• Sonuç bulunamadı

V. Rus Hâkimiyeti Altında Gürcistan

4.2. Gürcistan’da Uygulanan Ekonomik Politikalar

Asya ile Avrupa arasında bulunan Kafkasya, transit ticaret yollarının kesiştiği bir yer olduğu için potansiyel bir ticaret merkezi olarak önemini daima korumuştur. Eski çağlardan beri ticari zenginliğe sahip olan Kafkasya, pek çok milletin ve devletin hâkim olma arzusunu kabartmıştır. Çin’den, Hind’den ve Orta Asya’dan gelen ipekli ve baharatlı malların Karadeniz limanlarına ulaşmasında önemli rol oynayan Kafkasya, aynı zamanda madenler ve petrol yönünden de zengin bir bölge idi. Kafkasya’nın bu zenginliği milletlerarası pek çok rekabetin ve anlaşmazlığın ortaya çıkmasına da sebep olmuştur.

Bu arada Kafkasya’ya, özellikle de Gürcistan’ı XVI. asırdan XIX. asrın başlarına kadar uzun süre kontrollerinde tutan iki Müslüman ülke Osmanlı Devleti ile İran Devleti bu rekabetin dışında kalmamışlardır. Bu rekabet, en canlı devrini XVIII. asrın son çeyreği ile XIX. asrın ilk çeyreği arasında yaşanmıştır. İngiltere ve Fransa başta olmak üzere Avrupa’nın endüstrileşen diğer ülkelerinin Kafkasya’nın ticari potansiyeline gösterdikleri alaka, bölgenin bir kısmını zaten ele geçirmiş olan Rusya’nın geri kalan kısmını da işgal için arzusunu kamçılamıştır. Sonunda, Rusya devletler arası hukuku hiçe sayarak XIX. asrın ilk çeyreği sonlarına doğru Gürcistan dâhil Kafkasya’nın tamamını işgal ederek bölgeyi her bakımdan kontrolüne geçirmiştir. Gürcistan’ın ve Kafkasya’nın ticari imkânlarından azami ölçüde istifade etmek isteyen Rusya, tüccarlar için gerekli yolları ve dinlenme yerlerini yapmış ise de tüccarlardan aşırı derecede vergi talep etmeleri ve gümrüklerde zorluklar çıkarmaları üzerine ticari hayat yeniden tıkanmıştır.28

Güney Kafkasya ve Orta Asya’da yaşanan etkinlik mücadelesinde Rusya’nın diğer rakiplerine göre önemli avantajlara sahip olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Rusya, her şeyden önce bölgede hâkimiyet kurmuş güçlerin doğrudan varisi olması sebebiyle bölgenin ve vazgeçilmez bir aktörü olarak görülmektedir. Rusya, sadece olumsuz olarak değerlendirilebilecek müdahalelerle değil, barışı koruma ve

27Haluk Selvi, “Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan İlişkilerinde Ermenistan Faktörü, Dünyada Yeni

Oluşumlar Açısından Türk dünyası”, Azerbaycan ve Türkiye Uluslararası Sempozyumu, Azerbaycan Devlet iktisat Üniversitesi, Türk Dünyası İşletme Fakültesi, Bakü, Azerbaycan, 24-26 Mayıs 2004, s.2.

arabuluculuk misyonları vasıtasıyla bölgeye müdahil olabilecek güce sahiptir. Bu arada Rusya bölgedeki etkinliğinin önemli bir kısmını da gücünün yumuşak tarafına tekabül eden araçlara borçludur. Bu araçlar içinde en etkin olanı ise ekonomik gücüdür.29

Gürcistan’ın bağımsızlığı Gürcü ticareti ve ekonomisine yeni bir yön vermiştir. Gürcistan’ın tarımsal ürünleri Avrupa’da ve özellikle İstanbul’da çok rağbet görmektedir. El yapımı ticari mallar ve çeşitli gıda maddeleri hayli kolay biçimde değerlendirilebiliyordu.

İtilaf Devletleri ile Osmanlı Devleti arasında savaşın sona ermesiyle İstanbul, Kasım 1918’de Gürcistan’a kapılarını açtı ve Karadeniz’e kıyısı olan ülkenin başka ülkelerle ilişki kurmasına olanak sağladı.30

Gürcistan, ikliminin özellikleri sayesinde Sovyetler Birliği’nin en önemli tarım bölgelerinden biri olmuştur. Burada en önemlisi çay olmak üzere birçok astropikal ürün yetişir. Sovyetler Birliği’nin çay üretiminin % 95’ini Gürcistan sağlar. Gürcistan’da yetişen turunçgiller bütün Sovyetler Birliği üretiminin % 98’ini teşkil eder.

Sanayide madencilik büyük bir yer tutar. Kvirila vadisindeki Ciatura, dünyanın en geniş manganez yataklarına sahiptir. Tkibali ve Tkvarçeli’de kömür üretilir. Bu kaynaklar çok geniş olmamakla birlikte, yakın çevrede hiç kömür bulunmadığından büyük önem taşır. Doğuda Mirzaani yakınlarında petrol bulunmuştur. Batum’da önemli petrol rafinerileri vardır.31

Dil, din ve kültür çeşitliliğinin doğurduğu toplumsal ve ekonomik sorunlar, etnik çatışmalar, siyasi istikrarsızlık ve ekonomik azgelişmişlik Gürcistan’ı Güney Kafkasya’nın hassas ve bölge istikrarı açısından önemli ülkelerinden biri haline getirmiştir. Gürcistan’ın bağımsızlığına kadar merkezi Rus politikaları nedeniyle gün yüzüne çıkamayan siyasal ve sosyo-ekonomik ayrışımlar, bağımsızlıktan sonra bölge dışı devletlerin nüfuz mücadelesi ve Kafkasya’daki etkinlik yarışlarıyla birlikte derinleşerek kendilerini gösterme eğilimine girmişlerdir. Kafkasya’nın Karadeniz’e sınırı olan tek ülkesi olarak Gürcistan, Orta Asya ülkelerini batıya bağlayan en kısa güzergâhı oluşturması açısından son derece önemli bir coğrafi konuma sahiptir.32

29Mustafa Turgut Demirtepe, Orta Asya ve Kafkasya’da Güç Politikası, Ankara, 2008, s.203. 30Eugenio Dallegio D’allesio, a.g.e., s.58.

31

Ufuk Tavkul, “Sosyo Ekonomik ve Kültürel Yönleriyle Gürcistan”, Türk Kültürü Dergisi, Sayı 351, Yıl 30, Ankara, 1992, s.420.

32 Yelda Demirağ, “Bağımsızlıktan Kadife Devrime Türkiye-Gürcistan İlişkileri” Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt 2, Sayı 7, Ankara, 2005, s.126.

Değişik bir iklime sahip olan Gürcistan’da en çok yetişen ürünleri söyle sıralayabiliriz: Çay, üzüm, çeşitli meyveler, limon, portakal, tütün, sebze, mısır ve tahıl. Bu ürünlerden yeterince üretilmemektedir. Bunun en büyük sebebi ülkede modern teknolojinin bulunmamasıdır. Gürcistan’da 6,9 milyon hektar arazinin ancak 3,2 milyon hektarı tarıma müsaittir. Bunun 800 bin hektarı sürülebilmektedir. Fakat 320 bin hektarlık kısmı yıllık çay, meyve ve üzüm yetişmesine ayrılmaktadır. Kullanılan topraklarda iyi verim alabilmek için sulamanın yeterli olması gerekmektedir. Sovyet döneminde yetişen meyvelerin % 90’ı diğer cumhuriyetler ve bilhassa Rusya Federasyonuna gönderilir ve karşılığında da başka ihtiyaç maddeleri alınırdı. Gürcistan ekonomisinin diğer dallarında olduğu gibi Sovyet sisteminin merkezi planla yürüttüğü ekonomik sistem çökünce tarım alanında da bir çöküş ve kriz dönemi başladı.33

SSCB’de 1921 yılında yürürlüğe konan ve 1927’ye kadar devam eden yeni ekonomik politika (NEP), Lenin tarafından savaşlar ve devrimin yaralarını sarmak için ortaya atılmış bir formüldür. Devrimin temel hedefi olan özel mülkiyet ve serbest teşebbüsü ortadan kaldırmayı ertelemesi veya programdan çıkarması nedeniyle başta Troçki olmak üzere bazı Bolşevikler tarafından Bolşevik devrimine ihanet olarak kabul edildi. Troçki aynı zamanda sürekli devrim tezini savunmaktaydı. İktidarı elinde tutan Stalin, önce belirli bir ekonomik iyileşmeyi sağladıktan sonra uzun vadeli planlar yaptı. Stalin, ikinci dönemden itibaren beş yıllık planlar ile özel mülkiyet ve serbest teşebbüse karşı olan temel ideolojiden taviz vermediğini gösterdi. Bu arada Troçki Sibirya’ya sürüldü. Stalin diğer ülkelere devrim ihracı yerine tek ülkede Sosyalizm tezini benimsedi.34

Gürcüler her türlü hububatın yetişebildiği toprakları kanal suyuyla suluyorlardı. Bunlar daha çok; pirinç, buğday, arpa, darı, pamuk, tütün ve ketendir. Kavun, karpuz, patlıcan ve salatalık da yetişebilmektedir. Tüm bunlar sulama tarımcılığının sayesindedir. Gürcü topraklarında keten yetiştirilmesi Mısırlılarda da olduğu gibi çok eski tarihlerden beri vardır. Aynı topraklara yüzyılımızın ortalarında Batı Gürcistan’dan gelip yerleşenler bu bölgede üzüm bağcılığını yeniden canlandırdılar. Yeni asma türlerini getirip eskilerini de canlandırdılar. Raçalı’lar ve İmereti’lilerin yaptığı şarapları kendi ataları bile kıskanırdı.

33 Mehmet Saray, a.g.e., s.207.

34Alaaddin Yalçınkaya, Yetmiş Yıllık Kriz: Sovyetler Birliği’nde Moskova-Türkiye İlişkileri, İstanbul,

Gürcü ekonomisinin çok çeşitli dalları arasında rasyonel bir sıralama vardı ve şimdi de var. Bu bölgede büyükbaş hayvancılığın halen var olması bunun kanıtıdır. Aslında buraya Şah Abbas tarafından yerleştirilen göçmenler yaşamlarını devam ettirdiler. Ancak onlar bölgenin ekonomik-kültürel yaşamında önemli değişiklikler yapamadılar.35

Gürcistan’ın ekonomik yapısında hayvancılık ve hayvancılığa dayalı yan ürünler önemli yer tutmaktadır. Gürcistan bu sayede, diğer Sovyet cumhuriyetlerine göre yiyecek açısından kendine yetebilen bir ülke özelliği taşımaktadır. Gürcistan’da 1916- 1937 yılları arasındaki hayvan üretimini şu tabloda görebiliriz.

Yıllar Sığır İnek Koyun Domuz

1916 1301000 445000 1866000 377000

1922 1150000 355000 1180000 388000

1928 1592000 485000 2035000 471000

1937 1760000 541000 1742000 70200036

Ekonomik gelişmenin devam etmesi için bir takım yatırımların yapılması gerekmektedir. Ancak bu yatırımların gerçekleştirilmesi için gerekli sermaye ülkede bulunmadığı gibi yatırım yapacak müteşebbis de hiç yok gibidir. Ülkenin önemli bir tarım ülkesi olmasına rağmen, gerekli teknoloji bulunmadığından, üretimler mevsimlik düzeyde kalmakta ve ürünler ticari olarak yeterince değerlendirilememektedir. Ülkenin bu durumu ekonomide büyük ölçüde dışa bağımlılığı kaçınılmaz kılmaktadır.37

Yeni Ekonomik Politikanın uygulanmaya başlandığı 1921 yılında, Türkistan’ın büyük kısmında henüz bir Rus kontrolü kurulamamıştı. Birçok bölgede, Bolşevikler çeşitli tavizlerle geçici hükümetler veya cumhuriyetlerle çalışmak durumundaydı. Bu yüzden devrimin hemen ertesinde Petrograd ve diğer merkezi yerlerde uygulamaya konan Bolşevik ekonomik esaslar, Türkistan’da yaygın uygulamalarla gündeme gelememiştir. Dolayısıyla bu esaslardan geri adım atılmasının da Türklerin yoğun olduğu bölgelerde pek etkisi görülmedi. Kafkas ve Türk halkları devrimin ekonomik

35Otar Miminoşvili, Gürcistan’da Etnografik Yolculuk, (Gürcüceden Çeviren: Hacer Özkan), İstanbul,

1999, s.86-87.

36 Ufuk Tavkul, a.g.e., s.420.

37 Muhsin Akgür-Tezer Palacıoğlu, Gürcistan (Ülke Profili, Mevzuat ve Türk Girişimcileri), İstanbul,

yüzü ile kolhozlaştırma uygulamaları sırasında, 1920’lerin sonundan itibaren karşılaşmıştır.

12 Ocak 1921 tarihinde Lenin ve Stalin, Türkistan’ı kontrol altına alabilmek için buradaki parti örgütüne yeni bir genelge gönderdi. Bu genelge de mevcut görevlilerin yerli halka devrimi anlatmakta ve Basmacı hareketini önlemekteki başarısızlığı dile getirildi. Halkın toprağına el konulması ve suyun serbestçe kullanılmasının engellenmesinin halkta uyandırdığı tepkiler dikkate alınarak, bu gibi uygulamalardan geri adım atmak demek olan yeni ekonomik politika hakkındaki propagandanın esasları bildirildi. Yerli milliyetçi kurum ve kişilere savaş açılırken, bunun yerine Rus milliyetçiliğinin ikame edilmesinin tehlikesi belirtildi. Bundan sonra el konulan topraklarda yine aynı halk çalışacak fakat artık ne eskisi gibi kendi efendilerinin kölesi olacak, onların sömürüsüne maruz kalacak, ne de Rusların esiri olacaklardı.

Mart 1922’de toplanan kongrede yeni ekonomik politika üzerinde eleştiriler yapılırken, bunun bir savaş komünizmine yol açtığı belirtildi. Moskova yönetimi 1922 baharı ile birlikte yeni bir atağa geçti. Komünist Partisi Merkez Komitesi, mahalli örgütlere, işçiler ve yığınlar arasında partinin güçlenmesi için çalışırlarken bulundukları bölgelerin gerçeklerini de dikkate almalarını istedi.38

21 Mart 1921 tarihinde yürürlüğe giren ve 1929 yılına kadar sürdürülen yeni ekonomik politika (NEP- Novaya Ekonomicheskaya Politika) Rus ekonomisini çöküşten kurtarmak ve köylülerin karşı çıkışlarını önlemek amacıyla Lenin tarafından ortaya konan ekonomi politikasıdır. Bu politika ile piyasa tipi işletmelere izin verilmiştir.

NEP (Yeni Ekonomik Politika) döneminde daha önce başlatılan ve devletleştirme kapsamına alınan atölyeler ve küçük işletmelerin devletleştirilmeleri iptal edilmiş, küçük işletmeler sanayi kooperatiflerine devredilmiştir. Bu süreçte Nepman adı verilen kapitalist bir sınıf ortaya çıkmış ve zamanla güçlenmiştir. 1920’li yılların başlarında sayıları hızla azalan kolhozların ve kooperatiflerin sayısı 1927 yılında yeniden artmıştır. 1929 yılında bütün çiftlikler arasındaki oranı yalnızca % 4 olan kolektif çiftliklerin oranı 1931 yılına gelindiğinde bütün çiftliklerin yarısını aşmıştır. Bu sayının artışı Stalin’i kolektivizme götüren nedenlerden biridir.39

38Alaaddin Yalçınkaya, a.g.e., s.129-130.

39Menaf Turan, “SSCB’de Toprak Mülkiyeti”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi,

Kapitalist sistemde, gelirinin başlıca kaynağını ücret teşkil eden işçi, proleter sınıfı ile gelirinin kaynağını kar, faiz ve gayrimenkul teşkil eden kapitalist sınıfı mevcuttur. Proletarya, sosyalist istikamette hareket ederken, kapitalistler mevcut nizamı muhafazaya gayret etmektedir. Mücadelenin ilk hedefi de iktidarı ele geçirmektir. Proletarya bunu sosyalizmi gerçekleştirmek için, burjuvazi ise imtiyazlı durumunu idame ettirmek için istemektedir.40

10 Aralık 1921’de 20’den az işçi çalıştıran teşebbüsler eski sahiplerine geri verilmiş, özel kişilerin toptan ve perakende ticaret yapma serbestliği yeniden tanınmış, yabancı sermaye yatırımlarına olanak hazırlanmış ve kapitalist ülkelerle ticaret bağları tekrar kurulmuştu. Başka bir deyişle, ekonomideki büyük sınaî teşebbüsler, dış ticaret, bankalar, ulaşım kesimi gibi hâkim tepelerin devlet kontrolünde kalmasına karşılık, tarım, küçük sınaî teşebbüsler ve perakende ticaret özel kişilerin eline geçmiş bulunuyordu. Kısacası piyasa mekanizması, kısmen de olsa, tekrar ekonominin düzenleyicisi durumuna getirilmişti. Ekonominin sadece kamulaştırılmış kesimi devletçe planlanıp yönetilmekteydi. Özel kesim ise, piyasa mekanizması tarafından düzenlenmekteydi. Bununla birlikte, kesimsel nitelikli planlar üzerindeki çalışmaların yine bu dönemde hız kazandığı görülmektedir.41

NEP (Yeni Ekonomik Politika) döneminde sanayi ve bireysel tarım arasındaki çelişkinin çözümü için sanayinin gelişme hızı tarımdaki artığın büyüme hızına bağımlı kılınmıştır. Yani NEP, devlet eliyle sanayileşme ve köylülüğün kooperatifler içinde toplanmasına yönelik bir program olarak kabul edilmektedir. NEP’ten sonra, yani planlı sanayi döneminde, ilkel birikime dayalı hızlı bir sanayileşme, köylülerin topraklarının ellerinden alınarak onların büyük makineleşmiş çiftliklere doldurulması ve böylece emek gücünün bir kısmının sanayiye aktarılarak tarım artığının kentsel nüfusa devredilmesine yönelik bir politika izlenmiştir. NEP dönemi bir takım eleştirilere karşın SSCB sanayileşmesine ciddi bir katkı sağlamış ve bu dönemde kolhozların sayısı artmıştır. Ancak, bu politika, özel mülkiyete izin verdiği için eleştirilmiştir.42

Rus Komünist Partisinin merkez komitesi ile merkezi kontrol komisyonunun 1927 Ekiminde yaptıkları ortak toplantıda, ülke ekonomisinin tümünü kavrayan beş yıllık bir planın hazırlanması kararlaştırıldı. 2 Aralık 1927 günü çalışmalarına başlayan

40 Ülker Gürkan, “SSCB Siyasi Rejiminin Ana Hatları” Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt

21, Sayı 1, Ankara, 1964, s.168.

41 Gürgen Çelebican, “Sovyet Rusya’da İktisadi Planlamanın Gelişimi”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 29, Sayı 3-4, Ankara, 1973, s.255-256.

Komünist Partisinin 15. Kongresinde ağır sanayinin hızla geliştirilmesi, tarımın kollektifleştirilmesi ve sosyalist ekonominin temellerini atma amacı ile ilk beş yıllık planın hazırlanması kararını aldı. Yine bu kongre de, plan yapılırken göz önüne alınacak ilkeler ayrıntılı olarak belirtildi. Böylece, NEP ile birlikte, Sovyet planlamasının gelişimindeki ilk aşama da sona ermiş, beş yıllık planlar dönemi başlamış olunuyordu.

SSCB dönemindeki ilk beş yıllık plan ne planlama kurumlarının ürünüydü ne de 1929 Mayıs’ında sadece tasdik edilmişti. Çünkü beş yıllık plan, Rus ekonomisinin eski durumuna dönme sürecinin tamamlanmasından çok önce, ideolojik ve kısmen de teknik yönden olgunlaşmaya başlamış bulunuyordu. Planlama kurumları, beş yıllık planı kendi teşebbüsleriyle hazırlamamışlardır. Tam tersine planı kısa zamanda hazırlama görevi onlara verilmiştir.43

Rusya’da gerçekleştirilen Bolşevik devrimi ile uygulanmaya başlanan sosyalist ekonomik sistem sayesinde Maverayı Kafkas ülkelerinde merkezi planlama ekonomisi hâkim olmuştur. Merkezi planlama ekonomisi ile Doğu bloku ile birliği oluşturan cumhuriyetleri ve özerk bölgeleri birbirine entegre hale getirmeyi amaçlamış; böylece ülkelerin kendi kendilerine yeterli olmaması sağlanarak birliğin geleceği güvence altına alınmaya çalışılmıştır. Bu amaçla, bir ülkede üretilen hammadde diğer ülkede ara mamul haline getirilmiştir. Nihai ürün, çoğunlukla Ukrayna ve Rusya’da elde edilmiştir. Ancak bu planlama ekonomisinde etnik faktörün önemini koruması ve etnik dağılımın gündemde olması yönetim kararlarını büyük ölçüde etkilemiştir. Orta Asya’daki Türk cumhuriyetleri hammadde üretimi ve askeri amaçlı kullanılırken, Rusya ve Slav cumhuriyetlerinde sanayi geliştirilmiştir. Bu şekildeki uygulamaların sonucunda ortaya çıkan ikili ekonomik yapı cumhuriyetler ve bölgeler arası sosyo-ekonomik farklılıkları ortaya çıkarmıştır. Bu uygulamaların bir sonucu olarak, SSCB döneminde Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Kafkas ülkeleri az gelişmiş ve sosyal olanaklar bakımından geri kalmış iken, Baltık ve Doğu Avrupa ülkeleri (Moldova hariç) sosyo-ekonomik bakımdan daha ileri duruma gelmişlerdir. Bu döneminde SSCB en geniş yüz ölçüme, en fazla nüfusa, en güçlü ekonomiye sahip bulunan ülke olmuş ve büyük siyasi güç olarak ortaya çıkmıştır.44

SSCB’de, 1930’lu yıllarda Stalin’in öncülüğünde, tek ülkede sosyalizm politikasına uygun olarak inşa edilen kollektivizasyon “kulakları tasviye edin”

43Gürgan Çelebican, a.g.m., s.258.

44Mehmet Gürbüz-Murat Karabulut, “SSCB’nin Dağılmasıyla Bağımsızlığına Kavuşan Ülkelerde Sosyo-

sloganıyla birlikte yürütülmekteydi. 1935 yılına gelindiğinde ailelerin % 83,2’si kollektif çiftliklerdeydi.

Stalin önderliğinde 1936 yılında değiştirilen SSCB Anayasası ile Sovyet tipi mülkiyetin kuruluşu adeta belgelenmiştir. Anayasa değişikliği için V. M. Molotov tarafından hazırlanan ve 7. Kongreye sunulan raporda çok ayrıntılı bilgilere yer verilmektedir. Rapora göre, 1935 yılı itibariyle zirai kollektivizasyonun tamamlandığı, köylü ekonomisinin beşte dördünün çiftlikler içinde birleştiği, arazinin onda dokuzunun çiftliklere ait olduğu belirtilmektedir. Yine devlet kooperatiflerinin kurulduğu ve devlet ticaretinin geliştiği bu dönemde, ekonominin, serbest piyasanın ilkeleri dışında düzenlenmesi gerektiği savunulmaktadır.45

Stalin’in despotik yönetimi sırasında Gürcistan’da bütün ulusal etkinlikler baskı altında tutuldu; köylülerin elindeki topraklar kollektifleştirildi. Stalin gene bir Gürcü olan yakın arkadaşı Lavrenti Beria’yı önce Gürcistan’ın sonra bütün Transkafkasya’nın parti şefi olarak atadı. Beria Moskova’da görevlendirildikten sonra da, gizli polis şefi olarak Gürcistan’ı denetim altında tutmayı Kremlin’den sürdürdü. Sovyet döneminde Gürcistan iktisadi alanda gelişti. 1927’de Zemo-Avçala hidroelektrik santrali çalışmaya başladı. Daha sonra 1928’de Abaşa ve 1934’te de Rioni hidroelektrik santralleri devreye girdi. Aynı dönemde birçok işletme yeni teknik araç ve gereçle donatıldı ve elliyi aşkın büyük işletme üretime geçti. 1930’larda tarımda kolhozların örgütlenmesi tamamlandı. Sanayi üretiminin payı % 74,9’a ulaştı ve Gürcistan ikinci beş yıllık plan (1933-1937) süresi içinde bir sanayi-tarım cumhuriyetine dönüştü.46

İkinci beş yıllık planın sonuna doğru, yani 1937 yılında sosyalist mülkiyetin ülkenin üretim Vonunun % 98,7’sine ulaştığını, yabancı işgücünün sömürüsünde kaynaklanan kapitalist özel mülkiyetin tamamen tasfiye edildiğini söylemektedir.47

4.3. Gürcistan’da Uygulanan Eğitim Ve Kültürel Politikalar