• Sonuç bulunamadı

B. ULUSLARARASI CEZA MAHKEMELERİNE KRONOLOJİK

5. Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi

Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi Nisan-Temmuz 1994 tarihleri arasında Ruanda’da, Hutuların, Tutsi azınlıklara karşı girişmiş oldukları soykırım ve iç savaş sırasında yaşanan acı olaylar üzerine, BM Güvenlik Konseyi’nin 8 Kasım 1994 tarih ve 955 sayılı kararıyla kurulmuştur.236

Ruanda’daki kadınlara, bireysel veya toplu olarak, hatta kimi zaman, keskin sopalar veya silah namluları kullanılarak tecavüz edilmiştir. Neredeyse tüm olaylarda, işkenceye maruz kalan ve yakınlarının ölümüne, evlerinin yıkılmasına ya da yağmalanmasına şahitlik eden kadınlara, bir de cinsel şiddet uygulanmıştır. Bazı kadınlar, tecavüz öncesi veya sonrası çocuklarını öldürmeye zorlanmıştır. Kadınlar, bir yerden başka bir yere sürüklendikleri bu dönemde, devamlı suretle bireysel ya da toplu tecavüzlerin mağduru olmuşlardır. Kimi kadınlar, sırf ırza tecavüz maksadıyla evlerde tutsak bırakılmıştır. Hamile ya da yeni doğum yapmış kadınlar da bu şiddete maruz bırakılmış ve hatta bu durum, onların ölümlerine kadar varmıştır. Üç ay gibi bir sürede birçok kadın ölümün eşiğine gelmiş, kimisi, acılarının dinmesinin tek yolu olarak ölümü gördüğünden, bunun için yalvarmıştır. Tüm bu vahşetten kurtulmayı başaranlar, milislerin bazen ölü bedenlere dahi tecavüz ettiğini ve onları çıplak ve bacakları ayrık bir vaziyette bıraktıklarını ifade etmişlerdir.237

Ruanda’da yaşanan cinsel şiddet olaylarının çok büyük bir bölümü, Tutsi kadınları üzerinde gerçekleştirilmekle birlikte Tutsi bir erkekle evli olan, karşıt politik

236 TEZCAN – ERDEM – ÖNOK, Uluslararası, s. 319; TOPAL, Cinsel Suçlar, s. 93.

237 Shattered Lives, s. 39, 40.

görüşü destekleyen veya Tutsileri korumaya çalışan Hutu kadınları da cinsel şiddet mağduru olmuşlardır.238 Yaşanan soykırım, aslında yalnızca Tutsileri değil mülteci durumundaki tüm Ruandalıları etkilemiştir. Muhimmana ve Interahamwe unsurlarının, Mugonero hastanesinde çalışan Tutsi kadınlarına topluca tecavüz etmeleri sırasında, 15 yaşındaki bir Hutu olan BJ’ye de “hataen” tecavüz etmişlerdir.239

Ruanda ulusal hukukunda kürtajın yasak olması sebebiyle doktorlar, ırza tecavüz sonucu hamile kalan kadınlara ya yan etki olarak düşüğe sebep olacak başka tedaviler uygulamışlar ya da ancak gizli kapaklı bir şekilde gebeliği sonlandırabilmişlerdir.240

01 Ocak - 31 Aralık 1994 tarihleri arasında Ruanda’nın egemenlik alanı içerisinde işlenen ve Ruanda vatandaşlarının komşu devletlerin sınırları içerisinde işledikleri, soykırım suçu, insanlığa karşı suçlar ve 1949 Cenevre Sözleşmeleri’nin

238 Shattered Lives, s. 3.

Ruanda’da yaşanan olaylarda Tutsi olarak doğan kimseler de soykırım suçunu işlemişlerdir. Tutsi olarak doğan ancak Hutu olduktan sonra maddi anlamda ve siyaseten güçlenen, Hutulara sadakatini göstermek adına Tutsilerin öldürülmesi için radyo yayınları yapan Frodouald Karamira, 24 Nisan 1998 soykırım suçundan ölüm cezasıyla cezalandırılmıştır. Bkz. KÖPRÜLÜ, Soykırım, s. 103, 104.

239 Prosecutor v. Mikaeli Muhimana, Case No: ICTR-95-1B-T, Trial Chamber III, 28 April 2005, § 284-287. https://unictr.irmct.org/sites/unictr.org/files/case-documents/ictr-95-1b/trial-judgements/en/050428.pdf (Erişim Tarihi: 21.02.2020).

Olay hakkında bilgi için ayrıca bkz. KÖPRÜLÜ, Soykırım, s. 318-321.

240 Shattered Lives, s. 3.

ortak 3. maddesi ve buna ek II. Protokolde yer alan kuralların ihlallerini kovuşturmak üzere özel, olağan üstü ve sivil bir mahkeme olarak kurulan Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi, yalnızca gerçek kişileri yargılamakla yetkilidir.241

Mahkeme’nin kuruluşunun yasal dayanağı olarak, Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesinde olduğu gibi, BM Şartı’nın VII. Bölümü görülmektedir.242

Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü 3(g) maddesinde ırza tecavüz insanlığa karşı bir suç olarak kabul edilmiş; savaş suçlarını düzenleyen 4(e) maddesindeyse ırza tecavüz ve fuhşa zorlama fiilleri, 1949 Cenevre Sözleşmeleri’nin ortak 3. maddesi ve II No.lu Ek Protokol’ün ihlalleri kapsamında düzenlenmiştir. Bu bakımdan Statü, Eski Yugoslavya Mahkemesi Statüsü’yle kıyaslandığında, cinsel suçlar açısından daha kapsamlıdır.243

Nürnberg ve Tokyo Mahkemelerinden ancak 50 yıl sonra, uluslararası ceza mahkemelerine tekrar işlerlik kazandırılabilmiştir. 1993 yılında Eski Yugoslavya ve 1994 yılında Ruanda’da kurulan uluslararası ceza mahkemeleriyle birlikte, uluslararası ceza hukukunun kapsamı silahlı iç çatışmaya kadar genişletilmiştir. Ayrıca, Ruanda

241 TEZCAN – ERDEM – ÖNOK, Uluslararası, s. 320, 321; TOPAL, Cinsel Suçlar, s.

97.

242 TEZCAN – ERDEM – ÖNOK, Uluslararası, s. 319.

243 TOPAL, Cinsel Suçlar, s. 98.

davalarıyla, silahlı unsurların bir parçası olmayan bireylere de uluslararası hukukun uygulanacağı kesinleşmiştir.244

Savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar tanımlamaları bir olmasa da soykırım, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçları üzerinde yargılama yetkisine sahip Eski Yugoslavya Ceza Mahkemesi ve Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi, örfi hukukun yorumlanmasında ve suçlara ilişkin antlaşma maddelerinin aydınlatılmasında önemli bir rol üstlenmişlerdir.245

İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan Nürnberg ve Tokyo Mahkemeleri, cinsel şiddeti büyük oranda görmezden gelirken, Ruanda ve Eski Yugoslavya Mahkemeleri, cinsel şiddetin farklı görünümleri olan, soykırım, eziyet, işkence ve kötü muamele;

kölelik ve savaş suçlarını başarılı bir şekilde kovuşturmuşlardır.246

Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesinde eski Başbakan Jean Kambanda ve altısı bakan seviyesinde olmak üzere, birçok üst düzey yönetici yargılanmıştır.247 Mahkeme, 2019 yılına kadar, 58 davayı hükme bağlamış; 5 davayı ulusal ve 8 adet firari sanıklı davayı da uluslararası yargılama makamlarına devretmiştir.248

244 CLAPMAN, s. 43-45.

245 CRYER, s. 116, 117.

246 ASKIN, “Prosecuting Wartime Rape”, s. 288.

247 CRYER ve diğerleri, s. 114, 115.

248 Dava dosyalarının listesi ve yargılamalara ilişkin dokümanlara ulaşmak için bkz.

https://unictr.irmct.org/en/cases (Erişim Tarihi: 29.08.2019)

Ayrıca, Ruanda yargılamalarıyla birlikte, silahlı unsurların bir parçası olmayan bireylere de uluslararası hukukun uygulanacağı kesinleşmiştir.249