• Sonuç bulunamadı

RaĢid Halifeler ve Beytülmal Ġdaresi

B. Devletin Giderleri

1.1. BEYTÜLMALĠN KURULUġU, TEġKĠLATI VE ĠġLEYĠġĠ

1.1.3. RaĢid Halifeler ve Beytülmal Ġdaresi

Ġslam'dan önce toplanan vergilerin halkın menfaati doğrultusunda değil de devlet baĢkanlarının istekleri doğrultusunda toplandığı anlaĢılmaktadır. Hz.

390.; Mâverdî, el-Ahkâmü's-Sultaniyye, s. 275-276.; Ayrıca bkz. Selim A. Sıddıkî, Ġslam

Devletinde Mali Yapı, Rasim Özdenören (Çev.), Fikir Yayınları, Ġstanbul, 1968. s. 99.

230 Hasan Tanrıverdi, "Hz. Ömer Dönemi Sosyal Devlet Uygulamaları Üzerine Bir Ġnceleme", Ġslamî

AraĢtırmlar Dergisi, 2003, C. 16, S. 4, s. 675.

231

Hicaz vadilerinden biri olarak kabul edilip Medine'ye yaklaĢık olarak yirmi fersah uzaklıkta bulunan bir yer ismi. Bkz. Yâkût, Mu'cemü'l-Buldân, "Nakî'" md., c. 5, s. 301.

232 Ġbn Sa'd, Kitâbü't-Tabakâti'l-Kebîr, c. 7, s. 12.; KureyĢî, Evveliyâtu'l-Fâruk, s. 202-203. 233 Ġbn Sa'd, Kitâbü't-Tabakâti'l-Kebîr, c. 3, s. 284.; Yâkût, Mu'cemü'l-Buldân, c. 3, s. 336. 234 Ġbn Sa'd, Kitâbü't-Tabakâti'l-Kebîr, c. 3, s. 282.

235

Belâzurî, Ensâbu'l-EĢrâf, c. 6, s. 137.; Bu olay da insanlar arasında eleĢtiri konusu olmuĢ ve Hz. Osman'ın katledilmesine sebep olan nedenler arasında gösterilmiĢtir. Bkz. Sabri Hizmetli, "Tarihi Rivayetlere Göre Hz. Osman'ın Öldürülmesi", Ankara Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi

50

Peygamberle birlikte durum değiĢti. Zira Allah Resulü'nün topladığı vergiler, ihtiyaç sahiplerine ödeniyordu. Hz. Peygamber'in akrabaları zekât gelirlerinden pay almak amacıyla geldiklerinde Allah Resulü, onlara zekât gelirlerinin hem kendisine hem de ailesine uygun olmadığını bildirmiĢtir. Aynı gerekçeyle torunları zekât hurmalarından istifade etmek isteyince Allah Resulü, buna izin vermemiĢtir. Hz. Peygamber, zekâtın kendisi ve ailesinin hakkı değil de fakirlerin hakkı olduğunu dile getirmiĢ,236

kendisinin halkın hazinedarı olduğunu ifade etmiĢtir.237 Aynı Ģekilde devletin gelirleri üzerinde herhangi bir tasarrufunun olmadığını sadece Kur'an'ın kendisine müsaade ettiği ölçüde harcama yapabileceğini ifade etmiĢtir.238

Allah Resulü'nün zekât/sadaka değil de hediye aldığına dair kaynaklarımızda bilgiler bulunmaktadır. Mesela, Hz. Peygamber Medine'ye geldiği ilk günlerde Selman-ı Farisi, Hz. Peygamberin yanına gitmiĢ ve kendisine bazı hediyeleri takdim etmiĢtir. Hz. Peygamber de bu hediyeleri kabul etmiĢtir.239

Hz. Ebû Bekir'in halifeliği döneminde, halifenin akrabalarından bazıları gelerek kendisinden bazı toprakları talep etmiĢlerdi. Hz. Ebû Bekir, istedikleri toprakları onlara verme konusunda olumlu bir yaklaĢım içerisindeydi. Bu olaydan haberdar olan Hz. Ömer, söz konusu toprakların Hz. Ebû Bekir'in kiĢisel malı değil bilakis ümmetin malı olduğu gerekçesiyle karĢı çıkmıĢtır.240

Hz. Ömer de devlet gelirleriyle alakalı Câbiye'de241

yaptığı toplantıda Ģunları söylemiĢtir: "Sizlerden hiçbiriniz zekât olarak verdiği bineğin sırtına atılan örtü, yük ipi ve semer gibi Ģeyleri de hayvanlarla birlikte vermemezlik yapmasın."242

Allah'a yemin ederim ki bunlar, bütün Müslümanların ortak malıdır. Müslümanlardan tek bir

236 Konu hakkında geniĢ bilgi için bkz. Buhâri, Zekat, 61.; Müslim, Zekat, 50.; Ahmed b. Hanbel,

Musned, c. 1, s. 200 (1724, 1727, 1728).

237 Müslim, Zekât, 33. 238 Ebû Dâvud, Zekât, 23. 239

Ebû Muhammed Cemâlüddîn Abdülmelik b. HiĢâm, (218/833) es-Siretu'n-Nebeviyye, Dâru'l- Kitâbi'l-Ârabî, Beyrut, 1990. C. 1, s. 246-247.; Ġbn Sa'd, Kitâbü't-Tabakâti'l-Kebîr, c. 4, s. 72- 73.

240 Detaylı bilgi için bkz. Ebû Ubeyd, Kitâbü'l-Emvâl, s. 370.; Kettânî, et-Teratibu'l-Ġdâriyye, c.1,

s. 201.; Hüseyin Özhazar, Adaleti ve Yenilikleriyle Hz. Ömer, Tire Kitap Ġstanbul, 2016, s. 110.

241

Hz. Ömer'in Câbiye toplantısında yaptığı konuĢmaının detayları hakkında bkz. Ebû Ubeyd,

Kitâbü'l-Emvâl, s. 354-355.

242 Ebû Ubeyd, Kitâbü'l-Emvâl, s. 360-361.; Ġbnu'l-Cevzi, Menâkibu Emiri'l-Mu'minîn Ömer b.

51 fert yoktur ki bunlarda hakkı olmasın.243

Aynı Ģekilde Halife Ömer, zekât dıĢındaki gelirleri dağıttığı bir esnada: "Allah'a yemin ederim ki bu vergilerde hiç kimsenin diğerine karĢı üstünlüğü yoktur. Benim de halife olarak bu mallarda tasarruf hakkım normal bir vatandaĢtan fazla değildir." demiĢtir.244

Hz. Ömer, beytülmalden keyfi herhangi bir harcama yapmamıĢtır. Nitekim bir defasında hastalanınca kendisine bal yemesi önerildi. Hazinede bol miktarda bal olmasına rağmen, halktan izin almayana kadar bu baldan yemedi.245

Bu davranıĢ da devlet hazinesinin halifenin keyfi tasarrufuna tabi olmadığını göstermektedir.246

Hz. Ömer, herhangi bir yere bir görevli atadığında onu karĢısına alır ve ona nasihatte bulunurdu. Onlara amili bulundukları memleketlerde halktan cizye ve harac alırken halkın maddi durumlarını göz önünde bulundurmalarını, onlara fazla yük yüklememelerini tavsiye eder, haksızlık ve israftan sakınmalarını öğütler ve Ģöyle derdi: "Ben kendimi ve sizi bu mal meselesinde yetimin vasisi olarak kabul ediyorum."247 Aynı Ģekilde Azerbaycan valisi olan Utbe b. Ferkad'a gönderdiği bir mektupta Ģunları söylüyordu: "Ey Ferkad! Yanında bulunan mal ne senin ne de babanındır. O malda herkesin hakkı vardır. Kendi evinde ne Ģekilde doyuyorsan elinin altında bulunan insanları da o Ģekilde doyur ve israftan sakın."248

Hz. Ömer, Dicle Nehri'nin suladığı toprakların vergi memurluğuna Huzeyfe b. Yeman'ı, Fırat Nehri'nin suladığı toprakların vergi memurluğuna da Osman b. Huneyf'i tayin etmiĢti. Bu sebeple Hz. Ömer: "Ümit ederim ki siz, amili bulunduğunuz yerlerin halkını güç yetiremeyecekleri bir vergi ile mükellef tutmadınız." Huzeyfe: "Ben yeteri kadar aldım, fazlasını da onlara bıraktım." Ģeklinde ifade verirken; Osman b. Huneyf: "Ben de bir miktar aldım, kendilerine iki katını bıraktım, eğer isteseydim, onu da alırdım." dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer'in Ģöyle dediği rivayet edilir: "Allah'a yemin olsun ki eğer ben bir müddet daha halife

243

Ebu Ubeyd, Kitâbü'l-Emvâl, s. 84.; Ebû Yusuf, Kitâbü'l-Harâc, s. 46.; Ġbn Sa'd, Kitâbü't-

Tabakâti'l-Kebîr, c. 3, s. 278.; Ġbnu'l-Cevzi, Menâkibu Emiri'l-Mu'minîn Ömer b. Hattab, s.

97-98.; Ekrem Ziyâ el-Ömerî, Asru'l-Hilâfeti'r-RaĢide, Mektebetu'l-Ubeykân, Riyad, 2009, s. 197.

244 Ahmed b. Hanbel, Musned, c. 1, s. 43. (292). 245

Ġbn Sa'd, Kitâbü't-Tabakâti'l-Kebîr, c. 3, s. 257.; Suyûtî, Târîhu'l-Hulefâ, s. 248.

246 ġibli Numani, Bütün Yönleriyle Hz. Ömer ve Devlet Ġdaresi, s. 306. 247 Ebû Yusuf, Kitâbü'l-Harâc, s. 37.

52

olarak kalırsam Irak halkının muhtaçlarını ve dul kadınlarını benden sonra kimseye muhtaç olmayacak Ģekilde bırakırım."249

Halife Ömer, bir hutbesinde, beytülmalin gelir ve giderleriyle alakalı olarak Ģunları söylemiĢtir: "Beytülmale gelen mal haksız bir Ģekilde alınmamıĢ olmalıdır. Beytülmalden yapılan harcamaların da hak ettiği yere gitmesi gerekir. Gerek alınıĢında ve gerekse harcamalarda haksızlıktan kaçınmak gerekir. Benim bu mallarınızla olan alakam, yetimin velisinin durumu gibidir…" Halife bunları dedikten sonra kendine düĢen vazifeleri de Ģöyle sıralamıĢtır: "Bana düĢen görev, sizden tahsil edeceğim vergileri ve arazi gelirlerinden alacağım öĢürleri hak ve adalet ölçülerine göre almaktır. Mal benim elime geçtiği vakit, onu hak edene vermek, maaĢ ve erzakınızı çoğaltmak, Allah'ın izniyle kale ve hudutları korumaktır. "250

Hz. Ömer, hangi bölgeden vergi alıyorsa oranın ileri gelenlerini çağırır, durumlarını sorar, daha önce kendilerinden ne kadar vergi aldığını öğrenir, ondan sonra da arazilerinin vergilerini belirlerdi. Nitekim Ebû Yusuf'un naklettiğine göre Hz. Ömer, Sevad arazisini ölçtürmek istediğinde Huzeyfe b. Yeman ve Osman b. Huneyf'e haber göndererek kendisine bir dihkan/köy reisini veya toprak ağasını göndermelerini talep eder. Huzeyfe ve Osman da Hz. Ömer'e yanlarında Hire ahalisinden birer tercüman birer de köy ağasını gönderdiler. Köy ağaları, Medine'ye geldiklerinde Hz. Ömer onlara: "Yabancılara ne kadar vergi ödüyorsunuz?" diye sordu. Onlar da: "Yirmi yedi dirhem" dediler. Hz. Ömer: "Ben buna razı olmam" diyerek ister iĢlenmiĢ isterse iĢlenmemiĢ olsun mevcut arazilerden her bir 'cerib'251

araziye bir 'kafiz'252 buğday veya arpa ile bir dirhem vergi koymasını emretti. Bunun üzerine Huzeyfe ve Osman arazileri ölçerek söylenen miktarda vergi aldılar.253

249

Yahya b. Âdem, Kitâbü'l-Harâc, s. 110-111.

250 Ebû Yusuf, Kitâbü'l-Harâc, s. 117-118.

251 Cerib, Hz. Ömer zamanından itibaren Ġslâm dünyasında kullanılan alan ve hacim ölçüsüdür. Cerîb

kelimesi "vadi" anlamında olup belirli büyüklükte bir arazi parçası için kullanılmıĢtır. Çoğulu ecribe ve cürbandır. Ġslamiyet'in ilk dönemlerinde zirai toprakların ve emlakın ölçülmesinde, bilhassa harac vergisinin tayininde resmi ölçü birimi olarak kullanılmıĢtır. Yer ölçülerinden birinin adıdır. Aynı zamanda dönüm, tarla ve arazi ölçüsü olarak da ifade edilmĢtir. YaklaĢık olarak 2025 metrekareye denk gelmektedir. Mâverdî, el-Ahkâmü's-Sultaniyye, s. 161.; Ayrıca bkz. Mustafa Fayda, "Cerîb", Türkiye Diyanet Vakfı Ġslam Ansiklopedisi, TDV yayınları, Ġstanbul, 1993, c. 7, s. 402.

252 Kazif, eski bir hacim ve alan ölçüsüdür. Aynı zamanda bir ölçek olup miktarı bölgelere göre

53

Hz. Ömer'in vergi toplama esnasında göstermiĢ olduğu adaletle ilgili Ġbnü'l- Esir'de Abdullah b. Âmir b. Rabîa'dan Ģunu nakleder: "Bir gün Hz. Ömer'i gördüm; yerden bir saman çöpü almıĢ, Ģöyle diyordu: 'KeĢke ben bu saman çöpü olsaydım veya hiçbir Ģey olmasaydım. KeĢke annem beni doğurmasaydı. KeĢke ben unutulmuĢ bir kimse olsaydım.' Buna benzer bir konuĢması da Ģöyledir: "Eğer ben hayatta kalacak olsaydım bütün Ġslâm ümmeti içinde dolaĢır, her türlü ihtiyaçlarını öğrenirdim. Çünkü bu ümmetin valileri onların bütün ihtiyaçlarını gidermemiĢ olabilirler. Diğer taraftan ümmetin bu fertleri de bana ulaĢamıyor olabilir. ĠĢte ben ta ġam'a kadar gidip orada iki ay kalsam, sonra Cezire'de iki ay kalsam sonra da Mısır, Bahreyn, Basra ve Kûfe'ye gidip de her birinde ikiĢer ay kalsam ve oradaki Müslümanların hallerini öğrensem... Vallahi böyle bir seyahat ne kadar mükemmel olurdu."254

Hz. Ömer'in beytülmalden borç alma konusunda hassasiyet gösterdiğini görüyoruz. Nitekim bir defasında Hz. Ömer, Abdurrahman b. Avf'tan dört yüz dirhem ödünç para istediğinde Abdurrahman Ģöyle karĢılık vermiĢtir: "Beytülmal yanı baĢında durduğu halde benden ödünç para mı istiyorsun, sonradan ödemek üzere beytülmalden ödünç para alsan olmaz mı?" Bunun karĢısında Hz. Ömer Ģöyle cevap verdi: "Korkarım ki kader hükmünü icra edip de ölecek olursam sen ve arkadaĢların: 'Bu parayı müminlerin emirine bırakın.' diyeceksiniz. Bu durumda da kıyamet günü bu paranın hesabı benden sorulacaktır. Bunun için senden ödünç almak istiyorum. Zira sen cimri bir insansın. ġayet ölürsem alacağını bırakmazsın."255

Halife Hz. Ömer, bir defasında beytülmalden, 80.000 dirhem ödünç para almıĢtı. Bunun üzerine Abdullah'ı çağırmıĢ ve Ģunu söylemiĢtir: "Borcum için mallarımdan gereği kadar sat. Yeterli gelirse ne âlâ, değilse Adîyoğulları kabilesinden iste. Yine yeterli gelmezse KureyĢ'ten iste. Yine de yeterli gelmezse

HaĢimoğullarının kullandığı bir ölçektir. Sa' ise ağırlık ölçülerinden birinin adıdır. Diğer bir kısım ölçüler gibi sa' da muhtelif yerlere göre değiĢir. Irak'ta bir sa' 1040 dirhem olduğu halde Hicaz'da ise 600 dirhemden biraz fazladır. Bir ölçü vasıtası olup hububat ölçmede kullanılır. Mâverdî, el-

Ahkâmü's-Sultaniyye, s. 161. Ayrıca bkz. Cengiz Kallek, "Kafîz" Türkiye Diyanet Vakfı Ġslam Ansiklopedisi, TDV yayınları, Ġstanbul, 2001, c. 24, 155.

253

Ebû Yusuf, Kitâbü'l-Harâc, s. 37-38.

254 Ġbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Târih, c. 2, s. 451.

255 Ebû Ubeyd, Kitâbü'l-Emvâl, s. 360.; Ġbn Sa'd, Kitâbü't-Tabakâti'l-Kebîr, c. 3, s. 258-259.; Ġbn

54

artık baĢkasından borç talebinde bulunma!" Orada bulunan Abdurrahman b. Avf: "Beytülmalden borç alıp sonradan ödeseniz olmaz mı?" deyince Hz. Ömer: "Benden sonra senin gibi kimselerin taziyeme gelip de, "Biz payımızı Ömer'e bırakmıĢtık" diyerek beni lekelemesinden, ardımdan bunun dedikodusunun yapılmasından ve içinden çıkılmaz bir duruma düĢmekten Allah'a sığınırım." dedi. Sonra oğlu Abdullah'a: "Bu borcu ödemeyi sen üstlen." dedi. O da üstlendi. Hz. Ömer defnedilir edilmez Ġbn Ömer, Ģura ehlini ve Ensardan bazılarını tanık gösterdi. Ömer'in defnedilmesinin üzerinden bir Cuma geçtikten sonra Ġbn Ömer, ödünç alınan o malı alarak yeni halife Osman'a getirdi ve bu malı Ģahitlerin huzurunda teslim ederek sorumluluktan kurtuldu."256

Halife Ömer, vatandaĢlara hep iyi örnek olmaya dikkat ederdi. O kendi aile fertlerini yanlıĢ anlaĢılmalara yol açabilecek hal ve hareketlerden uzak durmaya çağırırdı. Bu konuda hane halkına sıkı tembihte bulunurdu. Halka yapacağı tavsiyeleri önce aile fertlerine telkin eder ve uyulmadığı takdirde cezalarının halka verilen cezadan daha fazla olacağını söylerdi.257

Hz. Ömer, hem kendisine hem de ailesine sunulan hediyeleri, kamu malı olarak değerlendirmiĢ ve hemen hazineye aktarmıĢtır. Nitekim Bizans Ġmparatoru ile yaptığı yazıĢmalar esnasında Bizans imparatorunun eĢi, Hz. Ömer'in hanımı Ümmü Gülsüm'e değerli hediyeler göndermiĢ ancak Hz. Ömer, bu hediyeleri kamu malı kapsamında değerlendirip hazineye aktarmıĢtır.258

Hz. Ömer Müslümanların durumuyla ilgilendiği gibi zimmîlerin durumuyla da yakından ilgilenmiĢtir. Nitekim Yahya b. Âdem'in aktardığına göre Hz. Ömer, zimmîler hakkında Ģöyle buyurmuĢtur: "Benden sonra gelecek halifeye zimmîlere iyi davranılmasını, onlara verilen sözün yerine getirilmesini, onların arkasındaki düĢmanla savaĢılması ve güçlerinin üzerinde olan Ģeyle zimmîlerin mükellef tutulmamasını tavsiye ederim."259

256 Ġbn Sa'd, Kitâbü't-Tabakâti'l-Kebîr, c. 3, s. 332. 257

Fayda, "Hz. Ömer Devri", DoğuĢtan Günümüze Büyük Ġslam Tarihi, c. 2, s. 185.

258 Kettânî, et-Terâtîbu'l-Ġdâriyye, c.1, s. 179.; ġibli Numani, Bütün Yönleriyle Hz. Ömer ve

Devlet Ġdaresi, s. 306.; Özhazar, Adaleti ve Yenilikleriyle Hz. Ömer, s. 111.

55

Hz. Ömer'in beytülmalden yapılan harcamalar konusunda titiz davranmasına karĢın kaynaklar Hz. Osman'ın aynı hassasiyeti göstermediğini ifade etmektedirler. Hz. Osman'ın ilk yıllarında Medine'ye bol miktarda harac vergisinin geldiği bildirilir. Hatta mal o kadar artar ki Hz. Osman'ın bu mallar için ayrı hazineler yaptırdığı anlatılmaktadır. Bu hazinelerde biriken mallar Hz. Osman tarafından halka dağıtılmıĢtır. Hz. Osman, cömertliği ile bilinen bir halifedir. Onun için o, hem kendi mallarından hem de devlet hazinesinden alabildiğine harcama yapıyordu. Onun harcama yaparken akrabalarına pozitif ayrımcılık yaptığı aktarılmaktadır. Akrabalarına yardım etmeyi de nassa dayandırdığı bildirilir.260

Ayrıca atiyyeleri dağıtma yetkisi devlet baĢkanında olduğundan Hz. Osman, bu konuda tercihini akrabalarından yana kullanmıĢtır.261

Hz. Osman'ın halifeliğinin son yıllarında toplumda bazı huzursuzlukların ortaya çıktığı ve bazı olaylara kayıtsız kaldığı anlaĢılmaktadır. Rivayet edildiğine göre insanlar, zekât amillerinden rahatsız olmuĢlar ve meseleyi çözmek amacıyla Hz. Ali'ye gelmiĢlerdi. Hz. Ali de oğlu Muhammed b. el-Hanefiyye'yi yanına çağırmıĢ ve Allah Resulü'nün hazırladığı "zekât belgesini" götürüp Hz. Osman'a vermesini ve bu belgeye göre hareket etmesini istemiĢtir. Muhammed de söz konusu belgeyi Hz. Osman'a götürüp vermiĢ. Hz. Osman böyle bir belgeye ihtiyacının olmadığını söylemiĢtir. Bunun üzerine Muhammed, belgeyi geri getirip Hz. Ali'ye teslim etmiĢtir. Bu olay bağlamında Hz. Ali'nin Hz. Osman hakkında olumsuz bir Ģey söylemediği ifade edilmiĢtir.262

Buradan da Hz. Osman'ın, beytülmalin idaresi konusunda Ģikâyetleri dikkate almadığı ve memurlarına güvendiği anlaĢılmaktadır.

Hz. Osman'ın beytülmal idaresi konusunda karĢılaĢtığı bir baĢka problem de Kufe beytülmal sorumlusu Abdullah b. Mes'ud ile alakalıdır. Hz. Ömer döneminde de aynı görevi baĢarıyla yerine getiren Abdullah, Hz. Osman zamanında ciddi manada sıkıntılar yaĢamıĢ ve istifa etme konumuna gelmiĢtir.263

Bu durum Hz.

260 Akrabaya yardım hususunda bkz. Bakara, 2/177.; Nahl, 16/90; Nur, 24/22…

261 Muhammed Âbid el-Câbirî, Arap-Ġslam Siyasal Aklı, Vecdi Akyüz (Çev.), Kitabevi Yayınları,

Ġstanbul, 2001, s. 236.

262 Ebû Bekir Abdurrezzak b. Hammâm es-San'ânî, (211/826) el-Musannef, Thk., Habibu'r-Rahman

el-Azmî, Meclisu'l-Ġlmî, Yersiz, 1970, c. 4, s. 6.

56

Osman'ın beytülmal idaresi konusunda sıkıntılar yaĢadığı ve bunun sonucunda devlet otoritesini kaybettiğini göstermektedir.

Hz. Ali'nin halifeliği zamanında beytülmal idaresi hakkında kaynaklarda pek fazla bilgi bulunmamaktadır. Onun zamanında Müslümanlar arasında meydana gelen iç huzursuzluklar muhtemelen diğer alanlardaki geliĢmeleri gölgede bırakmıĢtır. Bununla birlikte rivayetlerden de anlaĢıldığı kadarıyla Hz. Ali, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'in yolunu takip etmiĢtir. Nitekim beytülmale gelen malları ihtiyaç sahiplerine hemen dağıtmıĢ ve zan altında kalmamak için beytülmalde ne varsa vermiĢtir.264

Aynı Ģekilde halifenin amcazadesi Abdullah b. Abbas, bir defasında devlet hazinesinden bir miktar para almıĢ Hz. Ali de kendisinden hesap sormuĢtu. Öte yandan Hz. Ali, diğer beldelerde görev yapan memurların halka nasıl davrandıklarını öğrenmek amacıyla bazı kiĢileri görevlendirmiĢtir.265

Hz. Ali'nin beytülmalden kardeĢine bile haksız yere para vermediği bilinmektedir. Nitekim Akil b. Ebî Talib kendisine beytülmalden borç para vermesini istemiĢ fakat Hz. Ali, onun bu talebine olumlu cevap vermemiĢtir.266

Öte yandan Hz. Ali, halka atiyye verme konusuda son derece hassas davrandığından bazı tarihçiler tarafından cimrilikle itham edilmiĢtir.267

Netice itibariyle fey gelirlerinin tasarruf hakkı her ne kadar devlet baĢkanlarının yetkisinde olsa da devleti idare eden halifeler, hiçbir zaman bunları Ģahsi menfaatleri doğrultusunda harcamamıĢlardır. Hatta zaman zaman halkın menfaati için kendilerini aç bırakmayı tercih etmiĢlerdir. Hiçbir halife memurlarından daha fazla maaĢ almamıĢ ve geçinebilecek kadar hazineden yardım almıĢlardır. Hatta Hz. Osman bunu bile yapmamıĢ ve kendi imkânlarıyla hayatını idame ettirmiĢtir. Halifelerin hazine karĢısındaki bu hassasiyeti, onlara münhasır olmayıp idarede görev yapan memurlara da sirayet etmiĢtir. Hz. Ömer, her fırsatta

264

Konu hakkında detaylı bilgi için bkz. Belâzurî, Fütûhu'l-Büldân, s. 303.; Ebu'l-Fidâ Ġsmail b. Ali b. Muhammed b. Ömer b. ġâhenĢâh b. Eyyub, (732/1331), Târîhu Ebî'l-Fidâ el-Muhtasar Fi

Ahbâri'l-BeĢer, Dâru'l-Kutubi'l-Ġlmiyye, Beyrut, 1997, c. 1, s. 182.; Suyûtî, Târîhu'l-Hulefâ, s.

301.; Abdulmelik b. Hüseyin b. Abdulmelik el-Mekkî, Samtu'n-Nucumi'l-Evali fi Enbai'l-Evail

ve't-Tevali, Dâru'l-Kutubi'l-Ġlmiyye, Beyrut, 1998, c. 2, s. 551.

265 Mevlana ġibli, Asr-ı Saadet, c. 5, s. 115. 266 Ebu'l-Fidâ, El-Muhtasar, c. 1, s. 182. 267 Câbirî, Arap-Ġslam Siyasal Aklı, s. 249.

57

görevlilerine: "Ben kendimi ve sizi beytülmalin gelirleri meselesinde yetimin vasisi olarak kabul ediyorum." demiĢtir.