• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: AR STOTELES ET NDE PHRONES S

2.2. Aristoteles’in Mutluluk ve Erdem Anlay

2.2.2. Erdem – Ruh li kisi

Aristoteles erdemi ruhun akla uygun etkinli i eklinde tan mlad ktan sonra ruh ile olan ba lant göstermek ister. Çünkü erdem, ruhun bir özelli idir, o halde ruh ile erdem aras ndaki ba lant ortaya koymak gerekir. Burada ilk belirtilmesi gereken, Aristoteles’in ruh konusunda çekinceli oldu udur. Çünkü ona göre ruhun do as tam olarak bilinemez: “Ruh konusunda güvenli bir bilgi edinmek, tümüyle ve her anlamda en güç eylerden biridir” (Aristoteles, 2001b:2; 402a). Buna kar k o, a da görülece i üzere ruhun birtak m k mlar n oldu unu, her bir k sm n birtak m fonksiyonlar yerine getirdi ini ve bu fonksiyonlar n da erdem ile ili kili oldu unu ortaya koyacakt r. Dolay yla ruh-erdem ili kisi temelde ruhun k mlar na tekabül eden erdemlerin tespit edilmesiyle tahsis edilecektir.

Aristoteles ruh ile erdem aras ndaki ili kiyi hem müstakil bir eserde hem de ahlak üzerine iki kitab nda ortaya koymaya çal r. Etik bir soru turma ba lam nda dü ünüldü ünde insan eyleyen bir varl k olarak kabul edilir. Bu eylemleri birtak m ruhsal yetileri önceler. Aristoteles’e göre insan n eylemlerine e lik eden bu ruhsal yetiler etkilenimler/duygulan mlar ( ), olanaklar ( ) ve huylard r ( ) (Aristoteles, 1997a:29; 1105b). Erdem, ruhta gerçekle en bu üç durumdan birisidir. Aristoteles’in ele ald söz konusu üç ruhsal durum, Kategoriler adl eserinde nitelik kategorisinin birer türü olarak ifade edilmi tir. Nitelik, bir kategori olarak “nesnelerin nas l oldu unun ona göre söylendi i terim” (Aristoteles, 2002a:51; 8b) eklinde ifade edilir. Bu kategori, salt nesnenin niteliklerini belirlemekle kalmay p insani nitelikleri de

115

belirler. Etkilenim / duygulan m, olanak ve huylar, niteli in türlerini olu tururlar. Aristoteles bunlar n içerisinde ilk olarak huyu ele al r.

Huy (heksis) kavram “hal, durum, karakter, karakteristik özellik, al kanl k” (Peters, 2004:143) anlamlar na gelir. Aristoteles’e göre erdem, huydur. Huy ise onun kullan nda yap la yap la ki inin asli özelli ini kazanm eyleme biçimidir. Huy bizde do tan bulunmaktan ziyede geli tirilebilir bir eydir. O, bu durumu vurgulamak için huyu ‘e ilim’1 ( ) ile kar la r. kisi aras ndaki farkl k, huyun e ilimden daha uzun süreli ve kal olmas r. Adalet, ölçülülük gibi erdemler birer huy olmalar na kar k s cakl k, so ukluk, hastal k birer e ilimdir. Burada say lan nitelikler ilk bak ta kar la labilmek için uygun görünmemektedir. Çünkü huy için say lan nitelikler ahlaki dünyaya, e ilim için say lan nitelikler ise fiziksel dünyaya aittir. Buna kar k Aristoteles bu ay mla muhtemelen ahlaki eylemin bilinçli olarak gerçekle tirilmesiyle tesadüfî gerçekle tirilmesi aras ndaki fark vurgulama çabas içerisindedir. Adil eylemler yapa yapa gerçekle tirilen adaletli olma erdemi d nda, hiç böyle eylemler olmaks n adil eylemlere yönelme mümkün olabilir. E ilim, insanlar n itimsiz, tekrars z ahlaka benzeyen eylemlerdir. Ancak bunlar belirli bir ahlak çerçevesinde yap lmad klar ndan sürekli de ildirler. Yine Aristoteles’e göre “huylar ayn zamanda e ilimlerdir ama, e ilimlerin huy olmas zorunlu de ildir” (Aristoteles, 2002a:53; 9a).

Nitelik kategorisinin ikinci cinsi olanaklard r. Aristoteles’e göre bunlar “bir eye herhangi bir biçimde yatk n olmalar nedeniyle de il, bir eyi daha kolay yapmak ya da hiçbir eye dayanmamak aç ndan do al bir olanaklar ya da olanaks zl klar olmas ndan (Aristoteles, 2002a:53; 9a) bu ad al rlar. Bir eyin ba ka bir ey olmaya veya bir eyin ba ka bir ey yapmaya olana olmas , onun do as ndan kaynaklan r. Olana n e ilimden fark , e ilimin ilineksel olmas na kar k olana n özsel olmas r. Bir ko ucunun uzun bacak kaslar na, güçlü ci erlere veya bütün bunlarla birlikte sa kl bir bedene sahip olmas olanakt r.

1

‘Diathesis’ ( ) kavram da phronesise benzer ekilde temel olarak kullan ld her iki Aristoteles eserinde, Nikomakhos’a Etik ve Kategoriler’de farkl kavramlar ile kar lanm r. Birinci eser ‘e ilim’, ikinci eserde ise ‘yatk nl k’ kavram tercih edilmi tir. Çal ma boyunca e ilim kullan lm r.

116

Üçüncü olarak ele al nan nitelik kategorisinin cinsi duyularla ilgili nitelikler ve duygulan mlard r. Duyularla ilgili nitelikler do rudan tek bir duyunun konusu olurlar, bunlar n beden üzerinde yaratt etki de Aristoteles taraf ndan ‘duygulan m’ olarak adland r. Bu durumu Aristoteles u ekilde ifade eder:

“Do rudan do tan kimi etkilenmelerden meydana gelenlere nitelik denir; söz geli i delilik, öfkelilik durumu ve benzer durumlar böyle; çünkü delilerin ve öfkelilerin nas l olduklar bunlara göre söylenir. Do tan de il, ba ka nedenlerle meydana gelip de güçlükle giderilebilen ya da hepten kal olanlara da nitelik deriz; çünkü nas l olundu u onlara göre söylenir. Ama h zla de en geçici

eylerden olu anlara duygulan m denir. Söz geli i üzüntülü oldu undan öfkeli olan biri” (Aristoteles, 2002a:58-59; 9b-10a).

Aristoteles bu üç ruhsal durumu ayn zamanda her iki ahlak felsefesi çal mas nda da ele al r:

“Arzu, öfke, korku, yüreklilik, k skançl k, sevinç, sevgi, kin, özlem h rs ve ac man n, genel olarak da haz ya da ac n izledi i eylere etkilenim diyorum, bunlardan etkilenebilmemizi sa layanlara, sözgeli i öfkelenebilmemizi, ac duyabilmemizi ya da ac yabilmemizi sa layanlara olanak ad veriyorum. Huylar diye de etkilenimlerle ilgili olarak iyi ya da kötü durumumuza diyorum, örne in öfkelenmeyle ilgili olarak a ya da gerekenden az öfkeleniyorsak kötü, orta ekilde öfkeleniyorsak iyi durumday z (Aristoteles, 1997a:29-30; 1105b; Aristoteles, 1999:55; 1220b).

Aristoteles nitelik kategorisinin cinsleri içerisinde ele ald üç ruhsal durumdan huylar erdem olarak kabul eder. Duygulan m ve olanaklar erdem olarak kabul edilmezler. Çünkü huy, sürekli tekrarlanmak suretiyle art k de mesi son derece güç olan ve ki ide yerle mi niteliklerdir. Buna kar k duygulan mlar, bir duyusal durumu takip ettikleri için, kendilerini ortaya ç karan duyusal durumun varl kaybetmesiyle ortadan kalkarlar. Dolay yla onlar, d sal bir etkiye ba rlar ve haz ya da ac takip ederler. Bu yönleriyle bir tür rasyonel olmayan tepki kabul edilebilirler. Son olarak olanaklar ise potansiyel olarak bulunmalar na ra men aç a ç km de ildirler.

Aristoteles’in erdem anlay , erdemler ruhun bölümlerine göre konumland ld ndan ayr lmaz bir ekilde ruh anlay na ba r ve bu yüzden onun ruh analizine i aret etmek gerekir. Ruh Üzerine’de “beslenme, isteme, duyma, hareket ettirme ve ak l yürütme” (Aristoteles, 2001:78; 413a) olarak ifade edilen ruhun fonksiyonlar , Nikomakhos’a Etik’te ruhun erdemle olan ili kisi dikkate al nmak suretiyle tekrar ifade edilir. Buna göre ruh öncelikli olarak iki k sma ayr r:

117

a) Ak ldan yoksun k m: Bu k m Aristoteles taraf ndan ‘bitkisel yan’ ve arzulayan/i tah duyan yan olmak üzere iki k sma ayr r. Bitkisel yan bizim canl olmak bak ndan di er canl lar ile ortak olan k sm zd r ve di er canl larla ortakla a meydana getirdi imiz beslenme, büyüme, duyulmama gibi fonksiyonlarla ilgilidir. Böylelikle bu k m ak l ve dü ünmeyi içerisinde bar nd rmaz. Di er yan ise akl n sözünü dinledi i ve ona boyun e di i zaman akl bir ekilde kat r. Aristoteles ayn zamanda bu k sm akla bir ekilde kat lmas ndan dolay ak l sahibi k m içerisine de dâhil eder (Aristoteles, 1997a:29; 1102b30).

b) Ak l sahibi olan k m: Bu k m öncelikle ikili bir tasnife tabi tutulur: As l ve kendisi ak l sahibi olan ve akla bir ekilde kat lan yan (Aristoteles, 1997a:29; 1103a). Ruhun ak l sahibi olan k sm , erdemin gerçekle ti i k m olmak bak ndan önemlidir. Çünkü ileride ayr nt olarak görülece i üzere dü ünce erdemleri ve karakter erdemleri bu tasnif sonucu meydana gelmektedir. Söz konusu tasnif Nikomakhos’a Etik’in VI. kitab nda bir kez daha yap r ve dü ünce ve karakter erdemleri bu kez ilgili olduklar nesneler dikkate al nmak suretiyle gerçekle tirilir. Buna göre erdem ile ilgisi bak ndan önemli olan ak ldan pay alan k md r ve bu k m yine ikili bir tasnife tabi tutulur: “ lkeleri ba ka türlü olamayacak nesnelere bak lan yan ve ilkeleri ba ka türlü olabilecek nesnelere bak lan yan” (Aristoteles, 1997a:141; 1139a). Böylece ruhun ak l ile ilgili olan tasnifinde belirleyici olan kendisine konu olarak alm oldu u nesnelerdir. Tasnif sonucu birinci yan tartan yan, ikinci yan da bilimsel yan olarak isimlendirilir (Aristoteles, 1997a:114; 1139a). Bu belirleme, temel insani etkinliklerin kayna da ortaya koyar.

Ruhun akli ve akli olmayan etkinlikleri aras ndaki ili kiler, ahlaks zl k, ml k, kendine hâkim olamama ve erdeme ontolojik temel sa lar. Bu nitelikler ruhun ak l sahibi k sm için söz konusudur ve as l ve kendisi ak l sahibi olan k m ile arzulayan m aras ndaki ili kilerden meydana gelir. Bu iki k m aras ndaki ili kilerden do an ahlaki durumlar u ekildedir:

a) Ruhun akli ve akli olmayan k mlar hatal sonuçlar üzerinde uyu urlarsa ahlaks zl k meydana gelir.

118

b) Akli ve akli olmayan k mlar uyu maz; yani akli k m do ru amac n pe inde ko arken akli olmayan k m yanl yolu izler ve ayn zamanda akli k sm n üstesinden de gelirse kendine hâkim olamama (incontinence) söz konusudur.

c) Akli ve akli olmayan k mlar uyu maz; ancak bu sefer akli k m bask n olursa kendine hâkim olma (continence) ortaya ç kar.

d) As l istenilen ise bu k mlar n uzla arak do ru sonuçlar izleyen akli k sm n kontrolü alt nda eylemin gerçekle tirilmesidir. Bu da eylemin erdemli olmas sa lar (Irwin, 2007:154).

Irwin’in tasnifinde vurgulanan, kendine hâkim olma ve erdemin akli k sma ba olmas r. Ancak erdemin ortaya ç kabilmesi, sadece akli k sm n akli olmayan k m ile uzla mas ndan de il, akli k sm n akli olmayan k sm kontrolü ile mümkündür. Bu aç klama, tam da Platon’un araba metaforunu hat rlat r. Platon, Phaidros dialogunda, biri beyaz öteki ya z iki at n çekti i bir arabay kullanan bir sürücü simgesi ile canland rm r. Burada sürücünün kendisi, arabay güden olarak akl kar lar; beyaz at soylu iste e, ya z at da maddi iste e kar kt r (Platon, 1997f). Aristoteles’in beklentisi veya ahlaki olarak kabul etti i ey rasyonel ve rasyonel olmayan k sm n uzla mas r. Bu uzla ma da rasyonel olmayan k sm n al kanl k ve e itim arac yla rasyonel k sma tabi k nma sürecidir.