• Sonuç bulunamadı

V. Rus Hâkimiyeti Altında Gürcistan

5.1. Gürcistan’ın Rusya İle İlişkileri

5.1.2. Rusya’nın Gürcistan Çıkarları

Rusya Komünist Partisi’nin bazı üyelerinin ve özellikle Gürcü Bolşeviklerinin karşı çıkmalarına rağmen, Lenin ve Stalin Gürcistan ile bir barış antlaşması imzalamasını kabul ettiler. Netice de 7 Mayıs 1920 tarihinde Gürcistan-Sovyet Rusya Barış ve Dostluk Anlaşması imzalandı. İmzalanan bu anlaşmaya göre;

1. Sovyet Rusya, Gürcistan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tanıyordu

2. Gürcistan Cumhuriyeti, Rusya ve Azerbaycan Sovyet hükümetlerini tanıyordu.

3. Sovyet Rusya, Gürcistan Cumhuriyeti’nin iç işlerine karışmaktan vazgeçiyordu.

4. Hem Gürcistan, hem Sovyet Rusya diğer tarafa karşı kendi kuruluşlarının ve silahlı kuvvetlerinin faaliyetlerini engellemeliydi.

5. Tiflis, Rusya’dan Türkiye’ye giden askeri yardımın Gürcistan demiryollarından geçilmesini engellemeyecekti

6. Sovyet Rusya, İngiliz askerleri ve Beyaz Hareketi birliklerinin kontrolü altında olan Acara Bölgesi ile Abhazya Bölgesi’nin kuzey kısmı dahi,

16Halit Yıldız, Sultan Galiyev ve Reel Sosyalizm, İstanbul, 1999, s.82. 17

Edward Hallett Carr, Sovyet Rusya Tarihi Bolşevik Devrimi 1917-1923, Cilt 3, (Çeviren: Tuncay Birkan) İstanbul, 2004, s.525.

18Ülker Gürkan,“SSCB Siyasi Rejiminin Ana Hatları” Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt

Gürcistan Cumhuriyeti toprakları olarak tanınıyordu. Bununla birlikte Sovyet Rusya gelecekte Gürcistan’a katılabilecek olan toprakları tanıyacağını bildirdi.

Anlaşmada bir de gizli madde vardı: Gürcistan’da Komünist kurumlarına legal faaliyet yapma, açık propaganda, toplanma ve basın yayın faaliyetlerinde bulunma hakkı veriliyordu. Kabul edilen bu anlaşma, Gürcistan temsilcisi G. Urotadze ve Sovyet Rusya Dışişleri Komiseri Yardımcısı L. Karahan tarafından imzalandı.

Bununla beraber taraflar diplomatik ilişki kurma kararı da verdiler. Sovyet Rusya’nın Tiflis elçisi olarak Şeynman atandı. Gürcistan ise Moskova diplomatik temsilciliği olarak G. Makharadze’yi atadı. Sovyet Hükümetinin taleplerinden dolayı Gürcü temsilcisine Büyükelçi statüsü verilmedi. Ayrıca Rusya’nın birkaç şehrinde Gürcistan konsoloslukları, Batum ve Sohum’da ise Sovyet Rusya konsoloslukları açıldı.19

Kafkaslar’daki idare sistemini katılaştıran Ruslar, bölgenin her türlü ekonomik ve ticari potansiyeline sahip olmak istediler.20 Sovyet sonrası alanda ortaya çıkan ekonomik reformlar çerçevesinde meydana gelen inkılâplar ve atılan siyasi adımlar da Gürcistan ve Azerbaycan’da yapılan reformların hayata geçme potansiyelini artırmıştır.21

Bolşevikler ilk başlarda “ulusların kendi kaderlerini belirleme hukukları” na saygılı olduklarını belirtmiş olmalarına rağmen, ilerleyen süreçte Stalin 1920’li yılların başlarında ulusların yalnız sosyalizm rejimini seçmeleri koşuluyla kendi kaderlerini belirleyebileceğini deklere etmişti. Stalin’e göre, oluşturulacak özerk bölgeler sosyalist merkeziyetçiliği ile tek devlet yapısına geçiş için sadece bir araç idi. Dolayısıyla milli liderlerin özerklik olgusunu kabul ettirme çabalarına karşın, Bolşevik Rusya yeni düzende yalnız Sovyetler Birliği’nin olabileceğini beyan ediyordu. Aslında ise yürütülen bu politika, Bolşeviklerin gerçek planlarını kamufle etme ve sömürge eylemlerini yeni tarzda gerçekleştirme amacını güdüyordu. Dolayısıyla bu yeni durum eski sömürge düzeninin yeni bir biçimi idi.22

19Gela Guniava, Türk-Rus İlişkileri ve Gürcistan (20. Yüzyılın İlk Çeyreğinde) (Ankara Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 2007, s.111-112.

20 Mehmet Saray, Türkiye ve Yakın Komşuları, Ankara, 2006, S.226.

21Gubad İbadoğlu, The Question Of Privatization İn Azerbaijan And Georgia, Azerbaijan State Economic

University, Bakü, 2001, s.235.

22Vasif Qafarov, “Ekim 1917 Devriminden Sonra Bolşevik Rusya’nın Azerbaycan Siyaseti ve Bakü

Stalin döneminde ekonomik göstergeleri iyileşen Gürcistan’da materyalizm çizgisinde yeni bir modernleşme süreci yaşandı. Şehirleşme ve okuryazarlık arttı. Gürcülerin Stalin rejimi özelinde Sovyet yönetimine asıl minnet duymasını sağlayan şey Abhazya’nın Stalin tarafından ayrı bir Sovyet Cumhuriyeti statüsünde Gürcistan’ın alt özerk bölgesi statüsüne indirmesi oldu. Yerel Abhaz Bolşevik lider Nestor Lakoba’nın gizemli ölümü sonrasında Abhaz alfabesi yasaklandı. Abhazca eğitimi sınırlandırıldı. Abhazya’da ki devlet kadrolarının çoğu Gürcü ve Megrel’lere tahsis edildi. 1937’den sonra onbinlerce Megrel devletin iş ve konut desteğiyle Abhazya’ya yerleştirildi. O tarihe kadar Abhazya’yı Gürcistan’ın tarihsel parçası olarak görmekte yetinen Gürcüler, Stalin döneminde Abhazların ayrı bir millet olmayıp Gürcülerin bir kabilesi olduğunu ileri sürmeye başladılar. Benzer baskılar Osetler dâhil olmak üzere diğer etnik gruplara da uygulandı. Gürcistan açısından bu olumlu gelişmelere rağmen, genel anlamda hiçbir politik özgürlüğün söz konusu olmadığı bu dönemde rejim için sakıncalı bulunan Gürcüler de dâhil olmak üzere pek çok Gürcistan vatandaşı Stalin’in “temizlik operasyonlarıyla” öldürüldü. Zaten 1920’lerde Gürcistan’da Bolşevik yönetiminin kurulması sırasında benzer şekilde pek çok köylü, papaz, aristokrat, aydın ve siyasetçi öldürülmüştü.23

Sovyet rejiminin katılığı, merkezi planlamaya dayalı ekonomik sistemin yarattığı tıkanıklık ve nihayet hürriyetsizlik, diğer cumhuriyetlerin halkları üzerinde olduğu gibi, Gürcü halkının hayatında da menfi tesirlerini göstermiştir. Buna ilaveten Sovyet sisteminin yarattığı sömürü düzeni, Gürcü halkını diğer milletlerle birlikte Sovyet Rusya’dan hak ve hürriyetlerini istemeye sevk etmiştir.24

26 Mayıs 1918 tarihinden itibaren Menşevik idaresi altında yönetilen Gürcistan, Bolşevik gücünün kesin olarak tesis edildiği 1920 yılından sonra SSCB’nin bir parçası haline gelmiştir. Bu dönemde Sovyetler, Menşevik hükümeti devirme gayretlerine girişmiştir. Gürcü hükümeti Sovyetlerin bu çabalarına karşı koyabilmek için Ankara Hükümeti’nin desteğini sağlamaya çalışmıştır. Bu maksatla Ankara ile münasebet kurulmuş, 1921 yılında Ankara’ya bir elçi gönderilmiştir. Gürcistan elçisi Simeon Medivani, Ankara’ya olan güven mektubunu Mustafa Kemal’e vermiştir.

Gürcü elçi, o sırada İngilizlerin çekilmesinden faydalanan Sovyetlerin tehdit hareketlerine maruz kalan Gürcistan’ın bazı bölgelerinin ve özellikle Batum’un

23Argun Başkan, “Kafkasya’da Bütünleşme ve Dağılma Döngüleri İçinde Gürcüler, Zanlar (Megreller ve

Lazlar) ve Svanlar”, Karadeniz Araştırmaları Merkezi, Sayı 30, Ankara 2011, s.32-33.

kurtarılması için buraların Türk askerleri tarafından geçici olarak işgal edilmesini teklif etmiştir. Bu sırada Sovyetler, Gürcistan’ı işgal etmeye başlamışlardır. Ankara Hükümeti, 22 Şubat 1921’de Gürcü hükümetine gönderdiği ültimatomla, Brest-Litovsk Antlaşması ile Türkiye’ye verilen ve halen Gürcülerin elinde bulunan Artvin ve Ardahan’ın iadesini istemiştir. Bu isteğin Gürcü Hükümeti tarafından kabul edilmesi üzerine Artvin ve Ardahan Türkiye’ye verilmiştir. Batum’la ilgili Gürcü teklifi değerlendirilerek Kazım Karabekir komutasındaki Türk kuvvetleriyle 11 Mart 1921’de işgal edilmiştir.25

25 Şubat 1921’de Tiflis’i işgal eden Bolşevikler için Tiflis’in boşaltılması büyük bir sürpriz olmuştu. Çünkü daha sonra elde edilen güvenilir bilgiler, Gürcü hattının sadece 200 Bolşevik süvarisi tarafından kuşatıldığını ve yapılan çarpışmalarda saldırıların geri püskürtülmüş olduğunu göstermekteydi. Tiflis’in Bolşeviklerin eline geçmesinden sonra, Bolşevikler burada hemen bir Gürcü Sovyet idaresi kurmakta gecikmediler.26 Bolşevikler bir Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetini ilan ettiler.27

II. Enternasyonal’in ilkelerini dünyada ilk defa gerçekleştirmekle övünen Gürcistan’ın başkentinin, Bolşeviklerin eline geçmesi Avrupa’nın ılımlı sosyalistlerini gerçekten üzmüştü. Fransız Meclisi’nde bu konu üzerinde bir konuşma yapan Renaudel, Bolşeviklerin Gürcü Menşevik hükümetinin mahalli kuvvetler tarafından düşürüldüğü hakkındaki sözlerini belgelerle yalanlayarak Troçki’nin “Sovyetlerin Kafkasya’daki muzafferiyetlerinde Kızıl Ordu’nun rolü küçümsenemez” diye yazdığı cümleyi tekrar etmiş ve Gürcistan’ın fethi önceden düşünülmüştü demesi üzerine de meclis kendisini alkışlarla teyid etmişti.28

Rusların takip ettiği politikalara karşı Gürcü milliyetçilerin yaptığı eylemler, Stalin tarafından çok kanlı bir şekilde bastırılmıştır. Gürcistan’ın istihbarat elemanları ve milliyetçi liderleri kurşuna dizilmiştir. Şiddet ve ceza ile Gürcülerin bağımsızlık istekleri Ruslar tarafından bastırılmaya çalışılmıştır.

Bu dönemde Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan “Maverayı Kafkas Sovyetleri Federasyonu” idaresi altında yönetilmiştir. Bu federasyonun 5 Aralık 1936 tarihinde feshedilmesi sonucunda Gürcistan, “Gürcistan Federe Sovyet Cumhuriyeti” adı altında SSCB içerisinde 15 cumhuriyetten biri olmuştur.

25 Mete Taşkın, Bağımsızlığından Sonra Gürcistan-Türkiye İlişkileri (Dokuz Eylül Üniversitesi, Atatürk

İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), İzmir, 2006, s.29.

26 Serpil Sürmeli, a.g.e., s.695. 27 Selami Kılıç, a.g.m., s.50. 28 Serpil Sürmeli, a.g.e., s.695.

Gürcüler uzun yıllar süren Rus yönetimi altında, milliyetçi yapılarını muhafaza edebilmişlerdir. Ruslar, Gürcülere milli alfabe ve Gürcüceyi kullanma özgürlüğü tanımıştır. Bu imkân, Gürcü milliyetçiliğin canlı kalmasına olumlu etki sağlamıştır.29

Burada yine çok önemli tarihsel ve kültürel olgular ya anlaşılmamış ya da bu olgular görmezlikten gelinmiştir. Büyük Rusların merkez ve proletarya şahsında önder konuma getirilmesi aslında ta başında diğer halkların geleceği Büyük-Ruslar’a göre kodlandırılmasının kabulüdür. Ayrıca bu sosyalist dönüşüm ve halklar arası farklılıkların ortadan kaldırılması da çok mekanik ve kaba bir tarzda ele alınmıştır. Ekonominin otomatikman her şeyi çözeceği varsayılmıştır. Böylece ekonomizm hatasına düşülmüştür. Halkların tarihsel kültürel ve ruhsal gerçekleri hesaba katılmamıştır. Özetle halkların ulusal ve dinsel gerçekliği ulusal onur, irade ve tüm manevi değerleri çok basite alınmıştır. Pratikte bunlar hiç önemsenmemiştir.

En vahimi burada halkların iradesi enternasyonalizm ve proleter devrim adına hiçe sayılmıştır. Halklara rağmen “mutluluk” veya Büyük-Rusya’ya özgü bir sosyalizm ve devrim dayatılmıştır.30

5.2. Gürcistan’ın Türkiye İle İlişkileri