• Sonuç bulunamadı

3.MAHMUT MUHTAR PAŞA KÖŞKÜ

4. RESTİTÜSYON

4.2 Yapıdaki restitüsyon sorunları

4.2.1 Restitüsyon önerisi

Köşkün ilk yapım tarihi ve kullanıcıları tespit edilememiştir. Ekdal, yaklaşık 1884-1894 yılları arasında köşkte İngiliz Barkers ailesinin yaşadığını belirtmekte ve 1884-1894 yılında gerçekleşen İstanbul depreminden sonra ailenin İstanbul’dan ayrıldığını söylemektedir. Mahmut Muhtar Paşa ailesi, depremi hiç hasarsız atlatan köşke 1894

yılında taşınmıştır. Bu tezde hazırlanan restitüsyon önerisi, ilk yapım tarihinden Mahmut Muhtar Paşa ailesinin köşke taşındığı 1894 yılına kadar geçen zaman aralığını kapsamakta ve yapının ilk tasarımını aydınlatmaya çalışmaktadır. Restitüsyon önerisi plan ve cephe olarak hazırlanmıştır. Plan restitüsyonunun anlatıldığı bölümde, köşkün ilk tasarımında bulunan özgün bölümlerin (örn; hamam, servis merdiveni, kapatılmış kapı boşlukları) yanı sıra nitelikli ya da niteliksiz dönem eklerinin (örn; ek ahşap yapı, güney cephesinde yer alan balkon) durumu da tartışılmıştır.

Köşkün Mahmut Muhtar Paşa ailesi’nin mülkiyetinde kaldığı 1894-1956 yılları arasında, yapıda kalıcı nitelikte değişiklikler yapılmasına rağmen köşkün genel karakteri ve mekansal bütünlüğü zedelenmemiştir. Bölüm 3.5.3 ve 3.5.4’de belirtildiği gibi, 1905-1908 yılları arasında gerçekleştirilen kapsamlı onarım sırasında yapıya kazan dairesi eklenmiş, hamam banyo mekanına dönüştürülmüştür. Aynı dönemde servis merdiveninin yenilendiği, merdiven kovasını aydınlatan pencerenin kapatıldığı düşünülmektedir. Giriş holünde yer alan vitraylı paravan üzerinde Mahmut Muhtar Paşa’nın isminin baş harfleri işlenmiştir, bu nedenle paravanın aynı döneme ait bir ek olduğu anlaşılmaktadır. Mahmut Muhtar Paşa ailesinin köşkte yaşadığı döneme ait bahçede çekilmiş bir fotoğrafta, köşkün doğu dış merdivenlerine ait sahanlığın rüzgarlıkla kapatıldığı görülmektedir (Şekil B.2). Rüzgarlığın örtüsü, sahanlığa açılan kapının üzerinde yer alan basık mermer kemere benzer biçimde basık kemerlidir. 1914 tarihli Alman mavisi haritasında, doğu ve batı dış merdivenlere ait sahanlıkların üzerinde örtü gösterilmektedir (Şekil A.10). Doğu ve batı dış merdivenleri yerinde incelenmiş, herhangi bir ize rastlanmamıştır. Bu nedenle söz konusu rüzgarlığın benzer döneme ait ahşap ya da kargir köşklerde görüldüğü gibi geçici nitelikte bir malzeme olan ahşaptan yapıldığı anlaşılmaktadır. Köşkte Mahmut Muhtar Paşa ailesinin yaşadığı dönemde, köşkte yaşayan kalabalık aileye ve personele hizmet eden çok sayıda ek yapı köşkün geniş bahçesine inşa edilmiştir. Bu döneme ait vaziyet planı restitüsyonu, Bölüm 4’te değinilen kaynaklar ışığında hazırlanmış, aynı dönemde Mahmut Muhtar Paşa Köşkü’nde gerçekleştiği düşünülen değişiklikler ise kronolojik analiz paftalarında belirtilmiştir.

Son dönem daha önce belirtildiği gibi köşkün bir eğitim yapısı olarak kullanılmaya başlandığı 1957 yılından günümüze kadar ulaşan zaman aralığını kapsamaktadır ve rölövede belgelenmiştir. Bu dönemde gerçekleşen en dikkat çekici değişiklik, köşkün

bahçesinde yer alan çok sayıda özgün ek yapının büyük bölümünün yıkılarak yerlerine yeni okul binalarının inşa edilmesidir. Mahmut Muhtar Paşa Köşkü’nde yapılan değişiklikler ise daha önce değinildiği gibi genellikle geri dönüşümü zorlayıcı olmayan müdahalelerdir.

4.2.1.1 Plan Restitüsyonu (Şekil F.67, F.68, F.69, F.70, F.71)

E.F.Tugay’ın anılarında, 1905-1908 tarihleri arasında köşke merkezi ısıtma tesisatı, elektrik ve şebeke suyunun getirildiği ve yapının dönemin ihtiyaçları doğrultusunda daha konforlu bir hale dönüştürüldüğü aktarılmaktadır. Daha önceki tarihlerde köşke ait mekanların sobayla ısıtıldığı bilinmektedir. Günümüzde bodrum katta yer alan ve güney cephesinde özel girişi bulunan kazan dairesinin kapladığı alanda yer alan mekan gruplarının, ilk tasarımda bodrum kata ait iç mekanlarla bağlantısının bulunduğu ve farklı kullanımlara hizmet ettiği anlaşılmaktadır (Şekil F.5). Kazan dairesinin bahçeden kullanılan özel girişi, Bölüm 3.5.4’te anlatıldığı gibi güney cephesinde yer alan bir pencerenin kapıya dönüştürülmesiyle elde edilmiştir. Aynı bölümde ayrıntılı biçimde anlatıldığı gibi bodrum kata ait orta sofayı güneyinde sınırlayan duvarın üzerinde yer alan üç tane kemerli açıklığın alt bölümlerinin kapatılarak pencereye dönüştürülmesi sonucunda B13 mekanı elde edilmiştir (Şekil F.5). Bu veriler ışığında B13 mekanının ilk tasarımda, simetriğinde bulunan mekana (B0-a) benzer biçimde bir ara hol niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır (Şekil F.71a). Beşik tonozla örtülü bu ara holün güneybatı köşesinde çeyrek kubbeyle örtülü bir kısım bulunmaktadır (Şekil C.285). Aynı mekanın güney duvarında, çeyrek kubbe eğrisini takip eden hizada sürekli bir derz izi görülmektedir (Şekil C.286). İzin bulunduğu duvarın kalınlığı 15 cm dir (Şekil F.5). Söz konusu veriler ışığında ara holün, güneyinde yer alan bir açıklık aracılığıyla, kuzey-güney ekseninde uzanan hol niteliğinde ikinci bir mekana bağlandığı düşünülmektedir. Kuzey-güney ekseninde uzanan bu mekanın simetriğinde, aynı doğrultuda uzanan B12 holü yer almaktadır. Söz konusu mekanların genişlikleri birbirinin aynıdır. B12 holü ile B14-a mekanlarını ayıran bölücü duvarın kalınlığı 10 cm dir ve B12’yi sınırlayan 50 cm kalınlıktaki batı duvarının sonuna eklenmiştir (Şekil F.5). Ayrıca Bölüm 3.5.4’te belirtildiği gibi B12’nin güneyinde bulunan çapraz tonoz eğrisinin hizasında, kapatılmış bir boşluğun izi görülmektedir (Şekil C.283). Bu veriler ışığında B12 ve B14-a mekanlarını ayıran ince bölücü duvarın ilk tasarımda bulunmadığı, dolayısıyla kuzey-güney ekseninde uzanan hol niteliğindeki iki mekanın B14-a mekanı

aracılığıyla birbirine bağlandığı anlaşılmaktadır. Günümüzde B14-a mekanının batı duvarında yer alan nitelikli ahşap kapı, basık kemerli bir açıklığın içine yerleştirilmiştir. Kapının sonradan yerleştirildiğini gösteren bir ize rastlanmamıştır (Şekil C.293, C.294). İlk tasarımda orta sofaya açılan bir ara hol olduğu anlaşılan B13 mekanına ait batı duvarı, yaklaşık 15 cm dir (Şekil F.5). Bu duvarın B01 mekanına açılan yüzünde basık kemerli bir girinti yer almaktadır (Şekil C.250). Günümüzde B01 mekanına B02 mekanından kullanılan bir kapıyla girilmektedir. Bodrum katın doğu kanadında yer alan odalar incelendiğinde, odaların hem birbirleriyle bağlantılı olarak kullanıldığı hem de orta sofaya ya da ara hollere açılan bir girişlerinin bulunduğu görülmektedir (Şekil F.5). Bu nedenle ilk tasarımda, B01 mekanının tıpkı simetriğinde yer alan B09 mekanında olduğu gibi, basık kemerli girintinin bulunduğu yerde ara hole (B13) açılan bir giriş kapısının yer aldığı düşünülmektedir.Bölüm 3.5.4’te anlatıldığı gibi, B14 mekanının kuzey-güney ekseninde yer alan kalın duvarın üzerinde, zeminden 190 cm yükseklikte geniş ve düz atkılı bir açıklık bulunmaktadır (Şekil C.290, C.291). Düz atkılı geniş açıklık, demir bir profil aracılığıyla oluşturulmuştur. Geniş açıklığın doğusunda ve batısında kalan kısımlar, beşik tonozla örtülüdür. Kuzey-güney ekseninde yer alan kalın duvarın, yapının taşıyıcı sistemi ve duvarın kalınlığı dikkate alındığında özgün olduğu anlaşılmaktadır. Duvar üzerindeki geniş kemerli açıklığın sonradan açıldığını düşündüren bir iz görülmemiştir. Fakat geniş bir açıklığın kemer yerine demir profil kullanılarak düz atkılı yapılması ve açıklığın yüksekliğinin zemine yakın oluşu nedeniyle, köşkün ilk tasarımında beşik tonozla örtülü doğu ve batı bölümlerinin ayrı mekanlar olduğu, köşke kazan dairesinin eklendiği dönemde düz atkılı bir açıklık aracılığıyla birleştirildikleri düşünülmektedir. Bunun yanı sıra düz atkılı açıklığın doğusunda kalan beşik tonozlu bölümün kuzey duvarında, küçük bir pencere yer almaktadır (Şekil C.299). Bölüm 3.5.4’te belirtildiği gibi, 50 cm genişlikteki pencere, 150 cm genişlikte basık kemerli bir açıklığı sınırlayan 10 cm kalınlıkta bir duvarın doğu köşesine açılmıştır (Şekil F.5). Pencerenin duvar içindeki konumu ve boyutları ile duvarın inceliği, pencerenin ilk tasarıma ait olmadığını düşündürmektedir. Yaklaşık 40 cm derinliğe sahip kemerli açıklığın yan duvarları, bodrum katın diğer kapı boşluklarında görüldüğü gibi iç mekana doğru genişleyen biçimdedir. Anlatılan tüm veriler ışığında, köşkün ilk tasarımında birbirinden ayrı mekanlar olduğu anlaşılan beşik tonozla örtülü doğu ve batı bölümlerinin, tıpkı B04 ve B05 mekanlarında olduğu gibi kuzey duvarlarında yer alan kemerli boşluklar aracılığıyla

ara hole (B13) ve orta sofaya açıldığı düşünülmektedir. Beşik tonozla örtülü doğu bölümün güneyinde yer alan düz atkılı dar boşluğun sonradan açıldığını düşündüren bir iz görülmemiştir (Şekil C.300). Bölüm 3.5.4’te belirtildiği gibi B14 mekanını batısında sınırlayan duvar üzerinde, sonradan kapatılmış basık kemerli bir kapı boşluğunun sınırları, açık bir biçimde görülmektedir (Şekil C.296). Kapatılmış boşluk B01 mekanından incelendiğinde, aynı yerde basık kemerli bir girinti görülmektedir (Şekil C.251), basık kemerin köşeleri pahlıdır. Bu veriler ışığında beşik tonozla örtülü batı bölümünün, B01 mekanıyla bağlantısının bulunduğu anlaşılmaktadır. B01 mekanına ait batı duvarının kuzeyindeki boşluğun, daha önce ayrıntılı biçimde anlatıldığı gibi orta sofaya açılan konumu nedeniyle, mekanın özgün girişi olduğu, batı duvarının güneyindeki boşluğun ise ilk tasarımda bulunmadığı düşünülmektedir.

Güney cephesinde yer alan tuğla bacanın ve beton künklerin tesisatların yenilendiği dönemde eklendiği düşünülmektedir. Günümüzde tüm katlar boyunca devam eden havalandırma boşluklarının yerinde ise, sobalı ısıtma sistemine ait bacaların bulunduğu anlaşılmaktadır. Çatıda bulunan metal su deposu, kalorifer tesisatında biriken suların toplandığı depo olmalıdır.

B02 mekanını aydınlatan özgün batı penceresi, bölüm 3.5.4’te anlatıldığı gibi okul döneminde açılarak kapıya dönüştürülmüş ve batı dış merdivene ait sahanlığın altı iç mekana katılmıştır (Şekil C.253, C.254, C.255, C.256). Söz konusu kapıya sonradan eklenen mozaik taş basamaklarla ulaşılmaktadır.

K05 ve K06 mekanlarını ayıran bölücü duvarın üzerinde, Bölüm 3.5.2’de belirtildiği gibi kapatılmış bir kapı boşluğunun izi açıkça görülmektedir (Şekil C.150, F.10). Kapı boşluğunun yer aldığı duvara okul döneminde yazı tahtası yerleştirilmiştir. Söz konusu veriler ışığında ilk tasarımda bu mekanların bağlantılı olduğu anlaşılmaktadır. Okul döneminde sağır yüzeylere ihtiyaç duyularak boşluğun kapatıldığı düşünülmektedir. Z05 (oda) ve Z06 (banyo) mekanlarını birbirinden ayıran bağdadi duvarın batı kenarına bitiştirilen küçük ahşap kapının konumu, boyut ve biçimi (Şekil C.75, C.78, F.11), Bölüm 3.5.1’de belirtildiği gibi bu kapının ilk tasarıma ait olmadığını ve sonradan açıldığını düşündürmektedir. Z06 mekanına ait ahşap giriş kapısı, boyut ve biçimiyle köşke ait diğer mekan kapılarıyla benzer özellikleri taşımaktadır, sonradan açıldığını düşündüren herhangi bir iz de görülmemektedir (Şekil C.78). Z06 mekanına (banyo) ait söz konusu kapı, köşkün

servis mekanlarına açılmaktadır; bu nedenle Z06’nın ilk tasarımdan itibaren servis mekanlarına hizmet ettiği düşünülmektedir. Köşkün ikinci katında yer alan K2-1 ve K2-2 mekanları ile K2-5 ve K2-6 mekanları arasında yer alan kapı boşluklarının (Şekil F.4), Bölüm 3.5.3’te belirtildiği gibi Mahmut Muhtar Paşa ailesinin köşkte yaşadığı dönemde var olduğu bilinmektedir. Kapı boşluklarının duvar içinde oluşturulmuş ahşap kaplı eşikleri bulunmakta ve ahşap süpürgelik kapı boşluğunun altında kesintisiz bir biçimde devam etmektedir (Şekil C.183, C.184, C.199). Söz konusu veriler ışığında, bu kapı boşluklarının ilk tasarımda bulunmadığı düşünülmektedir. Aynı bölümde ayrıntılı biçimde anlatıldığı gibi, K2-4 mekanına ait tavanın batısındaki bölümlenmenin (Şekil C.193, C.194) ve kuzey ve güney duvarlarında görülen izlerin (Şekil C.191, C.192) ahşap bir bölücüye ait olduğu ve tanımladığı alanın küçüklüğü nedeniyle ilk tasarımda bulunmadığı düşünülmektedir. Servis Merdiveni

Servis merdiveninin Bölüm 3.5.1’de anlatıldığı gibi köşkte bulunan mermer ya da taş merdivenlerden çok farklı nitelikte oluşu, merdivenin ilk tasarımda farklı bir malzemeden yapıldığını düşündürmektedir. Eski merdivene ait bir iz görülmemesi nedeniyle söz konusu merdivenin daha hafif ve kısa ömürlü bir malzeme olan ahşaptan yapıldığı ve bir nedenle kargir olarak yenilendiği düşünülmektedir. Servis merdivenine ait mevcut demir korkuluk ve ahşap küpeşte ise ince işçiliğe sahip özgün elemanlardır (Şekil C.89). Eğrisel duvar boyunca ise duvara ankastre sade ve nitelikli demir korkuluklar kullanılmıştır (Şekil C.162). Bölüm 3.5.2’de anlatıldığı gibi, merdiven kovasını aydınlatan doğu penceresinin, kargir basamakların dayandırılması amacıyla kapatıldığı düşünülmektedir. Kapatılan boşluk dış cepheyle uyumlu bir biçimde mermerle kaplanmıştır (Şekil C.163). Aynı bölümde değinilen ve merdiven kovasını aydınlatan güney penceresinin önünde yer alan ince duvar parçasına da basamaklar mesnetlenmiştir (Şekil C.161, C.164, F.13). Söz konusu duvar parçası, ilk tasarımdan itibaren yapılmış olabileceği gibi merdivenin yenilenmesi sırasında eklenmiş de olabilir. Bunun yanı sıra servis merdivenini aydınlatan güney penceresine ait doğramalar metaldir ve mermer denizliğin üzerine içine mermer parçaları katılmış dökme mozaikten eğimli yüzeyler eklenmiştir. Vitraylı pencereleri taşıyan demir profiller dışında metal doğrama kullanımına köşke ait diğer pencerelerde rastlanmamıştır. Merdivene ait demir korkulukların nitelikli oluşu ve kapatılmış pencere boşluğunun cepheyle uyumlu bir biçimde kaplanması,

köşke yeni ısıtma, su ve elektrik tesisatının getirildiği yıllarda (1905-1908) gerçekleştirilen kapsamlı onarım sırasında merdivenin de yenilendiğini düşündürmektedir. Güney penceresine ait doğramaların aynı onarım sırasında değiştirildiği ve dökme mozaik yüzeylerin su girişini önlemek amacıyla eklendiği düşünülmektedir. İncelenen benzer dönem yapılarında servis merdivenleri mermerdir, örnek alınabilecek ahşap bir merdivene rastlanmamıştır.

Hamam ( Şekil F.69, F.71b, 71c )

1894-1905 yılları arasında köşkün 2.katında yer aldığı bilinen hamam, günümüzde 2.katta yer alan iki ayrı banyo mekanının kapladığı alanda konumlanır. Bölüm 3.5.3’te anlatıldığı gibi bölücü bir duvarla ayrılan iki banyo mekanı, merkezinde çatı feneri bulunan ve birbirinden demir profiller aracılığıyla ayrılan tonozlu bir örtü sistemi ile örtülüdür (Şekil F.4, C.205, C.218, C.219). Tonozlu örtü sistemi incelendiğinde iki mekana ait örtü düzeninin birbiriyle simetrik olduğu ve birbirini bütünlediği görülmektedir. Bu nedenle ilk izlenimde, tonozlu örtü sisteminin çatı fenerinden doğal ışık alan tek bir mekana ait olduğu, mekanın sonradan bölündüğü anlaşılmaktadır. Dolmabahçe Sarayı mabeyin dairesinde bulunan hünkar hamamına ait sıcaklık bölümü, bütünüyle şeffaf metal konstrüksiyonlu bir tonozla örtülmüştür (Şekil E.60). Mahmut Muhtar Paşa Köşkü’ne ait hamam yapılırken, Hünkar hamamına ait görkemli şeffaf örtünün biçim ve malzeme yönünden bir örnek oluşturduğu düşünülebilir. İki mekanı birbirinden ayıran bölücü duvar, fenerin izdüşümü hizasında daha düşük bir seviyede bitirilmiş, böylece her iki mekanın da doğal ışıkla aydınlanması sağlanmıştır (F.13). Bölüm 3.5.3’te ayrıntılı biçimde anlatıldığı gibi bölücü duvar, K2-8’in doğu duvarıyla birleştiği köşede bir girinti oluşturmakta ve bu girintiye basık kemerli bir pencere açılmaktadır (Şekil C.221, F.13). Girintinin alt seviyesi, banyo zemininden 150 cm. yüksektedir ve aynı zamanda basık kemerli pencereye ait ahşap denizlikle aynı hizadadır. Söz konusu girinti diğer banyo mekanından incelendiğinde, girintiyi meydana getiren duvarların banyo döşemesine kadar inmediği ve döşemeden 136 cm. yüksekte sonlanlandığı görülmektedir (Şekil C.206). Girintiyi meydana getiren duvarların altında kalan boş kısım, biri kapaklı iki ahşap yüzeyle sınırlanmıştır. Ahşap yüzeylerle sınırlı boş kısmın üzeri betonla örtülmüştür (Şekil F.13, F.11). Söz konusu beton örtünün alt seviyesi, girintinin alt yüzeyinden 14.5 cm. aşağıdadır. Bu veriler ışığında, girintiyi meydana getiren duvarların, bölücü duvara mesnetlenerek 60 cm konsol çıkan 14.5

cm kalınlıkta beton bir döşeme üzerine oturduğu anlaşılmaktadır (Şekil F.11, F.13). Söz konusu veriler aynı zamanda bölücü duvarın hamamın banyo mekanına dönüştürüldüğü dönemde eklendiğini ve girintiye açılan basık kemerli pencerenin hamama ait olduğunu ortaya koymaktadır. Girintiye açılan pencerenin güneyinde söz konusu pencereyle aynı boyutlarda kapatılmış bir pencere boşluğu yer alır (Şekil C.209, F.16). İç mekanda izi görülmeyen boşluğun neden kapatıldığı anlaşılamamıştır.

Bölüm 3.5.3’te anlatıldığı gibi iki banyo mekanını sınırlayan doğu duvarının hemen önünde mermer korkuluk başlamaktadır (Şekil C.209). Mermer korkuluğa ait mermer küpeşte üzerine sonradan su kanalı oyulmuş ve doğu duvarıyla küpeşte arasına çimento katkılı sıvayla oluşturulmuş eğimli yüzeyler yapılmıştır (Şekil C.210, C.211). Eğimli yüzeyler, yağmur suyunu doğu duvarından ve pencerelerden uzaklaştırmaktadır. Mermer korkuluğun dış duvarın hemen yanında konumlanması, doğu duvarının sonradan dışarıya doğru ötelendiğini düşündürmektedir. Fakat dış cepheden incelendiğinde, doğu duvarının mermer korkuluklu terasları sınırlayan diğer dış duvarlarla tamamen aynı özellikte olduğu görülmektedir (Şekil C.209). Bu nedenle mevcut duvarın, hamamı sınırlayan özgün dış duvar olduğu ve mermer korkuluğun dış cephede bulunan simetriye uymak amacıyla kullanıldığı düşünülmektedir. Doğu duvarında biri kapatılmış üç pencere boşluğu yer alır (Şekil C.209, F.16). Dolmabahçe Sarayı mabeyin dairesine ait hünkar hamamı ile aynı sarayın harem dairesinde bulunan hünkar hamamının da dışarıya açılan pencereleri bulunmaktadır (Şekil E.61, E.62, E.63). Yıldız Sarayı’na ait, 20.yy. başında yapılan hünkar hamamı (Şekil E.64) ile aynı sarayın harem dairesinde bulunan hamamın (Şekil E.65) tıpkı Dolmabahçe Sarayı’nda olduğu gibi dışarıdaki manzarayı gören büyüklükte pencereleri bulunmaktadır. Metinde daha önce sözü edilen basık kemerli pencere hamama ait özgün penceredir, bu pencerenin güneyinde bulunan kapatılmış pencere, basık kemerli pencereyle benzer boyutlara sahiptir. Basık kemerli pencerenin kuzeyinde yer alan ve K2-7’yi aydınlatan pencere ise boyut ve kayıt düzeni yönünden diğer iki pencereden çok farklıdır, daha geniş ve yüksektir (Şekil C.206, F.13). Bu pencere, 2.katta yer alan odaları aydınlatan pencereler ile benzer boyutlara sahiptir (Şekil F.13), aynı pencerenin kayıt düzeni ise K2-4 mekanını aydınlatan pencerelere benzemektedir (Şekil C.207). Bölüm 3.5.3’te belirtildiği gibi pencere boşluğunun alt kenarı, mermer korkuluk kaidesinin üst yüzeyi ile aynı

seviyededir (Şekil F.11), üst sınırı ise basık kemerli pencereden biraz daha yüksektedir (Şekil F.13, F.16). Söz konusu pencerenin, hemen önünde konumlanan mermer korkuluğa açılacak biçimde büyük yapılmasının nedeni anlaşılamamıştır. Anlatılan veriler ışığında kuzey penceresinin özgün olabileceği, hamamın banyo mekanına dönüşümü sırasında döşeme yükseldiği ve mekan bölündüğü için bugünkü boyutlarının aykırı görülebileceği düşünülmüştür.

Banyo mekanlarına ait döşeme 95 cm kalınlıktadır ve 2.kata ait mekanların döşeme seviyesinden 60 cm yüksektedir (Şekil F.11, F.13). Bölüm 3.5.3’te ayrıntılı biçimde anlatıldığı gibi 2.katta bulunan odaların çoğunun orta sofaya açıldığı ve orta sofaya açılan kapı boşluklarının pahsız oluşu dikkate alınarak, orta sofaya açılan pahsız banyo (K2-7) kapısının hamama ait özgün kapı olduğu düşünülmektedir. Yıldız Sarayı mabeyin dairesinde bulunan hamamın döşemesi aynı Mahmut Muhtar Paşa Köşkü’nde olduğu gibi diğer mekanlardan yüksektedir ve hamama dört basamaklı mermer bir merdivenle ulaşılmaktadır (Şekil E.66). Söz konusu döşemenin içinde hamamı ısıtan sıcak su tesisatı yer almaktadır. Dolmabahçe Sarayı mabeyin dairesinde bulunan hünkar hamamında, benzer biçimde döşemenin içinde sıcak su kanalları yer almaktadır. Mahmut Muhtar Paşa Köşkü’nde yer alan hamama ait yüksek döşemenin söz konusu örneklerde olduğu gibi sıcak su kanallarını barındırdığı, bu nedenle döşeme kalınlığının arttığı düşünülmektedir. Daha önce de belirtildiği gibi K2-7 mekanını aydınlatan doğu penceresinin alt kenarının döşemeye çok yakın oluşu dikkat çekicidir (Şekil C.206, F.13). Bunun yanı sıra K2-7’nin kuzey duvarında yer alan ahşap kapı, Bölüm 3.5.3’de ayrıntılı biçimde değinildiği gibi banyo zemininden 35 cm. aşağıda bulunan bir eşik üzerindedir (Şekil C.208). Bu veriler ışığında köşkün su ve ısıtma tesisatının yenilendiği kapsamlı onarım sırasında hamama ait yüksek döşemenin daha da yükseltildiği düşünülmektedir. Bölüm 3.5.3’te belirtildiği gibi K2-7 mekanının kuzey duvarında yer alan ahşap kapı (Şekil C.208), yanındaki odaya (K2-6) açılmaktadır (Şekil C.204). Söz konusu kapının profilli ahşap çerçevesinin alt bölümü, fayans kaplamanın 20 cm. yukarısından itibaren kesilmiştir. Bu nedenle çerçevenin, mekanın duvarları fayans kaplandığı sırada kesildiği düşünülmektedir. Köşkte bulunan bütün banyo mekanlarına ait duvarların aynı beyaz fayansla kaplı oluşu, özgün banyo kaplamasının beyaz fayans olduğunu düşündürmektedir. Bu veriler ışığında eskiden profilli ahşap çerçevesi bulunan ahşap kapının özgün olduğu ve hamamda yıkanma işlemi bittikten sonra,

daha önceden ısıtılmış bir odaya doğrudan geçiş sağlamak amacıyla kullanıldığı düşünülmektedir. Dolmabahçe ve Yıldız saraylarına ait hünkar hamamlarında giriş, ılıklık, sıcaklık ve tuvalet gibi bölümler bulunmaktadır (Şekil E.67, E.68). Mahmut Muhtar Paşa Köşkü’nde ise hamamın kapladığı alan ve örtünün özelliği dikkate alındığında, kesin bir bölümlenme olduğu düşünülmemektedir. Güneyde yer alan banyo mekanından (K2-8) kullanılan tuvaletin eskiden de hamama ait bir tuvalet