• Sonuç bulunamadı

V. Rus Hâkimiyeti Altında Gürcistan

4.3. Gürcistan’da Uygulanan Eğitim Ve Kültürel Politikalar

4.3.2. Gürcistan’da Uygulanan Kültürel Politikalar

Gürcistan yüzyıllar boyunca İranlılar, Mısırlılar, Yunanlılar, Hazarlar, Ermeniler, Araplar, Türkler, Bizanslılar, Osetler-Alanlar ve son olarak da Ruslar tarafından işgal edildi. Bu işgaller bu ülkeye sırasıra sanatlarının, bilimlerinin, kültürlerinin ve dinlerinin zengin tortularını bıraktılar ve böylece gerçek anlamda ne batı dünyası ne de doğu dünyasına ait olan ayrı bir kültürel zenginliği olan bir ulusun doğmasını sağladılar.58

Genelde tarihsel süreç içinde Gürcüler, komşu uygarlıklardan ve işgale uğradıkları uluslardan etkilenmişlerdir. Çok kültürlü ve sürekli akın ile işgaller altında kalan Kafkas coğrafyasında bu etkilenme doğaldır. O nedenle birçok doğrultu da olduğu gibi dil üzerinde de etkileri olmuştur. Nitekim bazı sözcükler değişik kültürlerle benzerlikler göstermektedir. Bu etkileşim daha çoğu Kafkasya üzerinde etkili olan Türk kökenli kavimlerle olmuştur. Müslümanlığın kabulü ve Osmanlı egemenliği döneminde bu etkileşim daha da artmıştır. Cumhuriyet döneminde ise Türkiye’deki bütünleşmiş yaşantı ile orantılı olarak benzer motifler daha da azalmış ve Türkçe sözcükler benimsenmiştir. Bu şahıs isimlerinden yer adlarına kadar her alanda görülür.59

Gürcülerin kültürel hayatında Gürcü kilisesinin rolü son derece önemlidir. Hristiyanlığın Ortodoks mezhebine inanan Gürcüler, bu dini Bizanslılar’ın etkisinde kalarak kabul etmişlerdir. Uzun süre Bizans Ortodoks, Rus himayesine girdikten sonra da Rus Ortodoks Kilisesinin tesirinde kalmasına rağmen Gürcistan Ortodoks Kilisesi, Gürcü kültürünün ve sanatının hamisi olmuştur.60

1920’lerdeki tabiileşme politikası, cumhuriyetlere ve kültürel alanda geniş bir serbestlik tanımıştır. Bu özellikle kültür politikası alanında yaşanmış ve bu dönemde ana dillerin gelişmesine imkân

57 İlyas Üstünyer, a.g.e., s.165-166.

58Alexandre Grigoriantz, Kafkasya Halkları (Tarihi ve Etnografik Bir Sentez, (Türkçesi: Doğan

Yurdakul), İstanbul, 1999, s.199-200.

59 Muhittin Gül, “Türk-Gürcü İlişkileri ve Türkiye Gürcüleri”, Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Dergisi, Cilt 11, No 1, Sakarya, 2009, s.100.

sağlanmıştır.61

Bu dönemde beklentileri yaklaşık olarak ele alınmışsa da hiçte kolay olmamıştır.62

Gürcüler en yakınından en uzağına kadar olan akraba ve yakınlarına şiddetle muhabbet ettiklerinden, eski gelenekleri uyarınca akrabalarından biri köylerine katıldığında ya da vardığında sevinç ve iftihar için pek çok silah atarlar. Bu durumu öğrenen kabile halkı da buna ilişkin geleneklerini bütünüyle yerine getirmek ve bu geliş törenini yapmak için birçok silah boşaltırlar. Gürcüler için kestane ağacından inşa edilen evlerin uzun zaman sağlam kalmasından dolayı gerek kestane ağaçları ve gerek bunlardan yapılan evler çok değerlidir.63

Daha çok Rusya aracılığıyla gerçekleşen Avrupalılaşma kuşkusuz ki öncü nitelik taşımaktaydı. Bu bakımdan demokratik Rus kültürünün dünyaca ünlü Rus şiirinin düz yazısının eleştirisinin olumlu rolünü inkâr etmek mümkün değildir. Rus edebiyatının genellikle Rus kültürünün dünyaya, Avrupa’ya açılmada oynadığı olumlu rol de inkâr edilemez. Fakat bütün bu olumlu özelliklerle bir arada Rus İmparatorluğunun sömürgeci nitelikte olan ideolojik sistemi de göz önünde bulundurulmalıdır.64

Daha önemlisi ortalama olarak tercih edilen yabancı kültürel yapı, öncelikli kriterler olarak ele alındığı görülmektedir.65

Kafkasya tarihinde Gürcüler, çeşitli kavimler arasında en çok Türk kökenli (Hun, Oğuz, Kıpçak, Malkar, Azeri ve Osmanlı) kavimlerin etkisinde olmuşlardır. O nedenle birçok sözcük benzerlikleri, kırılmalarla karşılıklı kültürlerde yer almıştır. Örneğin, Gürcü dilinde a,e,i,o,u gibi sesler varken Türkçedeki ı,ö,ü gibi sesler yoktur. Bu bakımdan Türkçe veya başka dillerden Gürcüceye geçen sözcüklerden ı,ö,ü, sesleri i,o,u seslerine dönüşmüştür. Genelde Gürcüceye geçen sözcüklerin sonuna i sesi eklenmektedir. Bu yaklaşımla Gürcü dilinde yaşayan Türkçe sözcüklere örnek olarak şunları verebiliriz, aslan (aslani), bayrak (bayragi), ark (arkhi), tütün (tütüni), ocak (ocahi), vb. bu tip örnekler doğal olarak daha da çoğaltılabilir.66

Bunların bir kısmı kuzeyli Türk kavimlerinin dillerinden kalan kelimeler olmakla birlikte, büyük bir

61Recep Kızılcık, Rusya Yönetim Sistemi, Ankara, 2007, s.578.

62 Mustafa Naima, Gürcistan ve Kafkasya Hakkında Bilgiler, Tiflis, 1979, s.85. 63İsmetzade Doktor Mehmet Arif, Gürcü Köyleri, İstanbul, 2002, s.38-39.

64Sevil Garaşova, “XX. Yüzyıl Azerbaycan Fikir Tarihinde Ali Bey Hüseyinzade'nin Yeri”, Selçuk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı 16, Konya, 2004, s.308.

65Merab Kakuliya, Problemiy Razvitiya Valyutnoy Sistemiy U Gruzii, Tiflis, 2001, s.9. 66Muhittin Gül, a.g.m., s.101.

bölümü Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalma Gürcü diline giren Oğuz Türkçesi, Arapça ve Farsça kelimelerdir.67

Tarih boyunca Kafkasya’da istikrarlı bir dönem kurulamamasında, bölgenin sürekli emperyalizmin baskısı altında yaşaması da önemli bir etken olmuştur. Bizatihi emperyalizmin iştahını kabartan temel etkenlerden biri de buradaki heterojen yapı ve istikrarsızlıktır.

Rus emperyalizmi altına düştüğünden itibaren, Gürcistan ve Kafkasyalılar’ın yüzü hep Osmanlı ve Türkiye’ye dönük olmuştur. Birinci Dünya Savaşı içinde Rus Çarlığının yıkılması üzerine Kafkasyalılar’a en büyük yardım, savaş içindeki Osmanlı tarafından yapılmıştı. Kafkasya’da kurulacak dost devletler, Rus emperyalizminin durdurulması için önemliydi.68

Sovyet hükümeti ve Komünist Partisi, zor kullanmanın devamında denetim, disiplin, hiyerarşik gözetim, normalleştirici teknikler, sınav ve ceza yöntemlerini yeri geldikçe sırasıyla kullanmayı bilmiştir. Böylece, kitleleri elinde tutmayı ve tek ideoloji, tek devlet ve çok milletli tek kültür hedefini gerçekleştirmeyi İmparatorluğun kuruluşunu takip eden ilk yıllardan itibaren öncelikli ve nihai hedef olarak benimsemiştir. Buna göre mutlak ideoloji kuşkusuz sosyalizm olacaktı. Nihai hedefe ulaşmak için başlangıçta verilecek tavizler bir zaaf değil sistemli bir hareketin gereği idi. Aslında her hareket, yerli halkın kimliğini yansıtacak ve onu tatmin edecek şekilde planlanmıştı. Bu hedefi şekilde milli özde sosyalist ilkesi ile şekillendirdiler. Başka bir deyişle görünüşte en az 130 etnik kimlikten oluşan Sovyet İmparatorluğu, herkese eşit haklar verecek, ana dilinde eğitim hakları tanıyacak ve mozaik bir millet görüntüsü çizilecekti. Bunu henüz Çarlık Rusya yıkılmadan önce Lenin’in hem özel mektuplarında hem de parti politikalarında ve manifestolarında görmekteyiz.

Devrimi gerçekleştiren Lenin, inandığı veya inanıyor göründüğü, halkların eşitliği ve ana dilinde eğitim anlayışını gerçekleştirerek ve halklara kendi kendini idare etme hakkı vererek, hem yönetim altındaki halka mesajlar vermiş, hem de dünya ya özgün bir model sunarak, sosyalizmin en ideal yönetim biçimi olduğunu ispatlamak

67 Ufuk Tavkul, a.g.m., s.425.

68 Rahmi Doğanay, “Milli Mücadele Döneminde Türkiye, Sovyet Rusya ve İtilaf Devletlerinin Kafkas

istemiştir. Yüzeyde gerçekleşen bu birliktelik ve elde edilen haklar, uygulamada ise farklı yansımalar göstermiştir.69

Yukarıdan aşağıya uygulanan ihtilalin önemli bir parçasını da kültürel transformasyon oluşturmaktaydı. 1920’li yıllar, entelektüel hayatın çeşitliliği ve farklı görüşlere belirli oranda gösterilen tolerans bakımından önemli yıllardır. 1930’lu yıllarda gelişimci çalışmaların üzerinde uygulanan sıkı kontroller nedeniyle bu dönem sona ermiştir. Müsaade edilen tek alan sınıf kavgasıydı. Komünist veya karşıtlardan her kim parti politikasından ufak bir sapma gösterirse ya hapse girmekte ya da partiden atılmaktaydı. Ateş hattında olanlar filozoflardı. Fakat asıl üzerinde durulan tarihin kontrol altına alınmasıydı.

Yeni bir Sovyet kültürü oluşturmak için ana nokta, şüphesiz edebiyattı. Gorki’nin “insan ruhunun mühendisleri” dediği Sovyet Yazarlar Birliği 1934 yılında kurularak, zengin yazarlar ağı, bir tek birimden kontrol edilmek istenmiştir.70

Gürcistan özellikle Stalin döneminde, diğer cumhuriyetlere göre şanslı olmuş ve eğitimde kendi dilini kullanma fırsatı bulmuştur. Bu ise Gürcülerin sanat ve kültür alanında olduğu gibi, diğer konularda da milli şuurlarını korumalarını sağlamıştır. Edebiyat ve şiir alanında önemli gelişmeler yaşanmıştır. Bu arada Sovyet döneminde, diğer sahalarda olduğu gibi, Gürcüler sanat ve kültür alanında büyük hamleler yapmışlardır.71

69Ferhat Karabulut, “İktidar ve Meşrulaştırma Mücadelesinin Odağı Orta Asya: Sovyetlerin Dil ve Eğitim

Politikaları”, Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı 50, Ankara, 2009, s.70-71.

70 Recep Kızılcık, a.g.m., s.578. 71 Mehmet Saray, a.g.e., s.210-211.

5. GÜRCİSTAN’IN DIŞ POLİTİKASI