• Sonuç bulunamadı

Pratik bilgelik merkezli de erler sistemi

Phronesis Phronimos Yi itlik hti am Sakinlik Dostluk akac k nous Eubolia Sunenis Gnome pronome nfial Ölçülülük Yüce gönüllülük Utanmay bilmek Cömertlik Samimiyet

187

Aristoteles’in pratik bilgelik merkezli erdem anlay n temel niteliklerini u ekilde ifade etmek mümkündür:

a) Erdemin ne oldu unu bilmek yeterli de ildir, o erdemi pratikte ya amak gerekir. Bu yüzden Aristoteles teorik bir erdem tan ndan hareketle erdem ve erdemler sorununa yakla mak yerine reel dünyada içinde ya an lan sitenin kime erdemli dedi ine bakmak suretiyle erdem anlay olu turur. Yani o, erdem anlay nda kendisinden önceki gelene in referanslar ve o andaki kabullerini dikkate al r.

b) Erdemler içerisinde birçokluk göze çarpar. Bu, Aristoteles’in erdem anlay n öncesini kucaklamakla beraber günümüz için de erdem olarak kabul edilen eylemleri ortaya koymas söz konusudur. Nitekim yukar da yer alan de erler, bir taraftan cesaret gibi Homerik dönem ve ölçülülük gibi felsefi dönem içerisinde erdem kabul edilmi lerdir. Di er taraftan bu erdemlere yeni erdemler eklenmi tir. Bu, Aristoteles’in öncesine göre daha kapsaml dü ündü ünü gösterdi i gibi, yukar da say lan erdemler, hemen hiçbir zaman etik soru turmalarda önemlerini kaybetmemi lerdir.

c) Önceki dönemlerin erdemleri cesaret ve ölçülülük erdemleri içerisinde yer almakla birlikte merkezi konumda de ildir. Aristoteles özellikle Homerik dönemin erdemi olan cesareti söz konusu dönem içerisinde de er görüldü ü haliyle duygusal bir tepki olmaktan ziyade rasyonel bir zemine oturtmak ister. Di er taraftan önceki dönemin erdemi olan ölçülülü ün fonksiyonunda bir daralma görülebilir. Aristoteles’in erdem anlay nda ölçülülük, daha çok bedensel hazlar kontrol etmekle yükümlü erdem olarak görünmektedir.

d) Yine pratikten hareketle, teorik olarak erdem bilgisi, herhangi bir erdemin ortaya kmas için yeterli de ildir. Teorik erdemlerin hemen her durum için ba lay kabul edilebilecek bir eylem emas ndan bahsetmek ya am n do as na ayk r. Bununla birlikte bu erdemler olmaks n ya am n mutlu k nmas da söz konusu de ildir. Ya aman n tekilli ine ba olarak her bir erdem de ik bir durumda de ik bir ekilde ama ayn isimle gerçekle tirilecektir. Bunun fark nda olan Aristoteles, her bir tikel

188

erdemin çe itli durumlar için imkân na dair soruyu phronesis arac yla kar lamak ister.

e) Phronesis gerçekle mesi beklenilen erdem olmakla birlikte asli olarak siyasetçi için geçerli olmas beklenilen erdemdir. Bu ekliyle phronesis, bir anlamda yönetmekle mükellef olan n sa duyusudur.

Phronesis sahibi ki i veya insan, ahlaki paradokslara çözüm getiren ki i olarak dü ünülmemelidir. O, ne günümüzün popüler paradokslar ndan vagon örne inde oldu u gibi bir açmaza, ne de kendisinin de belirtti i gibi tiran örne inde çözümsüz durum olarak nitelemesi bak ndan aç kt r. Birinci durum P. Foot taraf ndan belirtilen tramvay paradoksudur. Buna göre tren yolunun kenar nda duran birisi, bir vagonun yoldan ç kt , yoldan ç km vagonun içinde bulunan be ki iyle birlikte uçuruma do ru gitti ini görmektedir. Tam yan nda ise bir manivela bulunmaktad r ve manivelay çekti inde vagon bir kum y na saplanacakt r. Fakat kum y n önünde de bir ba kas vard r. Ki i bu durumda ne yapmal r? (Foot, 2002:27). Bu durum ad üzerinde bir paradokstur ve hangi eylemi seçersek seçelim, seçilen eylemin bir bedeli olacakt r. kinci durumda ise hat rlanaca üzere bir tiran n, çocuklar veya ana-babas elinde tuttu u bir ki iye kötü bir ey yapt rmas söz konusudur (Aristoteles, 1997a:40-41; 1110a). Burada belki söylenebilecek tek ey, eylemin ba lat n kendisi olmad durumlarda verdi i kararlar phronimos olman n art olmayaca r. Yani eylem bizim

zda ba lam , durum ve ko ullar istenilecek veya tercih edilebilecek bir ‘iyi’nin imkân tamamen ortadan kald rd nda, her iki örnek üzerinden hareket edilecek olursa, ki i o durum ve ko ulun içerisinde eylemi her ne olursa olsun bundan sorumlu tutulamaz. Yani phronimos, paradoks çözücü de ildir.

Phronimos, iyinin aç a ç kabilmesi için verdi i kararlarda hep tutarl ve kabul gören ki idir. O, hangi erdemin tekil durumda nas l gerçekle tirilebilece ini bilir ve uygular. Ancak bu niteli inin olabilmesi için, onun karar verece i zeminde yerle ik bir de erler silsilesinin varl na ihtiyac vard r. Onun belirtti i üzere nas l karakter erdemleri phronesis olmaks n eksik olacaksa, karakter erdemlerinin olmad bir ba lamda da phronesis anlams z olacakt r. Phronesis, di er karakter erdemlerinin onsuz erdem

189

sayesinde her bir tekil erdemin meydana gelmesi de bir kereliktir. Bu, phronesisin tam bir tan n yap lmas imkâns z k lar. Nitekim çal man n bütünü dikkate al narak de erlendirildi inde, phronesisin etimolojik tahlili ve niteliklerinden söz edildi i görülmektedir. Di er taraftan s kça kullan lan MacIntyre’c “genel ilkeyi özel durumlara uygulama” eklindeki belirleme de tam anlam yla bir tan m de il, nitelemedir. Gadamer tam da bu durumu belirtir:

“Do ru hayat n bir bütün olarak yöneldi i ey konusunda hiçbir ön/pe in kesinlik olamaz. Bu yüzden, Aristoteles’in phronesis tan mlar n ay özellikleri belirsizlikleridir; çünkü bu bilgi bazen daha çok amaçlarla ilgili, bazen de amaca götüren araçlarla ilgilidir” (Gadamer, 2009:83).

Terimin tam bir tan n olmamas onu de ersiz veya faydas z k lmad gibi gücünü ve fonksiyonelli ini veren taraf r. Dolay yla MacIntyre phronesisin formunu göstermektedir. çerik ise durum ve ko ullar dikkate al narak phronimos taraf ndan her bir eylemde ayr ayr belirlenmektedir.

Günümüzde phronesise dönü ün gerisinde de böyle bir durum söz konusu olabilir. Ya ad z dünyada de erlerin yozla na dem vuran günümüz dü ünürleri bu durumu vurgular. “Modern dü üncede, pratik hikmet, evrensel ak lda eritilince, ahlaki bir varl k olan insan için önemli olan gelenek, âdet ve al kanl k devre d

rak lm r” (Ç nar, 2007:173).

Phronesis, etik soru turmalarda Aristoteles sonras ndaki felsefeler için de geçerlili ini korumu tur. Bu devaml üç gerekçe ile aç klamak mümkündür:

a) Kavram n fonksiyonelli i, kavram n tan mlanamaz olmas n avantaj ,

b) Kavram n önemi, yani ahlaki ideale temas ediyor olmas ve bu idealin sadece Yunan felsefesi için de il her dönem için geçerlili ini korumas ,

c) Ahlak evrenselle tiren ve yasa e li inde ele alan yakla mlar n tekil durumlar için sa kl karar verme imkân ortadan kald rmas .

Ahlak felsefesi tarihine k sa bir göz at , kavram n aktüelli ini yitirmedi ini gösterir. Zira o, gerek Epiküros ve Cicero gibi filozoflar taraf ndan Helenistik felsefede, gerek Hutcheston ve A. Smith gibi filozoflar taraf ndan ngiliz empiriziminde, gerekse de

190

erdem eti i ve hermeneutik gibi ça da yakla mlar içerisinde hep kendisine müracaat edilen bir terim olarak varl devam ettirmi tir.