• Sonuç bulunamadı

Hz Ömer Döneminde Yapılan Mali Reformlar

B. Devletin Giderleri

1.2. BEYTÜLMALĠN GELĠġMESĠNDE DĠVAN TEġKĠLATININ ROLÜ

1.2.4. Hz Ömer Döneminde Yapılan Mali Reformlar

Hz. Ömer döneminde gerek eski arazilerin ıslah çalıĢmaları gerekse yeni arazilerin tarıma kazandırılması ile birlikte devlet gelirlerinde önemli oranda artıĢlar olmuĢtur. Nitekim Hz. Ömer'in arazileri ıslah etmesinden sonra, sadece bir yıl içerisinde arazi vergileri seksen milyondan yüz yirmi milyona çıkmıĢtır. Sonraki yıllarda bu oran daha da artmıĢtır.458

Bu kadar kısa zamanda meydana gelen gelir artıĢı, insanların aklına: "Acaba Müslümanlar bölgede bulunan kiĢilerden fazla vergi alarak onlara haksızlık mı yapıyorlar?" sorusunu getirebilir ancak bu durumun bölge halkına yapılan haksızlıktan değil, arazilerin ıslah edilmesinden kaynaklandığını söylemek gerekir. Hz. Ömer, Müslümanların bölge halklarına haksızlık yapıp yapmadığını ve onlardan kanunsuz vergi alıp alınmadığı hakkında her sene Basra ve Kufe baĢta olmak üzere çevre vilayetlerden rastgele onar kiĢi çağırarak Müslüman yöneticilerin kendilerine nasıl davrandıkları hakkında bilgi almıĢtır.459

Hz. Ömer zamanında yapılan reformlar sayesinde toplanan vergi miktarında büyük artıĢ olmuĢtur. Öyle ki ondan sonraki dönemlerde toplanan gelirlerin miktarının oranının Hz. Ömer dönemine ulaĢmadığı rivayet edilmiĢtir. Haccac ve Ziyad b. Ebih gibi kiĢiler insanlar üzerine baskı kurmalarına rağmen topladıkları vergi miktarları Hz. Ömer dönemindeki vergi miktarına ulaĢmamıĢtır. Bu durum Abbasiler için de geçerli olmuĢtur.460

Mısır bölgesinde firavunlardan kalan arazi sistemi, Romalılar döneminde de devam ettirilmiĢ hatta bu dönemde insanlardan alınan vergiler artırılmıĢtır. Hz.

456 ġibli Numani, Bütün Yönleriyle Hz. Ömer ve Devlet Ġdaresi, s. 240.

457 Belâzurî, Fütûhu'l-Büldân, s. 642.; ġibli Numani, Bütün Yönleriyle Hz. Ömer ve Devlet

Ġdaresi, s. 240.

458 Bkz. Ya'kûbî, Târîhu'l-Ya'kûbî, c. 2, s.44.

459 Detaylı bilgi için bkz. Ebû Yusuf, Kitâbü'l-Harâc s. 114.

94

Ömer, insanları zor durumda bırakan bu uygulamalara son vermiĢ ve halkın ödeyebileceği makul vergi oranları belirlemiĢtir.461

Yapılan reformlar sayesinde topraktan alınan ürünlerin kalitesinde de iyileĢme meydana gelmiĢtir. Mesela bu dönemde yemeklik buğday hem nitelik hem de nicelik olarak artmıĢtır. Bu artıĢ sayesinde diğer beldeler de bu iyileĢmeden nasibini almıĢlardır. Söz konusu bollaĢma nedeniyle Mısırdan Medine'ye yemeklik buğday gönderilmiĢtir. Belâzurî, bu buğdayın oradan elde edilen mutat vergilerden alındığını ve halktan ayrıca bir vergi alınmadığını ifade etmektedir.462

Hz. Ömer döneminde yapılan en önemli reformlardan biri de toprak reformuydu. Malum olduğu üzere Müslümanların yaĢadığı topraklar çoğunlukla tarıma elveriĢli değildi. Daha sonra fetihler yoluyla Müslümanların eline geçen Irak, Suriye ve Mısır toprakları ise tarıma son derece elveriĢliydi. Bununla birlikte yüksek verim alınabilmesi için söz konusu toprakların ıslah edilmesi gerekiyordu. Müslümanlardan önce bu ülkelerde yaĢayan halkın kendi toprağı üzerinde tasarruf etme hakkı elinden alınmıĢtı. Dolayısıyla baĢkaları gelip bu toprakları istedikleri gibi yönetiyordu. Bu durum hem o topraklar üzerinde yaĢayan halkı huzursuz ediyor hem de o topraklardan daha iyi bir gelirin elde edilmesine engel oluyordu. Dolayısıyla Hz. Ömer, cesurca bir adım atıp eski sisteme son vererek onların ellerinde bulunan toprakları almıĢ ve Müslümanların umum mülkü haline getirmiĢtir. Aynı Ģekilde Ġslâm devletinin toprak sisteminde önemli değiĢiklikler yapmıĢtır.463

Ġslam dinine göre toprak ve içinden çıkan her Ģey insanların ortak kullanımı içindir ve her insan, topraktan yiyeceğini elde etme hakkına sahiptir. Hiç kimse bu haktan mahrum edilemez ve hiçbir fert, toplum veya kavim, üretim araçlarını kullanmaktan veya geçimini temin ettiği mesleğini icradan kısmen veya tamamen alıkonamazdı.464

461

ġibli Numani, Bütün Yönleriyle Hz. Ömer ve Devlet Ġdaresi, s. 203.

462 Belâzurî, Fütûhu'l-Büldân, s. 304.

463 Rânâ, Hz. Ömer Döneminde Ekonomik Yapı, s. 29.; Mannan, Ġslâm Ekonomisi, s. 168 vd. 464 Rânâ, Hz. Ömer Döneminde Ekonomik Yapı, s. 30.

95

Hz. Peygamber, ekilmeyen arazilerle ilgili Ģunları söylemektedir: "Her kim ölü bir toprağı ihya ederse o toprak onundur."465

BaĢka bir hadiste ise: "BoĢ araziler Allah ve Resulü'nündür. Ondan sonra da sizindir. Her kim ölü bir toprağı ihya ederse o toprak ihya edenindir. ġayet üç yıl o araziyi ekmezse hakkını kaybeder." buyrulmuĢtur.466

Bundan da anlaĢıldığı üzere toprağın ekilmesi için halka verilmesi gerekmektedir. Nitekim Allah Resulü, Hayber arazilerini bu Ģekilde insanlara dağıtmıĢtır. 467

Hz. Ömer'in fethedilen toprakları askerler arasında paylaĢtırmayı reddetmesi, bu bölgelerdeki toprak ağalığının ortadan kaldırılması için atılmıĢ büyük bir adımdır. Hz. Peygamber'in Müslümanlar arasında dağıttığı Hayber toprakları çok azdı ve buralarda hiçbir toprak ağalığı tehlikesi yoktu fakat Irak ve Suriye'nin fethiyle ele geçirilen topraklar hem çok geniĢti hem de askerler arasında dağıtıldığı takdirde toprak ağalığının bütün kötülükleriyle birlikte yeniden yeĢermesi ihtimali çok yüksekti.468

Bu uygulamalarıyla Hz. Ömer, bir yandan mağlup milletlere hiçbir galip kavmin gösteremeyeceği cömertlikle davranarak tarihte önemli bir adalet ve insaf örneği ortaya koymuĢtur. Öte yandan ülke tarımı geliĢmiĢ ve halkın refahı artmıĢtır.469

Hz. Ömer, herkesin hak sahibi olduğu malların belirli kiĢiler tarafından ele geçirilmesine Ģiddetle karĢı çıkıyordu. Tebaasından bazı kiĢilerin iki yakası bir araya gelmezken bazı kiĢilere büyük meblağların bağıĢlanmasına asla tahammül etmiyordu. Nitekim Hz. Ebû Bekir'in halifeliği zamanında iki büyük sahabeye, Talha b. Ubeydullah ve Uyeyne b. Hıns'a, toprak bağıĢlanmasına Ģiddetle karĢı çıkmıĢ ve hazırlanan belgeleri de iptal etmiĢtir.470

465 Ebû Yusuf, Kitâbü'l-Harâc, s. 63.

466 Ebû Yusuf, Kitâbü'l-Harâc, s. 63.; Ebû Ubeyd, Kitâbü'l-Emvâl, s. 367.; Yahya b. Âdem,

Kitâbü'l-Harâc, s. 115, 117, 120, 121.

467

Ebû Yusuf, Kitâbü'l-Harâc, s. 69.; Ebû Ubeyd, Kitâbü'l-Emvâl, s. 613-614.

468 Rânâ, Hz. Ömer Döneminde Ekonomik Yapı, s. 32.; Mannan, Ġslâm Ekonomisi, s. 171. 469 ġibli Numani, Bütün Yönleriyle Hz. Ömer ve Devlet Ġdaresi, s. 207.

96

Hz. Ömer, ekonominin canlanması ve verimin artması için sürekli olarak arayıĢ içerisinde olmuĢtur. Daha önce kimseye ait olmayan ve ekilmeye müsait olan toprakları tarıma kazandırmak için söz konusu toprakları ehil kiĢilere dağıtmıĢtır. Bu durumda arazi boĢ kalmayarak hem devlet hem de toprağı iĢleyen kiĢiler kazanç sağlamıĢlardı. Hz. Ömer bu uygulamayı baĢlattıktan sonra sürecin takipçisi olmuĢ, böylece toprağın sürekli olarak iĢlenmesine vesile olmuĢtur. Bu amaçla bazı sıkı kurallar da koymuĢtur. Mesela bir kimse ölü bir araziyi imar ettiği takdirde o arazinin iĢletme hakkı geçici olarak kendisine verilmiĢtir. Aynı kiĢi imar ettiği araziyi üç yıl boĢ bıraktığı takdirde arazi elinden alınmıĢ ve bir baĢkasına verilmiĢtir.471

Bu düzenlemelerle birlikte, geniĢ araziler çok kısa bir zaman içinde tarıma elveriĢli hale getirilmiĢ,472 verimin artırılması ve sürekliliği sağlanmıĢtır.

471 Ebû Yusuf, Kitâbü'l-Harâc, s. 61, 63, 101.; Yahya b. Âdem, Kitâbü'l-Harâc, s. 115, 117, 120,

121.

97

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

BEYTÜLMALĠN GELĠRLERĠ

Hz. Peygamber döneminde sınırlı olan devlet gelirleri, RaĢid Halifeler Dönemi'nde hem artmıĢ hem de çeĢitlilik kazanmıĢtır. Ġslam tarihinde vergilerin sistemli bir Ģekilde toplanması ve bu vergilerin yine belli bir düzen içerisinde dağıtılması Hz. Ömer zamanına tekabül etmiĢtir. Onun kurduğu sistem, daha sonraki halifeler döneminde büyük oranda devam etmiĢtir.

Hz. Ömer'in fethedilen yerlerde uyguladığı vergi politikası, Ġslam'dan önce bu topraklarda uygulanan vergi politikasından farklılık göstermiĢtir. Dönemin iki süper gücü olan Bizans ve Sasani Ġmparatorlukları, Arabistan'ın kuzeyinde uyguladıkları politikalarla halkı zor durumda bırakmıĢlardı. Ġnsanlar sınıflara ayrılmıĢ ve takatlerinin üstünde vergi ödemek zorunda bırakılmıĢlardı. Bizans Ġmparatorluğu, tebaasından aldığı vergileri sürekli artırma yoluna gitmiĢ ve bu durum birçok yerde ayaklanmaların çıkmasına sebep olmuĢtur. Benzer durum Sasani Ġmparatorluğu için de geçerli olmuĢtur. Sasanilerin uyguladıkları yanlıĢ politikalar, bütçenin açık vermesine sebep olmuĢtur. Bütçe açığını gidermenin yolu olarak da ilk akla gelen, halktan yeni vergiler almak olmuĢtur. Bu da halkın kitlesel olarak yoksullaĢmasına neden olmuĢtur.473

Hz. Ömer, sade bir malî sistem öngörmüĢ, her yıl değiĢen karmaĢık bir vergilendirme sistemi yerine tek bir vergi sisteminin daha uygun olacağına inanmıĢtır. Bundan dolayı Hz. Peygamber döneminden itibaren Müslümanlardan alınan zekât ile toprak gelirlerinden alınan öĢür vergisi dıĢında herhangi bir vergi almamıĢtır. Gayrimüslimlerden de fey gelirleri adı altında cizye ve harac vergisi alınmıĢtır. Bunların miktarı genel olarak belliydi. Böylece Ġslâm devletinde yaĢayan

473 Bizans ve Sasani Ġmparatorluklarının halklarına karĢı uyguladıkları politikalar hakkında bkz. Rânâ,

98

halk, vergilere tabi tutulurken Müslüman ve zimmî diye sınıflandırılmıĢ fakat hiçbir zaman zimmîler ikinci sınıf vatandaĢı olarak kabul edilmemiĢtir.474

Müslüman ve gayrimüslimlerden alınan vergiler, aynî ve nakdî olmak üzere ikiye ayrılıyor ve belli bir süreliğine beytülmalde muhafaza edildikten sonra ihtiyaç sahiplerine dağıtılıyordu. Hazineye gelen mallar, genel olarak zekât ve fey gelirlerinden oluĢmaktaydı. Zekât, zengin Müslümanlardan alınırdı ve dağıtım yerleri ayetlerle sabitti. Bu konuda içtihat yapılmaz ve nasların belirlediği yerler dıĢında harcanmazdı. Aynı Ģekilde zekât mükellefi, malının zekâtını hak sahiplerine dağıtabiliyordu. Feyin dağıtımı hususunda herhangi bir nas olmadığından dağıtımı genel olarak devlet baĢkanı ve hukukçuların içtihadına bırakılmıĢtır. Fey mallarına sahip olanlar, bu malları istedikleri gibi harcayamazlardı. Devlet baĢkanı veya onun görevlendireceği yetkili bir Ģahsın kontrolünde dağıtımı yapılıyordu.475

Celal Yeniçeri'nin ifadesiyle beytülmal, bazı gelirler için "emanet kasa" durumundaydı. Söz konusu gelirler ihtiyaç sahiplerine dağıtılıncaya kadar burada tutulurdu. Vergi memurları, gelirleri toplayıp hazineye intikal ettirmeden de doğrudan hak sahiplerine dağıtabiliyorlardı. ġu kadar var ki devletin bu gelirleri hak sahiplerine adaletli bir Ģekilde dağıtabilmesi için bir müddet beytülmalde bekletmesi gerekiyordu.476

Hz. Peygamber döneminde beytülmal gelirleri Müslümanlardan alınan zekât ile gayrimüslimlerden alınan humus ve cizyeden oluĢurken Dört Halife Dönemi'nde bunlara ek olarak harac ve uĢûr gibi diğer bazı vergiler de devlet hazinesinin gelirleri arasına girmiĢti. ġimdi bunları izah etmeye çalıĢalım.