• Sonuç bulunamadı

Antikça n Mutluluk (Eudamonia) Anlay

BÖLÜM 1: AR STOTELES ÖNCES FELSEFEDE PRAT K B LGEL K LE

1.1. Phronesis Üzerine Bir Sorgulama

1.1.3. Antikça n Mutluluk (Eudamonia) Anlay

Genel olarak lkça dü üncesinin ahlaki yap üzerinde duran eserler, temel bir yakla m olarak “eudaimonia” kavram merkeze al rlar.1 Yani bu dönem eti i ‘eudaimonist’ olarak nitelendirilir. çerik olarak filozoflar n kendisinden ne anlad klar

1

Bu durum genel olarak hem felsefe tarihlerinde, hem de özel olarak ahlak bir problem olarak ele alan eserlerde görülebilir: “ nsan eylemlerinin son ere i olarak mutlulu u gören anlay lara genel olarak Eudaimonism denir. Bütün Antikça ethik’i Eudaimonist karakterlidir. Bunu Demokritos’a kadar geri götürebiliriz. Demokritos Eudaimonism’in babas say labilir” (Akarsu, 1998:23); “Her türlü insan etkinli inin hedefi genel olarak (ki Etik üzerine yazan hiçbir Grek yazar asla bundan üphe etmez) mutluluktur, çünkü bizzat kensinden ötürü, ve ba ka bir ey için de il, arzulanan yaln z odur” (Zeller, 19:231); “Yunan felsefesi insan ya am n son amac n ‘mutluluk’ oldu unu benimsemi tir. Ancak mutlulu un ne oldu u konusunda birbirinden ay rlar” (Aster, 1999:22); “ nsan için en yüksek iyi zihinle hayvani unsur aras ndaki dengeden do an mutluluktur (eudaimonia)” (Weber, 1993:86); “Bütün Yunan ahlakç lar gibi, Aristoteles için de bütün çabalar n en yüksek ere i mutluluktur” (Gökberk, 1998:79).

28

farkl klar göstermekle birlikte, eudaimonia, insan mutlulu a ula racak olan bir ya am ekli olarak kabul edilir. Bu ya am belirli eyleri yapmakla veya yapmamakla ilgilidir. Günümüze aktar lmas çok da kolay olmayan ve çe itli tart malara yol açan bir kavram olan eudaimonia’n n etimolojisi u ekildedir:

“Eudaimonia Grekçe iyi anlam na gelen ‘eu’ öneki ve ruh anlam na gelen ‘daimon’1 kavramlar n bir terkibidir ve bu ekilde ‘iyi ya amak’, ‘iyi gitmek’ gibi kar klar önerilebilir. Fakat terim Antik Yunan n felsefi ba lam içerisinde anla lacaksa mutluluk terimiyle kar lamakta bir konsensüs vard r” (Carson, 2006b:10).

Carson kavram n ‘iyi ya ama’ anlam na geldi ini ve bu anlam üzerinde bir konsensüs oldu unu belirtse de onun taraf ndan zikredilen anlam ortakl na itirazlar da yok de ildir. Bu itirazlar içerisinde kabul görmü Aristotelesçi yorumlara i aret etmek faydal olabilir. J.O.Urmson eudaimonia kavram n ‘hapiness’ (mutluluk) olarak kar lanmas ehven-i er olarak kabul eder. Çünkü herkes bu tercümenin yan lt oldu u konusunda fikir birli i içerisindedir; ancak bu tercümeden daha iyisi yap lamad için kullan söz konusudur (Urmson, 2001:11). Her bir kavram n ait oldu u dönem içerisinde bir anlam oldu u ve bu anlam n birtak m de ikliklere ramak suretiyle sonras na ta nd kabul eden A. MacIntyre, kavram n ba ka dillere tercüme edilmesinin güçlü ünü ifade ederek ‘mutluluk’ (hapiness), ‘kutluluk’ (blessends) ve ‘refah’ (properity) gibi kar klar önerilebilece ini belirtir:

“Eudaimonia iyi durumda olma ve iyi durumda iken iyi eyler yapma hali veya bir insan n kendi içinde ve Tanr sal olanla ili kisinde kendisini be enmesi (kendinden ho nutluk) hali denilebilir. Fakat Aristoteles, insan için iyi olana ilk bu ad verdi inde, eudaimonian n içeri i meselesini büyük ölçüde tart maya aç k

rakm r” (MacIntyre, 2001b:223).

1

Yunan dünyas nda daimonun nas l anla ld ortaya koyabilmek ve kavram n geli imini gösterebilmek için bu kavram hakk nda Platon’un ölen’inde verilen aç klama ayd nlat r: “…Homeros’un destanlar nda daimon insan biçimine girmi bir Tanr buyru udur. Sonralar daimon kavram soyutla r. Hesiodos’a göre daimonlar veya heroslar bu dünyada erdemle ya am insanlar n ölümsüzlü e ermi canlar r. Bu yar Tanr sal varl klar insanla Tanr aras nda al veri i sa lar. Miletoslu Thales de kâinat bu gibi daimonlarla dolu görür. Herakleitos daimonlar n insanlara bekçilik ettiklerine inan r. Pisagor da öyle dü ünür. Yunan dünyas nda iyi, faydal bir varl k say lan daimon, Hristiyanl n ortaya ç kmas yla kötülü ün sembolü olmu , daimon eytana denmi tir” (Platon, 2000b:81; 48 nolu dipnot).

29

J. O. Urmson ve A. MacIntyre’ n ml belirlemelerine kar k, D. Ross’a göre ‘eudaimonizm’e kar k olarak kullan lan mutluluk (hapiness) çevirisi, en az ndan Aristoteles örne i için uygun de ildir:

“Sözcü ün ‘mutluluk’ olarak al lagelen çevirisi, Nikomakhos’a Etik’e uygun dü mez. Çünkü ‘mutluluk’un bizim dilimizde ‘haz’dan yaln zca süreklilik, derinlik ve dinginlik telkin etmek bak ndan ayr lan bir duygu durumuna i aret etmesine kar k, Aristoteles eudaimonia’n n bir tür etkinlik oldu unda srarl r; haz, do al olarak ona e lik etse de, o, bir tür haz de ildir. Bu yüzden, daha yans z bir terim ‘iyi olma1’ çevirisi daha uygundur” (Ross, 2002:223).

Ross’un böyle bir yorum yapmas n gerekçesi Carson’un ortaya koydu u etimolojik tan mlamadan ba ka, sözcü ün gündelik Yunan dilindeki yorumudur. Buna göre Ross’a göre eudaimonia Yunan dilindeki gündelik kullan nda “ço unlukla d zenginli e yap lan özel bir göndermeyle ‘iyi talih’ anlam ta yordu” (Ross, 2002:223).

Türkçe aç ndan dü ünüldü ünde, eudaimonia terimine kar k kullan lan mutluluk sözcü ü, Aristoteles’in vermek istedi i anlama daha yak n gibi durmaktad r. lk olarak kavram n kendisinden türemi oldu u ‘mut2’ kökü “bütün özlemlerin eksiksiz ve sürekli olarak yerine gelmesinden duyulan k vanç, kut, saadet” (Akal n, 2005:1423) anlamlar na gelir ve bu durumun ya anmas ise ‘mutluluk’ veya ‘saadet’ olarak adland r. Di er taraftan, genel olarak Aristotelesçi gelene in günümüze ula mas nda, özel olarak da ‘eudaimonia’ kavram n ‘saadet’ eklindeki tercümesiyle i lenmesinde ve güncel tutulmas nda önemli rol oynayan Farabi, bn Miskeveyh gibi Türk slam filozoflar n görü lerine müracaat edilecek olursa, Aristotelesçi anlama daha sad k kal nd söylenebilir. Farabi, söz konusu mutluluk durumunu ‘saadet’ ile kar lar ve kavram “insan ruhunun vücutta, maddeye ihtiyaç arz etmeyecek bir tekemmül mertebesine ula mas ” (Farabi, 2001:69) olarak tan mlar. Di er taraftan Aristotelesçi ahlak anlay n Farabi sonras ndaki takipçileri olarak nitelendirilebilecek bn Miskeveyh ve Nas riddün Tusi de ayn paralelde dü ünceler ortaya koyarlar. Her iki filozof örne inde kavram, bedensel bir hazza gönderme yapmaktan ziyade, ruhsal bir yetkinlik durumuna i aret eder. Örne in bn Miskeveyh, mutlulu un bedensel olarak tan mlanmas na ve anla lmas na itiraz eder: “Kimileri insan n mükemmellik ve

1

Ross (1995:200)’un burada kulland kavram ‘iyi durumda bulunma’d r (‘well being).

2

Mutlulu un kendisinden olu tu u kökün ‘mut’ oldu una dair belirleme sadece TDK Sözlü ü’nde bulunmaktad r. Bir ba ka sözlükte böyle bir belirlemeye rastlamad k.

30

amac n bedeni zevklerde bulundu unu ve bu zevkleri yüce mutluluk ve istenilen iyilik oldu unu sanm lard r” ( bn Miskeveyh, 1983:45). Di er taraftan mutluluk, bedensel bir nitelik olmad gibi, ki ide meydana gelmesi aç ndan da tamd r. bn Miskeveyh ve N. Tusi, iyilik kavram Aristoteles’in bölümlemesi ve Porfiryus’un nakline göre ele al rlar ki onlara göre, mutluluk, iyinin bir çe ididir. yiler ya son gayeler ya da son gaye olmayanlar; gayeler de tam ve tam olmayanlar olarak s fland r. Tam olmayan iyiler sa k ve zenginliktir. Son gaye olmayan iyiler ö renim, tedavi görme ve al rmad r. Bunlara kar k tam olan iyi mutluluktur. Çünkü elde edildikten sonra onun sahibi, onu artt rma iste inde bulunmamaktad r ( bn Miskeveyh, 1983:74; Tusi, 2007:62-3). Bu belirlemelere göre mutluluk, bedensel olarak nitelendirilemez. Çünkü bedensel olan iyilerin yetkinli e ula lmas ve son noktalar na erdirilmesi mümkün de ildir. Mutluluk, artt lmaya ihtiyaç hissedilmeyen ruhsal bir iyi olma durumudur.

Tüm bu aç klamalar, eudaimonia kavram n çok genel bir kavram oldu unu gösterir ve bu genellik, do rudan ahlak ile bir ba lant kurulma çabas içerisine girildi i zaman, ahlak n asli ta olan eylemler ve onlar n nas l olmalar gerekti i konusunda çok fazla fikir ileri sürülmesine izin vermez. Genel bir kavram n içeri i, özele do ru gidildikçe belirginle ir. Nitekim eudaimonia özelle tirildi inde kar la lan kavram ‘erdem’dir. Genelli i aç ndan eudaimonia, Kant’ n ahlak yasas na benzeyen bir tür formdur. Bu formun içeri ini belirlemek, erdem kavram arac yla gerçekle ir. MacIntyre’a göre Aristoteles’in eudaimonia sözcü ünü kullan “erdemin ve mutlulu un, refah anlam nda, birbirinden bütünüyle ayr lamayaca Grek dilindeki güçlü anlam yans r” (MacIntyre, 2001a:69). Her iki kavram, birbirinden ayr olarak dü ünülemez. Yani bizi eudaimoniaya ula racak olan, erdemli eylemler gerçekle tirmektir. Zeller’in de belirtti i gibi “insan n mutlulu u erdeme dayan r” (Zeller, 2001:232). Dolay yla insan eudaimoniaya ula racak olan, erdemli eylemlerde bulunmas r. Böylece erdem olmaks n eudaimonia’ya ula lmas çok da mümkün görünmemektedir. Bu durumda, mutlulu un içeri ini olu turmas bak ndan erdem kavram üzerinde durmak gerekir. Çünkü Yunan felsefesinin ahlak hakk ndaki bütün söylemlerinde eudaimoniay olu turan erdemlerdir. Bu nedenle lkça Yunan dü üncesinde ahlak felsefesinin çat erdem kavram yla kurmak mümkündür.

31