• Sonuç bulunamadı

Sözleşmedeki Kaydı İleri Sürmenin Hakkın Kötüye Kullanılması

Sözleşmeye konulan olumsuz uyarlama hükümlerini, kural olarak geniş yorumlamak gerekir. Belirli durumlar meydana gelse bile sözleşmenin yine aynen ifa edileceğine dair bir düzenleme yapılmışsa, bunların dışındaki durumlarda sözleşmenin değişen şartlara uyarlanabileceği sonucu çıkarılamaz100. Zira böyle bir düşünüş ahde vefa ilkesine ters düşer101. Burada özellikle dikkat edilecek nokta, uyarlama hükmünün kanuna, ahlâka ve kişilik haklarına aykırılık teşkil edip etmediğidir102. Bunun sebebi elverişsiz uyarlama hükümleri ile sözleşmenin zayıf tarafını zarara sokacak düzenlemeler yapılabilmesi tehlikesinin de var olmasıdır103. Bazen de olumsuz uyarlama hükmüne rağmen sözleşmenin yorumu, bu kaydın kuruluş zamanında öngörülebilen durumlarla sınırlı olduğu sonucuna götürebilir104. Sözleşme yapılırken öngörülen durumların sınırlarını çok aşan gelişmeler karşısında alacaklının bu kaydı ileri sürmesi hakkın kötüye kullanımı teşkil edebilir. Örneğin şartlar değişse bile ifa edilmek üzere kurulan bir sözleşmede, parada aşırı değer kaybına yol açan devalüasyon karşısında, aynı şartlar altında ifayı istemek alacaklı bakımından hakkın kötüye kullanımı olarak nitelendirilebilir. Burada ekonomik şartların birdenbire bozulmayacağı dolayısıyla beklenebilecek böyle bir durum için tedbir almayan, sorumluluğunu

98 Jaggi/Gauch, Art. 18, N. 588; Bischoff, 114; Kaplan, 125; Akyol, Dürüstlük, 84; Merz, Art. 2, N. 226.

99 Jaggi/Gauch, Art. 18, N. 588; Bischoff, 114; Kaplan, 126. 100 Jaggi/Gauch, Art. 18, N. 587; Bischoff, 107; Kaplan, 125. 101 Bischoff, 107; Gürsoy, Clausula, 161.

102 Bischoff, 107; Kaplan, 151. 103 Burkhardt, 6.

sınırlamayan borçlunun korunması gerekmediği şeklinde bir savunma ise yetersiz kalır. Zira verilen taahhüt olağan şartlar altında ve öngörülebilen çerçevedeki durumları kapsar.

Öte yandan tarafların sözleşmeye koydukları uyarlama hükümlerinin tümü (açık-örtülü, olumlu-olumsuz) kesin mi kabul edilmeli, yoksa hâkimin istisnaen bunları düzeltebilmesine imkân mı verilmeli, sorusunun cevabı da hakkın kötüye kullanılması yasağı (MK. m. 2/II) ile bağlantılıdır105. Eğer bu hükümlerin ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanılması teşkil ediyorsa hâkim düzeltme yapabilir.Yargıtay da bu görüştedir106.

D) Şartların Değişmesinin Sonuçlarından Tamamen Bir Tarafı Sorumlu Tutan Kayıtların Hukukî Değeri

Taraflar olumsuz uyarlama hükümleri ile sözleşmede uyarlama yapılamayacağını kararlaştırabilirler. Bazen bu durum öyle düzenlenir ki değişen şartlardan doğan tüm sorumluluğun borçlu üzerine bırakılmasına yol açar. Borçluya sınırsız bir sorumluk yükleyen bu hükümler hukuken geçerli midir? Bir başka deyişle borçlu, şartların değiştiğini ileri sürerek uyarlama talep etme hakkından, sözleşme ile önceden feragat edebilir mi? Zira borçlu böyle bir kayıtla ağırlık derecesi kendisi için tamamen meçhul bir durumun sorumluluğunu kabul etmiş olmaktadır107. Bu noktada çeşitli ihtimaller değerlendirilebilir. Örneğin istisna sözleşmesinde, müteahhidin uyarlama talep etme hakkından feragat etmesi kural olarak geçerlidir108. BK. m. 365/II emredici nitelikte bir hüküm değildir. Taraflar aksini kararlaştırabilirler109. Ancak böyle bir feragatin sınırsız biçimde geçerli olamayacağı doktrin ve uygulamada kabul edilmektedir. Örneğin

105 Bischoff, 116; Kaplan, 151.

106 “…bazen de sözleşmede olumlu ve olumsuz intibak kaydı bulunmakla beraber, bu kayda dayanılarak sözleşmenin kayıtla birlikte aynen uygulanmasını talep etmek MK. m. 2/II hükmü anlamında hakkın kötüye kullanılmasını manasına gelebilir. böyle bir durumda sözleşmedeki intibak kaydına rağmen edimler arasında aşırı bir nispetsizlik çıkmışsa uyarlama yine yapılmalıdır…” HGK. 7.5.2003, 13-332/340 (Mevdata, Mevzuat ve İçtihat Programı, www.mevdata.com.tr).

107 Gürsoy, Clausula, 157.

108 “BK. m. 365/II hükmü amir hükümlerden olmadığından mücbir sebep iddiasından peşinen feragat geçerlidir.” HGK. 16.1.1963, 28/2 (Olgaç, İstisna, 99); HGK. 19.1.1972, 968-86-21 (Erman, 121, dpn. 2); YTD. 24.6.1961, 2510/2152. Aksi görüş, Gürsoy, Clausula, 160; Gürsoy, İstisna, 211. 109 Erman, 122; Seliçi, İnşaat, 60; Tandoğan, 92; Olgaç, İstisna, 100; Akyazan, 308;

müteahhit, ücretin artırılmasını istemek hakkından önceden vazgeçse bile sonradan şartların ağır biçimde değişmesi halinde bunu ileri sürebilir. Demek ki taraflar sözleşmeye böyle bir kayıt koymuşlarsa bu kaydın dürüstlük kuralı çerçevesinde yorumlanması gerekir110. Diğer bir deyişle tarafların düzenlemesi dürüstlük kuralı ile sınırlıdır.

Öyleyse sözleşmelerdeki bu tür kayıtlar şöyle bir ayırıma tâbi tutulabilir111: Eğer tarafların kararlaştırdıkları kayıt bir açıklık taşıyorsa yani sözleşmede etkili olacak değişikliklerin cinsini, sınırını az çok gösteriyorsa geçerli olur. Ancak her türlü riski borçlunun üzerine bırakıyorsa geçerli olmamalıdır. Zira feragat normal ve olağan piyasa şartları için yapılmaktadır112. Aksi halde borçlu ne türünü ne ağırlığına bilmediği gelecekte ki bir değişikliğin tüm riskini yüklenmiş olur ki bu hem BK. m. 20 anlamında ahlâka hem de BK. m. 23 anlamında kişilik haklarına aykırılık teşkil eder113. Böyle bir kaydın geçerli olmaması borçluyu tamamen sorumsuz yapmaz. Hâkim meydana gelen riski uyarlama çerçevesinde adil biçimde taraflara dağıtır. Hakkaniyet gerektiriyorsa bu kayıt borçlunun sorumluluğunun daha ağır tespit edilmesine yol açar114.

Sınırları belli, geçerli bir feragatte sözleşmenin süresi borçlunun kusuru olmadan alacaklıdan kaynaklanan bir sebeple uzar ve bu sırada şartlar değişirse feragatin

110 Erman, 122; Tandoğan, 93; Bilge, 184; Sungurbey, Eleştiriler, 175 vd.; Olgaç, İstisna, 100; Selici, İnşaat, 62; Akyazan, 308; Doğanay, 45; Karayalçın, İstisna, 13. Yargıtay da bu görüştedir. HGK. 6.11.1957, 76/82; HGK.22.11.1958, 1/7 (Karahasan, 1185). Gürsoy’a göre “BK. m. 365/II hususi bir tadil halini kabul eylediğine ve bu bakımdan istisna aktinde istisnai bir hüküm sevkedildiğine göre böyle bir akdîn tadil edilebilmesi için ifanın objektif hüsnüniyete mugayir olmasını beklemeye lüzum yoktur. Halin muhik göstereceği zamanlarda bu hüküm tatbik edilebilmelidir. Böyle bir hükme hayatiyet verebilmek ve vazıı kanunun hassaten derpiş etmiş olduğu bir hususa tatbik sahası bulabilmek için BK. m. 365/II hükmünden mutazammın kayıtları batıl addetmek icap eder.” Gürsoy, İstisna, 212, 213.

111 Gürsoy, Clausula, 160.

112 Akyazan, 304. İkinci dünya savaşının etkisiyle Bakanlar Kurulu 13.7.1942 tarihli genelge ile şöyle düzenleme getirmiştir: “Bir istisna akti olan inşaat mukavelesinde hilafına kayıt bulunsa dahi her hadisenin tetkike tâbi tutulması ve bunlardan bazılarına müteallik hizmetlerin ifasına fasılasız devam olunması idari, askeri ve diğer mühim sebeplerle zaruri görülür veya mukavelenin feshi veya eski şartlarla devam ettirilmesinin müteahhidi tahammül edemeyeceği ağır zararlara maruz bırakacağı muhakkak bulunursa bu gibi hallerde (cas de l’imprevision) kuralına ittiba ile selahiyetli mercilerin bu hadiseler üzerinde takdîr hakkını kullanarak ve bir nispet ile mukayyet olmayarak her işin göstereceği lüzum ve ihtiyaca ve arz edeceği mahiyete göre fiyat tereffülerinin tamamen veya kısmen kabulü denilmiştir…”

113 Gürsoy, Clausula, 160.

geçerliliği sözleşmenin asıl süresi sonuna kadardır115. Borçlu belirlenen sözleşme süresi için feragat edip sorumluluğu yüklenmiştir ve karşı tarafının kusurundan dolayı sözleşme şartların değişmesine maruz kalmıştır.

Öte yandan borçlunun şartlardaki değişikliler meydana geldikten sonra uyarlama talep etme hakkından feragat etmesi ise mümkündür. Zira artık borçlu yeni şartları bilmekte ve lehine olan bir haktan vazgeçmektedir116.

III. Kanunî Uyarlama A) Genel Olarak

Borçlar Kanunumuz, değişen şartların sözleşmeye etkisine ilişkisin genel bir hüküm taşımamaktadır. Kural, şartların değişmesinden kaynaklanan riske tarafların katlanmasıdır. Bu, ahde vefa ilişkisinin bir sonucudur117. Ancak kanunumuz uyarlama konusunu tamamen reddetmemiş, bazı hallerde buna imkân tanımıştır. Uyarlama konusuna dürüstlük kuralının verdiği genel yetki yanında, Borçlar Kanunu’nda çeşitli düzenlemeler bulunmaktadır.

Sözleşmede bulunan uyarlama hükümlerinde olduğu gibi kanun hükümlerinde de olumlu-olumsuz hüküm ayırımı yapılabilir. Belirli durumlarda sözleşmenin değişen şartlara uyarlanmasına imkân veren kanun hükümleri olumludur. Buna karşılık şartların değişmesine rağmen sözleşmenin aynen uygulanmasını bildiren hükümler olumsuzdur118. Olumlu hükümlerde, uyarlamaya sebep olan durumlarla, bunlara bağlanan hukukî sonuçların ayrı ayrı tespiti gerekir. Elbette burada, kanundaki uyarlama hükümleri içeren hükümlerin tümü ayrıntılı biçimde incelenmemiştir. Böyle bir tutum, çalışmanın kapsamını aşacağından sadece bu hükümlerin hangileri olduğu ve nasıl düzenlemeler getirdikleri belirlenmiştir. Ayrıca şu noktaya temas etmekte de fayda vardır. Aşağıda incelenen her durum aslında teknik anlamda bir uyarlama teşkil etmez. Hatta çoğu borcu sona erdiren sebeplerdir (ölüm, imkânsızlık gibi). Ancak bunlar kanun koyucunun sonradan ortaya çıkan değişikliklere sözleşme üzerinde etki tanımasını

115 Akyazan, 309. 116 Gürsoy, Clausula, 161. 117 § 4, II, F, 3 vd.

göstermesi bakımından önemlidir. Bu etkiyi ortaya koyabilmek için aslında borçların sona ermesi başlığı altında incelenen bazı durumlara da değinilmiştir.