• Sonuç bulunamadı

Erdem ve Ya am Biçimleri li kisi

BÖLÜM 2: AR STOTELES ET NDE PHRONES S

2.2. Aristoteles’in Mutluluk ve Erdem Anlay

2.2.1. Erdem ve Ya am Biçimleri li kisi

Aristoteles eudaimonia’y en yüksek iyi olarak belirledikten sonra ‘insana özgü en iyi’nin ne oldu unu sorgulamaya giri ir. Yan t, insan n di er canl lardan tür olarak ayr yla gerçekle tirilir ki insan türünün canl lar içerisindeki ayr , ak l sahibi varl k olmas r. O halde insan için eudaimonia, ak l sahibi olan n belli bir tür ya am r (Aristoteles, 1997a:11; 1098a). Aristoteles her iki ahlak kitab nda da birbirine paralel kabul edilebilecek üç ya am tarz belirler ve bu ya am tarzlar içerisinde birinin gerçek anlamda iyiyi aç a ç karacak olan ya am gösterece ini belirtir.

Ona göre belli ba üç ya am biçimi vard r. Bu ya am biçimleri say olarak her iki ahlak felsefesi kitab nda ayn olmakla birlikte ad ve ula mak istedikleri erek bak ndan farkl k gösterir. Eudemos’a Etik’te ya am biçimleri siyaset ya am , felsefeci ya am ve haz ya am1 (Aristoteles, 1999:19; 1215a) eklinde ifade edilir. Bunlar içerisinde felsefeci akl ba ndal , siyasetçi güzel eylemleri (yani erdeme dayal eylemleri), haz dü künü ise bedensel hazlar hedefler (Aristoteles, 1999:19; 1215b). Buna kar k Nikomakhos’a Etik’teki belirleme haz ya am , siyaset ya am ve teoria ya am eklindedir (Aristoteles, 1997a:5; 1095b). Siyaset ya am n ere i ise onurdur. Buna göre felsefe ya am teoria ya am na dönü mü , siyaset ya am n ere i ise güzel eylemleri de il, onuru merkeze alarak in a edilmi tir.

1

Aristoteles üç tür ya am biçim oldu unu söylemekle birlikte, söz konusu ya am biçimlerini sayd ktan sonra dördüncü olarak ‘ticaret ya am ’ndan bahseder. Bu ya am türünün ere i ise zenginliktir ve haz ya am ile siyaset ya am nda oldu u gibi hedeflenen bir ya am biçimi olarak kabul edilmez (Aristoteles, 1997a:6; 1096a).

111

Say lan ya am biçimleri içerisinde Aristoteles net bir ekilde haz ya am na kar ç kar. Bu kar ç a her iki eserinde birer istihza e lik eder: “M r’da sayg gösterilen Apis adl öküz, bu tür hazlar n [bedene dayal hazlar n] ço unda pek çok monarktan daha çok yetki ta r” (Aristoteles, 1999:22-23; 1246a). Ayn ekilde hazz erek olarak gören ço unluk, yani hazz bir erek olarak seçenler evcil hayvanlar n ya am seçerek köle durumuna dü erler (Aristoteles, 1997a:5; 1095b). Görülmektedir ki Aristoteles sadece bedensel hazlar tatmine yönelik bir ya am onaylamamaktad r. Ancak bu, onun hazz tamamen reddetti i veya ya amdan d lad anlam na gelmez. O, haz ya am na kar r, hazlar n kendisine de il; yani Aristoteles haz dü man olarak de erlendirilemez. Çünkü haz ile ya am aras nda kar kl bir ili ki vard r: “Haz ise etkinlikleri tamamlar, dolay yla aranan ya am da” ifadesi, onun asli hedef gördü ü eudaimonia’ya yönelik bir ya am n etkinliklerden meydana geldi ini tekrar hat rlat rken bu ekilde gerçekle tirilen etkinliklere hazz n e lik etti ini belirtmektedir. Yani erdemli eylemler hazz kendi içerisinde ta maktad r. Di er taraftan söz konusu kar kl ili ki içerisinde öyle bir soru akla gelebilir: Acaba ya am m hazdan ötürü yoksa hazz m ya amdan ötürü tercih ediyoruz (Aristoteles, 1997a:207; 1175a). Bu soruya kesin bir yan t getirilip birisi öncelikli kabul edilemez. Çünkü etkinlikten ba ms z haz olu maz, haz ise etkinli i tamamlar (Aristoteles, 1997a:207; 1175a). Ayr ca “hazlardan herhangi biri etkinli i tamaml yorsa o etkinlikle ayn do ada bulunmamaktad r (Aristoteles, 1997a:207; 1175a). Bu durumda hazlar aras nda da türce ay m yapmak mümkün hale gelir. Bir tarafta etkinli e uygun, di er tarafta da etkinli e uygun olmayan hazlar mevcuttur. Hatta hazlar farkl durumlarda bulunan ki iler için de farkl la acakt r. Buradan hareketle Aristoteles hazz n ölçütünün hazz n do as ndan getirmenin güçlü ünü veya imkâns zl kabul eder. Ölçüt hazdan de il, haz alandan, yani ki iden hareketle gerçekle tirilmektedir. Bu ise ‘erdemli insan’d r: “(…) her bir eyin ölçüsü erdemdir. Erdemli biri oldu u için ki i iyi olur, iyi ki iye öyle görünenler haz, onun ho land eyler de ho eylerdir. Herhangi birine ho görünen eyler erdemli ki iye ho görünmüyorsa mamal , insanlarda pek çok bozulma, sapk nl k var” (Aristoteles, 1997a:210; 1176a). Böylece erdemli insan hazlar konusunda da bir ölçüt kabul edilir.

112

Aristoteles siyaset ve siyasetçileri çok önemsemesine ra men siyaset ya am da do rudan bir erek görmez. Bu ya am türüne ili kin ele tirisi öyledir:

“...Seçkinler ve eylem adamlar ise [mutlulu un] onurda oldu unu dü ünürler; çünkü siyaset ya am n ere i a yukar budur. Ama bu da arad z eyden daha yüzeysel gözüküyor; çünkü onur, onurland landan çok onurland lana ba görünüyor, oysa iyiyi ki iye özgü ve kolayca ondan al namayacak bir ey olarak tasarl yoruz. Ayr ca kendilerini iyi olduklar na inand rmak için onur pe inde ko ar görünüyorlar; akl ba nda ki iler [ ] taraf ndan, hem de onlar tan yanlar n önünde ve erdemleri için onurland lmay isterler; erdemin onlara göre daha iyi bir ey oldu u aç k. Hatta belki siyaset ya am n ere i olarak daha çok erdemi sayan kabilir. Ama o da pek erek gibi görünmüyor; çünkü erdem sahibi birinin uyumas da, ya am boyu eylemsiz kalmas , üstelik ba na felâketler gelmesi ve büyük talihsizliklere u ramas da olanakl görünüyor; böyle bir ya am süren birini hiç kimse –bir tezi sonuna dek savunmad takdirde– mutlu saymaz” (Aristoteles, 1997a:5; 1095b-1096a).

Aristoteles’in seçkinlerin ve siyaset ya am temel alarak mutlulu a ula may hedefleyenlerin ya am biçimine yapm oldu u asli ele tiri, söz konusu ya am n ere inin onurda olmas , onurun ise bizatihi seçkinlerin ve siyasetçinin eylemlerinden de il, onlar n eylemlerinden etkilenenlerin veya eylemini do ru bulanlar taraf ndan onlara verilen bir paye olmas ndan kaynaklanmaktad r. Buna kar k e er bir insan phronimos ise erdemlerinden dolay onurland lmay ister. Erdemin onura göre daha iyi olmas da aç kt r; çünkü onur, ancak erdemin bir türüdür. O halde böyle bir ya am n ere inin erdem olmas n imkân sorgulanabilir. Ancak Aristoteles erdem ya am n do rudan ho bir ya am olamayaca ve talihsizlikler veya felaketler içerimesinin mümkün oldu unu ifade ederek bu ya am n ere inin erdem olmas nda bile arzu edilir bir ya am olamayaca söyler.

Aristoteles’in üzerinde durdu u ve ya am n asli hedefi gösterdi i ya am biçimi teoria ya am r. Teoria ya am n de eri üç noktada temellendirilir: Teoria etkinli i en yüksek etkinliktir; en sürekli etkinliktir; ‘kendine yeterli’dir (Aristoteles, 1997a:213; 1177a).Teoria ya am iki ekilde, salt Tanr sal etkinliklerde bulunmakla gerçekle tirilen ve karakter erdemine uygun bir ya am olarak olabilir. Bunlardan birincisi insandaki Tanr sal yeti olan us ile gerçekle tirilen salt tema aya dönük bir ya amd r ve böyle bir ya am, insan için son derece güçtür:

“(…) bu tür bir ya am insan do as a acakt r, çünkü bir insan olmak de il, onda Tanr bir özellik bulunmakla, böyle ya ayacakt r; bu, insan yap nda ne denli

113

farkl ise, onun etkinli i de öteki erdemlere uygun olan etkinliklerden o denli farkl olur” (Aristoteles, 1997a:214; 1177b).

Ross’un ifadesiyle bu ya amla Aristoteles “hakikatin iki ve belki üç alandaki, matematik, metafizik ve belki de fizikteki tema as ” (Ross, 20:272) kastetmektedir. Bununla birlikte bu hayat n insan için güç olmas n nedeni insan n salt akli bir varl k olmamas r. Aristoteles bu güçlü e ra men bizdeki en yüksek yeti olan akla göre ya am n en mutlu ya am oldu unu kabul eder ve ona uygun ya anmas gereklili ini belirtir (Aristoteles, 1997a:215; 1178a).

Aristoteles’te ideal ya am ideali salt Tanr sal etkinliklerde bulunularak sa lanmakla birlikte, insani niteliklere uygun kabul edilen ‘karakter erdemine uygun’ bir ya amdan da söz edilir. Teoria ya am n kurucu ö esi ak l olarak belirlenirken böyle bir ya am n kurucu ö esi phronesistir: “Akl ba ndal k karakter erdemiyle, beriki de akl ba ndal kla iç içe: Akl ba ndal n ilkeleri karakter erdemine uyuyor, karakter erdemindeki do ruluk akl ba ndal a” (Aristoteles, 1997a:215; 1178a). Böylece ileride daha aç k gösterilece i üzere, phronesis karakter erdemleriyle ili kili bir konumda ortaya konulur. Di er taraftan Aristoteles’in bu ya am dikkate almas n nedeni insan n d iyilere de gereksinim duymas r: “Çünkü [insan] do as teori ya am yla ilgisi içinde ‘kendine yeter’ de il: Bedenin sa kl olmas , beslenme, öteki gerekenler de bulunmal ” (Aristoteles, 1997a:217; 1178b). Aralar nda ise bir derece farkl görünmektedir: “(…) usa ba mutlulu un d a ait iyilere pek az gereksinim duydu u, ya da karakter erdemine ba olanlardan daha az gereksinim duydu u görünse gerek (Aristoteles, 1997a:215; 1178a).

Böylece phronesis, bir anlamda felsefenin ula maya çal bir ya am ideali olarak ortaya konmu olur ve di er ya am biçimlerinden görece yüksek bir ideal olarak benimsenir. Di er ya am biçimlerine kar k teoria ya am ilk olarak söz edilen ya am biçimlerinin ereklerini de içerisinde ta r. Yani teori ya am veya karakter erdemlerine dayal ya am, bir taraftan hazz , di er taraftan onuru getirecektir. Mutluluk (:ruhun erdeme uygun etkinli i) ve erdem (:ruhun akla uygun etkinli i) kavramlar n tan hat rlanacak olursa, erdem ve teorik ya am aras ndaki temel ba phronesis üzerinden okunmal r. Çünkü mutlu bir ya am akla uygun bir ya amd r. Akla uygun ya am ise ‘theoria ya am ’d r. Dolay yla filozof için akla uygun etkinlikleri gerçekle tiren ise bir

114

dü ünce erdemi olan phronesis arac ylad r. O halde Aristoteles ahlak n kurucu esi phronesistir.

Aristoteles’in tan mlad ekliyle eudaimoniay aç a ç karacak olan ya am akla uygun etkinliklerden meydana gelen ya am olacakt r. Böyle bir ya am ise bir tür erdemli ya amd r:

nsan n i inin belli bir ya am oldu unu, bu ya am n da ruhun akla uygun etkinli i ve böyle eylemler oldu unu; erdemli insana yak an n bunlar iyi ve güzel bir biçimde yapmas oldu unu; her eyin ise kendine özgü erdeme göre yap rsa, iyi gerçekle tirilmi oldu unu ileri sürüyoruz” (Aristoteles, 1997a:11; 1098a).