• Sonuç bulunamadı

Hatemi’nin İlk Cumhurbaşkanlığı Döneminde Türkiye-İran İlişkileri 1997-

2.5. MUHAMMED HATEMİ DÖNEMİ TÜRKİYE – İRAN İLİŞKİLERİ

2.5.1. Hatemi’nin İlk Cumhurbaşkanlığı Döneminde Türkiye-İran İlişkileri 1997-

Muhammed Hatemi cumhurbaşkanı seçildikten sonra, İran dış politikasında uluslararası toplumla “medeniyetler arası diyalog” ve komşuları ile “tansiyonu düşürme” stratejilerini benimsemiştir. Tansiyonu düşürme politikası ile sınır komşularıyla yeniden güven tesisi inşa etmeye çalışmıştır. Hatemi’nin cumhurbaşkanı olduğu dönem, Türkiye’de İslamcı Muhafazakâr hareketin temsilcisi Refah Partisi’nin tasfiye olduğu sürece rastlamıştır. Sincan olayları sonrası Türkiye’de post-modern darbe ile birlikte 28 Şubat süreci yaşanmış, Refah Partisi kapanmış ve Erbakan dâhil birçok isim Türkiye’de siyasi yasaklı duruma gelmiştir. 1997 yılında Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından hükümet kurma görevi verilen Mesut Yılmaz Anasol-D Koalisyon hükümetini kurmuş ve başbakan olmuştur. 1997-2002 yılları arasında Türkiye’de koalisyon hükümetleri ile birlikte istikrarsız bir dönem geçirmiş ve İran’a karşı net bir dış politika çizgisi oluşturamamıştır.155

Hatemi yönetimi ile birlikte İran-ABD ve İran-AB ilişkilerinin yumuşaması Türkiye-İran ilişkilerine de olumlu yönde tesir etmiştir. Sincan olayları sonrası yaşanan büyükelçiler krizi sona erdirilmiş ve Mart 1998’de iki ülkenin yeni büyükelçileri görevlerine başlamıştır. Anasol-D hükümetinde Dışişleri Bakanı olan eski büyükelçi İsmail Cem’in “entegre dış politika” hamleleri ile de Türkiye-İran ilişkileri olumlu hava da seyretmiştir. Aralık 1997 yılında Tahran’da düzenlenen

8.İKÖ Zirvesi’ne katılan Cumhurbaşkanı Demirel burada Hatemi ile görüşmüştür. Ancak İKÖ Zirvesinde İran ve Suriye Lideri Hafız Esad’ın baskıları sonucu Türkiye’ye İsrail ile olan ilişkileri nedeniyle kınama verilmiştir. Bunun üzerine Demirel İKÖ zirvesini terk etmek durumunda kalmıştır.156

Hatemi’nin ilk cumhurbaşkanlığı döneminde Türkiye ve İran arasında kronik hale gelen radikal İslamcı gruplar ve PKK ile mücadele konuları sıcaklığını korumaya devam etmiştir. 1998 yılında PKK’nın artan terörist eylemleri karşısında TSK’nın sınır ötesi operasyonları İran’ı bir hayli rahatsız etmiştir. TSK’nın Kuzey İran bölgesine yakın bir bölgede Türk Savaş Uçakları ile gerçekleştirdiği harekâtta 5 İranlı köylünün ölmesi de iki ülke arasında ilişkileri gerginleştirmiştir.157

Hatemi ve Mesut Yılmaz ile birlikte diplomatik ilişkiler yeniden sağlıklı bir şekilde tesis edilse de Merve Kavakçı olayı iki ülke ilişkilerini etkilemiştir. Nisan 1999 seçimlerinde Fazilet Partisi’nden (FP) İstanbul Milletvekili seçilen Merve Kavakçı’nın TBMM’nin açılış gününde başörtüsü ile yemin etmek istemesi mecliste sert tartışmalara neden olmuştur. Özellikle Başbakan Bülent Ecevit, Kavakçı’ya sert ithamlar da bulunarak meclisi terk etmesi gerektiğini belirtmiştir. TBMM’deki Merve Kavakçı olayının ardından İran, Kavakçı’ya sahip çıkmış, başörtüsü nedeniyle meclise alınmamasını sert bir şekilde eleştirmiştir. İran’ın tepkisinin ardından Başbakan Ecevit: “İran, Türkiye’ye ideoloji ihraç etme çabalarını sürdürüyor, bunlar komşulukla bağdaşmaz” şeklinde İran’ı uyarmıştır.158 Kavakçı olayının

ardından İran’da Türkiye aleyhine gösteriler düzenlenmiştir. Ancak daha sonra Kavakçı’nın ABD vatandaşlığının da mevcut olduğu öğrenilince İran tarafında tepkiler azalmıştır. Türkiye’de Milletvekili şartlarında çifte vatandaşlık olamayacağı hususu nedeniyle de Merve Kavakçı’nın milletvekilliği Anayasa Mahkemesi tarafından düşürülmüştür.159

156 “Demirel İKÖ Zirvesini Terk Edip Döndü”, Milliyet, 11 Aralık 1997 157 Çağla Demirel, a. g. m., s.288.

158 “Ecevit’ten İran’a İhtar”, Milliyet, 10 Mayıs 1999 159 Robert Olson, Türkiye-İran, s. 53-54.

90’lı yılların sonlarına doğru Türkiye’deki laik kesimi temsil eden kişilere düzenlenen suikastlar yine devam etmiştir. Eski Kültür Bakanı Ahmet Taner Kışlalı’nın 22 Ekim 1999’da Ankara’da bombalı suikast sonucu öldürülmesi gözleri tekrardan Radikal İslamcı gruplara çevirmiştir. 2000 yılında Türkiye’de Devlet Güvenlik Mahkemeleri tarafından başlatılan “Uğur Mumcu Uzun Takip” “(UMUT)” operasyonu ile Türkiye’deki Hizbullahçıların bulunduğu eve baskın gerçekleştirilip birçok örgüt mensubu yakalanmıştır. Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerine ilişkin birçok deliller bulunmuştur. DGM Savcısı Hasan Keleş, örgütlerin İran’la doğrudan bağlantıları olduğunu ileri sürerek, faili meçhul cinayetlerin İran istihbarat birimlerinin yardımı ile işlendiğini ileri sürmüştür. 160

İki ülke arasında bu süreçte sorun yaratan bir diğer gelişme de 11 Temmuz 1999’da Tahran sokaklarında başlayan öğrenci hareketlenmelerinin Türkiye tarafından söylem bazında desteklenmesi olmuştur. İran’da muhafazakâr kesim tarafından, ılımlı kanadın gazetesi olan Selam gazetesinin kapatılması ve basına sansür uygulanması İran’da binlerce öğrencinin sokaklara inip özgür basın eylemleri yapmasına neden olmuştur. Hamaney istifa sloganları atan öğrenciler, İran polisinin sert müdahaleleriyle karşılaşmış ve birçok gösterici hayatını kaybetmiştir. Başbakan Bülent Ecevit, İran’daki öğrenci hareketlenmelerinin doğal olduğunu belirterek, “Uzun süredir baskı rejimine ve çağdışı rejim uygulamalarına katlanılmasının mümkün olmadığını” ifade etmiştir. Ecevit’in açıklamaları sonrası İran, Ankara’ya yönelik sert eleştiriler getirip, İran’ı karıştırmakla suçlamıştır.161

Hatemi’nin ilk cumhurbaşkanlığı döneminde, Türkiye ile İran arasında kronik hale gelen PKK ile mücadele konusu ilişkileri gerginleştiren bir başka konu olmuştur. Şubat 1999’da Abdullah Öcalan’ın yakalanarak Türkiye’ye getirilmesinden sonra PKK’nın dağılma sürecine girmesi Türkiye-İran ilişkilerinde yeni sorun alanları ortaya çıkarmıştır. Terörist başı Öcalan’ın yakalanmasının

160 “Umut Operasyonunun Tarihçesi”, NTV, 07 Ocak 2002

ardından en büyük gösterilerin İran içerisinde yaşayan PKK’lılar tarafından gerçekleştirilmesi, İran’ın sınır hattını kontrol edememesi ve PKK’lı teröristlerin İran ülke topraklarını koridor olarak kullanması Türkiye’yi rahatsız etmiştir. Başbakan Ecevit, PKK ile mücadele konusunda “İran, Suriye’nin yerini mi aldı” açıklaması ile İran’a karşı tepkisini dile getirmiştir.162 Bu gelişmeler üzerinde TSK’nın İran

sınırında bir köyü bombaladığı iddiaları ve İran sınırında devriye gezen iki Türk askerinin İran tarafından tutuklanması iki ülke ilişkilerinde gerginliklere neden olmuştur. Diplomatik mücadelelerin ardından iki Türk askerinin serbest bırakılması ve Türkiye’de 17 Ağustos Depreminin yaşanması gergin ilişkileri yumuşatmıştır.163

Hatemi’nin ilk cumhurbaşkanlığı döneminde meydana gelen bu sorun alanları iki ülkenin dışişleri bakanlarının yoğun çabaları ile yatıştırılmaya çalışılmıştır. Türkiye Dışişleri Bakanı İsmail Cem ve İran Dışişleri Bakanı Kemal Harrazi bir araya gelerek iki ülke arasında iş birliği ve diyalog süreci başlatmak istemişlerdir. Bu bağlamda iki ülke arasında dışişleri müsteşarları seviyesinde yılda en az iki kez toplanmak üzere bir çalışma grubu oluşturulmuştur. İkili ilişkiler, bölgesel gelişmeler ve uluslararası konularda istişare toplantılarını içeren anlaşma, Ocak 2000’de Ankara’da imzalanmıştır. Bu süreçten sonra İran yönetimi PKK konusunda Türkiye ile iş birliği içerisine girmiştir.164

2.5.2. Hatemi’nin İkinci Cumhurbaşkanlığı Döneminde Türkiye-