsenmeyişi, kentlilik bilincinin oluşmaması kentin yaşam çevresini olumsuz yönde etkilemektedir.