• Sonuç bulunamadı

2.2. Dokuzuncu Sanat: Çizgi Roman

2.2.4. Çizgi Romanın Özellikleri ve Öğeleri

Gerberg (1989: 218) çizgi romanı; “kâğıt üzerinde kendini ifade etmenin en özgür yolu” olarak tanımlar. Tür her uzunlukta hikâyeyi; değişik boy, şekil, kombinasyon, renk, ve birbirini izleyen resimler, kutu veya balon içi ya da serbest yazılarla harmanlayarak anlatır. Çizim ve yazı ile yapılan hikâye anlatımı; zaman içerisindeki gelişiminde kendine özgü özellikler ve öğelere sahip olmuştur.

Silberman (1986: 21); günümüz seri üretilen çizgi romanlarının özelliklerini şu şekilde sıralar:

- Çizgi romanlar konularını yaratıldıkları ve bu sebeple satıldıkları çevrenin sosyo-kültürel yapısından alırlar. Her ne kadar figüratiflikleri “fantezi katilleri”; ya da eğlendirme değerleri “saçma”, “kitch” veya “önemsiz” olarak nitelendirilse de yaratıcı sektör için önemlidirler

- Yazı ve resmin birbirlerine olan karşılıklı bağımlılığı çizgi romanlar için karakteristiktir.

- Çizgi romanlar bir hikâyeyi farklı, çizgi ve zaman seviyelerinde anlatırlar. Hatta resimler arasında, tek bir resimde bile, okuyucunun fark etmesi gereken hareketler vardır.

- Çizgi romanın vazgeçilmez yanlarından olan hareketin verilebilmesi için, karakter ve atmosferi anlatmak için anlaşılabilir kısa ifadeler kullanılır. Resimsel bilgilerin çıkarımlarını kolaylaştırırlar.

- Çizgi romanlar sadece eğlendirmek için bile olsa bazı zihinsel değerlere arabulucu olur. Eğlendirme ve bilgi verme birbirlerini dışlamak zorunda olmadığı için, çizgi romanlar gizli veya aleni tüm ideolojilere açıktır.

- Konuşma balonları sayesinde çizgi romanlar konuşur. Bu nedenle, algılama paralel giden, kesişen, bütünleyen ya da birbirini destekleyen iki farklı okuma düzenindedir.

- Eğlence amaçlı macera çizgi romanlarına gelindiğinde, temellerini genellikle kolay değişen perspektifleri, sık değişen sahneleri, parlak renkleri, resimsel

sembolleri, doğal ve yapay ses taklitlerinin grafik yansıtımlarından alırlar. Çoğu kare, karakterleri veya ortamı önden gösterir. Nadiren çizimlerde kuş bakışı ya da solucan bakışı perspektifleri kullanılır.

Günümüz çizgi romanları, ayrıca belli aralıklarla yayınlanmakta, tahmin edilebilir davranışları olan devamlı karakterlere sahiptir (Barker, 1989: 6). Çizgi roman orijinalliği; kısa planlı, dinamik ve çabuk anlaşılır bir seri halinde gelişmesine dayanmaktadır. Bunda özellikle metinin grafik alan içine katılmasının da payı vardır (Theme Louresse: 132). Çizgi roman bu orijinalliklerini sayfalarında kullandığı öğeler yardımıyla yansıtır. Bu öğeler; paneller, aralar, balonlar ve karelerdir (Saraceni, 2003: 7-10).

Panel; çizgi romanın en küçük birimi olarak adlandırılabilir. Genellikle dikdörtgen yapıdadır ve tek bir resmi içerisine alır. Tipik bir çizgi roman her sayfada 6 veya 8 panel içermektedir. Bu özellikleriyle filmlerin tek bir karesine benzetilebilir (Griffin, 1998: 71). Hikâye anlatımı ve çizgi romandaki zaman akışı bu panellerin devamlılığıyla sağlanır. McCloud (1994: 69- 72), çizgi anlatımda paneller arası geçişi altı farklı şekilde incelemiştir. Bunlar: bir anın devamını gösteren andan ana geçişler, bir hareketin basamaklarını gösteren hareketten harekete geçiş, bir olayın devamını anlatan ve okuyucuya paneller arasını tamamlama görevi veren olaydan olaya geçiş, yer veya zaman arasında yolculuk etmemiz sağlayan sahneden sahneye geçiş, durumlar arası ilişkiyi anlamamızı sağlayan durumdan duruma geçiş ve devamlılıkla alakalı olmayarak yapılan devamsız geçiştir

Anlatıcının sesi; bu paneller arasındaki geçişleri okuyucuya anlatmak ve bilgilendirmek için kullanılan bir öğedir. Genellikle karakter üzerinden ilerleyen çizgi romanlarda hikâye karakter gözünden anlatıldığı için anlatıcı sesi çok kullanılmaz. Anlatıcı sesiyle, okuyucu hikâyenin geçtiği zaman, yer gibi özellikleri öğrenebildiği gibi bazen paneldeki imge veya diğer yazıların etkisini arttırmak için kullanılır. Birçok kullanımı olmakla beraber genellikle panellerin üst veya alt köşesinde çerçeve şeklinde bir alandır (Göksoy, 2006).

Konuşma balonu, çizgi romanın sesidir. Karakterleri “duymamızı” sağlar. Görüntü konuşmayı resmetmez, konuşma tam bir ideografik kod sistemine dayanır, yani

söz görüntünün içinde dağılır. İlk kez, Yellow Kid’de 1896 yılında kullanılmıştır. Balon ucundan çıkan bir kuyrukla konuşanını belirtmektedir. Konuşma balonu, ismi gereği balon olarak çizilmeye başladıysa da istenilen etkiyi vermek için günümüzde değişik şekillerde çizilebilmektedir. Testere dişi gibi tırtıklı bir balon, elektronik bir aygıtla iletilen veya kaydedilen bir sese işarettir. Harflerin balon içerisindeki yerleşimleri de önemlidir. Değişik kalınlıkta veya yüksekliklerde yazılan harfler, sesin yoğunluğunu ve yüksekliğini belirtir. Balona değişik işaretlerin girmesi (kara bulutlar, kurukafalar, bıçaklar, çiçekler vb.) öfkeden sevince duygu yelpazesini sese aktarır (A.g.e. ve Theme Louresse: 132).

Düşünce balonları; sesin aksine karakterin söylediklerini değil, düşüncelerini aktaran balonlardır. Panelde düşünen kişinin üzerinde dalgalı çizgilerle çizilmiş bir balon olarak resmedilir ve karakterlerle ilişkimizi geliştirerek onunun düşüncelerini öğrenmemizi sağlar.

Ses etkileri, ise panelde konuşma veya düşünceleri değil de hareketler sonucunda ortaya çıkan sesleri temsil etmek için kullanılır. Yazı, hareketin görselini desteklemekte veya olayı belirtmektedir. Uyuyan bir kişinin üzerinde olan z harfleri uykusunu desteklemekteyken, atılan tokat “shrak” etkisiyle ses çıkartmaktadır. Bu etkiler balonlar gibi belli başlı bir yerde veya şekilde kullanılmazlar. Sesin yönüne ve hızına göre panel içerisinde asılı durmaktadırlar. Çoğunlukla yazı ve imaj, ses etkisi vermek için beraber kullanılır ve aynı anlatı elemanları olarak algılanır. Bir başka deyişle yazı artık yazı, imaj da imaj değildir. İkisi ses bilgisini anlatmak amacıyla bambaşka bir anlatı elemanına dönüşmüşlerdir (Göksoy, 2006).

Ses etkilerine benzer olarak, duygular da yazı veya sembollerle çizgi romanda gösterilmektedir. Tıpkı ses etkileri gibi bu duygu etkileri de panel içerisinde herhangi bir yerde olabilirler. Duygu etkileri; duyguyu güçlendirecek şekilde kullanılabildiği gibi tek başına da kullanılabilmektedir. Aşık olan karakterin etrafında beliren kalpler, sinirlenen birinin başının yanında çıkan şimşekler ya da ne yapacağını bilmeyen birinin kafasının üstünde duran soru işareti bu etkilere örnektir. Şekil ve yazılar burada duyguları ifade edebilmek için empresyonist bir şekilde bir araya gelir (A.g.e. ve McCloud, 1994: 122-123).