• Sonuç bulunamadı

2.1. Popüler Kültür

2.1.4. Popüler Kültürün Tarihi Gelişimi

Popüler kültüre halk kültürü tanımının devamında bakıldığında; Mısır, Sümer Roma gibi ilk kent devletlerine kadar takibi yapılabilir. Bu devletlerde halk ve yönetici sınıf arasında ayrım oldukça yüksektir. Halk; kendi hayatını, farklı bir kültürü yaşarken yönetici sınıf ayrı bir yaşam sürmektedir. Ortaçağda da durum değişmez. Halk tüm günün yorgunluğunu gidermek ve eğlenmek için tavernalara gider. Genellikle Senyörlere ait olan bu tavernalarda tüketilen alkol senyörler tarafından sağlanmakta ve vergilenmektedir. Dolayısıyla meta olarak görülen halk tavernaya gitmeye teşvik edilir. Buradan da anlaşılacağı üzere Ortaçağda popüler kültür; köy ve kent yaşamında iktidar tarafından tabi sınıflara verilmiş ayrıcalıklardır (Gültekin, 2006: 23).

Ticaretin büyümesi ile yoksul köylü hayallerini de topladığı bohçasıyla daha fazla iş imkânının, yeniden başlayıp, sınıf atlayabilme şansının olduğunu düşündüğü kentlere göçmüştür. Buradaki çalışma hayatının sonunda çalışmadığı boş vakti ortaya çıkar. Büyük kitlelerin bulunduğu kentlerde halk eğlenceleri de daha büyük olmaktadır. Yüksek kültür boş vakitlerini; heykel yapımı, resim gibi sanatlara ayırırken, halk kendi eğlencelerinde vakit geçirir. Bu dönemde halk kültürü gelenekselleşir. Kapitalist üretim biçiminin kitle halinde üretimi olanaklı kılmasıyla ise, bu kültür bir meta gibi çok büyük kitleler tarafından çoğu kez aynı anda satın alınmaya başlar (Batmaz, 1981: 169). Gerçekleştirilen bu kapitalist üretim biçimi yoksul halkı etkilediği gibi yüksek kesimdeki insanları da etkilemiştir. Yeniçağa gelindiğindeyse; rekabetçi, bireyci ve çıkara dayanan ilişkiler ön plana çıkar. Yaşanılan bu yeni düzende, çalışanları daha çok çalıştırmak, dinlenenleri de daha çok dinlendirmek amaçlanmıştır (Tokuştepe, 2011: 23).

Sanayi devrimiyle beraber kurulan fabrikalar gibi toplumsal ve ekonomik yaşam da hızlı bir şekilde değişir. Kırsal alanda kalan halk, her zaman yaptığı gibi sınıf atlayabilme hayalleri ile göç etmeye, kentlere gelmeye başlar. Popüler kültür, geleneksel halk kültüründen, kent kültürüne, göçün sonucunda kapitalist ideoloji

doğrultusunda hizmet vermeye başlar (Oskay, 1983: 165). Böylece kitle toplumuna geçilmiş olur. Bununla birlikte de üretim tekniklerinde geliştirilen yeniliklerin siyasal ve kültürel düzeylerde de geliştirilmesi gerekliliği doğar. Bu dönemde; sistemin verimliliğini arttırmanın en kolay yolunun, gelişen teknolojinin sağladığı verimliliğin, yalnızca burjuva sınıfının refahı için değil, çalışan kesimlerin refahı içinde kullanılması gerektiği ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla 1830’lu yılların çok çalışıp azla yetinmeyi öğütleyen burjuva Protestan ahlakı, 19. yüzyılın sonundan başlayarak alt sınıfları, orta ve üst sınıflara özendirerek, tüketimi bu sınıflara da açarak, yerini tüketimin demokratikleştirilmesine bırakır (Aydoğan, 2004: 34). Bunun sonucu olarak da çalışan kitleler, bulundukları toplumsal konumda yakalayamadıkları doyumu fantazyalar dünyasıyla elde etmeye çalışmıştır. Benjamin e göre “fantazya dünyası insan için yakını uzak, uzağı yakın kılmanın en etkin aracıdır” (Oskay, 1981: 12). Burada birey ulaşamayacağı doyumlara ve hazlara hayal dünyası ve fantezilerle ulaşmaya çalışır. Böylelikle fantazyalar aracılığıyla sağlanan doyum, egemen ideolojinin savunduğu değerlerin içine yerleştirildiği bir yaşam felsefesinin bireylere kabul ettirilmesini, bağımlı konumdaki bu sınıfların dış gerçekliklere katlanmalarını sağlamaktadır. (Aydoğan, 2004: 34).

Popüler kültür, 19. yüzyılda Avrupa’da, sanayileşmenin beraberinde getirdiği; kentleşme, makineleşme, kapitalist üretim biçimi ve modernizasyon gibi değişim ve gelişmeler çerçevesinde sınıflaşmanın artmasına bağlı olarak bugün ki şekliyle ortaya çıkmıştır. Sanayi Devriminin sonucu olarak da toplumsal yapıda yeni oluşmuş sınıf olan zengin burjuvazinin, bir taraftan kentlerde mevcut olan seçkin aristokrasinin “yüksek‟ kültürünü öte yandan zamanla kırsal alandan kentlere göç etmek zorunda kalan halkın kültürünü dönüştürmesiyle oluşturmaya başladığı “karma‟ bir kültür olmuştur (Güngör, 2005: 173).

Betts (2004: 2), popüler kültürün doğuşunu elektrikle bağdaşlaştırır. Ne de olsa, popüler kültürün lazer ışık ve neon tabelaları, elektrik gitar ve mikrofonları, bilgisayar oyun ve dijital kameraları gibi kolayca uzatılabilecek eşya listesi elektriğe görünür bir şekilde bağlıdır.

Her ne kadar gelişen medya ve iletişim araçlarıyla her ülkenin kendisinde satılan bir popüler kültürü ve bu kültüre kendi katkısı da olsa, popüler kültürün Amerika sermayesinin tahakkümü altında olduğu gerçektir. 1914 senesinde “Life” dergisinin editörü Henry Luce; yüzyılı “Amerika yüzyılı” olarak tanımlar, “şimdi bizim zamanımız” derken Amerika’yı ideallerinin dünya çapında dağıtıldığı bir güç merkezi olarak tanımlamayı ihmal etmez. Bu güç merkezi, popüler kültürü de eşsiz endüstriyel organizasyonu, teknoloji ve üretimi ile dağıtmaktadır. II. Dünya Savaşı bu üretim ve dağıtımının da hızını ve etkisini arttırır. Savaşın bitişinin ardından Amerika, girişimcilerinin dünya çapında yeni pazarlara açılmasıyla ki bu işleme alaycı olarak kolalaştırma da denmektedir, popüler kültürün yaratıcısı ve karar mercii olmuştur. Amerika’nın dili de medyası da önemlidir. Ünlü sosyolog Jean Baudrillard; hepimizi etkileyen popüler kültüre karar veren Amerika’yı iki kelimeyle tanımlamıştır: Sinematik ve hareketli. Baudrillar’da göre Amerika’nın gerçekliği, sinemada ve araba camında gördüğüdür, her şey görsele dayalı ve aşırı heyecanlıdır (Betts, 2004: 3-4). Amerika bu gerçekliğini bize düşler ve hayaller olarak sunar ve bunda oldukça başarılı olur. Popüler kültür, tüm bu satışını yaparken kendisine karşıda bir şeyler üretmeyi ihmal etmez. Sonuç olarak popüler kültüre karşı durmakta popüler olur. Ancak; karşı-basın ve popüler basındaki anti-amerikancılık biz istesek de istemesek de rüyalarımızın ve beklentilerimizin Amerikalılaştırılmış olduğu gerçeğini örter. Amerikan rüyaları, çelişik dürtülere şekil vermekte yeterlilik, umut (ve yalanlarını) açığa çıkarmaktadır (McGregor, 1990: 16).

Popüler kültür; tarih içerisinde çok yol kat etmiş çok değişimler geçirmiştir. Ancak sınıf atlamak için ortaçağdan başlayan yarış bugünde sonlanmamıştır. Köylerden kente gelip eski yaşam biçimleriyle yenilerini birleştirmeye çalışan insanoğlu, popüler kültürün ilk adımlarını atmış, gelişen sanayi ve üretim olanaklarıyla günümüzdeki popüler kültür oluşmuştur. Ama burada unutulmaması gereken şey; eskiden halk tarafından belirlenen ‘popüler kültür’ ün günümüz reklam veren şirketleri ve firmaları tarafından yönetilmeye başlanmasıdır. Erdoğan bu değişimi “Halk olarak adlandırılan serbest kölenin yaşam tarzı onun belirlediği, onun biçimlendirdiği ve onun değiştirdiği bir yaşam tarzı değildir; o yaşam tarzı onunla vardır, onunla yaratılandır, ama onun özgür iradesinin ifadesi değildir ” diyerek belirtir (Erdoğan, 2004).