• Sonuç bulunamadı

İmkânsızlık, sözleşmenin varlığını ve geleceğini etkileyen bir kavramdır. Başlangıçta mevcut olan imkânsızlık, sözleşmeyi hükümsüz kılarken (BK. m. 20), sonraki imkânsızlık sona erdirmektedir (BK. m. 117). Sonraki imkânsızlıkta borçlunun kusuru varsa borçlu tazminatla yükümlü olmaktadır (BK. m. 96). Borçlar Kanunu bu düzenlemelere rağmen, imkânsızlık kavramını tanımlamaktan kaçınmıştır. Bununla birlikte genel olarak imkânsızlık, kısaca edimin ifa edilememesi veya ifa edilemez hale gelmesi şeklinde tanımlanmaktadır326.

322 Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, 432; Serozan, İfa, 223. 323 Serozan, İfa, 229; Kocayusufpaşaoğlu, İşlem Temeli, 510. 324 Gürsoy, Clausula, 23; Erman, 49.

325 Aksi görüş Akyol, Dürüstlük, 79.

326 Dural, İmkânsızlık, 7; Oğuzman/Öz, 442; İnan, 3; Altunkaya, 89; Akyol, Borçlar, 151; Başpınar, 111.

İmkânsızlık, mantıkî, fiilî ve hukukî sebeplere dayanabilir327. Buna göre mantıkî imkânsızlık, mantık kurallarının bir edimin yerine getirilmesini mümkün görmediği hallerde sözkonusu olur328. Ancak bu tek başına yeterli değildir, bazen mantıken mümkün olan şey fiilen imkânsızdır. Bu sebeple günlük hayattaki dürüstlük ve güven kuralları uyarınca, edimin borçlu da dahil olmak üzere hiç kimse tarafından yerine getirilememesi durumu da imkânsızlık teşkil eder ve fiilî imkânsızlık olarak adlandırılır329. Bazen de öyle haller sözkonusu olur ki; ne mantık kuralları ne de fiilî durumlar engel olmamakla birlikte edim yerine getirilebilir. İşte böyle mantıken ve fiilen edimin yerine getirilebilir olmasına rağmen, bir hukuk normunun ifayı engellemesine hukukî imkânsızlık denir330.

Borçlar Kanununda açıkça, sadece başlangıçtaki ve sonraki imkânsızlık (BK. m. 20 ve m. 117) düzenlenmişken, doktrinde başka türler ve bunlara bağlı farklı hukukî sonuçlar kabul edilmektedir. Başlangıçtaki ve sonraki imkânsızlık yanında başlıca imkânsızlık türleri; objektif-sübjektif imkânsızlık, sürekli-geçici imkânsızlık, tam-kısmî imkânsızlık ile borçlunun sorumlu olduğu ve sorumlu olmadığı imkânsızlıktır331.

İmkânsızlık teorisi332, şartların değişmesi sebebiyle ifanın aşırı derecede güçleşmesi halini, BK. m. 117’de düzenlenen imkânsızlıkla bir tutmakta ve borcu sona erdiren bir sebep olarak kabul etmektedir333. Böyle bir sonuca imkânsızlık kavramının genişletilmesi yoluyla varılmıştır334. Şöyle ki, borcun ifasının dürüstlük kuralı gereğince borçludan istenemeyeceği durumlar da bir tür imkânsızlık teşkil eder335. Bu noktada objektif ve sübjektif imkânsızlık ayrımı devreye girer. Eğer edim hiç kimse tarafından

327 Dural, İmkânsızlık, 8 vd.; Altunkaya, 91 vd.; İnan, 3; Oğuzman/Öz, 443; Eren, 306; Serozan, İfa, 156.

328 Dural, İmkânsızlık, 8; İnan, 3; Tunç, 106; Altunkaya, 92.

329 Dural, İmkânsızlık, 9; İnan, 4; Altunkaya, 94; Tunç, 107; Başpınar, 113.

330 Dural, İmkânsızlık, 9 vd.; Tunçomağ, Borçlar, 179; Akyol, Borçlar, 155; Tunç, 107; Altunkaya, 95; Başpınar, 113.

331 Bu ayrımlar hakkında ayrıntılı bilgi için bkz., Dural, İmkânsızlık, 75 vd.; Altunkaya, 101 vd. İnan, 19 vd.

332 Von Tuhr , 561; Arsebük, 769; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, 1004; Esser/Schmidt, 271, Oser/ Schönenberger, Art 20, N. 6,7.

333 Yeni Borçlar Kanunu Tasarısında, sözleşmenin değişen şartlar karşısındaki durumunu düzenleyen “Aşırı İfa Güçlüğü” başlıklı 143. madde de, borcu sona erdiren sebeplerden imkânsızlık ana başlığı altına yerleştirilmiştir.

334 Dural, İmkânsızlık, 17; Bischoff, 126; Gülekli, 55. 335 Schwarz, Akitler, 193; Gürsoy, Clausula, 27.

yerine getirilemeyecek nitelikteyse336 objektif, sadece borçlu tarafından yerine getirilemeyecek nitelikteyse337 sübjektif imkânsızlık sözkonusu olur338. Şartlardaki değişiklik nedeniyle ifanın aşırı güçleşmesi de bu anlamda bir sübjektif imkânsızlıktır339. Hatta doktrinde aslında imkânsızlığın ancak objektif olabileceği, sübjektif imkânsızlığın gerçek anlamda bir imkânsızlık teşkil etmeyip ya geçici bir durum veya ifanın aşırı güçleşmesi olduğu da savunulmaktadır340. Bu açıdan bakıldığında ifanın aşırı güçleşmesinde edimi yerine getirmek mümkündür, ancak borçludan beklenemeyecek, onu ekonomik olarak çökertecek bir ifa sözkonusu olmaktadır. Borçlunun ifa için dürüstlük kurallarının gerektirdiği çabayı göstermesi yeterlidir. Bunun üstünde bir çaba gerekiyorsa artık borç imkânsız hale gelmiş demektir341. Bu durum, borçlu için edimin ekonomik açıdan zorlaşması veya çok masraflı hale gelmesi sebebiyle “iktisadî imkânsızlık” olarak da adlandırılmıştır342.

Hukukumuzda sübjektif imkânsızlıkla, objektif imkânsızlığın eşdeğer olup olmadığı konusunda doktrinde farklı görüşler vardır343. Bununla birlikte, sübjektif imkânsızlığın sözkonusu olduğu durumlarda344 borcun sona ermesi, ancak dürüstlük kuralı uyarınca ifanın gerçekleşme ihtimalinin çok düşük bulunduğu hallerde

336 Dural, İmkânsızlık, 80 vd.; Bischoff, 123; Altunkaya, 111; İnan, 21; Tunç, 106; Aral, Kötü İfa, 47. 337 Dural, İmkânsızlık, 80 vd.; Bischoff, 124; Altunkaya, 111; İnan, 21; Tunç, 106; Aral, Kötü İfa, 47. 338 İmkânsızlığın objektif-sübjektif ayrımında edimin konusu-borcun şahsı gibi farklı kıstaslar da

kullanılmaktadır. Bunlar için bkz. Dural, İmkânsızlık, 82 vd.; Altunkaya, 113.

339 Almanya’da 1.1.2002’de yürürlüğe giren Alman Medenî Kanunu (BGB)’ndaki değişikliklerden önce objektif-sübjektif imkânsızlık ayırımına yer veriliyordu ve objektif imkânsızlık, sübjektif imkânsızlıkla bir tutuluyordu (BGB. § 275). Sübjektif imkânsızlık için “borçlunun ekonomik güçsüzlüğü” (unvermögen) terimi kullanılmaktaydı. Değişiklikle Alman Medenî Kanunundaki tüm bu ayırımları kaldırmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Altunkaya, 62 vd.

340 Eren, 305; Dural, İmkânsızlık, 89.

341 Erzurumluoğlu, 60; Schwarz, Akitler, 193; Feyzioğlu, Emprevizyon, 13; Dural, İmkânsızlık, 21; Doğanay, 30.

342 Schwarz, Akitler, 193; Eren, 304; Dural, İmkânsızlık, 17; Feyzioğlu, Emprevizyon, 13; Roth, Art. 242, N. 546.

343 Objektif imkânsızlık gibi sübjektif imkânsızlığın da borcu sona erdireceğini savunan yazarlar, Serozan, İfa, 155; Tunçomağ, Borçlar, 179, 461; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, 909. Sübjektif imkânsızlığı borcu sona erdiren bir sebep olarak görmeyen yazarlar, Eren, 304, Dural, İmkânsızlık, 89; Oğuzman/Öz, 443; Altunkaya, 117; Bischoff, 125; Gönensay, Borçlar, 79.

344 Borçlunun şahsına sıkı sıkıya bağlı edimin borçlu tarafından yerine getirilememesi de objektif imkânsızlık olarak kabul edilmektedir. Dural, İmkânsızlık, 89; Eren, 305; Altunkaya, 112; Başpınar, 120.

uygulanmalıdır345. Böyle olmayan hallerde, artık borçlunun temerrüdü hükümleri devreye girer346.

Değişen şartların sözleşmeye etkisinde, imkânsızlık teorisinden gerek Alman Yüksek Mahkemesi347 ve gerekse İsviçre Federal Mahkemesi348 zaman zaman yararlanmıştır. Bununla birlikte, konumuz bakımından imkânsızlık hükümleri yeterli değildir. Herşeyden önce ifanın ekonomik olarak zorlaşması veya çok masraflı hale gelmesi imkânsızlık değildir349. İmkânsızlıkta ifanın hiçbir şekilde mümkün olmaması gerekir. Oysa bahsedilen durumda ifa hâlâ mümkündür. Öte yandan imkânsızlık halinde borç sona ermektedir (BK. m. 117). Eğer ifanın zorlaşmasında da borç sona erdirilirse, bu alacaklının aleyhine olur350. Kaldı ki böyle hallerde amaç öncelikle uyarlama yoluyla sözleşmeyi ayakta tutmaktır. Uyarlama mümkün olmuyorsa borcun sona erdirilmesi yoluna gidilebilir351.