• Sonuç bulunamadı

PKK / PJAK Sorunu ve İşbirliği Odaklı Ortak Operasyonlar

3.2. AHMEDİNEJAD DÖNEMİ TÜRKİYE – İRAN SİYASİ VE GÜVENLİK

3.2.3. PKK / PJAK Sorunu ve İşbirliği Odaklı Ortak Operasyonlar

2003 yılında ABD’nin Irak müdahalesinin ardından Irak’ta Kürt oluşumu içeren bir yapının kurulmak istenmesi İran’ı rahatsız etmiştir. İran, KYB, KDP ve PKK’ya karşı bakışını değiştirmeye başlamıştır. PJAK’ın İran’da faaliyetlerini arttırması nedeniyle de İran tavrını netleştirmiştir. Türkiye tarafında ise ABD’nin PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmesine rağmen örtülü destek vermesi bilhassa 1 Mart Tezkeresinden sonra desteğini hissettirmekten kaçınmaması, Türkiye ve İran’ı ortak noktada buluşturmuştur.223 Başbakan Erdoğan’ın 27-29 Temmuz 2004 tarihli İran

ziyaretinde, iki devlet güvenlik ve işbirliği konusunda anlaşmış; İran PKK’yı terör örgütü olarak kabul ederken, Türkiye’de HMÖ’yü terör örgütü olarak kabul etmiştir.

2005 yılında Ahmedinejad yönetimi ile birlikte de Türkiye ve İran arasındaki teröre karşı işbirliği giderek artmıştır. İran’ın, nükleer kriz sonrası bölgede ve dünyada yalnızlıktan kurtulması için Türkiye’yi yanında görmek istemesi ve Irak tezkeresi sonrası Türk-Amerikan ilişkileri ve aynı zamanda ABD-Kürt grupları arasındaki ilişkiler dayanışmayı arttırmıştır. Ahmedinejad yönetimi, Türkiye ile yeni

223 Arif Keskin, “İran-Türkiye İlişkilerinin Tutkalı: PKK/PJAK Odaklı Güvenlik İşbirliği”, 25 Nisan

2009, https://www.gunaz.tv/az/meqaleler/iran-turkiye-iliskilerinin-tutkali-pkk-pjak-odakli-guvenlik- isbirligi-arif-keskin-m11138

güvenlik anlaşmaları imzalanmış, İran yakaladığı PKK’lıları Türkiye’ye teslim ederken, Türkiye’de HMÖ üyelerini İran’a teslim etmiştir.224

Terörist başı Abdullah Öcalan’ın yakalanması ve 11 Eylül terör saldırıları sonrası oluşan yeni dünya düzeninde yeni bir yapılanmaya giden PKK, bölünerek İran’da PJAK ve Suriye’de YPG gibi örgütlere ayrılmış ve Suriye, İran ve Irak’ta söz sahibi olmaya çalışmıştır. PJAK’ın ABD’den destek alarak İran’da saldırılarını arttırması ve dağ kadrosunun PKK tarafından yönetilmesi İran’ı operasyon gerçekleştirmeye itmiştir. 22 Mayıs 2007’de İran Silahlı Kuvvetleri Kuzey Irak’ta Hacı Ümran kasabasındaki PKK/PJAK kamplarını bombalamıştır. PKK, Türkiye’de ise yaklaşık 400-500 teröristle Dağlıca üs karakoluna hain saldırı gerçekleştirmiş ve 12 Türk askerini şehit etmiştir. Bu saldırıdan sonra Ahmedinejad Başbakan Erdoğan’ı arayarak taziye dileklerini iletmiştir. Bununla birlikte 15 Aralık 2007’de Türkiye ve İran arasında güvenlik anlaşması imzalanmış; istihbarat paylaşımı, terörle ortak mücadele ve hudut güvenliği gibi birçok konuda anlaşmaya varılmıştır. İran’da Ahmedinejad PKK ve PJAK’a karşı savunma konusunda Türkiye, İran ve Irak arasında işbirliği yapılması gerektiğini ve terörist faaliyetlerin bu şekilde sonlandırılabileceğini belirtmiştir.225

2004 yılından Arap Baharının başlarına dek Türkiye ve İran PKK/PJAK terörüne karşı ortak operasyonlar gerçekleştirmese de teröristlerin iadesi, istihbarat paylaşımı, hudut kontrolleri hususlarında birbirlerine yardımcı olmuştur. Bilhassa Ahmedinejad’ın 2008 yılında Türkiye ziyaretinin ardından terör konusundaki işbirliği, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı gibi birçok konuda iki ülke işbirliğine yönelmiştir. Türkiye ve İran arasında güvenlik konusundaki atılan iyi adımlar diğer alanlara da yansımış ve iki ülkeyi birbirine yakınlaştırmıştır.226 Bu gelişmelerin

ardından ABD Savunma Bakanlığından yapılan açıklama ile PJAK’ın terörist bir

224 Faruk Sönmezoğlu, a. g. e., s. 589.

225 Kemal İnat, “Türkiye’nin İran Politikası 2007”, Ortadoğu Yıllığı 2007,Editörler: Kemal İnat –

Muhittin Ataman – Murat Yeşiltaş, , İstanbul Şubat 2009, s. 3-5.

grup olarak kabul edildiği açıklanmıştır. ABD Hazine Bakan Yardımcısı Short Lavey: PJAK’ın PKK’nın İran kolu olduğunun anlaşıldığını belirtmiştir.227

2011 yılının ikinci yarısından itibaren Türkiye ve İran’ın Arap Baharında farklı politikalar izlemesi ve NATO füze savunma sisteminin Türkiye topraklarına konuşlandırılması gibi konular PKK ile mücadele konusunda olumsuz yansımalara neden olmuştur. Bu tarihlerden itibaren iş birliği odaklı operasyonlar ve istihbarat paylaşımı gibi çalışmalar kesintiye uğramıştır. Bunun en önemli örneği 13 Ağustos 2011’de PKK terör örgütünün elebaşlarından biri olan Murat Karayılan’ın yakalandığı haberleri olmuştur. İran Meclisi Dış Politika Komisyon Başkanı Alaaddin Burucerdi Fars Haber Ajansına yaptığı açıklamalarda Karayılan’ın İran tarafından yakalandığını doğrulamıştır. Burucerdi: “Bu haberler doğrudur, İran istihbarat birimleri PKK’nın iki numaralı ismini tutuklamıştır” şeklinde konuşmuştur. Ancak daha sonra Türk yetkililer kendilerine resmi bir bilgilendirme yapılmadığını açıklamıştır. TRT Haber’in son dakika olarak bültenlere geçtiği haberin daha sonra teyit edilemediği için kaldırıldığı açıklanmıştır.228

21 Ekim 2011’de Ankara’yı ziyaret eden İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi, burada mevkidaşı Davutoğlu ile görüşmüştür. İki bakanın ortak düzenledikleri basın toplantısında yöneltilen Karayılan sorularına Salihi: “Karayılan hiçbir zaman İran tarafından yakalanmamıştır, tabi ki yakalansaydı onu neden serbest bırakalım ki Türk kardeşlerimize verirdik. Bizim nasıl bir çıkarımız olsun ki paylaşmayalım? Her iki ülkenin iradesi bu iki terörist grupla mücadele etmektir” ifadelerini kullanmıştır. Davutoğlu ise Salihi’nin kendisine böyle bir şeyin olmadığını, spekülatif haberlerden çok resmi kaynakların haberlerine itibar edilmesi gerektiğini söylediğini belirtmiştir.229

227Kemal İnat, “Türkiye’nin İran Politikası 2009”, Ortadoğu Yıllığı 2009, Editörler: Kemal İnat –

Muhittin Ataman – Cenap Çakmak, ,İstanbul Şubat 2011, s. 10.

228 “İran: Karayılan Yakalandı”, Hürriyet, 14 Ağustos 201

Arap Baharı’nın Suriye’ye sıçraması, Türkiye ve İran’ın Suriye konusunda büyük fikir ayrılıklarına sahip olması ve NATO füze savunma sisteminin Malatya/Kürecik’e kurulması gibi etmenler iki ülke arasındaki ilişkileri iyice gerginleştirmiştir. Gerginleşen ilişkiler akabinde terörle mücadele konusunda İran tarafından isteksizlikler başlamıştır. Türkiye’de 2012 yılında gerçekleşen Şemdinli ve Gaziantep terör saldırılarından sonra Türk yetkililerin İran’ı suçlayıcı açıklamaları da terörle mücadele konusunda ilişkilerin nasıl değiştiğini yansıtmıştır. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin TRT Haber’de katıldığı bir programda “İran’ın PKK terör örgütüne destek verdiğini biliyoruz, Şemdinli’de Yüksekova’da yakalanan PKK’lı teröristlerin İran’da tedavi edildiğini biliyoruz, terör örgütü üyelerinin de bu ifadeleri bu bilgileri doğruluyor” diye konuşmuştur. Ayrıca İran’ın Suriye’deki siyasi ilişkilerine ve Türkiye ile ilişkilerine bağlı olarak terör örgütüne yardım konusunda en azından göz yumma konusunda terör örgütlerini destekler konumda olduğunu belirtmiştir.230

Bununla birlikte İran’ın terörle mücadele konusunda tavır değişikliğine gitmesinin bir nedeni olarak da Türkiye’nin “çözüm süreci” adı altında PKK ile müzakere etmesi ve Türkiye topraklarını terk eden, PKK’lıların İran’a yerleşebileceği endişesi olarak görülmüştür. Türk medyasındaki bazı güruhlar İran’ın çözüm sürecini baltalamak istediğini belirterek PKK’ya yardım ettiğini ima etmiştir. Güney Alabonca Üniversitesinden Kürt Sorunu Uzmanı Prof. Dr. Nader Entessar, PKK’nın terör eylemleri ile İran’ın rakibi olan Türkiye’nin zayıflaması durumunun ortadan kalkmasının İran için bir sorun teşkil ettiğini belirtmiştir. Diğer yandan bir İran ve bölge politikaları uzmanı Mehdi Talatti ise İran yönetiminin bu süreçte Türkiye topraklarından çekilen PKK’lıların, PJAK’a destek olup İran’a yönelip yönelmeyeceğinden endişe ettiklerini belirtmiştir. Talati, Tahran-PKK ilişkisinin genelde Türk-İran ilişkilerinin seyrine bağlı olarak değiştiğini vurgulamıştır.231

230 “Bakandan İran Bombası”, Hürriyet, 26 Kasım 2012,